ARİF NİHAT ASYA

10 Şubat 2016 12:52 Murat Gedik
Okunma
5037
ARİF NİHAT ASYA



 
Mehter “Fetih Marşı”nı vurunca hep coşar, heyecana geliriz. “Bayrak” şiiri okununca inanın bayrak aşkı nedir tekrar hatırlarız; devlet ve millete bağlılığımız doruk noktasına ulaşır. “Onlar” şiiri ise dilimize düştüğünde geçmişe hüzün ve özlemle bakar, âdeta o geçmişin ilhamıyla atiye köprü kurmaya çalışırız.
Bu dünyayı nice insanlar terk etti, tıpkı yukarıda bahsedilen şiirlerin ve marşın yazarı gibi. İsmini belki hatırlamayız, belki geçmişini araştırmak için zahmete bile girmeyiz. Oysa Cumhuriyet Dönemi’nde onun Türklük mücadelesi dillere destandır. Şiirleri, yazıları, fikirleri Türk için her zaman ışık ve yol gösterici olur. Arif Nihat Asya, Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatının altın sayfalarında yerini çoktan alır.
Çocukluk ve gençlik yılları buhranlarla, sıkıntılarla, yokluklar içinde geçer Arif Nihat Asya’nın. 7 Şubat 1904 tarihinde Çatalca’da dünyaya gelir. Osmanlı zor dönemler geçirmektedir ve Balkan Savaşı patlak vermeden önce ailece İstanbul’a taşınırlar. Babası; o 7 günlükken vefat eder, annesi ise 3 yıl sonra bir subay ile evlenir ve Filistin’e göçer. Arif Nihat Asya’ya dedesi sahip çıkar ve onu annesiyle göndermez. Bir süre halası ona bakar bir süre de amcası... Arif Nihat Asya bu durumu şöyle anlatır: “Babamdan dedeme, dedemden halama, halamdan amcama kaldım. Sonunda amcamdan halama dönmüş oldum ve halamdan millete kalmışım.”[1]
Arif Nihat Asya İstanbul Yüksek Öğretmen Okulundan edebiyat öğretmeni olarak mezun olur ve öğretmenliğe başlar. 40’lı yıllarda devrin iktidarı ile ters düştüğü için sürgün yiyen Arif Nihat Asya, bir dönem milletvekilliği de yapıp sonradan tekrar öğretmenliğe döner.
Asya’nın şiir ve nesirlerine yansıttığı fikirlerini; milliyetçiliği ve vatanseverliği, Türkçeciliği, maneviyatçılığı ve toplumculuğu olmak üzere dört grupta toplayabiliriz.[2] Bu tasnifle Arif Nihat Asya’nın, ne kadar Türk milletinin değerlerine bağlı olduğunu ve onlara hizmet etme ülküsünü güttüğünü çok bariz bir biçimde anlayabiliriz.
Türk milletinin değerlerine bağlılık, İslami inançlar, gelenekler, vatana karşı derin bir sevgi onun dünya görüşünü oluşturur. Tarihî ve mistik yönleri ağır basan bir milliyetçilik anlayışını sanatına rehber yapan şair; millî edebiyatın ilk şartının, milleti ve milliyeti kabul etmek ve bunlara karşı olmamak olduğunu belirtir. [3]
Arif Nihat Asya kendini tarihe “Bayrak Şairi” diye yazdırır. “Bayrak” şiirini 5 Ocak’ta Adana’nın kurtuluşu vesilesiyle yazar. Bu şiirde; bayrağın anlamını, kültürümüzü, tarihimizi, vatanımızı ve hürriyetimizi buluruz. “Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü / Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü / Işık ışık, dalga dalga bayrağım!” diye başlayıp “Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim / Yeryüzünde yer beğen / Nereye dikilmek istersen / Söyle, seni oraya dikeyim.” diyerek son bulan şiir, bayrakla ilgili yazılmış en güzel ve en anlamlı şiirdir.
“Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor” adlı şiirindeyse Türk askerine yani Mehmetçiğin önemini vurgular. Arif Nihat Asya’ya göre Türk askeri meçhul asker değildir. “Şehitler tepesi boş değil / Toprağını kahramanlar bekliyor! / Ve bir bayrak dalgalanmak için; Rüzgar bekliyor! / Destanı öksüz, sükûtu derin meçhul askerin; / Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye / Yattığı toprak belli, / Tuttuğu bayrak belli, / Kim demiş meçhul asker diye?”
