Son haftalarda Türkiye’yi kıskaç altına alan terör saldırıları, Avrupa’da yaşayan Türkleri de rahat bırakmıyor. 7 Haziran Seçimleri sonrası tekrar yoğunluk kazanan terör saldırıları, maalesef Türk milletine çok sayıda şehit verdirdi. Çözüm süreci adı altında senelerce yürütülen ihanet çalışmaları, bu seneler içerisinde bölücü terör örgütü PKK’ya adam kazanma ve silah depolama fırsatı tanıdı. 1999 ve 2001 arası yürütülen çalışmalarla âdeta başı ezilen terör örgütü, belki de şu an en güçlü zamanını yaşıyor. Hem Cumhurbaşkanı hem Başbakan hem de diğer hükûmet mensupları çözüm süreci esnasında terör örgütünün nasıl güç kazandığını açıktan söylüyorlar.
Türkiye’de yaşanan terör eylemleri herkesi derinden yaralıyor. Türk insanı bir yandan acılarla boğuşurken diğer yandan da şaşkınlık içerisinde bu hain saldırıları yapanların birden nasıl bu kadar azdıklarına yorum getirmeye çalışıyor.
Avrupa’da hayat süren Türk insanı da elbette Türkiye’de yaşanan bu acı olayları hüzünle takip ediyor. Sönen ocakları görerek ağıtlar yakıyor.
Bu arada Türkiye’de yaşanan olaylar sadece Türkiye ile sınırlı kalmadı. Avrupa’yı da içine alarak sınırlarını genişletti. Avrupa Türk’ü binlerce kilometre uzaklarda yaşananları uzaktan seyrederken birden kendini terör sarmalının içinde buldu. Avrupa’da son zamanlarda başta Almanya ve Hollanda olmak üzere çeşitli ülkelerde çeşitli Tük kuruluşlarına saldırılar meydana geldi. Bu da gösteriyor ki terör örgütünün tek bir hedefi vardır, o da Türk’ün ta kendisidir.
Almanya’da saldırıların neredeyse hepsi Almanya Türk Federasyona bağlı teşkilatlara yapıldı. Aynı şekilde Hollanda’da yapılan saldırılar da sadece Hollanda Türk Federasyona bağlı teşkilatları kapsadı.
Hollanda Türk Federasyona bağlı Rotterdam Versam teşkilatı, 24 saat içerisinde iki defa saldırıya uğradı. Bu teşkilatın uğradığı ikinci saldırı esnasında, eş zamanlı olarak Schiedam Türk Kültür Derneği de saldırıya uğramış oldu.
Rotterdam Versam teşkilatı ilk olarak 3 kişi tarafından molotoflu bir saldırı yaşadı. İkinci saldırıda ise henüz 24 saat geçmeden 16 kişilik bir grup tarafından teşkilat binasında yirminin üzerinde olan camları ve çerçeveleri indirildi. Eş zamanlı olarak saldırıya uğrayan Schiedam Türk Kültür Derneğinin cam ve çerçeveleri, 6 kişilik bir grup tarafından indirildi. Her üç saldırı da gece saatlerinde gerçekleştirildi. Bereket versin sadece maddi hasara yol açtı.
Her 3 eylem de kamerayla kayıt altına alındığı için görüntüler, saldırıların nasıl anlaşmalı ve soğukkanlılıkla yapıldığını gözler önüne seriyor. Görgü tanıkları sayesinde Rotterdam Versam teşkilatına yapılan saldırı sonrası 3 kişi gözaltına alındı. Her şey terör örgütü PKK mensuplarını gösteriyor.
Türkiye’de siyasi irade sayesinde azması sonucunda teşkilatlarımıza yönelik saldırılar, Avrupa’daki Türklerin de terörün hedef hâline geldiğini gösterdi. Hollanda’da özellikle Rotterdam Versam teşkilatına yapılan molotoflu saldırı, bu ülkenin emniyet güçlerini harekete geçirdi. Çünkü bu teşkilat binasının üzerinde 30’dan fazla daire mevcut ve buralarda yaşlı aileler oturuyor. Molotofkokteyli tam olarak alev alsaydı üstte oturan ailelerin nasıl etkileneceğini düşünmek bile insanı ürkütüyor. Bu yüzden başta Rotterdam Belediye Başkanı olmak üzere herkes alarma geçti ve ülkedeki bu saldırılar masaya yatırıldı. Belki de ilk defa terör örgütü bu ülkenin emniyet güçleri tarafından bu kadar ciddiye alındı. Çünkü son saldırılarla bölücü terör örgütünün ne kadar tehlikeli olduğu görüldü.
Elbette bu terör saldırılarının arkasında Türk gençliğini karşısına almak isteği yatıyor. PKK’nın hedefi, Türk gençliğini sokağa çekmek ve bundan yararlanmak... Aktif gençlik kitlesine sahip olan ve teröre karşı dik duran Ülkücüler elbette yine ilk hedefteler. Fakat kimse bölücülerin oyununa gelmeyecektir. Avrupa Türk Konfederasyon ve ona bağlı Türk Federasyonlar gereken tedbirleri aldı. İnsanımızı sukûnet ve sağduyuya davet etmekte geç kalmadı.
Bu saldırıların bir başka hedefiyse PKK’nın eylemlerini Türk-Kürt kavgası diye Avrupa kamuoyuna yansıtmaktır. Nitekim Hollanda’da özellikle medya ve siyasiler tarafından bu saldırıların altında Türk-Kürt kavgasının yattığı dile getirilmeye başlandı. Oysa Avrupa ülkelerinden yaşayan Türkler, hiçbir zaman meselelerine etnisite üzerinden yaklaşmıyor. Bu saldırıların, önce Türk insanı ve akabinde bütün insanlığı hedef aldığını çok iyi biliyor. Özellikle Türk milliyetçilerinin bölge, mezhep ve her türlü antropolojik ayrıma karşı olduğu zaten herkesin malumu…
Türkiye’de Türklüğün ayaklar altına alınması girişimleri, Avrupa’daki bölücü örgüt militanlarına cesaret veriyor. Terörle mücadele yerine müzakere yapmayı kendine hedef olarak seçen bir siyasi irade; sadece Türkiye Türklerini değil, dünyanın neresinde bir Türk varsa hepsini hedef hâline getirdi. Bu yüzden Avrupa’da yaşayan Türkler de terör tehdidi altına girdiler. Hatta bu konuda yalnız bırakıldılar.
Ülkenin geleceğini ve Türk milletinin bekasını kendine dert edinenler siyasi iradeyi ellerine geçirmedikleri müddetçe, bölücü terör tehdidi her Türk’ü hedef almaya devam edecektir.