TERÖRÜN SİNSİ YÜZÜ: FETÖ

28 Kasım 2024 12:08 Av.Gizem YAMAN
Okunma
4
TERÖRÜN SİNSİ YÜZÜ: FETÖ

TERÖRÜN SİNSİ YÜZÜ: FETÖ

FETÖ; örgü lideri Fetullah Gülen olan, millettimizin dini değerlerini istismar ederek hedefleri doğrultusunda 1970’lı yıllardan itibaren faaliyetine başlamıştır. 1999 yılından beri ABD’nin Pensilvanya eyaletinde yaşayan Fethullah Gülen’in liderliğinde kurulmuş, maskesi İslam’ı yayma görünümlü terör örgütüdür. Amaçları Türkiye’de devletin bütün anayasal kurumlarını, güvenlik birimlerini, mülki ve adli yapısını ele geçirmek ve aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili bir siyasi ve ekonomik güç haline gelmeyi amaçlayan bir örgüttür.
FETÖ; kendisine ait özel okullar, üniversiteler, dershaneler, yurtlar, öğrenci evleri ve yaz kampları aracılığıyla mensuplarına yönelik eğitim faaliyetleri gerçekleştirmiştir. Yurt içinde ve yurt dışında, bu eğitim kurumları vasıtasıyla çeşitli dallarda ulusal ve uluslararası başarılar elde etmek suretiyle örgütün propagandasını yapmıştır. Devlet kurumları içerisindeki yapılanmasını; etkisi altına aldığı eğitim çağındaki öğrencileri kendi hedefleri doğrultusunda yetiştirip mesleklerini de bizzat belirlemek suretiyle gerçekleştirmiştir. Bilge Lİderimiz Devlet Bahçeli ise 19 Kasım 2013 günkü grup toplantısında dershaneler konusunda net konuşarak “Dershaneler kapatılmalıdır.” dedi. Dershanesiz bir eğitim ve öğretim zaten MHP’nin programında vardı. Örgüt, elemanlarından bir kısmına çalmak suretiyle ele geçirdiği sınav sorularını vererek başta askeriye, adliye, mülkiye, emniyet ve istihbarat kurumları olmak üzere, tüm kamu kurum ve kuruluşlarına yerleşmelerini sağlamıştır.
FETÖ, mali kaynaklarını büyütmek ve sürekli hale getirmek amacıyla birçok alanda finansal faaliyetlerde bulunmuştur. Bu kapsamda; bankacılık, sigortacılık, medya, turizm, sağlık, inşaat, madencilik, enerji, gıda, ulaşım, lojistik, eğitim ve tekstil gibi sektörlerde yaklaşık 9.000 şirket kurmuştur. Aynı zamanda FETÖ kurduğu vakıf ve dernekler aracılığıyla özellikle dini günlerde çeşitli yardım organizasyonları düzenleyerek, bağışlar toplamıştır. Sendikalar ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla da bir yandan etkinliğini artırmış; diğer yandan mensuplarının birlikte hareket etmelerini sağlamıştır. Maalesef ki bu faaliyetler örgütün ülke içerisinde tabana yayılmasına ve toplum nezdinde sempati kazanmasına hizmet etmiştir.
Sayın DEVLET BAHÇELİ : Toplumun bir kesimi tarafından masum gibi görülen din istismarcısı, üniformalı teröristlerin gerçek yüzünü gören ve gösteren ilk ve tek liderdir. Girişim öncesi birçok ikaz ve uyarıda bulunmuş bu sinsi paralel yapının gerçek yüzünü büyük bir bilgelik ve sabırla anlatmıştı. “Türkiye sıkıştığı cendereden, girdiği darboğazdan, karanlık güzergâhtan çıkarılmalı, şaibelerden kurtarılmalıdır.” ifadesini kullanan Devlet Bahçeli, aksi hâlde Türkiye’nin felakete sürükleneceğini öngörmüştü.

15 Temmuz 2016 gecesi maruz kaldığımız ve Türk halkının demokrasisine kahramanca sahip çıkması suretiyle bertaraf edilen hain darbe girişimi, terörizmin daha önce tecrübe edilmemiş yeni bir yüzünü ortaya çıkarmıştır. 15 Temmuz Darbe Teşebbüssü darbe metninde yer aldığı isimle Yurtta Sulh Harekâtı, 15-16 Temmuz 2016 tarihleri arasında Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kendilerini Yurtta Sulh Konseyi olarak tanımlayan bir grup asker tarafından Türkiye'de yaşanan askerî bir darbe girişimidir.15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından, bu hain kalkışmanın faili olan FETÖ’yle mücadele ülkemizin en önemli önceliklerinden birini oluşturmaktadır. Ahlaki ve hukuki sınır tanımayan bu terör örgütünün faaliyet gösterdiği diğer ülkelerde de siyasi nüfuz ve ekonomik güç elde etme çabaları bilinen bir gerçektir. Türkiye’de izledikleri taktikleri diğer ülkelerde de uygulamaktadırlar. Dolayısıyla Fetullah Gülen’in ve onun elebaşı olduğu bu yeni nesil terör örgütünün sadece Türkiye için değil, faaliyet gösterdiği bütün ülkeler bakımından bir ulusal güvenlik tehditidir.

