COVID-19’LA GELEN YENİ DÜNYA DÜZENİ

08 Nisan 2020 17:47 Mehmet DEMİRKAN
Okunma
2149

 

 

COVID-19’LAGELEN YENİ DÜNYA DÜZENİ

MehmetDEMİRKAN

 

Coronavirus ya da daha havalı tanımlamasıile Covid-19 dünyayı cehenneme çevirirken, yeni bir iddia var. “Hiçbirşey eskisi gibi olmayacak. Yeni bir dünyadüzeni kurulacak.”

Küresel salgın insanlığın varlığını tehditederken, hegemonyayı uluslararası ilişkilerin odağını koyanlar, yeni düzen içinhazırlık yapıyor. Hangi ülkelerin ne kadar zarar göreceği, bundan nasıl birfayda sağlanıp güç devşirileceğinin hesapları yapılıyor. Can derdine düşenkitlelerin görmediği, korkunç bir tablo ile karşı karşıya insanlık. AmerikaBirleşik Devletleri vatandaşlarının başkan diye seçtikleri kişi, yaşananküresel felaketi ısrarla “Çin virüsü” olarak kodluyor. Buna karşınvatandaşlarına insanlık dışı bir baskı uygulayarak salgını kontrol altına alanve zafer ilan eden Çin, sahra hastaneleri ile birlikte doktorlarını İtalya’yayolluyor.

İşin ilginç yanı Çin’in asla hoşgörülüolmayan radikal tutumu artık olumlanıyor. Özellikle bütün uyarılara rağmenTürkiye sokaklarından fışkıran görüntüler karşısında, Çin örnek alınmalıdiyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Olayın insani boyutu ise utanç vericinitelikte. Mart ayı ortalarında Karaipler’de seyreden 5 yolcusu kesin, 52yolcusu da muhtemel hastalık semptomları gösteren İngiliz bandralı cruisegemisi, ABD, Küba ve bölge ülkelerinden limanlarına yanaşmak için yardımistedi. ABD çeşitli bahanelerle olumlu yanıt vermezken Küba tereddüt etmeksizingeminin yanaşmasına izin verdi ve içinde hiç Küba vatandaşı olmayan yolculara sağlıksistemini açtı. Bütün dünya bir biçimde salgından etkilenirken, büyükçaresizlik yaşayan bir ülke de İran. Ambargo altındaki İran’ın bütün meydanokumaları anlamsızlaşırken, Washington yönetimi lütfetti.  Beyiz Saray, İsviçre’nin aracılığındaİskandinav ülkelerinden tıbbi madde, ürün ve cihazların İran’a transferini,insani ve tıbbi konuların, yani gıda ve ilaç gibi ürünlerin, yaptırım dışındatutulduğunu açıkladı.  Ancak uluslararasıbankalar için İran ile ticaret yasağı hala geçerli. Sağlık ürünlerinintransferi bin bir güçlükle gerçekleşiyor. Öyle çaresiz bir durum ki,Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Amerikan halkına hitaben açık bir mektup yazmakzorunda kaldı. 

Ruhani mektupta Trump’ın İran’a uyguladığıyaptırımların bilançosuna dikkat çekti. Yaptırımların mali kaynaklarızayıflattığını, bunun da koronavirüsle mücadeleyi engelleyerek İranvatandaşlarının ölümüne yol açtığını belirtti. Yaptırımlara son verilmesi içinyönetime baskı yapmaları çağrısında bulundu. "Amerikan tarihine daha fazlakara sayfa eklenmesine izin vermeyin." ifadesini kullandı.

Etkili oldu mu? Ardından geçen süreçte buçağrının sadece bazı medya kuruluşlarında haber olduğu gördük. Avrupa’yayerleşen ve giderek büyüyen salgının sadece kısa süre öncesine döndüğümüzde,örneğin Arap yarımadasındaki bir katliamı görüyoruz. Mezhep çatışmasıylakırılan insanları.

