RAUF DENKTAŞ
Murat GEDİK
Kıbrıs Türklüğü söz konusu olunca hep akla ilk önce Rauf Denktaş gelir ve bu böyle kalacaktır. Kıbrıs Türklüğünün önce İngilizler sonra da Rumlar tarafından ezilmeleri bu toplumun kurtuluş için mutlaka mücadele vermesini gerektiriyordu. Kurtuluş nihayet olacaktı ve bunda Rauf Denktaş adlı bir Türk yiğidinin katkısı unutulmayacak değerde olacaktı. O, mücadelenin ilk bilgilerini dedesinden alır ve hatıralarında “Dedemin anlattığı hatıraları bir dizi film seyreder gibi gözlerimin önünde canlandırarak dinlerdim.” der.
Hâkim bir babanın oğlu olan Rauf Denktaş, 1924 yılında Kıbrıs’ın Baf kasabasında dünyaya gelir. Bir buçuk yaşında iken annesini kaybeden Denktaş, babaannesi ve anneannesi tarafından büyütülür. Dedesinin Osmanlı askerleri hakkındaki sözleri hiç aklından çıkmaz: “Gittiler ama yine gelecekler, ben göremedim ama sizler göreceksiniz!”
Denktaş, eğitiminin ilk yıllarını İstanbul’da alır ve ardından Kıbrıs’ta İngiliz okulunda okur. Mahkemede kâtiplik ve mezun olduğu okulda öğretmenlik yaptıktan sonra İngiltere’ye hukuk okumaya gider (1944). ‘Lincoln Inn’den mezun olduktan sonra Kıbrıs’a avukat olarak geri döner. İngiltere’de iken de Türklerin Lideri Fazıl Küçük ile irtibatını koparmaz, onun neşrettiği ‘Halkın Sesi’ adlı gazetede yazılarına devam eder.
Genç yaşta Kıbrıs Türklüğünün önemli ismi olan Dr. Fazıl Küçük ile tanışan Denktaş, mücadelesinde hiç hız kesmedi. Yunan’ın Megalo İdea hülyasına, Rum’un ENOSİS hayaline karşı yılmadan her türlü tehlikeleri göz önüne alarak mücadele etmiştir. ENOSİS siyasetini güden EOKA’cılar güçlerini dünyadan alırken, o mücadele azmini Cenabıallah’tan ve büyük Türk milletinden alıyordu. Henüz 24 yaşında iken (1948) Dr. Fazıl Küçük ile ilk Türk mitinginde halka hitap etmiş, hatipliğini kanıtlamıştır.
Kıbrıs Türk Kurumlar Federasyonu Genel Başkanlığı da yapan Rauf Denktaş, Türk halkının bağımsızlık, hürriyet ve kurtuluş mücadelesini gerçekleştirebilmek için Türk Mukavemet Teşkilatının (TMT) kurucuları arasında da yerini alır (1958). Bu teşkilatın sembolü de “bozkurt” olarak belirlenir. Kıbrıs Millî Koordinasyon Komitesi Başkanı görevinde bulunan Yakan Cumalıoğlu, bu teşkilat hakkında şu yorumu yapar: “Kıbrıs Türk’ü, bir mücadele şuuru içerisinde oluşturduğu TMT’yi, tamamen millî bir teşkilat olarak benimsemiş ve muhafaza etmiştir; KKTC’nin bugünlere gelmesinde TMT temel taşı olmuştur, TMT millî bir teşkilattır ve EOKA gibi bir saldırı, tedhiş örgütü olmamıştır. EOKA’dan 2,5 yıl sonra Türklere yönelik saldırıların artması üzerine savunma amacıyla kurulmuştur. Millîlik vasfını kaybetmeyen bir mukavemet hareketi olarak kendini göstermiştir.”
