ANA MUHALEFETİN DE ÖNEMLİ İŞİ VAR

24 Temmuz 2015 12:58 Av. Dr.Ahmet Korhan Mastı
Okunma
2400
ANA MUHALEFETİN DE ÖNEMLİ İŞİ VAR

 
 
“Sana ne öğüt vereyim. Sana çobanlık emretmişler; sen kurtluk yapıyorsun. Sana bekçilik emretmişler; sen hırsızlık yapıyorsun. Allah seni sultan yaptı; sen şeytanın sözüyle hareket ediyorsun.” Mevlana
 
  7 Haziran Seçimleri sonrası ortaya çıkan Meclis dağılımı neticesinde ülkenin en ücra köşesindeki vatandaşımızdan Ankara’daki siyasal partilerimize kadar uzanan bir yelpazede herkes kendince hükûmet kurma çabalarına girdi. Çünkü netice, 13 yıllık AKP’nin tek parti hükümranlığına son vermişti. Kendince hükûmet kurma çabalarının içinde bazıları da işi o noktaya getirdiler ki hayatlarında oy vermedikleri partinin kendi istedikleri partilerle koalisyon yapmadığı takdirde silineceğini bile iddia ettiler.
  Siyasal partilerin amacının programını uygulamak için iktidara gelmek olduğuna şüphe yoktur. Fakat 1999 Seçimlerinde oluşan tablo sonucu meydana gelen koalisyonda MHP hariç özellikle diğer iki partinin başına gelenler hâlâ hafızalardadır. Bu tecrübe göstermiştir ki ne pahasına olursa olsun iktidar, beklenmeyen sonuçlara neden olabilir.
  Buradan hareketle demokratik yapının geçerli olduğu parlamenter sistemlerde seçimle işbaşına gelmiş iktidar partisi kadar muhalefet ve muhalefet görevi yapan partiler de rejimin olmazsa olmazıdır.
Siyasal muhalefet ile demokrasi arasında bir diğerinin varlığını tamamlama, onsuz olamama şeklinde bir ilişki, bir etkileşim vardır. Muhalefet demokrasinin varlığı için zorunludur. Fakat yasal, serbest ve açık bir muhalefetin varlığı için de demokrasi zorunludur.
Demokratik bir muhalefetin var olması için en önemli ön koşul, bunun siyasal sistemin, onunla bütünleşmiş, içsel bir parçası olarak kabul edilmesidir. Çeşitli karşıt grupların değişik yaklaşımlarını hoşgörüyle karşılamalı ve bunların iktidara gelme veya karar alma sürecini etkileme olanakları felaket olarak kabul edilmemelidir.
Muhalefet iktidarda olmayan siyasal partileri kapsar ve bu anlamda özel durumlar hariç, muhalefeti oluşturan siyasal partiler sayıca ve ismen değişse de süreklilik gösterir.
Kısaca demokraside iktidar karşısında bir muhalefet hep vardır. Demokratik rejimin varlığını sürdürmesi; iktidar-muhalefet ilişkilerinin değişken olmasına, çoğunluk hâline gelip iktidar görev ve sorumluluğunu yüklenmesine, iktidardakilerin de sayı üstünlüğünü kaybetmesi hâlinde, muhalefet görevini yüklenmesine bağlıdır. Bu değiş tokuşla birlikte sadece kişiler değil, fikirler de değişmiş ve farklı görüşleri yansıtan değişik programların uygulanması sağlanmış olur.
Bir tanıma göre muhalefet; bir tutuma, bir görüşe, bir eyleme karşı olma durumu, aykırılık veya karşı görüşte, tutumda olan kimseler topluluğu demektir. Demokrasilerde iktidarın dışında olan parti ya da partilerin yaptığı, kurumsal görevdir. Muhalefet, siyasette yönetme gücünü elinde bulundurmayan kişiler ve gruplardır.
Örneğin krallıkla yönetilen bir ülkede iktidar kral iken muhalefet mevcut değildir. Demokrasi ile yönetilen bir ülkede ise iktidar, seçimle işbaşına gelen seçilmişlerdir. Muhalefet, belirli seçmen barajını aşmış, parlamentoda halkı temsil eden ve sağlıklı siyasette iktidarın politikasını eleştiren ve farklı sunan kişilerdir.
Başta ana muhalefet partisi olmak üzere muhalefet partileri iktidarın alternatifi olduğu kadar aynı zamanda demokrasinin en büyük teminatı ve güvencesidirler. Bu nedenle iktidar partisinin icraatlarını sıkı bir şekilde takip eder, bir nevi denetim görevi yaparlar.
Muhalefet görevi yapan siyasal partilerin görevleri arasında iktidarın yanlışlarını dile getirmek, eleştirmek, siyasi denetim yapmak ve iktidara doğru yolu göstermektir.
Ancak, muhalefet etmek demek bizdeki gibi ne her şeye muhalif olmak, önüne gelen her tasarıya, teklife karşı çıkmak olmamalı, ülkenin çıkarları doğrultusunda hareket ederek kamuoyunu etkilemeye, kendi lehlerine oluşmasını sağlamaya çalışmak olmalıdır.
Parlamentoda iktidar dışında sayıca en fazla üyeye sahip parti, ana muhalefet partisi olarak adlandırılır. Ana muhalefet partisi lideri, Türkiye Cumhuriyeti devlet protokolünde 5. sırada yer alır.
Anayasa’mız ve buna bağlı olarak TBMM İçtüzüğü ana muhalefet partisine diğer partilerden daha farklı hak ve yetkiler tanımıştır. Bunlardan en önemlisi, Anayasa’mızın 150. maddesinde düzenlenmiş olan görevdir.
Kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün veya bunların belirli madde ve hükümlerinin Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla doğrudan doğruya iptal davası açabilecek olanlar; Cumhurbaşkanı, iktidar ve ana muhalefet partisi Meclis grupları, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyeleridir.
Şimdi bu düzenlemeyi değerlendirdiğimizde, iktidar partisinin aday olarak gösterilerek seçimle işbaşına gelmiş bir cumhurbaşkanının kanunlar ile kanun hükmünde kararnamelerin yargısal denetimi için Anayasa Mahkemesine başvurmasını beklemek ne kadar gerçekçi olacaktır?
Ayrıca kanun veya kanun hükmünde kararnameleri çıkaran iktidarın normal şartlar altında bunların iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmasını beklemek de hayatın olağan akışına aykırı düşecektir.
1/5 milletvekilini bulma ise kimi zaman Meclis aritmetiğine göre mümkün olamayabilecektir.
İşte bu noktada en önemli görev; milletvekili sayısı kaç olursa olsun, ana muhalefet partisine düşecektir. Ülke çıkarlarına ters düştüğüne inanılan ve ben yaptım oldu mantığı ile Anayasa ve temel hukuk normlarına aykırı bir şekilde çıkarılan kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin yargısal denetimini yaptırmak için Anayasa Mahkemesine başvurma yetkisini kullanacak olan ana muhalefet partisi, görevinin gereğini yerine getiren bir Anayasa Mahkemesiyle birlikte rejimin de teminatı olacaktır.
Sağlıcakla kalın.