“Bayraksız Olamam” adlı şiirinde ise Asya, bayrağın Türk milleti için ne olduğunu muazzam bir biçimde anlatır.
Arif Nihat Asya’nın eğitimci olduğu her tutumundan bellidir. Edebiyatın sosyal görevini bakın nasıl anlatır: “Her kim ki bu halk için yazar, halkın olur; / Aydınlatabildiyse eğer, aydın olur… / Muhtaç değildir eli, altın kaleme: / Kullandığı her kalem onun altın olur!”
Şair, değerler konusunda çok hassastır. Millî değerlerimizi, vatanı, bayrağı, Türk dünyasının herhangi bir bölgesini tehlikede gördüğü zamanlarda bu hassasiyet daha da artar. Ondaki vatan sevgisinin temelinde –çocukluk ve gençlik yıllarında, vatan toprağını paramparça eden kaç tane savaşı arka arkaya yaşamış olmasının da tesiriyle- “kaybetme endişesi” vardır.[4]
Arif Nihat Asya, Türk dünyasıyla her zaman ilgilenmiştir. “Bizim gibi konuşan, bizim soyumuzdan, kanımızdan, canımızdan kopan soydaşlarımıza neden taş kesilelim.” diyerek Turan’a işaret eder. Hatta şair der ki: “Her Müslüman’ın cennete girme ülküsü olduğu gibi, her Türk’ün de Turan ülküsü vardır, olmalıdır!”
“Ağıt” şiirinde Caber’den, Tiyanşan’dan, Aral’dan ve nice sınırlarımız dışında kalmış Türk yerlerinden bahseder.
Türk devletinin devamı ve ilelebet payidar kalabilmesi için “Dua” ile haykırır Arif Nihat Asya: “Biz, kısık sesleriz... Minareleri, / Sen,ezansız bırakma Allahım! / … / Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız; / Ve vatansız bırakma Allah'ım! / Müslümanlık’la yoğrulan yurdu, / Müslümansız bırakma Allah'ım!”
Arif Nihat Asya, Türk edebiyatında eşsiz naatlardan olan “Seccaden kumlardı.” mısrasıyla başlayan şiirinde İslam’a ve Peygamber Efendimiz’e ne kadar önem verdiğini gösterir. “Fetih Marşı’nda” ise “Yelkenler biçilecek!” diyerek Türk gençliğine heyecan verir ve ona özünde olan kahramanlığını hatırlatıp harekete geçirmek ister: “Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek; / Dağlardan çektirilen, kalyonlar çekilecek; / Kerpetenlerle sûrun dişleri sökülecek! / Yürü; hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın? / Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!”  
Üç binden fazla şiiri ve çok sayıda nesir yazısı olan Arif Nihat Asya, millî kültürümüzün tartışılmaz değerlerinden biridir. O; hüzun ve özlemle maziye bakarak mevcut elde olan değerleri kaybedebilme endişesi taşıyarak gelecek için, edebiyatı ile âdeta ayağa kalkması için Türk milletine şevk ve heyecan verir. Onda; milliyet fikrinden beslenen hürriyet, istiklal, bayrak gibi kavramlarla dinî hassasiyet kaynaşmış ve kuvvetli bir terkip meydana getirmiş durumdadır.4
Arif Nihat Asya, 5 Ocak gününde “Bayrak Şiiri”ni yazmış ve “Bayrak Şairi” unvanını alır; yine bir 5 Ocak günü (1975) Hakk’a yürür. 
Şair, özlemle maziye bakarak sönmeyen günleri çok arzulamıştır. O özlem; hepimizin özlemidir, değerlere sahip çıkmak da “günlerin” sönmemesine bir işarettir. Arif Nihat Asya’ları yaşatmak gerek. Yaşatmak gerek ki “Onlar” şiirinde söylemiş olduğu gibi günler sönmek bilmemeli: “Kuruldu Kurultayları... / Günleri sönmek bilmedi, / Yere düşmedi ayları.”  
 


[1] Asya, A. N., Top Sesleri, İstanbul, 2005, Ötüken Neşriyat.

[2] Öner, S., Bayrak Şairi Arif Nihat Asya’nın Fikir Dünyası, Dil ve Edebiyat dergisi, Sayı 2.

[3] Doğanay, S., Edebî bir Eserde Şairin Dini Yaşaması - Arif Nihat Asya örneği, ÇÜ SBE Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Adana, 2009.

[4] Yıldız, S., Arif Nihat’ta Milliyetçi Tavır, Türkiz dergisi, yıl 2015, sayı 31.