2015’te ABD’nin desteği ile Suudi Arabistanliderliğindeki koalisyon, Yemen’de bir savaş başlattı. Eldeki verilere göreülkenin 22 vilayetinin 20’sinde sağlık kurumları doğrudan hedef alındı vekullanılamaz hale geldi. Sağlık altyapısı yok edilen bu ülkenin kapısında şimdiküresel bir salgın var. Buralarda ne yaşandığı hiçbir istatistiki veride yeralmıyor. Ayrıca hiç kimsenin de ilgisini çekmiyor. Olayın daha hazinyanlarından biri Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafındanyürütülen deniz ablukası sebebi ile ülkeye neredeyse hiçbir tıbbi ve insaniyardım ulaşamıyor. Yemen gibi Afganistan, Kongo, Libya ve Suriye’den de sessizçığlıklar yükseliyor. Dünya yeni bir süper krizle yüz yüze. Binlerce insanyaşamını yitiriyor. Büyük bir çaresizlik yaşanırken, dünyaya egemen güçlerkrize çözüm üretmekte acizler. Korumacı politikalar tekrar gündemde. Korumacıpolitikaların yaşama geçirildiği zamanların tarihe damgasını vuran süreçlerolduğunu görüyoruz. Bu yaklaşım merkantilizm olarak tanımlanıyor.

 

KORUMACIPOLİTİKALAR- MERKANTİLİZM

Coğrafi keşiflerin ardından Avrupa’yatransfer olan bol miktardaki hammadde ve değerli madenler üzerine şekillenen,dış ticarette ihracat lehine olan sistemin adı; merkantilizm. Korumacıpolitikaların başlangıcı kabul edilen merkantilizm, aynı zamanda devletmüdahalesinin yoğun olarak görüldüğü dönem olarak da bilinmekte.Merkantilizmden yaklaşık iki yüzyıl sonra küreselleşme kavramı iktisadidüşünceye egemen olduğunda, korumacı politikalar yerini serbest ticaretanlayışına bıraktı. Günümüze kadar yaşanan süreçte, kapitalist anlayışın daetkisiyle serbest ticaret, iktisat politikalarının temel dayanağı oldu.

Ancak her kriz döneminin ardından korumacıpolitikaların benimsenmesi, merkantilist düşüncenin tamamıyla ortadankalkmadığını hatta tercih edilen bir politika olduğunu gösteriyor. Bunun yakınörneklerinden biri 2008 yılında yaşandı. Dünyada ortaya çıkan siyasi veekonomik güç değişimleri, 2008’deki küresel ekonomik krizde daha da belirginhale geldi. 20. yüzyılın önemli aktörü olan, dünya siyasetini belirleyen,küresel sermaye ve teknoloji ihtiyacını karşılayan ABD, o krizden sonraekonomik ve teknolojik egemenliğini başka ülkelerle paylaşmaya başladı. Üretimve sermaye Asya’ya kayarken ABD ekonomisi ve hegemonyası da etkilemeye başladı.Bu da ABD’yi giderek daha fazla saldırgan ve korumacı politikaya itti. 2008krizinin etkileri hala sürerken, ABD’nin korumacı politikaları özellikleTrump’la yükseldi. Asıl büyük tehlike ise benzer korumacı politikaların, diğerbir ifade ile ticaret savaşlarının, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları öncesindede yaşanmış olması. 18. yüzyıl ve 19. yüzyılın ilk yarısında hemen bütündevletlerin ekonomi politikalarını şekillendiren serbest ticaret anlayışı, 20.yüzyılın başında yerini korumacı politikalara bırakmaya başladı. Bu değişimegerekçe olarak bazı ülkelerin yerli sanayilerini geliştirme çabası görülse de,asıl sebep siyasi kutuplaşmaydı. Avrupa ülkeleri arasındaki ikili anlaşmalarlaserbest ticaret altın çağını yaşarken, 1873 ile 1896 yılları arasındaki Büyük(Avrupa) Depresyonu olarak tanımlanan kriz baş gösterdi. Bunun sonunda da I.Dünya Savaşı çıktı. 1929 yılında da benzer bir tablo görüyoruz. 1929’daki krizisonrasında da ciddi değişim ve dönüşümler yaşanırken ulusal çıkarlar korumacıpolitikaları geliştirdi. 1930-1931 yılları arasında İkinci Dünya Savaşı’ndaetkin olan 10 ülkede askeri darbelerle hükümet ve rejimler değişti.1931 yılındaJaponya, 1933 yılında Almanya’da savaş taraftarı ve fiilen saldırgan partilerseçimleri kazandı. Sonunda da II. Dünya Savaşı çıktı.