Ülkenin birliğini, bütünlüğünü, demokrasisini, seçilmiş Cumhurbaşkanını, hükümeti, parlamentoyu ve milli iradeyi hedef alan darbe girişimi sırasında; 8.000’den fazla askeri personel, 35 savaş uçağı, 37 helikopter, 74 tank, 246 zırhlı araç ve 4.000’e yakın silah kullanılarak Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Milli İstihbarat Teşkilatı, Ankara Emniyet Müdürlüğü, Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Merkezi, İstanbul Boğaziçi Köprüsü ve stratejik bazı kamu binaları tahrip edilmiştir. Ülkesine ve demokrasiye sahip çıkmak amacıyla meydanlara inen ve darbeye karşı direnen savunmasız 250 masum insan öldürülmüş, 2.193 vatandaşımız da ağır şekilde yaralanmıştır.
Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu olup, terör örgütünün amaçları doğrultusunda hareket eden FETÖ’ye bağlı üniformalı teröristler tarafından gerçekleştirilen kanlı darbe teşebbüsünde bulunulmuştur. Bu hain teşebbüs sonrasında TBMM Genel Kurulu, 16 Temmuz 2016 tarihinde olağanüstü oturumda toplanmış ve Mecliste temsil edilen dört siyasi partinin katılımıyla ortak bir deklarasyon metni yayınlanıp darbe girişimi kınanarak demokrasiye yönelik tehdit karşısında dayanışmanın gerekliliği vurgulanmıştır. TBMM’de bütün siyasi partiler arasında gerçekleşen mutabakat sonrasında; Devletin bütün kademelerine sızmış bu terör örgütüne karşı kapsamlı ve etkin bir mücadele başlatılmıştır.
 Anayasanın verdiği yetki ile Bakanlar Kurulunca 22.07.2016 tarihinden itibaren 3 ay süre ile tüm yurtta “olağanüstü hal” ilan edilmek zorunda kalınmış, kararlı mücadelenin devamını niteliğinde bu uygulama 3’er aylık sürelerle uzatılmıştır. TBMM tarafından Anayasa'nın 120. maddesi gereğince üç ay süreyle ilan edilen olağanüstü hâl darbe girişiminin ardından geçen iki yıllık süreyi kapsayacak şekilde uzatılmıştır.
15 Temmuz Darbe Teşebbüsünün ardından İstanbul Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı ve Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Türk Ceza Kanunu'nun anayasal düzene karşı suçlar kapsamında yer alan "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ve Türkiye Cumhuriyeti hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye teşebbüs", "halkı, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetine karşı silahlı isyana tahrik" ve "cumhurbaşkanına suikast" suçlarından soruşturma başlatıldı. Sonrasında bir tasfiye süreci başlatıldı.  
Bilge Liderimiz Sayın Devlet BAHÇELİ’nin dediği üzere; Türk milleti gazi bir millettir. Türk devleti gazi bir devlettir. Ölürsem şehit kalırsam gaziyim diyen soylu bir iradeyi yenecek, yıkacak, geçecek, teslim alacak muhasım bir güce henüz dünya üzerinde tesadüf edilmemiş, bundan sonra da edilemeyecektir. Aziz milletimiz işte böyle bir iradenin övüncüdür.2016 yılının 15 Temmuz’unu 16 Temmuz’a bağlayan gecede yaşananlar bu övüncün beratı ve belgesidir.
Yüksek yargı kararlarıyla da bir terör örgütü olduğu tespit edilen FETÖ’nün; klasik terör örgütlerinden farklı olarak devletin üst düzey bürokrasisine sızarak “büyük bir gizlilik esası ile” faaliyette bulunduğu göz önüne alındığında; sadece Türkiye için değil, yapılanmasının olduğu ülkelerin ulusal güvenliği için de büyük bir tehdit oluşturduğu kaçınılmaz bir gerçektir.
İçimize haince sızmış, dinimizi istismar eden üniformalı terörist olan din düşmanlarıyla bu dünyada ve diğer dünyada hesaplaşmamız devam edecek olup bu vesile ile bu hain darbe girişimin de vefat eden vatandaşlarımıza Yüce Allah’tan rahmet diliyor ve dualarımızı iletiyor,15 Temmuz gazilerimize de sağlıklı, huzurlu ömürler dileyerek muhabbet ve hürmetle selamlıyorum.

Tanrı Türk’ü Korusun ve Yüceltsin.
Ne Mutlu Türk’üm Diyene…

Av. İZEN YAMAN