DR. BAYMİRZA HAYİT

26 Temmuz 2016 15:21 Murat Gedik
Okunma
4199
DR. BAYMİRZA HAYİT

 

 
Ata topraklarımız Türkistan’ın bağımsızlık mücadelesi ve o topraklar için bilimsel çalışmalar konusunda akıllarda yer edinen isimdir Dr. Baymirza Hayit. Vermiş olduğu mücadeleler dışında yaptığı bilimsel çalışmalar ile ulu Türkistan ve Türklük için ışık olmuştur. O, Türk dünyası için yapılan bilimsel çalışmalarda en önde gelen bilim adamlarındandır. O da diğer Türkçüler gibi bölgeciliğe, boyculuğa mahal vermemiş; Türklük çerçevesi içinde herkesin dertleriyle dertlenmiştir.
Bugün Türkistan bölgesinin batısı şimdiki Türk Cumhuriyetleri (eski Sovyetler Birliği), doğusu Çin ve güney batısının bir bölümü de Afganistan sınırları içindedir. Bu kutlu topraklar, hayatı boyunca Baymirza Hayit’e hep ilham kaynağı olmuştur. Orta Asya Türkleri terimini haklı olarak benimsememiş ve bunun yerine hep Türkistan adının kullanılmasını âdeta haykırmıştır. “Türkistan yerine Orta Asya Türkleri terimini kullanmak, Türk milleti kelimesini unutturma mücadelesidir.” diye her zaman dile getirmiştir. Türkiye’ye ayrı bir önem veren Hayit, Türkistan adının kullanımı için demiştir ki: “Eğer Türkiyede Türkistan adının doğru kullanımı mümkün olmazsa, bu deyimin Türklerin yaşadığı vatan anlamına geldiğini dünya genelinde savunmak çok zorlaşacaktır.”[1]
Baymirza Hayit, 17 Aralık 1917’de Türkistan’ın Fergana (Özbekistan) Vadisi’ndeki Namangan şehrinin Yarkent köyünde çiftçi bir ailenin dokuzuncu çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. O tarihte Türkistan çalkantılı bir dönem geçirmektedir. Önce Çarlık Rusya’sının zulmü ve akabinde Bolşevik baskısı... Türkistan Türklüğü “Türkistan Millî Mücadele Hareketi” adı altında özgürlük mücadelesi verirken Hayit’in ağabeyleri de bu mücadelede yer almıştır.
Henüz beş yaşında bir çocuk olan Hayit, babası ile bir Kurban Bayramı sabahı camiye gitmiştir. Namaz dönüşü Rus askerlerince bayram hediyesi diye annesine verilen kutu içinde ağabey Narmirza’nın kesik başının bulunması, Hayit’in ailesini büyük bir acıya boğmuştur. “Kesik Baş” diye tarihe geçen bu olayda kutuya bir de not iliştirilmiştir: “Basmacı olanın kaderi budur.”[2]
İlk eğitimi dinî mektepten başlayan Baymirza Hayit, buradan babası tarafından kısa zamanda alınmış ve cedit mektebine kaydolmuştur. Taşkent’teki Pedagoji Enstitüsü Tarih Fakültesini bitiren Hayit, öğretmenliğe başlamıştır. Hayit, öğrencilik yıllarında bazı Türk millyetçileri ile tanışmış ve bunlardan çok etkilenmiştir. Süleyman Çolpan, Gafur Gulam, Safizade ve Refik Mümin gibi aydınlar; Hayit’in dünya görüşüne yön vermişlerdir. Üniversite öğrencisi iken öğrenci komitesi başkanlığı görevini yürüten Hayit, bazı öğrencilerin Türk milliyetçisi olmakla suçlanarak haksız yere öldürülmesi karşısında çaresiz kalmıştır. Rejim için, Türk millyetçiliği eşittir vatan hainliğidir.
Daha sonra Sovyet ordusuna tank subayı olarak alınan Hayit, Polonya Cephesinde görev almıştır. Henüz onaltı günlük evli bir genç subayken Türkistanlı askerlerin nasıl cephe önlerine sürüldüklerini görmüş, hatta tahta silahla vuruşmaya mecbur bırakıldıklarına şahit olmuştur. Alman saldırısında yaralanan Hayit, 1941’de Almanlara esir düşmüştür. Almanlara esir düşen yüzlerce Türkistan Türk’ü, Yahudi sanılarak kurşuna dizilmiştir. Türkler, özellikle sünnetli oldukları için Almanlar tarafından Yahudi olarak tanımlanmışlardır. Aynı akıbete uğramak üzere olan Hayit, tam kurşuna dizileceği zaman iki rekat namaz kılmak için izin istemiştir. Namaz kıldığını gören Almanlar, Hayit’in Yahudi olmadığına kanaat getirmişlerdir. Baymirza Hayit, böylece kurşuna dizilmekten kurtulmuştur. Bir müddet sonra esir kamplarında bulunan Türkistanlıların durumlarının düzeltilmesi için çaba sarf eden Mustafa Çokay, Hayit’in Berlin’e sevk edilmesi için çaba göstermiştir.[3]  
