Başbakan Tayyip Erdoğan, hükûmetin başında bulunduğu günden beri içeride toplumsal barışı dinamitleyen, dışarıda da Türkiye’nin başına çorap ören icraatını sürdürüyor.
Erdoğan’ın her sözü yeni bir meseleye, her çıkışı yeni bir gerginliğe kapı aralıyor.
Farklı ve karizmatik bir lider olabilme sevdasıyla Türkiye’nin bütün siyasi geleneklerini altüst eden Başbakan, zaman zaman millî çıkarlarımızı hiçe sayan açıklamalarıyla saç baş yolduruyor.
Erdoğan son olarak her yıl Nisan ayında bilinen iddialarını uluslararası platforma taşımaktan bıkmayan Ermenistan ve Ermeni diasporasına cemile yaptı; 1915 yılındaki olayları kastederek “Bu yıl acılarınızı paylaşıyoruz, o günleri esefle ve acıyla karşılıyoruz.” dedi.
Yüz binlerce şehidin kanlarıyla kurulmuş bir ülkenin Başbakan’ı, tarihî hakikatleri yok sayarak geçmişte Anadolu topraklarında terör estiren ve 500 binden fazla Türk’ün kanına giren katiller güruhunun kirli ruhlarını şad etti.
Binlercesi tecavüze uğrayan Türk kadınlarının ve çocuk yaştaki kızların, kasaturalarla doğranan ve süngülere dizilen kundaktaki bebeklerin, işkencelerle öldürülen ihtiyarların, birçok yerde evlere hatta camilere doldurularak diri diri yakılan masum insanların ruhlarını azaba uğrattı.
Başbakan Erdoğan’ın “Ermeni açılımı” denebilecek türden bu açıklaması bilim adamlarını, siyasileri ve diplomatları ayağa kaldırdı.
Ermeni diasporasının dünya kamuoyunu etkileme ve sözde soykırımı kabul ettirme adına Tehcirin 100. yılına hazırlandığı şu günlerde Başbakan Erdoğan’ın bu sözleri soykırım iddialarını tanıma hazırlığı olarak algılandı.
Bu fevkalade talihsiz ve tehlikeli açıklama, Ermenilerden özür dilemenin Tayyipçesi olarak kayıtları geçti.
Birinci Dünya Savaşı’nda en çok zarar gören Türkleri bir tarafa bırakıp sadece Ermeniler için duyulan acının dile getirilmesi, Ermenilerden özür dileme anlamına gelir. Özür, Ermeni taleplerine ve iddialarına yönelik bir tavizdir.
Soykırım iddialarını araştırılması için hem Türkiye’deki hem de Ermenistan’daki bütün arşiv belgelerinin açılması ve nihai kararın bilim adamlarına bırakılması hususundaki Türk tezinden geriye dönüştür. Üstelik bu tez uluslararası platformlarda destek de bulmuştur. Gerçekleri ortaya çıkarmanın, asılsız Ermeni iddialarını çürütmenin en uygun yolu da budur. Zaten mevcut arşiv belgeleri ve anılar, Ermeni tezlerinin temelsizliğini ortaya koymaktadır.
Bir Başbakan, bilim adamlarının ehliyet ve liyakat sahibi insanların çözüme kavuşturması gereken bir meseleye müdahil oluyorsa ya acınacak derecede bilgisizdir ya da kargadan kılavuzları var demektir.
Anlaşılan Tayyip Erdoğan Ermenistan’ın 1920’lerdeki Başbakan’ı Ovannes Kaçaznuni’nin anılarından habersizdir. Kaçaznuni, anılarında hem Türklerin tehcir kararını kendi varlıklarını korumak için yaptıklarını itiraf etmekte, hem de Ermeni çetelerinin Anadolu’da, Kafkasya’da insanlık dışı mezalimini ve katliamlarını eleştirmektedir.
Ermeni Başbakanı’nın yazdıkları Başbakan’a en anlamlı cevap niteliğindedir. Erdoğan’a tavsiyemiz, ileride daha başka gaf yapmadan, daha büyük çamlar devirmeden Eski Ermenistan Başbakanı Kaçaznuni’nin anılarını alıp okumasıdır.
Başbakan’ın zahmet edip de kendisine bağlı Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan binlerce arşiv belgesini incelemediği, en azından etrafındaki çapsız uzmanlara inceletmediği anlaşılıyor.
Başbakan Erdoğan, muhtemelen Birinci dünya Savaşı’nda Rus ordusunda bulunan ve Ermenilerin Türklere nasıl zulmettiğini, nasıl katliam yaptığını anlatan bazı subayların anılarından bihaberdir.
Eminiz, Başbakan’ın ABD’li ünlü tarihçi Prof. Dr. Justin McCarthy’nin dayanaksız Ermeni tezlerini çürüten bilimsel çalışmalarından da haberi yoktur.
Tarihle ilgili hamasi nutuklar atmayı seven Erdoğan’ın tarihten sınıfta kalacağı kesin.
Hoş, bunları bilse de Başbakan’ın Birinci Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden Türkler umurunda bile değildir.
Aslında sorun, Başbakan’ın mensubiyet şuurundadır.
Başbakan kendini Türk milletine ait hissetmediği için içi sızlamadan ve en küçük suçluluk duymadan Ermeni katilleri “ak”layabilmektedir.
Başbakan Erdoğan Türk milletine has olan değerleri ayaklar altına alma ve atalarımızın kemiklerini sızlatma konusunda sabıkalıdır.
Erdoğan Türkiye’de egemenliğin sahibi olan Türk milletini sevmemektedir. Türkiye’yi kuran kadroların bıraktığı mirasın düşmanı ve hasmıdır. Türk’süz bir Türkiye kurmak ve memleketi bütün kurumlarıyla dönüştürmek için gayret sarf etmektedir. Bu son açıklamasıyla siyasi sabıkasına yeni bir kayıt daha eklemiştir.
Başbakan’ın adalet terazisi hilelidir, hep Türk milletinin hilafına ve aleyhine tartmaktadır.
Ancak bu terazi bu sıkleti çekmez.
Başbakan’ın sıkleti, Türk milletinin ağırlığını kaldıramaz.