ESPİYE: YAĞLIDERE VE GELEVERA DERELERİ ARASINI YURT EDİNMİŞ ASUDE ŞEHİR

04 Ağustos 2021 13:29 Prof. Dr. Temel ÇALIK
Okunma
1147
ESPİYE: YAĞLIDERE VE GELEVERA DERELERİ ARASINI YURT EDİNMİŞ ASUDE ŞEHİR

ESPİYE: YAĞLIDERE VE GELEVERA
DERELERİ ARASINI YURT EDİNMİŞ ASUDE ŞEHİR

Temel ÇALIK


“Espiye Deresi’ne taş köprü kurulacak.” “Ben hâkime danıştım O yar benim olacak.” mısralarıyla başlayan türküyle; Espiye adı, bir daha unutulmamak üzere Anadolu insanının hafızasına yer edinmiştir. Espiye Deresi olarak da bilinen Gelevara Deresi üzerine köprü yapılması halkı o kadar meşgul etmiş ki, daha sonra dillerde kolbastı havasında bir türkü olup çıkıvermiştir. Tirebolu kazasıyla Espiye arasındaki dere üzerine yapılacak olan demir köprü ve Espiye pazarına getirilecek suyolu masrafına karşılık olmak üzere 25 bin kuruşluk bilet bastırılmıştır. Biletler hayır sahiplerine ibraz edilecek, fakirlere asla müracaat edilmeyecektir. Konuyla ilgili olarak Trabzon vilayetinden Dâhiliye Nezaretine bir yazı yazılmıştır. Dâhiliye Nezareti konuyu Sadrazamlığa arz etmiştir. Bastırılan biletlerin satışına bir fermanla onay verilmiştir (20 Mayıs 1314/1 1898). Ancak, söz konusu köprü, şimdiki Canikli Köprüsü’nün olduğu yerde 19 Kasım 1928 günü açılabilmiştir.
Yeşil ile mavinin her tonunun bir araya geldiği, insanı büyüleyen, gönlünü enginleştiren ve ruhunu dinginleştiren bir yerdir Espiye. Şehrin doğusundan "Gelevara Deresi", batısından ise "Yağlıdere" uzun mesafeler katederek Karadeniz ile kucaklaşmaktadır. Giresun’a bağlı bir ilçe olan Espiye, Karadeniz sahilinde yer almakta olup, 7 kilometrelik bir kıyı uzunluğuna sahiptir. Giresun-Trabzon Kara Yolu'nun 34’üncü kilometresinde yer almaktadır ve Trabzon il merkezine 98 kilometre mesafededir. Kuzeyinden Karadeniz ile çevrilen Espiye, doğusunda Giresun’un efsunkâr ilçesi Tirebolu ve Güce, batısında namütenahi Keşap ve Yağlıdere, güneyinde kadim bir şehir olan Şebinkarahisar ve Alucra ilçeleriyle komşudur. Yine kuzeydoğu kısmında Gümüşhane ile de sınırı bulunmaktadır.
