“Davasına sadık olmayanın, dostuna vefası olmaz.”
Sadakat; astın üste, askerin komutana, tebaanın devlete, kulun Allah’a duyduğu hürmettir.
Ama sadakati yüce bir duygu yapan şey kişinin “dava”sına bağlılığıdır.
Sadakati boş hamaset, iktidar tutkusu zehirler. Dava ehli; güç tutkusu ile yanıp tutuşan şeyhle, şahla, padişahla, liderle değil, davasıyla yürür.
Dava, dava ehlinin ortak paydasıdır.
Dava ehli odur ki davasının yolunda yürür, davasını yüceltir, davasıyla yücelir.
Dava ehli odur ki altı boş sadakat ile koltuğuna yapışıp inat ederek zaman kaybetmez.
Dava ehli odur ki davasına sadık, dava arkadaşına vefalıdır.
Çünkü vefa, dostlar arasında olur. Şahsa özel bir hâldir. Yüce bir haslettir. Unutulmaz. Herkeste de olmaz. Nadir bulunur. Taşınması zordur. Vefa, sahip çıkmak demektir. Arka durmak, elini taşın altına koymaktır. Yol, yoldaş olmaktır. Dostun kusurunu görmek, ona söylemek ama asla dostu terk etmemektir vefa.
EHVENİŞER
“Çalıyor ama çalışıyor.”
Bu söz, son zamanlardaki “ahlaki çöküşümüzü” tanımlayan en veciz sözdür.
Bu sözü duyan gelecek nesiller, bizim devrimizi ahlaksızlığın zirvesi olarak anacak ve tanımlayacaklardır.
Peki, bu ahlaksızlığın kılıfı ne?
“Ehvenişer!”
Sivas Kongresi'nde “Amerikan mandası” ve “İngiliz himayesi” arasında “Hangisi ehvenişerdir?” diyerek tercih yapmaya çalışanlara Mustafa Kemal’in cevabı şöyle olmuştu:
“Ehvenişer, şerlerin en kötüsüdür!”
Yani “Şerlerin en şerlisi, ehvenişerdir.”
Çünkü ehvenişer, sorumluluktan kaçmaktır.
Çünkü ehvenişer, gerçeği görmezden gelmektir.
Çünkü ehvenişer; münafıklıktır, ikiyüzlülüktür, kalleşliktir.
Çünkü “ehvenişer” kendini dindar görenlerin uydurduğu zalim bir kılıftır.
Doğrudur: Dinciliğin en büyük rakibi dindarlıktır.
Ama dinsizi “dinsiz” yapan şey bile dindarın ahlaksızlığıdır.
İnsanlık tarihi boyunca kendini dindar gören kesimler, “ehvenişer” ahlaksızlığını savunmak yerine, evrensel ahlakı yaşatmayı âdet edinebilselerdi bugün belki de “dinsizlik” diye bir kavram olmazdı.
İşte ahlakı tahrip eden şey, şeytani günahlar değil, bu türlü ahlaki sapmalardır.
Dincilik bile bu anlamda dindarlıktan daha dürüsttür. Çünkü “ehvenişer” dinciliğin değil, dindarlığın masumiyet yüklediği bir kavramdır.
Unutmayalım ki masum denen şeyler, zalim iktidarlar yaratır.
Bu yüzden dindarlık kavramı artık evrilmiş ve “ikiyüzlülük” ile eş değer hâle gelmiştir.
Hâl böyleyken “Çalıyor ama çalışıyor.” diyerek ehvenişere hizmet edenlerden dindar olamaz.
Nietzsche’nin dediği gibi “Kötülük dürüsttür, iyilik ikiyüzlüdür.”
Öyleyse eğer bir toplumun yarısı “ehvenişer” diyerek ahlâksızlığa çanak tutuyorsa böyle bir toplumun %99’una dindar denemez.
AYIN SÖZÜ
İMAN, DÜŞÜNEN İNSANIN VASFIDIR.
HER İNANANDA BULUNMAZ.