“Delinin elinden silahını al da, adalet ve barış senden razı olsun. Fakat elinde silahı olur, aklı da bulunmazsa bağla elini; yoksa yüzlerce zarara yol açar.”
Mevlana
Geçmiş sayılarımızın birinde yazdığımız bir yazımızda, ülkemiz üzerinde oynanan algı oyunlarından bahsetmiştik. Algılama yönetimini; yabancıların her seviyedeki istihbarat birimleri ve liderleri de dâhil olmak üzere, bu ülkedeki geniş kitlelerin kendi hedefleri doğrultusunda tavır almaları ve resmî adımlar atmalarının sağlamak amacıyla; seçilmiş bilgi akışını ve somut belgeleri yönlendirerek ya da reddiyesini oluşturarak hislerini, güdülenmelerini, düşünce sistemlerini etki altına almaya çalışmak için yürütülen eylemlerin tamamı” şeklinde tarif etmiştik.
İktidarca PKK ile pazarlık aşamasında analar ağlamasın algısı üzerinden başlatılan çözüm süreci maalesef çözülme sürecine dönmüştür. Her gün şehit haberlerinin geldiği ülkemizde geldiğimiz noktada ülkemiz vatandaşları üzerinde algılama yönetimi tüm hızıyla devam etmektedir. Daha dün iktidardayken milliyetçiliği ayaklar altına alanlar, bugün sahte milliyetçilik söylemleriyle vatandaşı kandırmaya çalışmaktadır. Biz biliyoruz ki daha önce de dedikleri gibi yine kandırıldık diyecekler!
Benzer şekilde artık PKK denen hain güruhun sözcülüğünü yaptığı açıkça ortaya çıkan HDP’liler de kelimeler üzerinden ülkemiz vatandaşları üzerinde algı yönetimi yapmaktadırlar. Basına demeç veren veya televizyonlara çıkan her HDP’linin ağzından savaş, ateşkes ve barış kelimeleri düşmemektedir.
Savaş; uluslararası hukuk kurallarına uygun şekilde devletler arasında yürütülen silahlı bir çatışma, bir çekişmedir
Türk hukukunda, 2941 sayılı Seferberlik ve Savaş Hâli Kanunu’nun 3/5 maddesinde de savaşın tanımı; “Devletin bekasını temin etmek, millî menfaatleri sağlamak ve millî hedefleri elde etmek amacıyla, başta askerî güç olmak üzere, devletin maddi ve manevi tüm güç kaynaklarının, hiçbir sınırlamaya tabi tutulmadan kullanılmasını gerektiren silahlı mücadele.” olarak yapılmıştır.
Ateşkes; savaşan devletlerarasındaki her türlü saldırının geçici olarak durdurulması, barış ise savaşın bittiğinin bir antlaşmayla belirtilmesinden sonraki durum olarak tarif edilmektedir.
PKK uzantısı HDP’lilerce sıklıkla dile getirilen, tanımını verdiğimiz bu kavramlara göre biz hangi devletle savaş hâlindeyiz ki ateşkes ve barış sürecinden bahsedeceğiz? Bu zatlar her ortamda bu kelimeleri kullanarak vatandaşlar üzerinde algıyı yönetiyorlar, vatandaşın diline ve beynine bu kavramları sokmaya çalışıyorlar. Bunda da başarılı oldukları, sokakta konuşan vatandaşın da “Artık terör bitsin.” demek yerine “Bu savaş dursun.” demeye başlamasıyla ortaya çıkıyor.
Mesele kavramlar üzerinden terörle mücadeleden uzaklaştırıldıkça bu kelimeleri ağızlarından düşürmeyen zatlar da şimdilerde sıklıkla dillendirdikleri özerklik sürecine ve nihayetinde sözde bağımsız devletlerine hazırlık yapıyorlar.
Onların dediği gibi eğer ülkede savaş hâli varsa o takdirde Silahlı Kuvvetler tez elden savaş hâli kurallarına göre hareket etmelidir.
Durum öyle değilse Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli Bey’in de ifade ettiği üzere, başta İstanbul olmak üzere doğu ve güneydoğu Anadolu illerinde Olağanüstü Hâl ilan edilerek iktidarın sözünden çıkmayan valilerce kışlasına hapsedilen asker kışlasından çıkarılarak alan hâkimiyetini sağlayacak şekilde terörle mücadelede etkin kullanılmalıdır.
Sağlıcakla kalın.