Tarihî zenginliğini sükûnetinde saklayan Espiye, her bir medeniyetin izini, sesini duymak isteyenler için gizlemiştir. Eski çağlarda Espiye adı, bölgede yaşayan halk tarafından bilinmiyordu. Bu yöreye ad verilmesi Türklerin bölgeye yerleşmesi ile olmuştur. İlçenin, 13’üncü yüzyılın ilk yarısında Trabzon İmparatorluğu Dönemi’nde kurulduğu sanılmaktadır. İlçede bulunan Zefre Limanı, İpek Yolu'nun önemli bir limanıdır. Buradan yüklenen mallar gemilerle Romanya ve Rusya üzerinden Avrupa'ya taşınmıştır. Cenevizliler ya da Trabzon İmparatorluğu tarafından yaptırılan Andos Kalesi Yağlıdere'nin Karadeniz'e döküldüğü yerdeki yüksek bir tepenin üzerindedir. Kale, Tirebolu Merkez Kalesi ile Harşit Yolu üzerinde kurulmuş olan Bedrama Kalelerin kardeşi sayılıyordu. Antik Çağlarda Tirebolu’yu kuran halkın Miletoslular olduğu, dolayısıyla da Espiye arazisine de bunların hâkim olduğu belirtilmektedir. Ksnepton, "Anabasis” adlı eserinde, MÖ 401’de Doğu Karadeniz bölgesinde Kohlların, Drillerin, Habiblerin, Tibarenlerin yaşadıklarını yazmaktadır. Kırzıoğlu ise, Drillerin Kıpçak Türklerinin ataları olan Kimmlerlerin bir boyu olduğunu ifade etmektedir. Tirebolu adının "Dırıbolu” biçiminde buradan geldiği söylenmektedir. O dönemlerde, Tirebolu’ya bağlı olan Espiye’nin eski sakinlerinden biri de Drillerdir. Espiye daha sonraları, Pontus Krallığı, Roma ve Bizans hâkimiyeti altında kalmıştır. 1204 yılında Aleksios’un Trabzon’a gelerek, Trabzon Rum İmparatorluğu’nu kurması üzerine, Espiye bu devletin sınırları içinde yer almıştır. Espiye’nin Türk yurdu olması Oğuz Türklerinin bir kolu olan Çepnilerin bölgeye gelmesiyle başlar. Oğuz Han’ın üç oğlundan biri olan Gün Han’ın; Bayındır, Peçenek ve Çavuldur boyları ile kardeş olan Çepniler 12-14’üncü yüzyıllarda Kürtün bölgesine gelmesi ile Karadeniz kıyıları Türkleşmeye başlamıştır. Çepniler Ordu-Mesudiye bölgesinde Hacı Emirli Beyliği’ni kurmuşlardır. Bu beylik, Türkmenleri ağırlıklı olarak Selçukluların bölgeyi fetih için sınır boyuna yerleştirdiği Oğuzların Çepni boyuna mensupturlar. Tarihî kaynaklarda ismi Bayramoğulları Beyliği ya da Hacı Emiroğulları Beyliği olarak geçmektedir. Beylik, bazı kaynaklara göre Bayram Bey’in oğlu Hacı Emir İbrahim Bey tarafından kurulmuştur. Hacı Emir Oğulları, köken bakımından Danişmendlilere dayanmaktadır.
14’üncü yüzyılda, Karadeniz’in sahil kesimlerinde Rumlar, dağlık kesimlere de Türkler hâkimdiler. Hacı Emirli Beyliği’nin başına, Hacı Emir Bey’in oğlu Süleyman Bey geçince, ilk iş olarak bir süredir hâkimiyeti altına almayı düşündüğü Giresun’a 1397 yılında bir sefer düzenledi. Zorlu mücadelelerden sonra şehri topraklarına kattı. Bunun için ona "Giresun Fatihi” unvanı verildi. Ancak, Giresun’la beraber ile Espiye Türklerin hâkimiyetine girmemiştir.  Fatih Sultan Mehmet 1461 yılında Trabzon’u fethederek, Trabzon Rum İmparatorluğu’na son vermesiyle, Bütün Karadeniz ve Espiye ebedî müddet Türk yurdu olmuştur. Espiye adına, ilk defa "Esbiyelü” şeklinde Osmanlı Tahrir Defterlerinde rastlanmaktadır. 1515 tarihli defterde "Çepni Eli” olarak belirtilen Espiye "Eşter Oğlu Mustafa Bey Zeameti” olarak kaydedilmiştir. Espiye gerek Osmanlılar, gerekse Trabzon Rum İmparatorluğu dönemlerinde idari bakımdan il olarak Trabzon’a, ilçe olarak da Tirebolu’ya bağlı kalmıştır, 1957 yılında Tirebolu’dan ayrılarak ilçe olmuştur.
