AHMET AĞAOĞLU
Murat GEDİK
Türkiye’deki milliyetçi fikre ve kuruluşlara dış Türklerin, yani Türkiye dışındaki Türklerin, etkisi çok olmuştur. Bunlardan biri de şüphesiz Azerbaycanlı Ahmet Ağaoğlu’dur.
Onun ilk mücadelesi Azerbaycan topraklarında Azerbaycan Türklüğüne milli şuur aşılama çalışmaları olmuştur. Türkiye’de geçirmiş olduğu yıllarda ise Türkçülük fikrinden taviz vermeyerek, bir yandan Türkiye’de milliyetçi çalışmalara devam ederken, diğer yandan da esir Türkler için mücadelesine devam etmiştir. Basın, yayın ve kültür çalışmaları onu önemli bir şahsiyet haline getirmiştir. Sadece Azerbaycan’da on üç gazete ve dergide yazarlık, başyazarlık ve redaktörlük yaparak, Azerbaycan gazeteciliğinin ve bağımsızlık hareketinin öncülerinden olmuştur. Yusuf Akçura onun için “Ahmet Ağaoğlu, Türk milliyetçiliği fikrine, Şeyh Cemaleddin-i Afgani gibi bütün Müslümanların, hatta bütün Doğuluların hayat, saadet, istiklal ve istikbali kaygısıyla birkaç merhaleden geçerek ulaşmıştır.” der.[1]
Resmi adı Ahmet Agayev olan Ağaoğlu’nun baba tarafı Erzurum’dan bütün kabilesiyle Azerbaycan’a göç ederek Gence’ye, oradan da Karabağ’a yerleşmiştir. Ailesi Şuşa asilzadelerine ve ulema sınıfına mensuptur.Ahmet Ağaoğlu 1869 yılında Karabağ’da bulunan Şuşa şehrinde dünyaya gelmiştir. O Karabağ için der ki: “Karabağ, Şirvan ile beraber, Azerbaycan Türk kültürünün,Türk musikisinin ve Türk edebiyatı ile Türk milliyetçiliğinin de beşiğidir.”[2]
Annesinin isteği üzerine Rus okuluna giden Ağaoğlu burada Ermenilerin Türk düşmanlıklarını öğrenir ve sadece dört Türk’ün olduğu okulda ancak kendisi mezun olur. Diğer Türk öğrenciler Ermeni baskılarına dayanamayıp okulu erken terk ederler. Bu okul sonrası lise ve akabinde Petersburg’ta eğitimine devam eder, uğramış olduğu haksızlıklardan dolayı eğitimini yarıda bırakıp Paris’e gider. Ahmet Bey Azerbaycan Türkleri içinden tahsili için Avrupa’ya giden ilk gençtir. Ağaoğlu’na Paris’te bulunmuş olan Kırımlı İsmail Bey Gasprinski’nin hareketi ilham olmuştur.[3]Paris’te College de France’nin Doğu Dilleri Okulu’nda şarkiyat okurken bir taraftan da hukuk ve tarih tahsili yapmıştır. O yıllarda Ahmet Bey’in henüz Türkçü ve anti Rus çizgisi belirlenmemiş gibidir. Daha çok İrancı yanı ağır basmaktadır. Rus hayranlığı da dikkati çekmektedir. Bu arada Türk düşmanlığına yaklaşan veya o intibaı veren yazıları da çıkmaktadır.[4]İttihatçı Türkler ve Cemaleddin Afgani ile tanışması onu İslamcı ve Türkçü politikalara yaklaştırır. Yazarlığa Paris’te başlayan Ağaoğlu ilk makalesini Fransızca olarak yayımlar. Fransız gazetelerinin yanı sıra yazılarını Tiflis’te çıkan Kafkas, Kaspi ve Şarki Rus gibi gazete ve dergilere de gönderiyordu.
