TÜRKİYE EL ÖPMEZ

02 Ocak 2023 15:36 Fatih OĞUZ
Okunma
281
TÜRKİYE EL ÖPMEZ

TÜRKİYE ELÖPMEZ

Fatih Oğuz

Avrupa Türk Konfederasyonu’nun bünyesindedüzenlenen kurban organizasyonu kapsamında Gürcistan’ın Borçalı bölgesinde Türkköylerine yaptığımız ziyaretler esnasında yerli halkla tanışma ve temas kurma imkânıbulduk. Bu köylerden birinde ömrüm boyunca asla unutamayacağım bir olayyaşadım. Bir annemizin elini öpmek istediğimde vakur bir şekilde elini çekerekelini öptürmedi. Oradaki arkadaşlar bizleri Avrupa’dan gelen Türk Konfederasyonheyeti olarak takdim etmelerine rağmen gözlerimin içine bakarak “Türkiye elöpmez.” dedi. Bu yüce ferasetin karşısında ancak “Evet, Türkiye el öpmezanacığım. Türkiye, kadir kıymet bilenleri, mazlumları, dualarla bezenmiş pakelleri baş tacı edinir.” diyerek tekrar elini tutarak dua niyetine elini öptüm.Annemiz de “Aşk olsun Türkiye’mizin başı.” diyerek alnımdan öptü. Sovyetleriyaşamış, o coğrafyada gerçekleşen birçok zorlu ve çetin olaylara tanık olmuş,belki Türkiye’ye hayatında bile gitmemiş birisi olan annemiz; Türkiye’yi zerrekadar çağrıştıracak bir kişiye bir kuruma karşı duyduğu o derin hürmet vemuhabbet benim nazarımda tarifi imkânsız bir hâl almıştı. Türkiye’nin ülkesınırlarını aşan bu itibarı hiçbir ekonomi, siyasi, diplomasi veya teknolojikdenklem kendi mantık içerisinde açıklayamaz. Türkiye’nin sahip olduğu bumüstesna itibarına bir örnek olarak da Malezya’da gerçekleşen genel seçimsonrası Başbakanlık görevine gelen Sayın Enver İbrahim vatandaşlarına hitapettiği esnada Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tebrik etmek için telefonarar. Sayın İbrahim, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ının aradığını söylediği anvatandaşlar tarafından alkış ve sevinç gösterileriyle karşılık verdiler.[1] Türkiye’yekarşı duyulan bu muhabbet ve hürmet azalmadığı gibi gitgide de yükselmektedir.Türkiye’nin son yıllarda dış politikada, uluslararası insani yardımçalışmalarında, özellikle Kovid-19 pandemi sürecinde sergilediği evrensel değerekseninde tutum ve davranışlarda; taşıdığı sorumluluk bilinci gözkamaştırmaktadır. Bütün bu müspet hâl ve etkileşim söz konusu olduğu birdönemde Türkiye’nin ana muhalefet konumunda olan bir partinin genel başkanıyurt dışı programlarında Türkiye’yi hukuki yönde dara düşürmeye, ülkelerarasıitibarını gölgelemeye, küresel profilini çizmeye yönelik strateji izlemesi saltbir muhalefet anlayışı ile bağdaşmamaktadır. Türk siyasetiyle meşgul olan herkişi, Türkiye’nin gönül ve tarihî altyapısı her türlü politik çıkarın üstündeolduğunun farkında olmalıdır. Politik veya ideolojik farklılıklar birbiriniimha eden türden değil karşılıklı izan ve ihya uzlaşısı oluşturulduğundaülkenin kalkınma ve ilerleme ivmesi yükselişe geçecektir. Millî birlik şuurubunu gerekmektedir. Millî birlik şuuru aynı partinin, aynı cenahın, aynıideolojinin veya başka bir homojen yapının tezahürü değildir. Millî birlikşuuru kişi ve grup menfaatleri ardında bırakan, zamanın ve mekânın tümevrelerini kapsayan bir etkendir. Türk milliyetçileri bu etkenin canlıörnekleridir. Milliyetçi-Ülkücü Hareketin Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin dedediği gibi “Huzurumuzun ufku millîbirlik ve dayanışma ruhudur.”[2]Bu ruhtan ilham alan “Biz birlikte Türkiye’yiz diyorsan çağrım sana.”seslenişinin özünde Türkiye’nin bekası yer almaktadır. Türk Ülkücüleri olarakbeka meselesinin sadece güvenlikçi politikalarla ele alınacak bir değerolmadığını biliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekası sadece eğitim,çevrecilik, sanayi, adalet, sağlık, turizm, sanat gibi ülkenin iç politikaalanın değil aynı zamanda sınırının dışında küresel ölçekte beklentilerin vesorumlulukların da ilgi ve hareket odağındadır. Türkiye’nin halk dilindeki bekatarifi annemizin “Türkiye el öpmez.” inancıdır. Türkiye’nin, 2023’ün arifesindeCumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ile bu inancı daha belirgin hâle getirecekadımlar atmaya kararlı bir yol izlediğine dolayısıyla tarihî bir çağın geçişinede şahit oluyoruz.