HOLLANDA SEÇİMLERİNİN ARDINDAN
Murat Gedik
Hollanda milletvekillerini seçmek için sandık başına gitti. 150 kişilik parlamento için yapılan seçimler yoğun korona tedbirleri altında gerçekleştirildi. Alınan kararlar doğrultusunda oy kullanma imkânları genişletilerek katılımın yüksek olması için çaba gösterildi. Daha önce bir günde oy kullanma imkânı var iken, bu sefer şu kolaylıklar getirildi:
• 15, 16 ve 17 Mart tarihlerinde sandıklara gitme imkânı sağlandı
• 70 yaş üstü olanlar mektup ile tercihlerini yapabildiler
• Bir kişi en fazla üç kişinin vekâletini alabilme hakkını elde etti
Yapılan seçimler sonucu seçmenlerin %78,8’i sandık başına gitti, 2017 yılı seçiminde bu oran %81,4 idi. İmkânların genişletilmesine rağmen 13 milyon 77 bin 802 seçmenin %21,2’si demokratik hakkını yerine getirmemiş oldu. Özetle sonuçları belirtmemiz gerekirse sol partiler sınıfta kaldılar. Sosyalist Partinin (SP) çıkardığı vekil sayısı 14’ten 9’a, Yeşillerinki (Groen Links) 14’ten 8’e geriledi. İşçi Partisi (PvdA) ise sandalye sayısını 9 olarak korudu.
Ülkede koronavirüs için alınan tedbirler doğrultusunda hükûmet ağır eleştirilere tutulsa da, Başbakan Rutte’nin liderliğindeki Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi (VVD) sandalye sayısını 33’ten 34’e çıkardı. Koronavirüs eleştirilerinin yanında özellikle Vergi Dairesinde yaşanan ayrımcılık ve yanlışlıklar sonrası Başbakan Rutte’nin seçim sonucunu başarı olarak görmek gerekir. Fakat bu seçimlerin en büyük başarısını hükûmetin başka ortağı Demokratlar 66 (D66) göstermiş oldu. Bu parti eski Diplomat Sigrid Kaag ile girdiği seçimde oyların %15’ini alarak 24 milletvekilliği sandalyesini elde etti. Bu başarıyla sandalyesini 2017 seçimlerine göre 5 milletvekilliği ile yükseltmiştir. Mevcut hükûmetin diğer iki ortağı Hristiyan Demokratlar (CDA) 4 sandalye kaybederek 15 vekil, Hristiyan Birliği (CU) ise sandalye sayısını koruyarak 5 vekil çıkartmışlardır.
Avrupa’da yükselen ırkçılığın yansımaları Hollanda’da meclis aritmetiğinde özellikle Geert Wilders’in Özgürlük Partisi (PVV) ve Thierry Baudet’in Demokrasi Forumu’nda (FvD) aranmakta. Geert Wilders’in İslam karşıtı çıkışları ve Thierry Baudet’in partisindeki anti-semit söylenimleri bunların kanıtlarıdır. Wilders bu seçimde istediğini alamadı ve sandalye sayısı 20’den 17’ye düştü. Böylelikle partisi meclisteki ikinci sıradaki konumunu da yitirmiş oldu. Mevcut sayısıyla VVD ve D66 partilerinin gerisinde kalmış oldu. Baudet ise parti içindeki istifalar ve sert çatışmalara rağmen sayısını 6’dan 8’e yükseltti. Başbakan Rutte, Wilders ile hükûmette yer almayacaklarını belirterek kapısını bu partiye kapatmış oldu. Gerçi, Wilders de yapmış olduğu açıklamalar ve parti programının aşırılığı ile hükûmette yer almamak için elinden geleni de yapmış olmuştu. Yapılan seçimlerde ilk defa seçime giren 5 parti de mecliste yer almayı hak etmiş oldu. Avrupa partisi olarak bilinen VOLT ve kendilerini muhafazakâr liberal olarak tanıtan JA21 partileri sürpriz yaparak 3’er vekillik kazanmış oldular. Diğer yandan göçmenlerin partisi olarak bilinen Denk Partisi 3 tane vekil çıkartarak kalıcılığını belirtmiş oldu. Bir zamanlar Türklerin öncülüğünde kurulan bu parti özellikle Türk ve Faslı tabana sahip olmakta. Rotterdam gibi büyükşehirde bu parti %8,2 gibi ciddi bir oy almıştır. Denk Partisi 2017 yılında yapılan seçimlerde de 3 sandalye kazanmıştı. İslam değerleri üzerinde kurulmuş olan NIDA partisi ise ilk defa girdiği parlamento seçimlerinde %0,3 oy alarak mecliste temsil edilme hakkını elde edemedi.
Hükûmet kurma noktasında en büyük beklenti D66 partisinde oluşmakta. Mevcut hükûmette bulunan bu liberal partinin programı sol partilerin programları ile çoğu konuda örtüşmekte. Bu seçimdeki elde etmiş olduğu başarının büyük kısmının özellikle diğer sol partilerden gelen oylar ile elde ettiği söylenmektedir. Acaba D66 partisi sağ blokun en büyük partisi Başbakan Rutte’nin VVD’si öncülüğünde hükûmette mi yer alacak, yoksa kendisinin liderliğini yaptığı sol partiler ile mi bir hükûmet kuracak? Şu an kamuoyunun cevabını beklemiş olduğu soru bu.
Bu seçimlerde Türk toplumu bir ilkeye imza atmış oldu. Büyük Türk STK’ları bir araya gelerek “Hollanda Türk Sivil Toplum Kuruluşları Platformu”nu oluşturdular. Burada Hollanda Türk Federasyon (HTF), Hollanda Türk İşadamları Derneği (HOTİAD), Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), Hollanda Türk Girişimci Dernekleri Platformu (TNOP), Hollanda Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu (TİCF), Hollanda İslam Federasyonu (NİF) ve Kuzey Hollanda Millî Görüş Federasyonu (MGNN) kurulan Platform ile Türk insanına seçim çağrısında bulunarak ilk faaliyetini gerçekleştirmiş oldu.