Paris´ten Kafkasya´ya geçmeden önce İstanbul´da altı ay kalan Ağaoğlu burada Ali Bey Hüseyinzade aracılığıyla İttihat ve Terakki´nin lideriyle tanışır. Ali Bey Hüseyinzade’nin Ahmet Ağaoğlu’nun Türkçü ideolojinin savunucusu haline gelmesinde derin etkisi olmuştur. Tiflis´te Fransızca öğretmenlik görevini yerine getirirken Şuşa´ya döner ve orada da Fransızca öğretmenliğine devam eder. Bu arada milleti aydınlatma konusunda yazıları aralıksız devam eder. Günlük çıkarmış olduğu İrşad´ın mesleğini şöyle tarif eder: “Bir taraftan Rus hükümetine karşı mücadele ederek her çeşit umumi ve siyasi hukuktan mahrum olan Türk unsuruna bu hukuku dahi sağlamaktan,diğer taraftan Türk unsurunun kendisinde birlik fikrini sağlama maksadıyla mezhep çatışmasını ve özellikle sünni-şii düşmanlığını kaldırmaya çalışmaktan ibaretti. Bununla beraber halkı ilim ve irfana ısındırmak, Türkçe mektep vediğer irfan müesseselerini vücuda getirmek için uğraşmak lazımdı.”[5]Yusuf Akçura’ya göre esassız ve manasız mezhep çatışması Kafkasya Türklüğüne büyük zarar vermektedir, böylece Rus ve İran faydalanmaktadır. Mezhep olayının ortadan kalkması için en çok çalışan millet hadimleri olarak Gaspıralı İsmail Bey, Ahmet Ağaoğlu, Hüseyinzade Ali ve Topçubaşı Ali Merdan gösterilir. İslam hakkında yazmış olduğu makalelerde “din”in yanlış algılandığından da bahseder;örneğin “kadın”ın yeri, ahundlar ve alfabe hakkında aydınlatıcı yazılar yazmıştır. Şii-Sunni zıtlaşmasına karşı ahuntlarla tartışmış ve aleyhinde katline dair fetvalar verilmiştir. [6]‘Bizim Milliyetçiler’ adlı makalesinden: “Milliyetçilik, kendi kendince saygıya değer, hatta muhteşem olaydır, çünkü o halkların hayatında bir zarurettir. Hatta düşünüyorum ki, insanlığın evrim tarihinde milliyetçilik dinden sonra insan ruhunun ikinci büyük aşamasıdır. O, tarihte en büyük kahramanlıkların nedeni olmuştur ve yine de olacaktır. Milliyetçilik olmazsa,birçok halk yeniden yabancıların mezalimi altında inleyecek ve bizzat onun sayesinde daha birçokları uygun çare bulacaklardır... Hakiki, dürüst, sonuna kadar kendine sadık kalan milliyetçi, kendisininkini savunurken, başkasının düşünceleri üzerindeki herhangi baskıyı da reddetmelidir.”[7]
Azerbaycan’da Gazete çalışmalarında hızkesmeyen Ağaoğlu’nun bazı gazete çıkarma teşebbüsleri Rus misyonerleri Nikolay İlminskiy ve Prof. Smirnov “Gasprinski’ye verilen izin bile siyasi hataydı.”şeklindeki ikazları neticesinde gerçekleşemedi. Bakü Belediye Meclisi üyeliğide yapan Ağaoğlu ‘Azerbaycan Türkleri’ Kafkasya’nın en geri insan topluluğu durumunda olduğu için onları uyandırmak için eğitim seferberliği başlatıp ‘Neşr-i Maarif’ adlı bir cemiyet kurarak,Gaspıralı’nın ‘Usul-i Cedid mektepleri fikrini yaymak için Azerbaycan’ı şehir şehir dolaşıp birçok yerde bu cemiyetin şubesini açmıştır. Mehmed Emin Resulzade der ki: “Ahmet Bey’in o zamanki faaliyetleri Azerbaycan’ın uyanışı tarihinde kendi başına bir devirdir. Sadece Kafkasya Müslümanları ve Rusya Türkleri ile değil, İran ve Türkiye’deki hareketlerle de yakından alakadar olan Ahmet Bey gazeteciliğinin yanında, aynı zamanda cemaat adamı, maarifçi,siyasetçi ve inkılapçıdır...”
Rusya Müslümanları İttifakı’na da katılan Ağaoğlu aktif görevlerde bulunmuştur. 1905 yılında Ermenilerin Türklere karşı başlattıkları zulüm ve katliamlara karşı Ağaoğlu ‘Difai’ adlı örgütü kurarak Türkleri savunma görevini üstlendi. Bu örgüt ileride kurulacak olan Azerbaycan Cumhuriyeti’nin ve ordusunun öncüsü olmuştur. 40 yaşındaki Ahmet Ağaoğlu millibağımsızlık hareketinin ideoloğu, ilk güçlü milli partinin (Difai) kurucusu ve ünlü gazeteci yazar olarak artık kendini kanıtlamış bir şahsiyetti.[8]Ruslar tarafından takibata alınan Ahmet Ağaoğlu II. Meşrutiyetin ilanı ile Osmanlı Türkiye’sine gitme mecburiyetinde kalmıştır. Daha sonra onu ailesi takip etmiş ve ailece Türkiye’ye yerleşmişlerdir.
