MEHMET EMİN YURDAKUL

23 Şubat 2017 14:25 Murat Gedik
Okunma
4985

Ona göre yıllarca ihmal edilen Türklük ve Türk insanı çok yüce ve güzeldir. Hedefi Türk’ü kalkındırmak ve horlanmaktan kurtarmaktır. Şiirlerinde Türklük, Turan, Türk dili, yurt ve Anadolu, Kurtuluş Savaşı, özgürlük, aile, insan gibi konuları işleyen Mehmet Emin Yurdakul Türk edebiyatı tarihinde “Türklerin ilk büyük şairi”, ilk Türk şairi sayılabilir.Yusuf Akçura onu “edebî Türkçülüğün en bariz siması” olarak adlandırarak,edebiyatta yeni bir edebî mektebi Türkçülük akımını kurduğunu ifade eder.[1]Balkan Savaşı, Trablusgarp, I. Dünya Savaşı ve İstiklal Savaşı gibi zor günleri yaşamış olan Türk milletine Türk’ü, devleti ve bütün mukaddesatları şiirleriyle sevdirmeye çalışmış ve yoksulluk ve sefalet içinde olan milletine eserleriyle heyecan vermiştir. “Ben Türk’üm.” demeye aydınların dili varmadığı zamanlarda o“Cenge Giderken” adlı şiirinde açıktan Türk diye seslenmiştir: “Ben bir Türk’üm; dinim, cinsim uludur / Sinem, özüm ateş ile doludur / İnsan olan vatanının kuludur / Türk evladı evde durmaz; giderim...” Atatürk, 14 Eylül 1931’de yaptığı bir konuşmada Mehmet Emin Yurdakul ile ilgili şunları söylemiştir: “... Şair Mehmet Emin Yurdakul’un ilk kez Manastır Askeri İdadisinde öğrenciyken okuduğum ‘Ben bir Türk’üm, dinim, cinsim uludur.’dizeleriyle başlayan manzumesinde bana ulusal benliğimin gururunu tattıran ilk anlatımı bulmuştum...”[2]

1869 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Mehmet Emin’in babası Balıkçı Salih Reis ve annesi Emine Hanım’dır. Eğitim hayatı Hukuk Mektebinden ayrılıncaya kadar devam etmiş olup “halka yönelme ve halk için yazma” gerekliliğini şöyle ifade eder: “Babam ümmi idi. Çocukken bana Battal Gazi, Kerem ile Aslı gibi halk masallarını okutur ve dinlerdi. Sonraları Namık Kemal’in Evrak-ı Perişan’ını okudum. Çatımız ak günler gördüğü gibi kara günler de gördü. Halkın ıstırabını bu çatının altında duydum. Bu çatının altında anamın ilk ninnileriyle büyüdüğüm gibi, bu çatının altında halk öğütleriyle yetiştim. Bu çatının altında anladım ki halk kendi hayatını, kendi ruhunu, kendi aşkını, kendi ıstıraplarını kendi diliyle anlatacak kitaplara muhtaçtır. Benim babam denizin evladı, fırtınanın çocuğu idi. Rüzgâr, dalga ile mücadele ederek ekmeğini kazandığı gibi, ruh enerjimin de ilk dinamik kıvılcımını koydu.”[3] 

İttihat ve Terakki Cemiyetine giren Mehmet Emin Yurdakul devlet memurluğu da yaptı. Erzurum, Sivas ve Hicaz’da valilik görevlerinde bulunan Yurdakul beş dönem de milletvekilliği görevini üstlendi;Musul, Şarki karahisar, Şebinkarahisar, Urfa ve İstanbul.

Babası Balıkçı Salih Reis Mehmet Emin’e kendi diliyle şiirler yazmasına büyük katkıda bulunmuştur. Onun sanatına ve fikir hayatına olduğu kadar şahsiyetine de etki edenlerden biri de ünlü gezgin ve bilgin Şeyh Cemaleddin Afgani’dir. Afgani Mehmet Emin’e din, uygarlık ve milliyetçilikduygularını aşılamıştır. II. Abdülhamit’in konuğu olarak İstanbul’a yerleşenAfgani toplantılar düzenleyip Müslümanların millî şuurunu güçlendirmelerini anlatırdı.Afgani için “Beni o yoğurmuştur.” diyen Yurdakul “Dua” adlı şiirini Afgani’ye adamıştır. Yurdakul’a büyük etkisi olan üçüncü kişi ise Şebinkarahisarlı olan eşidir. Şair eşinin sayesinde Şebinkarahisar gibi yalnız ve bakımsız bir yöreye gitmekle, halkının yoksulluğunu, isteklerini yakından görüp tanımış, onlara yardım etmek gereğini yüreğince duymuştur.[4] 

Mehmet Emin Yurdakul’un etkisi sadece Türkiye’de değil, Türk insanının yaşadığı her yerde etkisini göstermiştir. Fuat Köprülü ona “Türklerin ilk büyük millî şairi.” der. XX. yüzyılın başlarından itibaren Azerbaycan romantikleri üzerinde en ciddi tesir yapmış Türkiye şairlerinden olan Yurdakul, onların eserlerinde Türkçülük fikirlerinin yayılması bakımından ilkidir.[5]Şairin asrın ilk on yıllarında eserleri Azerbaycan’da hiç de Azerbaycan şairlerinin eserlerinden daha az sayıda yayımlanmamıştır.[6]Ali Bey Hüseyinzade “Mehmet Emin Bey’i Turanın en büyük şairi.” olarak adlandırmıştır, Ahmet Cevat ise “Emin Bey’i bilmeyen mektepli bir çocuk bile yoktur.” diyerek ona aşinalığını göstermektedir.

