GİRESUN’UN AKSU VADİSİ’NDE TÜTEN BİR OCAK: DERELİ

24 Ağustos 2021 15:13 Prof. Dr. Temel ÇALIK
Okunma
1189
GİRESUNUN AKSU VADİSİNDE TÜTEN BİR OCAK: DERELİ

GİRESUN’UN AKSU VADİSİ’NDE TÜTEN BİR OCAK: DERELİ

Temel ÇALIK


“Kederden mi neden bilmem sararmış reng-i ruhsârın” diyenlere; Dereli, reng-i ruhsarının kederden değil, yaşadığı sel felaketinden sarardığını söylemiştir…  Başta Dereli olmak üzere Giresun il merkezi ile, Doğankent, Tirebolu, Espiye, Güce, Görele ve Yağlıdere ilçeleri, bir yıl önce 22 Ağustos 2020’de etkili olan aşırı yağışla, büyük bir sel ve heyelan felaketi yaşamıştır. Geçen bir yıllık süre içinde, bileği bükülmez, yiğit Karadeniz insanı olan Derelililer, azim ve gayretleriyle sel felaketinin yaralarını sararak; reng-i ruhsârlarını eski durumuna getirmişlerdir. Doğanın tarihle bütünleştiği Dereli; Büyük Hitit İmparatorluğu’ndan Friglere ve Muşkilere, Komanlardan Asurlulara, Kimmerlerden Pers İmparatorluğu’na, Bizanslılardan Osmanlı İmparatorluğu’na uzanan soluksuz bir tarihî yolculuğun eşsiz mirasını günümüze ulaştıran kadim Anadolu şehirlerinin sakinliğini koruyan Giresun’un ilçelerinden biridir. Yeşilin ve mavinin bütün tonlarının sergilendiği, bembeyaz bulutların içinde doğaya kucak açmış, baş döndüren tertemiz havası ve içmeye doyulmaz suları ile naifliğin dile geldiği bir diyardır Dereli… Geçit vermez sıradağlara sırtını yaslarken,  kuzeyinde tabiatın yeşili ile denizin mavisini birleştiren Giresun Merkez ve Keşap İlçesi ilçesi, doğusunda güzellikte birbiri ile yarışan Alucra ve Yağlıdere ilçeleri, batısında Bulancak,  güneyinde ise bir süre il merkezi olarak da varlığını sürdürmüş, Giresun’un Kadim ilçesi Şebinkarahisar yer almaktadır. Dereli, dik yamaçlarında Karadeniz’in hırçınlığını gizlerken, gökten inen her bir damla yağmurda bereketi toprağına işleyerek emeğin, huzurun ve sabrın simgesi olmuştur. Aksu Vadisi’nden göğe yükselen bu ocağın dumanı, kilometrelerce uzaktan görülür.  Nemle karışık tütsümsü koku insana Karadeniz’de olduğunu bir kez daha hatırlatır ve âdeta hoş geldin der. Dereli’nin ilçe merkezinden, sessizce, nadiren de hırçın bir şekilde menzile doğru yol alan Aksu Deresi geçer. İlçe, dik ve engebeli bir araziye sahip olup, rakımı ortalama 200 metre civarındadır, yükseklik bazı yerlerde 3000 metreye kadar ulaşabilmektedir. Karadeniz sahilinden 28 km içeride ve Giresun il merkezine 32 kilometre uzaklıktaki Dereli, zengin coğrafyası, tarihsel özelliği, kültürel varlığıyla dikkat çekmektedir. Özellikle ilkbahar ve yaz aylarında Dereli’nin fındık bahçeleri, ormanları, meraları ile dağları ve yaylaları yeşilin her tonunu sergileyerek âdeta görsel bir şölene dönüşür… Şelalelerin gürül gürül akışı, derelerin çağlayarak Karadeniz’le vuslat için yolculuğu…  Bir başka âleme götürür ve ömrüne ömür katar ziyaretçilerinin. Tarihî mekânları ise, gizemini ve sırlarını korumaya kararlı bir şekilde asil bir duruş sergiler. Tarihî süreçte Dereli;  Hititler, Persler, Makedonyalılar, Romalılar, Miletoslular, Bizanslılar, Selçuklular ve daha sonra da Osmanlıların hâkimiyetine geçmiştir. Hitit İmparatorluğu Dönemi’nde Giresun'da Azzililer (MÖ l300) yaşamışlardır. Daha sonra, Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasında rol oynayan Muşkileri görmekteyiz. Miletoslular MÖ 670 yıllarında Karadeniz kıyılarında yaşamışlardır. Bölge, MÖ 500-300’lü yıllarda Perslerin, Kapadokya Kırallığı'nın ve Makedonyalıların egemenliği altında bulunmuştur. Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasından sonra Giresun ve çevresi Bizans İmparatorluğu’nun sınırları içinde kalmıştır. Bizans başkentini haçlıların istila etmesi üzerine, İmparator Kommenos'un oğulları kaçarak Gürcülerin yardımı ile l204 yılında Trabzon Rum İmparatorluğu’nu kurdular. Giresun bir süre bu devletin sınırları içinde yer aldı. Türkler, l07l Malazgirt Savaşı’ndan sonra Giresun ve çevresine akınlar düzenleyerek buraları topraklarına katmıştır. Bu tarihten sonra bölgeye Türk nüfusun yerleşmeye başladığı görülür. Malazgirt Zaferi’nden sonra Orta Asya’dan gelen çeşitli Türk boyları ve Türkmenler, Kelkit Vadisi boyunca Şebinkarahisar'a ve Dereli'nin güneyine yerleştiler. Diğer bir kol Harşit Vadisi’ne ve bir kısmı da yine Dereli çevresine yerleşmişlerdir. Türkmenler yoğun olarak Selçuklular zamanında yöreyi yurt edinmişlerdir.  Yıldırım Beyazıt bölgeyi Osmanlılara bağlamak üzere yapmış olduğu seferde, Canik Beyliği'nin merkezi Samsun fethedilmiştir. Bu fetihle, Dereli ve çevresinde yaşayan Türkler Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetine girmişlerdir. Ankara Savaşı'ndan sonra Timur yöreyi Türkmen Hacı Emiroğlu Süleyman Bey'e iade etmiştir. Giresun ve Trabzon'un önemli bir bölümünün, 1515 yılındaki tahrir defterlerinde, Vilayet-i Çepni olarak ayrı bir bölge olarak gösterildiği ve buralardaki köylerin isimlerinin Türkçe olduğu yazar. Dereli ve çevresi Giresun kazasının bir köyü olarak, Tanzimat Dönemi’ne kadar Trabzon'a, Tanzimat’tan sonra Karahisar'ı Şarki (Şebinkarahisar) sancağına, sonra tekrar Trabzon'a bağlanmıştır. Gürcistan'ın Ruslar tarafından işgal edilmesiyle başlayan göçle, l892 yılında ilçeye bağlı bazı köylere yerleşmeler görülür. Dereli, Giresun’un (eski adıyla Vilayet-i Çepni) güneyinde bir ilçesidir. Şebinkarahisar yolunun 32. km’sinde Aksu Vadisi üzerinde yer alır. 1926’da nahiye ve 1 Nisan 1958 yılında ilçe olmuştur. Florası ve faunası çok zengin olup, önemli endemik türler barındıran Dereli’nin, cenneti andıran eşsiz doğal güzellikleri ve tarihî eserleri ziyaret ve keşfedilmeyi beklemektedir. Haziranın son haftası ‘Kulakkaya Ağaçbaşı Şenliği’, temmuzda “Uluslararası Dereli Kümbet Kültür ve Sanat Festivali”, “Sağrak Göl Yayla Şenliği”, ‘Kuzugölü Yayla Şenliği”, “Çıkrık Kapı Şenliği”, “Uluslararası Dereli Bektaş Kültür ve Sanat Festivali” gibi etkinlikler bile Dereli’yi görmek ve yaşamak için yeterlidir. Bu şenliklere katılarak horonlarla adrenalinizi yükseltmenizin sizi rahatlatacağını bilmelisiniz. İngiltere’de “stonhenge” (asılı taşlar) olarak adlandırılan yapıların bir benzerlerinin Maden köyünde olduğunu görürsünüz, tarihî kiliseleri, Meryem Ana Manastırı’nı gezebilir, Geyikli Göl’de Çimen Peri Kızları’nın efsanelerini dinleyebilirsiniz. Osmanlı Dönemi’nde valilik yapan Halil Rıfat Paşa’nın yaptırdığı tüneli görmeden keşif mi yapılır? Çin Seddi’nden sonra korunma amaçlı olarak yapılan ikinci büyük duvar olduğu ifade edilen,  400 yılı aşan süredir ayakta kalan, 6,5 kilometre uzunluğunda ve 1,5 metre yüksekliğindeki, Hacı Abdullahzade’nin 1610 yıllarda yaptırdığı Hacı Abdullah Duvarı’nı görmenin ve keşfetmenin, insana farklı bir tecrübe kazandıracağı kesindir. Giresun’da yayladan söz edildiğinde ilk akla Dereli sınırları içindeki yaylalar gelir. Bunların en önde gelenlerinden birisi Kümbet Yaylası’dır. Ziyaretçileri ve doğa tutkunlarını kendine hayran bırakan, deniz seviyesinden 1640 metre yükseklikteki olan yayla, zengin bitki