TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI NİÇİN ÖNEMLİDİR?
Fatih OĞUZ
Alman İnternet sitesinde eski Kırgızistan Başbakanı Cömert Otorbayev’in 26 Aralık 2021 tarihinde yayımlanan bir yazısı dikkatimi çekti. Otorbayev Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) kuruluşu hakkında, Türkiye’nin konumu ve Türk devletlerinin potansiyeli hakkında bilgiler paylaşırken TDT’nin kurulmasıyla ilgili bu coğrafyada aralarında rekabeti olan güçlerin yorumlarına da dikkat çekiyor. Batı’nın pek yorum yapmadığını, Rusya’nın bu teşkilata katılma arzusu taşıdığını ve Çin’in de sessiz kaldığını ifade ediyor. Lakin Çin konusunda dikkat çektiği başka bir husus var o da Çin Komünist Partisine yakınlığıyla bilinen Global Times gazetesinde TDT ile ilgili bir yorum. Yayımlanan yoruma göre TDT, "etnik çatışmaları şiddetlendirebilecek, bölgesel istikrar ve güvenliği tehlikeye atabilecek, aşırı milliyetçiliğin yükselişini teşvik edebilecek“ bir yapılanma. Ayrıca TDT ‘nin “Sincan Özerk Bölgesi'ndeki Uygurların Türklerle aynı etnik gruba ait olduğuna dair asılsız iddialara sahip bir yapı olduğunu ve TDT‘nin hareketlendirebileceği Pantürkçülüğün ve Panislamcılığın yayılmasına karşı Çin’in uyanık kalmalıdır.“ uyarısını vurgulamaktadır.
Otorbayev yazının sonunda Avrasya’nın satranç tahtası olduğunu ve büyük güçler arasında rekabetin artmasıyla birlikte bu coğrafya daha bir önem kazanacak dolayısıyla Batı’nın TDT ile ilgili daha fazla sessiz kalmayacağını düşünüyor. Yayımlanan bu yazıdan birkaç hafta sonra Fransa Ulusal Meclisi Çin’in Uygur Türklerine yönelik uyguladığı şiddeti soykırım olarak nitelendiren, lakin bağlayıcı bir niteliği olmayan kararı onayladı . Ve ayrıca, bu kararı çıkaran Fransa, 4 Şubat 2022 tarihinde Çin’de gerçekleşecek olan Kış Olimpiyatları’nı boykot etmeyeceği yönünde de açıklamalarda bulundu . Kazakistan’da ve Rusya ile Ukrayna arasında sıcak gelişmeler yaşandı ve hatta yüksek gerilim şekliyle de devam ediyor . Bu yüksek gerilim sebebiyle birçok ülke ya da birliktelikler olaylara müdahil oluyorlar. Çin Kazakistan’a yaşanan ayaklanmalar nedeniyle yaptığı görüşmelerde asayiş ve güvenlik alanlarında iş birliğini geliştirmeyi teklif etti . Almanya'da Deniz Kuvvetleri Komutanı Koramiral Kay-Achim Schönbach, Hindistan’da ilgi çekici bir açıklamada bulundu. Açıklaması mealen şu şekildedir: “Putin'in asıl istediği eşit seviyede saygı. (…) Bana sorarsınız: Ona istediği ve muhtemelen de hak ettiği saygıyı göstermek zor değildir. (…) Hindistan ve Almanya olarak Çin'e karşı Rusya'ya ihtiyacımız var. (…) Ben çok radikal bir Katolik'im, Tanrı'ya ve Hristiyanlığa inanıyorum. Ve orası bir Hristiyan ülkesi, Putin’in de ateist olması önemli değil. Bu büyük ülkeyi, orada demokrasi olmasa bile, ikili ortak olarak bizim tarafımızda bulundurmamız onu Çin'den uzak tutabilir. (…) Kırım Yarımadası gitti, asla geri gelmeyecek, bu bir gerçek” Büyük tepkiler doğuran bu açıklamanın sahibi koramiral görevinden istifa etmek zorunda kaldı.
Yazının yayımlandığı tarihten bugünümüze kadar tam bir ay geçti. Bir ayın içerisinde yaşanan ve Türk dünyasını yakından ilgilendiren ve çok yönlü açıdan da etkileyen bu gelişmeler hız kaybetmeyeceği ve zaman ile ivme kazanacağını işaret etmektedir.
Türkiye, Ukrayna ile Rusya arasında cereyan eden gerilim karşısında ara bulucu olmaya aday olduğunu , Kazakistan’da yaşananlarla ilgili diğer Türk devletleriyle ortak hareket etme ve ortak çözüm arayışına girmesi konumunu ayrıcalıklı kılmıştır. Türkiye’nin son günlerde Ermenistan, Sırbistan, Arnavutluk, El Salvador gibi ülkelerle gerçekleştirdiği görüşmeler göstermiştir ki; Türkiye’nin bölgesine, coğrafyaya ve dünyaya olan bakış ekseni; mutabakat, dayanışma, erdem, hakkaniyet, adalet ve tüm bunları kapsayan beşeriyet hassasiyetidir. Türkiye’nin bu önemli ve aynı zamanda etkileyici gücü Türk Devletleri Teşkilatının gelişiminde nitelikler kazandıracaktır.
Global Times gazetesinde çıkan yorum çirkin bir propagandanın ürünüdür. Uygur soydaşlarımızı Türk milletinin aile yapısından ayrı göstermeye çalışmaları ne iyi niyetle ne de ilmî etik ile açıklanması mümkün değildir. TDT; saldıran değil uzlaştıran, varlığını dayatan değil izhar olan, güçlü olanı değil hakkı tutan, el çarpan değil el uzatan, omuz atan değil omuz veren bir varoluş felsefesiyle hareket ettiğinde uluslararası alanda barışa, huzura ve esenliğe vesile olacağı yönünde inancım tamdır. TDT’nin kurulması, kurumsallaşması ve uluslararası bir cemiyet statüsüne doğru ilerlemesi mühim bir meseledir. Rasyonel ve realist politikaları şiar edinerek adımlarını atacaktır. İnsanoğlu kendi yaşadığı dönemde birçok şeyin gerçekleştiğini görmek ister. Bu gayet insani bir durumdur. Lakin, yüksek ideal sahibi insanlar ben görmesem bile çocuğum görecektir; o görmese bile onun çocuğu görecektir der.
İdeallerimiz yaşamımızı kıymetlendirir; idealle kıymetlenen yaşam, yeni doğacak ideallerde gözünü açacaktır.