ÇATI FORMÜLÜ AKP'Yİ ÇATLATTI

06 Ağustos 2014 11:50 Prof. Dr.E. Semih Yalçın
Okunma
2008
ÇATI FORMÜLÜ AKPYİ ÇATLATTI


MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecine girerken çatı adayı formülünü ortaya atarak gündem oluşturdu. Sayın Devlet Bahçeli’nin önerisi gerek siyasi çevrelerde gerekse kamuoyu nezdinde beklenenden fazla alaka gördü.
Sayın Bahçeli’nin Türkiye’de çatı adayı formülüyle yarattığı sinerji, her ne kadar inkâr etseler de iktidar partisinde travmaya yol açtı. Sayın Bahçeli’nin fevkalade akılcı zamanlama ve isabetli bir kararla açıkladığı çatı formülü, AKP genel merkezinde bomba etkisi gösterdi.
MHP lideri Devlet Bahçeli hamlesini yaptı ve iktidarın kalesini temelinden salladı.
Bir bütün olarak görünen, Erdoğan’ın sopalı diktatoryası sayesinde ayakta duran partide sadece sıvalar değil, kolonlar da çatladı.
İktidar partisinin Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını çantada keklik kılmak için gündem oluşturma çabaları suya düştü.
Erdoğan’ın 11 yılı aşkın süredir devam ettirdiği hırçın ve uzlaşmaz politikalarının halka verdiği bıkkınlık, siyaset çevrelerine de hâkim olmuştu.
Başbakan %43’ü kadar konuşmuyor, “Dediğim dedik, çaldığım düdük.” üslubuyla siyaset yapıyor. Şımarık bir çocuk gibi her konuda tutturuyor, inadından vazgeçmiyor. Ne sağduyu dinliyor, ne hoşgörü, ne %57…
Önümüzdeki günlerde partisinden birileri çıkıp Tayyip Erdoğan’a başkaldırırsa sürpriz olmaz. Çünkü bir süredir AKP için için kaynıyor ve Erdoğan’ı hedef alan parti içi gizli muhalefet, çatlaklardan sızmak ve gün yüzüne çıkmak için fırsat kolluyor.
Başbakan Erdoğan’ın son zamanlarda jest ve mimiklerine yansıyan hiddeti, saldırganlığı ve küfürbazlığı, partisinde ciddi rahatsızlığa ve homurdanmalara yol açıyor.
Erdoğan’ın Gezi Parkı Olayları ile 17-25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonları sırasında sergilediği tavrın ardından Soma’da meydana gelen maden faciası sonrasındaki tutumu, artık pes dedirtti.
Kendi vatandaşına Soma’da “Yahudi dölü!” diye bağırdı Başbakan. İmam böyle yapınca cemaatin ne yapacağı malûm. Başbakan’ın özel kalem müdür yardımcısı da bütün Türkiye’yi yasa boğan facia karşısında protesto eylemi yapan bir madenciyi tekmeledi.
Hani derler ya  “Ver Allah’ın verdiğine, vur Allah’ın vurduğuna.” Bunun açıklaması şu: AKP; zengini zenginleştirip destekliyor, fakiri fakirleştirip eziyor.  AKP’nin bilumum yandaş ve avenesi iktidarın sağladığı dünya nimetleri sayesinde semirdikçe semiriyor. Milletin malını devletin imkânlarını kemirdikçe kemiriyor. Buna karşılık piyasalarda yüzde 30’ları geçen reel enflasyon ve hayat pahalılığı yüzünden dar gelirli vatandaş perişanları oynuyor.
“Sağlık hizmetlerini kolaylaştırdık.” diye övünen iktidar; haraç gibi muayene ve tedavi ücretlerine mahkûm ettiği emekliyi, fakir fukarayı hiç düşünmüyor bile…
“Paran yoksa öl.” mantığı, “Bizden değilsen tekmeyi yersin.” tavrıyla at başı gidiyor.
AKP için bütün mesele, iktidarı neye mal olursa olsun sürdürmek.
Neye mal olursa olsun Erdoğan’ı Köşk’e taşımak.
Ne olacak Başbakan Köşk’e taşınınca? Size söyleyeyim.
Erdoğan Anayasa’nın kendisine vermediği yetkileri fiilen kullanmaya çalışacak.
Cumhurbaşkanı olduğu hâlde AKP genel merkezine fütursuzca girip çıkacak.
Siyasi konuşmalar yapıp muhalefeti eleştirmekten geri durmayacak.
Her türlü protesto eylemini, her türlü demokratik mücadeleyi vatandaşın ensesinde TOMA pişirerek bastıracak.
Ya güneydoğuda olup bitenlere nasıl tavır alacak?
Tavır filan almayacak.
Erdoğan’ın bölücü terör örgütü ile onun siyasi temsilcileriyle çatışıyormuş gibi göründüğüne aldanmayın siz. Bu bir danışıklı dövüş.
Tayyip Molla, PKK’nin velinimetidir. PKK da onun baş destekçisi…
Bunun bariz örneğini cumhurbaşkanlığı seçimlerinde göreceksiniz.
Başbakan Erdoğan, reşit olmamış çocukları bile dağa kaçıran, yola hendek kazarak karayolu trafiğini engelleyen, vergi salan ve toplayan, devlet otoritesini ortadan kaldıran PKK’ya sadece göstermelik uyarılarda bulunuyor.
Başbakan Erdoğan gerçekten Köşk’e yakışmayan biri siyasetçi. Onun bir siyaset balonu ve sahte bir kahraman olduğu, zamanla daha iyi anlaşılacak. Ancak bu arada vatandaş biraz daha eziyet çekecek.
Umarız güneydoğudaki ayrılıkçı kalkışma ve bölücülük daha fazla yol kat etmeden bu iktidar millet tarafından alaşağı edilir. Çünkü PKK ve siyasi uzantıları AKP’nin 11 yılı aşkın sürede barış, demokrasi, açılım ve çözüm gibi sloganları kullanarak verdiği affedilmez ödünler sayesinde hayli mesafe aldılar.
Sokakları karıştıran, eylem yapan PKK’lı güruhun üniversitelere çalınmış sorularla sokulan militanları sağda solda “Zafer kazandık. TC’yi dize getirdik.” diye şişiniyorlar. Çoğu üniversitemiz ilim yuvası olmaktan çıkıp “bölücü ini” hâline gelmiş durumda.
Yükseköğretimde tehlike çanları çalıyor. Çocuklarımız huzur ve güven ortamında okuma derdinde ama Başbakanımız et, affedersiniz Köşk derdinde…
PKK’lılar şimdilik köteksiz köyde değneksiz dolaşıyorlar. Bir gün Türk milletinden yiyecekleri kaçınılmaz dayağı bekliyorlar.
Dünyanın hiçbir ülkesinde binlerce masum insanı katleden bir kanlı örgüt barış, demokrasi ve toplumsal uzlaşma zırhına büründürülerek böylesine devletin başına çıkarılmamıştır.
Hiçbir silahlı yasa dışı örgütün elebaşı İmralı’daki sicilli cani kadar şımartılıp devlet imkânlarıyla ve tüyü bitmemiş yetimin hakkıyla beslenmemiştir.
Velhasıl AKP iktidarının neresini deşeleseniz haram, neresini karıştırsanız pislik ve cerahat fışkırıyor.
O itibarla bu şer iktidarının patronuna hak ettiği ders, önce Ağustos ayında ilk defa halk oyuyla yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde verilmelidir.