İstanbul’a yerleşen Ağaoğlu Sırat-ı Müstakim gibi yayınlarda yazılarına devam etti; ilköğretim müfettişi ve sonradan Süleymaniye Kütüphanesinde müdür oldu. İstanbul Üniversitesinde Türk-Moğol Tarihi ve Türkçe dersleri vermeye başladı. İttihat ve Terakki Partisinin genelmeclis üyesi olan Ağaoğlu daha sonra Afyon milletvekili olmuştur. Türk Yurdu Cemiyeti, Türk Yurdu Dergisi, Türk Bilgi Derneği ve Türk Ocakları’nın kurucularındandır. Türk Ocakları ilk kuruluş toplantısı onun evinde yapılmıştır. ‘Rusya’da Müslüman Türk Tatarlarının Haklarını Müdafaa Cemiyeti’nin kurucularındandır.
Azerbaycan Türklerini Ermeni ve Rus katliamlarından kurtarmak için Azerbaycan’a giden Kafkas İslam Ordusunun kumandanı Nuri Paşa’nın siyasi danışmanı olarak Ağaoğlu da Azerbaycan’a gider. Bakü’nün kurtuluşu sonrası Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurulmasında faal olmuş ve Azerbaycan Meclisi’ne milletvekili olarak seçilmiştir. Böylece o aynı anda hemTürkiye’de, hem de Azerbaycan’da milletvekilidir. Osmanlı’nın savaştan mağlup çıkması bütün hesapları alt üst etmiştir. Azerbaycan tarafından Paris Barış Konferansına gönderilen Ağaoğlu İstanbul’da İngilizler tarafından yakalanır ve Malta adasına sürgün gider, ‘Üç Medeniyet’ adlı eserini burada yazar.
Malta’dan tahliye edilince Anadolu’ya geçer ve Milli Mücadeleye katılır ve bir ‘İrşad Heyeti’ne başkanlık yapıp Doğu Anadolu ve Karadeniz’de Milli Mücadeleye yönlendirir, Türk milliyetçiliğini insanlara telkin eder. Matbuat Genel Müdürlüğü de yapan Ağaoğlu Hâkimiyet-i Milliyegazetesinin başyazarlığını yapar, Kars milletvekili olur ve Anadolu Ajansının kurulmasında yer alır ve ilk başkanı olur, Ankara Hukuk Mektebi’nin kurulmasında yer alır ve anayasa dersleri verir.
Fikirleriyle Atatürk’ü etkileyip çok yakınında bulunan Ağaoğlu ‘Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın da fikir babası olup tüzüğünü hazırlayan kişidir. Bu partinin kendini feshetmesinden sonra (1930) Ağaoğlu siyasetten uzak kalır. Başbakan İnönü ile arası ciddi manada açılır. Zor şartlar altında ‘Akın’ gazetesini çıkarır. Bir zamanlar İsmail Gaspıralı“Tercüman”ı çıkarmak için hayat arkadaşının altınlarını sattığı gibi, Ahmet Ağaoğlu da bu gazeteyi çıkarmak için eşi Sitare Hanım’ın çeyizi olan Karabağ halılarını satar.[9] Hükümeti eleştirdiği için gazete kapatılır (1933). Üniversite reformu bahane edilerek üniversitedeki görevinden emekliye sevk edilir. Dünya görüşünden asla taviz vermez ve hürriyetçiliği her zaman savunur. Türkiye’nin siyasi hayatında rol oynamış siyaset ve fikir adamı Ağaoğlu karaciğer yetmezliği, kalp rahatsızlığı ve nefes darlığından 19 Mayıs 1939’da İstanbul’da vefat etti.
“Hayatımda yazdığım makaleler hepsi biraraya gelse Bakü’den İstanbul’a kadar geniş bir yol teşkil edebilir.” sözlerini Yusuf Akçura’ya söyleyen Ağaoğlu’nun ne kadar rahat bir biçimde yazı yazabildiğine Yusuf Akçura vurgu yapar.
Önemli eserlerinden bazıları: “Şii mezhebi’nin Kaynakları”, “İslam ve Ahunt”, İslama Göre ve İslam’da Kadın”, “Üç Medeniyet”,“İngiltere ve Hindistan”, “Serbest İnsanlar Ülkesinde”, “Devlet ve Fert”.....
[1] Yusuf Akçura, Türkçülük, Türkçülüğün Tarihi Gelişimi,İlgi Kültür Sanat, 2015, s. 177.
[4] Fahri Sakal, Ağaoğlu Ahmet Bey, Türk Tarih Kurumu,1999, s. 13.
[5] Yusuf Akçura, Türkçülük, Türkçülüğün Tarihi Gelişimi,İlgi Kültür Sanat, 2015, s. 188.
[6] Fahri Sakal, Ağaoğlu Ahmet Bey, Türk Tarih Kurumu,1999, s. 70.
[7] Azerbaycan Türklerinin Önderleri, Berikan, 2017, s. 151.
[9] Aybeniz Aliyeva Kengerli, Azerbaycan’da RomantikTürkçülük, Doğu Kütüphanesi, 2088, s. 143.