örtüsüyle, doğada huzur bulmak isteyenlerin de adresidir. Aymaç Tepesi, Melikli Obası, Yavuzkemal gibi çok sayıda yayladan oluşan Kümbet yaylaları benzersiz bir doğa sunar. Bir diğer yayla ise, ilçe merkezine 28 kilometre uzaklıktaki Bektaş Yaylası’dır. Yayla,  Dereli’nin turizm merkezi olarak kabul edilmektedir. Çevresinde bulunan Kulakkaya Yaylası, Melikli Obası, Kurttepe Mevkii ve Alçakbel Orman içi piknik alanı ile bir bütün teşkil eden yayla; Bektaş adını, Hacı Bektaş-ı Veli müritleri tarafından onun hatırasına hürmeten verilmiştir.  1650 metre rakımlı yaylanın havası ve buz gibi suları, yaz sıcaklarında insanın canına can katmaktadır. Hava açık olduğu zamanlar vadilere çöken sis bulutlarının, inanılmaz görüntülerinin seyrine doyum olmaz… Kulakkaya Yaylası ise, doğal güzelliklerinin yanı sıra ormanlarla kaplı dağların eteğinde kurulu, otantik özellikleriyle zümrüdü andırır. Yayla, doğal ormanlar içerisinde bulunması ve temiz havasıyla âdeta doğal klima görevini yerine getirmektedir. Eşi benzeri bulunmayan bu doğa ziyaretçilerini büyüleyip ve kendine hayran bırakmaktadır. Yaylayı ziyaret edenlerin geri dönmek istemeyecekleri de aşikârdır. Türkiye’nin nadide ilçelerinden biri olan Dereli, akarsu ve göl bakımından oldukça zengindir. Dağların zirvelerinden yolculuğa başlayan akarsular, şırıltılarıyla vadileri şenlendirerek, menzile doğru yollarına devam etmektedirler. Giresun’daki buzul göllerin tamamı Dereli ilçesi sınırları içindedir. Bu göllerinin en meşhuru Karagöller bölgesine adını veren Karagöl’dür. Karagöl’den bir dere akar ve hemen aşağıda bir menderes oluşturur, buraya da Barsak Gölü denir. Dağın tepesindeki buzul gölü ise ziyaretçilerine eşsiz bir görsel sunan Aygır Gölü’dür. Karagöl yakınlarında bulunan Bağırsak Gölü ve doğu yamacında Sağrak Gölü de bölgenin buzul gölleri arasında yer almaktadır.  Krater gölleri olarak bu bölgede yedi gölü olduğu ifade edilmekte, bu göllerden ancak 4’ü varlığını devam ettirebilmektedir. Kuzalan Şelalesi, Akkaya Şelalesi,  Düzyatak Şelaleleri ve Kabaçağlayan Şelalesi;  Dereli’de görülmeye değer manzaralar oluşturmakta birbiriyle yarışmaktadırlar. Giresun merkeze 50 km uzaklıkta Kümbet Yaylası’na giderken Dereli’yi geçince çatallaşan yolun bir ucu Kuzalan Şelalesi ve Mavi Göl’e çıkıyor. Kuzalan Tabiat Parkı'ndaki Mavi Göl, sonbaharda turkuaz rengi ile oluşan eşsiz görüntüsüyle nefesleri kesiyor. Bu yörede, anıt ağaçlar dikkatinizden kaçmayacak, Alancık köyünün biraz ilerisinde bembeyaz travertenlerle, botanik bahçesine girmişçesine, beyazla yeşilin uyumu, doğaseverleri mest etmektedir. Dereli seyahatinde; Tarihî Hacı Abdullah Duvarı, Halil Rıfat Paşa Tüneli, Köknarlı Camii,  Kuşluhan Kalesi, Şahin Kalesi, Kırkharman Kilisesi, Hisar köyündeki Meryem Ana Manastırı, Yavuzkemal köyü hanlarını ve tarihî ören yeri ve Akkaya köyündeki Çobankayası resimleri gezilip görülmezse ziyaret yarım kalmış olacaktır. Kümbet-Uzundere-Koçkayası Tabiat Parkı, Kulakkaya-Ağaçbaşı Tabiat Parkı ile Yavuzkemal beldesi mutlaka görülmelidir. Gürül gürül akan derelerin üzerinde kurulu, çok eski yıllarda yapılmış kemer köprüler ziyaretçileri tarihî derinliklere yolculuk yaptırmaktadır.  