EOKA’nın Türklere karşı yürüttüğü terör saldırıları karşısında TMT etkili görevler yerine getirmiştir. Denktaş, Fazıl Küçük ile kanlı saldırılara karşı Türkiye’den yardım için görüşmelere de katılmıştır. 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuştu. Bu Cumhuriyet’in Cumhurbaşkanı Yardımcısı, on bakandan üçü, Temsilciler Meclisi üyelerinin %30’u Türk olacaktı. Makarios, EOKA liderine görev verince, ENOSİS iyice hortlamıştı. Rauf Denktaş aynı yıl Türk Cemaat Meclisi üyeliği ve Türk Cemaati İcra Komitesi Başkanlığına seçilir. Türklere karşı katliam girişimleri durmuyordu. 1963’te Makarios Anayasa’yı değiştirip Türklerin haklarını daha da kısıtlamak ister. Türkiye buna karşı çıkar ve Türklere saldırılar daha da artar. EOKA “Kanlı Noel”i gerçekleştirir. Türkler katledilir, Türk köyleri yıkılır, on binlerce Türk göçe zorlanır. Rumlar, Makarios öncülüğünde Türklerin bütün haklarını gasbederler. Rauf Denktaş istenmeyen adam ilan edilir ve mecburi ikamet yıllarını Türkiye’de geçirir. Bir balıkçı teknesiyle (1967) Ada’ya geçen Denktaş, Rumlar tarafından tutuklanır. Türkiye’nin baskısı sonucu 12 gün sonra Türkiye’ye iade edilir. 1968 yılında Ada’ya tekrar gidebilir. Rauf Denktaş, 5 Temmuz 1970 tarihinde yapılan genel seçimlerde yeniden Türk Cemaat Meclisi'ne Meclis Başkanı seçilir. Fazıl Küçük’ün görevinden ayrılması ile Kıbrıs Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Kıbrıs Türk tarafının reisi olur.
ENOSİS’i daha da hızlandırmak için Kıbrıs’ta yapılan darbe ile Makarios’un yerine Nikos Sampson getirilir (15 Temmuz 1974). Türklerin daha çok katledilmelerini önlemek için 20 Temmuz 1974’te Türk ordusu Kıbrıs’a çıkar. Böylelikle Türkiye garantör devlet hakkını kullanmış olur. 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti ilan edilir. Denktaş, Devlet ve Meclis Başkanlık görevlerini yürütür. 1976 yılında yapılan ilk seçimde Devlet Başkanı seçilir. 1981 yılında yine seçilir ve 15 Kasım 1983 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildikten sonra ilk Cumhurbaşkanı olarak seçilir. Kurulan Kıbrıs Türk Devleti’nin ilk Cumhurbaşkanı olan Denktaş, Türk insanının 1974 öncesine bir daha dönmemesi için büyük mücadele veriyordu. Bu insan yeri geliyor haksızlığa da uğruyordu. Annan Planı karşısında Ankara bile ona sırt çeviriyordu. O, yılmıyordu ve mücadelesine devam ediyordu. 2015’de Cumhurbaşkanlığına aday olmayıp görevini Türk tezlerine aykırı hareket eden ve seçilen Mehmet Ali Talat’a devrediyordu. Ankara’daki Avrupa Birliği hayranları istediklerine kavuşuyorlardı. 1973’ten 2015 yılına kadar Kıbrıs Türk’üne liderlik eden Rauf Denktaş aynı zamanda yazar ve fotoğraf meraklısıydı. Çok sayıda kitapları yayımlanmıştır. 50 yıldan fazla süren Kıbrıs müzakerelerinin 36 yılında görev almıştır. Cumhurbaşkanlığı sonrası da Kıbrıs davasını çeşitli etkinliklerle anlatmaya devam etmişti.
Rauf Denktaş 13 Ocak 2012 tarihinde Hakk’ın rahmetine kavuştu. Evli olan Rauf Denktaş’ın altı çocuğu olmuş, bunların üçünü kaybetmişti. Geride sadece Kıbrıs Türklüğünü değil, gidişiyle bütün Türk dünyasını hüzünle baş başa bırakıyordu o. Kendisi gitti fakat geride güzel bir tarih ve ülkü bıraktı. Geride ömrünü davasına adamış bir insan olarak iz bırakıyordu.
Rahmetli Kemal Çapraz’ın Rauf Denktaş ile yapmış olduğu mülakattan:
Kemal ÇAPRAZ: Sayın Cumhurbaşkan’ım, size Türk milletinin millî sembolü bozkurt, daha doğrusu Altın Bozkurt ödülü verildi. Kıbrıs davasında da bozkurdun çok özel bir yeri var. Bize biraz da o konudan bahseder misiniz?
Rauf DENKTAŞ: Biz, Türk Mukavemet Teşkilatının liderine bozkurt adını verdik. Taa başlangıçtan. Çünkü biz de kendimizi eski Orta Asya’daki Türkler gibi bir yere tıkanmış, çıkılmaz bir derdin, durumun içerisinde görüyorduk. Bizi çıkarsa çıkarsa bir bozkurt çıkarır bu işten dedik. Türk Mukavemet Teşkilatı’nın liderine bozkurt unvanı verdik. O bozkurt tabi Türkiye’den gelen bir bozkurttu. Bizi Allah’a çok şükür selamete çıkarttı. Anadolu’nun sayesinde, siz kardeşlerimizin sayesinde, hükûmetlerimizin devletimizin sayesinde. Allah sizlerden razı olsun...