ABD’nin büyük krizlerden biri de 2008yılında yaşandı. Bunun sonrasında yoğun korumacı politikalar uygulanmayabaşlandı. 2016 yılında ABD Başkanı olan Donald Trump’ın seçim sloganı olan“Önce Amerika” söylemi, siyasi ve ekonomik alanda Amerikan politikalarındakidönüşümü göstermekte. Trump korumacı politikaları hâkim kılmak istiyor. ABDyönetiminin korumacı hamleleri de, diğer ülkelerin aynı doğrultuda politikalarayöneltmekte. Dünya ticaretinin zincirleme bir etkiyle daralması beklenmekte.Korumacı politikaların ekonomik ve ticari etkilerinin yanı sıra belki dedikkatle izlenmesi gereken asıl sonucu ticaret savaşlarının konvansiyonel sıcaksavaşlara dönüşme riski. Dünyadaki dengeleri değiştiren ya da izlenenpolitikalara yön veren güç zayıflamış görünse de hala ABD. 2016 yılında ABDbaşkanı olan Donald Trump’ın izlediği politikalarla dünya küresel bir ticarisavaş alanına döndü. ABD bu anlamda sınır tanımadı. Çin, Türkiye, Japonya,Rusya, Güney Kore, Brezilya, Meksika, Çin hatta Kanada ve AB ülkelerine karşıticari yaptırımlarla korumacı politikaları hayata geçirdi. ABD'nin hedefindeolan Çin ve Rusya’nın da misilleme kararları dünyayı koronavirüs salgınının öncesindezaten krizin eşiğine taşımıştı. Dünya Ticaret Örgütü etkisizleşti. Bu sebepleşu anda gidişi sınırlayacak veya hakemlik yapacak uluslararası bir kurum dabulunmamakta. Ticaret savaşlarının ateşlendiği, eşiğin aşıldığı ve bir salgınınpençesindeki dünyada önümüzdeki süreçte daha radikal önlemlerin yaygınlaşacağıdüşünülmekte. Özellikle Çin’in yükselişi, fason üretimin yerini teknolojiye yönveren atılımları ABD’yi tedirgin etmekte. Rusya ve AB ülkeleri ile çok kutuplubir dünya oluşurken yaşanan koronavirüs salgını ile yeni bir perspektifgelişti. Bir şey öğrenildi. Dünya üzerinde herkes başının çaresine kendi bakmakzorunda! AB’nin itici güçlerinden biri olan İtalya yaşadığı felaketteyapayalnız ve çaresiz kaldı. AB bütün kurumları ile çöktü. Ülkeler birbirlerinedestek olmak bir yana krizde sınırlarını dahi kapattılar. AB’nin kağıttan birkaplan olduğu bütün çarpıcılığıyla ortaya çıktı.

Her ne kadar son dönemde, bilinen sıcaksavaşların yerini psikolojik, teknolojik ve ekonomik alandaki yeni nesil savaşlarve taktikler almış olsa da dünya yeni bir deneyimle yüz yüze geldi. Hiçbir şeyeskisi gibi olmayacak. Yaşanan krizden güçlenerek çıkınlar olacağı gibi, yokolacak yapıları da göreceğiz. Ülkeler içine kapanacak. Korumacı politikalar hadsafhaya çıkacak. Birçok yapı, “AB gibi” yıkılacak ya da yeniden dizayn edilecek. Güç eksenleri hiç kuşkusuz yerdeğiştirecek ve bu değişime hazırlıklı olan yönetimler ayakta kalacaklar.

 

(GÖRÜNTÜBİLGİSİ: 1. Koronavirüs fotoğrafı, 2. Dezenfektaazyon işlemi yapan maskeliinsanlar, 3. ABD bayraklı Trump)