600 yıllık su değirmenleri ise, masal diyarlarını andıran bir görüntü arz etmektedir. Başta Kümbet olmak üzere Bektaş, Kulakkaya, Ağaçbaşı, Şıh Obası ve Kuzugölü Yaylaları âdeta doğanın Dereli’ye paha biçilmez bir armağanıdır. Bahar ve yaz aylarında bu yaylarda rengârenk çiçekler arasında geçireceğiniz her anı kalıcı hâle getirmek isteyeceğiniz için, fotoğraf makinenizi yanınıza almanız önemlidir. Dağcılık sporuna ilgisi olanlar için Karagöl Dağları, yürüyüş sporu ve diğer etkinlikler için çok uygundur. Bilhassa yaylalar, yürüyüş yapmak isteyenler için paha biçilmez değerdedir. Yaz aylarında dağlarda ve yaylalarda rehber eşliğinde yürüyüşler yapılmaktadır. Dereli ve çevresi, büyük şehirlerin hızlı ve yorucu hayatından kurtulmak isteyenler için bulunmaz bir nimettir. Dereli’de günü sonlandırırken kendinize keyifli bir ziyafet çekmeyi ihmal etmeyiniz. Kümbet ile Kulakkaya Yaylalarında kuzu pirzolanın, Bektaş Yaylası’nda onlarca peynirin, özellikle de Karayaka koyun peynirinin tadına bakın. Başta kavurma, şişlerde yapılan kebaplar ve etli yemeklerin yöreye özgülerindendir. Buharı üstünde sıcacık mısır ekmeği eşliğinde yeşilliklerle kendinize ziyafet çekebileceğiniz dakikalarda başta pancar çorbasının ve ardından birbirinden nefis dibleler ile kavurmaların, fasulye ve galdirik turşusun tadına bakmadan çatalınızı ve kaşığınızı elinizden bırakmamalısınız...  Zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacağınız gezinizde, tarihin doğayla buluşmasına tanıklık ederken, tertemiz havanın eşliğinde hayatın içine yerleştirilmiş değerleri tarihî seyrinde keşfetmenin mutluluğunu tatmak için gezi programınıza Dereli’yi almanızın, Size tarifsiz bir farklılık yaşatacağı muhakkaktır. Mevlana aşağıdaki sözüyle sanki Dereli’ye davet ediyor bizleri… “Gelin bağa yeşiller kuşanan doğayı görün;/Her köşede bir çiçek dükkânı açan doğayı görün;/Güller gülerek sesleniyor bülbüllere;/ Susun, susarak doğayı görün.”
KAYNAKÇA
1-    Özmenli, M. Kuruca, N.,  (2018), Giresun ve Havalisinin Türk Yurdu Hâline Gelmesinde Gezgin Dervişlerin ve Ahilerin Rolü, Motif Akademi Halkbilimi Dergisi, 2018, Cilt: 11, Sayı: 24, s. 399-414.
2-    Aydınözü, D. , Solmaz, F. (2003). Doğu Karadeniz Bölümü Yaylacılık Faaliyetlerine Bir Örnek: Giresun Kümbet Yaylası. Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi , 23 (3).
3-    Emecan, F.M. (2018),  XIV. Asır Doğu Karadeniz Tarihinden Bir Safha: Hacıemiroğulları Giresun ve Kuşdoğan Bey İlişkisi Hakkında Neler Biliyoruz, Karadeniz İncelemeleri Dergisi, Güz 2018; s. 133-144.
4-    Zaman, M, Şahin, İ, Bayram, N . (2011). Doğu Karadeniz’de Alternatif Bir Turizm Merkezi: Kümbet Yaylası . Doğu Coğrafya Dergisi, 12 (17) , 33-63.
5-    Umaç, Z. Ş., (2015). Çepniler ve Çepni Ağzı, Alevilik Araştırmaları Dergisi, Yıl: 5 Sayı: 10.
6-    Somuncu, M., (1997), Doğu Karadeniz Bölümü’nde Yayla-Dağ Turizminin Bugünkü Yapısı, Sorunları ve Geleceği. Ankara Üniv. Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi Derg. Sayı: 6, Ankara.
7-    Zaman, M., (2001), Geleneksel Yayla Şenliklerinin Doğu Karadeniz Bölümü Yayla Turizminin Geliştirilmesindeki Rolü. Atatürk Üniv. Doğu Coğrafya Derg. Sayı: 6, Erzurum.
8-    DOKA (Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı), Giresun Dereli İlçesi Proje Çalıştayı Raporu
06 Ekim 2017. Giresun Yatırım Destek Ofisi. Giresun.
9-   Kaya, M. (2019). Giresun Yöresi Tarih Kültür Notları.  Arı Sanat Yayınevi.
10-    https://www.dereli.bel.tr.
11-    http://www.dereli.gov.tr.
12-    https://www.gezi-yorum.net/giresun-dereli.
13-    https://www.karadenizfan.com/dereli-giresun.
14-    https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/giresun/TurizmAktiviteleri.
15-    https://blog.biletbayi.com/giresun-gezilecek-yerler.html.