Birinci Dünya Savaşı sırasında tüm Anadolu gibi, zor günler yaşayan Espiye, Rusların Harşit Çayı’na gelmesi ile düşmana karşı Osman Ağa komutasında gönüllüleri ile katılmıştır.  Savaş sonrasında devam eden Kurtuluş Savaşı’na da bir taraftan Askerlik Şubesi kanalı ile diğer taraftan da Osman Ağa ve dönemin Giresun Askerlik Şubesi Başkanı, Hüseyin Avni Aslan Bey ve Jandarma Komutanı Hamdi Bey’in desteği ile kurulan “Giresun Gönüllü Alayları (42 ve 47’inci Alay)” ile katılmışlardır. Bugünkü Espiye’nin Kurugeriş köyünde doğan Hüseyin Avni Alpaslan, Birinci Dünya Savaşı’na da katılmıştır. Bu girişimlerin sonucunda Rumların faaliyetleri etkisiz kılınmıştır. Bu alaylar önce Ermenilere karşı yapılacak olan mücadeleye katılmak için Kars'a gitmiş, ardından İnönü Muharebeleri sırasında Garp Cephesindeki yerini almıştır
 Millî Mücadele Dönemi’nde Samsun’daki asayişin sağlanmasında da önemli rol üstlenmiş olan alay, Giresun ve çevresinde yaşanan ayaklanmaların da üstesinden gelmiştir. Türk Yurdu dergisindeki Türk dili ve kültürü hakkında yazılarıyla halkı aydınlatmaya ve Giresun’da Millî Mücadele’nin fikri altyapısını oluşturmaya çalışan; diğer yandan da cephede Yunan kuvvetleri karşısında mevzileri koruduğu sırada şarapnel parçası ile yaralanıp şehit olan 42’nci Gönüllüler Alayı Komutanı Hüseyin Avni Alparslan Bey’in de Giresun ve Espiye tarihinde önemli bir yeri vardır. Aynı zamanda bir fikir adamı olan Hüseyin Avni Alpaslan, Türk Yurdu dergisinde milliyetçi yazılar yazmış "otçu göçü” ve Çepni boyunu inceleyen makaleleri kaleme almıştır. Giresun’da kurulan iki gönüllü alaydan 42’nci Piyade Alayının teşekkülünü sağlamış, Sakarya–Dumlupınar Savaşlarına çağrılarak cepheye gitmiş, 30 Ağustos 1921 günü Mangaltepe sırtlarında düşmana karşı göğüs göğse savaşırken şehit olmuştur.
Espiye ilçesinin batı girişinde, Yağlıdere’nin hemen yanında yer alan bir tepe üzerinde bulunan Andoz Kalesi 1’inci derecede arkeolojik sit alanı ilan edilmiş ve koruma altına alınmıştır. Kalenin MÖ 1300 yıllarında yapıldığı ifade edilmektedir. Etrafı surlarla çevrili kalenin bazı kısımlarında kuleler bulunmaktadır. Hem denize hem de ilçeye hâkim olan Andoz Kalesi muhteşem manzarası ile dikkat çekmektedir. Espiye Merkez Camii, Şahinyuva köyündeki kilise, Ağanın Köprüsü, Harova Köprüsü, Sınır Köprüsü ve Ericek Köprüsü adıyla anılan kemer köprüler dikkat çekicidir. Ayrıca ilçeye 4 kilometre uzaklıkta Zefre mevkiinde Cenevizlilerden kaldığı söylenen bir tersane kalıntısı da bulunmaktadır. Ziyaretçilerinin, gezmeden ve görmeden Espiye’den ayrılmamaları gereken göz alıcı doğa ve tarih harikalarından biri de ilçe merkezine 28 kilometre uzaklıkta olan “Yedi Değirmenler Tabiat Parkı’dır”.  Yeniköy, Akkaya ve Avluca köyleri sınırları içinde yer alır. Yedi Değirmenler ve Mağarası, farklı ve zengin bir potansiyele sahiptir. 2013 yılında tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Mevcut 7 değirmenden, 6 tanesi Tabiat Parkı içindedir. Park alanı içinde üç kemer köprü bulunmaktadır.  Arpacık köyü merkezinde bulunan ve 1385 yılında yapıldığı bilinen tarihî çeşme, yaklaşık 600 yıldır zamana meydan okuyan ve 19’uncu yüzyılda bir restorasyon geçirerek günümüze ulaşmıştır. Tarihî çeşme Arpacık köyünün sembolü hâline gelmiştir.