Almanlar tarafından kurulan Türkistan Lejyonunda görev alan Hayit, savaş sonrası Rusya’ya teslim olmaktan son anda kurtulmuştur. Elinde başkasına ait bulunan Osmanlı seyahat belgesiyle Sovyet değil, Osmanlı vatandaşı olduğuna ikna olunmuş ve Hayit, Ruslara teslim edilmemiştir. Ruslar tarafından teslim alınan Türklerse derhal kurşuna dizilmişlerdir.
Baymirza Hayit, savaş sonrası Almanya’da Münster / Westfalen Üniveritesine kaydını yaptırmıştır. 1950’de “Türkistan (Hokand) ve Alaş Orda Millî Hükûmetleri” adlı doktora tezi ile felsefe doktoru ünvanını kazanmıştır. Hayit, çok sayıda bilimsel esere zor şartlar altında imza atmıştır. Tutkun olduğu Türklük ve Türkistan, hep ana konular olarak eserlerinde işlenmiştir. Yirmi bir eserin yanında iki yüz altmıştan fazla makalesi bulunan Hayit; dünyanın her yerinde yüzlerce konferansa, milletlerarası toplantılara, üniversitelerde derslere katılmıştır. Bilimsel çalışmalarıyla Türklük davasına büyük hizmetlerde bulunmuştur. Ancak çok istemesine rağmen ömrü “Türkistan Ansiklopedisi” yazmaya yetmemiştir. Bu arada iltica başvurusu Türkiye tarafından kabul görmemiş, bunun üzerine Alman vatandaşı olmuştur.  
Hayit, bilimsel çalışmalara hız verdikçe Sovyetler Birliği onun aleyhinde karalama kampanyalarına da hız vermeye devam etmiştir. Hayit; bir vatan haini görülerek yeri gelmiş Hitler’in adamı, yeri gelmiş CIA’in adamı olarak suçlanmıştır. Sovyetler Birliği döneminde onun aleyhinde on dört bin sayfaya yakın yazı çıkmış, aleyhinde onlarca kitap ve doktora tezi hazırlanmıştır.   
Dr. Baymirza Hayit, Almanya’da bilimsel çalışmalar yanında Türklerin ve Müslümanların hayrına dernek ve vakıflar kurulmasına da öncülük etmiştir.
On altı günlük evliyken savaşa giden Hayit, bu evlilikten bir oğlu olduğunu öğrenmiş ve onunla 1991 yılında İstanbul’da ilk ve son defa görüşmüştür. Oğlu, Özbekistan’a döndükten kısa bir zaman sonra vefat etmiştir. Almanya’da yapmış olduğu evlilikten de Hayit’in iki çocuğu olmuştur.
Özbekistan bağımsız olduktan sonra Baymirza Hayit, nihayet özlemini duyduğu ata topraklarına gitmiştir. Fakat mevcut idare tarafından istenmediği için yaklaşık iki hafta sonra oradan ayrılmak mecburiyetinde kalmıştır. Oysa ona ata topraklarına gitmeden önce “Çolpan Armağanı” verileceği bildirilmiştir. Özbekistan’da ona ne “Çolpan Armağanı” takdim edilmiş ne de Yazarlar Birliğine üyelik kartı verilmiştir.
Hayatı boyunca kutlu değerleri için mücadele veren Baymirza Hayit, hiçbir zaman pes etmemiştir. O “Allah’ın da bana vereceği bir mutlu günü mutlaka olacaktır.” inancıyla “Ben ölsem de halkım ölmeyecek, vatanım yok olmayacak.” hedefini hep canlı tutmuştur.   
Ekim 2006’da Köln’de vefat eden Dr. Baymirza Hayit’in cenazesi Köln Askerî Mezarlığı’na defnedilmiştir. Cenaze törenine, başta Türk Federasyon yöneticileri olmak üzere çok sayıda sevenleri katılarak onu son yolculuğunda yalnız bırakmamışlardır.
Baymirza Hayit’in bazı eserleri: XX. Asırda Türkistan / Sovyet Ruslarının Doğu Siyasetinin Türkistan Misali / Asya ve Avrupa’nın Kalbinde Türkistan / Türkistan Rusya ve Çin Arasında.
 


[1] Baymirza Hayit, “Türkistan Nedir?” Türkistan Dergisi, Sayı:1 Yıl:1 1988.

[2] Dr. Baymirza Hayit Armağanı, Erol Cihangir, Turan Kültür Vakfı, 1999, s. 30.

[3] age., s. 42.