Türk Ocağının kuruluşunda (1912) Ahmet Ağaoğlu, Fuat Sabit Ağaçık ve Yusuf Akçura ile Mehmet Emin Yurdakul aktif görev almış ve ilk genel başkanı olmuştur. Yurdakul Türk Yurdu dergisinin kurulmasında da önayak olmuştur. İstanbul’un işgalini protesto etmek amacıyla tertiplenen Sultan ahmet Mitingi’nde konuşan Mehmet Emin şu sözleriyle gönüllerde yerini almıştır: “Demir ve ateş; kardeşler ben bunlarla hiçbir vatan ve ırkın öldüğünü işitmedim. Şerefli bir tarih ve medeniyete, sağlam bir fazilet ve ahlaka, zengin bir şiir ve edebiyata, dinî ve millî ananelere, ırki ve vatani hatıralara malik olan bir milletin mahvolduğunu tarih göstermiyor.”

Şairin “Bırak Beni Haykırayım” adlı şiirinde milletini bilinçlendirmek mücadelesi açık bir biçimde vurgulanmaktadır: “Bırak beni haykırayım, susarsam sen matem et / Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet / Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir.” Mehmet Emin Yurdakul Yusuf Akçura ile Anadolu’ya geçmiş ve Millî Hükûmete katılmıştır. Mustafa Kemal adlı eserinde “Vur” adlı şiiriyle milli orduya âdeta haykırmaktadır: “Vur ey Türk, vatanın bakirlerine / Ateşten gömleği biçenleri vur / Kemikten taslarla,şarap yerine / Şehitler kanını içenleri vur.”

Yurdakul şiirlerinde ısrarla “Türk ruhu”dediği bir kavramı vurgulamaktadır. Bu ruhun özelliklerini şiirlerinde şöyle sıralamaktadır: Türk ruhu; korkusuzdur, özgür tabiatlıdır, inançlıdır,geleneksel bir yapıya sahiptir, özüne sadıktır, hamiyet sahibidir, emanete hıyanet etmez, vatanı için canını vermekten çekinmez.[7]

Türk kadınına da şiirlerinde yer veren Mehmet Emin onlara “Ey İğnem Dik” adlı şiirinde olduğu gibi Türklük için çağrıda bulunur. Türk kadınının mutsuzluklarına da şiirlerinde değinen Yurdakul örneğin İslam hukukunda birden fazla kadınla evlenebilme hükmünün yanlış yorumlandığına, evliliklerde hayal kırıklıkları, yoksulluk gibi konuları işler.

“Türk Şairi”, “Millî Şair” diye anılan Mehmet Emin Yurdakul 14 Ocak 1944 tarihinde İstanbul’da vefat eder ve Zincirli kuyu Mezarlığı’na defnedilir. Ömer Seyfettin onu “Mehmet Emin” adlı şiirinde şöyle anar: “Türk güneşi batıyorken, nurlar saçtın kaleminden / İlk önce sen Türkçe yazdın, gafletlere mezar kazdın / Kıymet verdin Türk diline, can getirdin Türk iline / Sen dirilttin bu milleti, sen olmasan bitmiş idi.”[8]

Şairin bazı şiir ve düz yazı eserleri:"Türkçe Şiirler", "Türk Sazı", "Ey Türk Uyan","Tan Sesleri", "Ordunun Destanı", "Dicle Önünde","Turana Doğru", "Zafer Yolunda", "İsyan ve Dua","Aydın Kızları", "Mustafa Kemal", "Ankara","Türkün Hukuku", "Danteye".

 

 

 



[1] Yusuf Akçura, Türkçülük, Türkçülüğün Tarihi Gelişimi,Istanbul, 1978, s. 134.

[2] Ali Güler, Sarı Paşa İnsan Atatürk, Berikan Yayınevi,Ankara, 2016, s. 90.

[3] İ. H. Baltacıoğlu, Mehmet Emin Yurdakul ile Görüştüm, YeniAdam, 1943.

[4] Yüksel Yazıcı, Mehmet Emin Yurdakul, Toker Yayınları,İstanbul, 1987, s. 50.

[5] Aybeniz Aliyeva Kengerli, Azerbaycan’da Romantik Türkçülük,Doğu Kütüphanesi, İstanbul, 2008, s. 229.

[6] age., s. 229.

[7] Hatice Gündoğan, Türk Yurdu Dergisi’nde 1914-1918 YıllarıArasında Yayınlanmış Şiirlerde Savaş İzleği, 2015.

[8] Muzaffer Uyguner, Mehmet Emin Yurdakul, Bilgi Yayınevi,Ankara, 1992, s. 19.