Espiye, Karadeniz iklim kuşağı içerisinde yer alması nedeniyle ılıman bir iklime sahiptir. Yağış düzenli olup her mevsim yeterli yağış almaktadır. Dinmeyen yağmurların sularıyla beslenen topraklarda büyüyen kestane, kızılağaç, karaağaç, gürgen, kavak, ıhlamur, meşe, gürgen, ladin, köknar ve çamlardan oluşan uçsuz bucaksız ormanlarla çevrili Espiye, yaylaları ile yaz aylarının vazgeçilmez duraklarından biri olmaktadır. Doğu Karadeniz’in göz alıcı yaylarından biri olan Karaovacık Yaylası’ndaki faaliyetler, bölgenin tanıtılmasında önemli bir yere sahiptir.  Karadoğa, Çakıl Yaylaları ise Espiye denildiğinde akla ilk gelen diğer önemli yaylalar arasındadır. Bu yaylarda rengârenk açan çiçekler arasında geçirdiğiniz her anı kayıt altına almak isteyeceğiniz için fotoğraf makinenizi yanınızda bulundurmanız önemlidir.
Dalgaların hırçınlığını heybetiyle dinginleştiren engin dağlar sahilden itibaren hızla yükselmektedir. Bu hızlı yükseliş tipik Karadeniz coğrafi yapısını oluşturmaktadır. Dağları, yaylaları, doğal yaşam alanlarıyla bambaşka bir diyar olan Espiye, zengin akarsu varlığına sahiplik yapmaktadır. Doğanın tüm görkemiyle konuklarını kucaklayan Espiye, fındık bahçelerinde gizlenmiş tarihî dokusuyla da ziyaretçilerini mest etmektedir. Espiye’nin yaylalarına çıkarken katedilen yol boyunca atılan her bir adımda ise farklı bir güzelliği keşfedersiniz. Derelerinden akan suyun berraklığı ve eşsiz tadı, yeşilin farklı tonlarına bürünen yaprakların kuş cıvıltılarına karışan sesi, bitki örtüsünün çeşitliliği ve aldığınız her bir nefesin sağlığınıza kattığı değer, yolculuğunuz boyunca keşfedeceğiniz güzelliklerin sadece kelimelere dökülebilenleridir. Yaylalarda yapılan şenliklerle ise, misafirleri için benzersiz anılar oluşturur.
Yayla şenliklerinin temelinde Doğu Karadeniz bölgesinde yaygın bir gelenek olan "otçu göçü" yatmaktadır. Mısırların 20-30 cm büyüdüğü zamanlarda aralarda sık biten kısımların araları 30-40 cm açılacak şekilde sökülmesine "Sık Kazma" dibindeki otları 2’nci kez temizlemeye "ot biçme" ve fındık bahçelerindeki otları tırpanla ve orakla biçilmesine de "kırkma" denilmektedir. Bu işlerden yorulan ve işleri biten Cenikliler (köy ve şehirde oturanlar) yorgunluklarını atmak ve eğlenmek için genellikle temmuz ayı içinde yaylalara yaptıkları toplu gezi ve ziyaretlere "otçu göçü" denir. Zaman olarak mısır otunun alınması ile fındık toplamaya başlama arasında kalan 15-20 günlük boşluktur. Genellikle perşembe ve cuma günleri yola çıkılır. Geçmişin getirdiği örf ve âdet gereği yolculuk sırasında pınar başlarında oturulur, yemekler yenir, türküler söylenir, kâğıt fişeği patlatılır ve horanlar oynanır. Medeniyetlerin yüzyıllar boyunca doğal güzelliğine kayıtsız kalamadığı Espiye’de denizin yakamoz parıltılarından gözünüzü alamazken yüksek dağların doruklarından esen rüzgâr ile kendinize gelirsiniz. Tüm heybetiyle misafirlerini selamlayan Akılbaba, Soğuk Pınar ve Çakıl Dağlarının doruklarından her bir çiçeğin kokusunu taşıyarak esen rüzgârlar, konuklarını her yılın yaz aylarında yaylalara çağırmaktadır.
Konukları, Karadeniz’in zengin mutfağını tatmadan Espiye’den ayrılmaları durumunda ziyaretlerinin eksik kalacağını bilmelidirler. Âdeta bölgeyle anılan, karalahana başta gelmek üzere, çalıçiçeği, merulcan, mendek, kuzukulağı, gücündene, hoşran, ısırgan, madımak, merevcen, pancar çiçeği, galdirik, pezik bunlardan bazılarıdır. Yazın taze olarak tüketilen gıdalar, kışın fırınlanmış, kurutulmuş, turşu, konserve, pekmez, reçel, komposto ve çerezlerle çeşitleniyor. Hayvansal besinlerden süt, yoğurt, yumurta, tereyağı, süzme, bal, peynir, çökelek yörenin vazgeçilmezleridir. Karadeniz'in sahil ilçesi olur da mutfağında balık olmaz mı? Hamsi, mezgit, istavrit, palamut, kefal, izmarit, tirsi, barbun, sargan, kötek ve alabalık yaz kış sofraları şenlendirmektedir. Kendine has hamuruyla açılmış uzun pidesi Espiye'nin kendine özgü lezzetlerindendir. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacağınız gezinizde tarihin doğayla buluşmasına tanıklık ederken, tertemiz havanın eşliğinde hayatın içine yerleştirilmiş değerleri tarihî seyrinde keşfetmenin mutluluğunu tatmak için gezi programınıza Espiye’yi almanızın, Size bir farklılık yaşatacağı muhakkaktır. Doğal güzelliklerini tarihî zenginliklerinin arasında serpiştirerek sergileyen Espiye, on asrı aşan süredir Türk mührünü taçlandırarak, sahip olduğu tüm değerleri ve yaşanmışlıkları meraklılarıyla paylaşmak için ziyaretçilerini beklemektedir.


KAYNAKÇA
Emecen, F. M. (2020), Karadeniz Kıyı Kentleri Tarihi,  Turkuvaz Kitap.
Işık, A. (2001). Antik Kaynaklarda Karadeniz Bölgesi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.
Kaya, M. (2011), Çepniler Tarihi Serüveni ve Giresun-Espiye Yöresinin Kültür Kökenleri, Togan Yayıncılık.              
Kırzıoğlu, M. F. (1992), Yukarı- Kür ve Çoruk Boylarında Kıpçaklar, Türk Tarih Kurumu Yayınları.
Sümer, F. (2016) Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri- Boy Teşkilatı–Destanları, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul.
https://www.gazetegebze.com.tr/espiye-karaovacik-yaylasinin-800-yillik-tarihi-makale,724.html.
http://dogukaradeniztatil.com/2015/09/giresun-yaylalari-karaovacik-yaylasi/.
https://yenidenergenekon.com/31-unutulan-turk-beyligi-emirogullari/.
https://www.espiye.bel.tr/.
https://farkvar.com/gezi-rehberi/espiye-gezilecek-yerler.
https://turkiyetarihiyerleri.blogspot.com/2014/12/giresun-espiye-tarihi-ve-turistik.html.
http://www.espiye.gov.tr/.
http://espiyemyo.giresun.edu.tr/tr/page/yoresel-yemekler/3685.
https://www.haberespiye.com/YazarPaylasimDetay?PaylasimID=65.