EVANGELİZM VE SİYONİZM İTTİFAKI DÜNYANIN SONUNU GETİRİR Mİ?

18 Haziran 2018 14:38 Coşkun BAŞBUĞ
Okunma
2802
EVANGELİZM VE SİYONİZM İTTİFAKI DÜNYANIN SONUNU GETİRİR Mİ?

EVANGELİZM VE SİYONİZM İTTİFAKI DÜNYANIN SONUNU GETİRİR Mİ?

 

Coşkun BAŞBUĞ

ABD Devlet Başkanı Trump’ın yaptığı çılgınlıkla Kudüs bir an da tüm dünyanın konuştuğu yer hâline geldi. Trump, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdıklarını ve bu nedenle ABD Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyacaklarını açıkladı. Elbette ki bu gelişme bir tesadüf sonucu dünya gündemine oturmadı. Belli ki bu konu uzun süredir, adına her ne kadar “Beyaz Saray”dense de bugüne kadar insanlığa yaptıklarıyla adına ancak “Kara Saray” denebilecek mekânın kirli duvarları arasında görüşülmüş ve bütün dünyayı ateş topuna çevirecek karar burada alınmıştı. 

Bu beklenmedik çıkışın verdiği şaşkınlıkla, gelişmeyi Türkiye’de çok büyük bir çoğunluk analist ve gazeteci, Trump’ın gerek kendi ülkesinde,gerek dünya kamuoyunda yaşadığı siyasi çöküşü durdurmak için aldığı bir karar olarak değerlendirdi. Bir başka ifade ile bu görüşlere göre Trump bu kararı gündemi değiştirmek için almıştı. Peki, şimdi soralım! Bu iş bu kadar basit olabilir miydi? Trump, iki dudağıyla, milyarlarca insanı ve onca devleti adeta maymun gibi oynatabilir miydi?

Elbette ki soruya da cevap olarak “Evet.” demek, bu işin bu kadar basit olabileceğini düşünmek, akılla,siyaset ilmiyle alay etmek olur. O hâlde bu çıkışa sebep olan şey neydi? Hangi güç Trump’a bunları söyletmişti? Bu soruların cevabını Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan yaptığı son dakika çıkışıyla vermişti:

“Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Trump’ın Kudüs kararı provokasyondur, arkasında da siyonist Evangelistler var!”

Antalya'da belediye başkanları ile bir araya gelen MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli de tarihi süreç içinde bir değerlendirme yaparak şunları söylüyordu:

Kudüs tam 100 yıl önce İngilizler tarafından işgal edilmiştir.O gün bugündür Kudüs ağlıyor. Kubbetü’s-Sahra bu nedenle mahzundur. Kudüs Türklerin derin izlerini taşımaktadır. Kudüs düştü demekle düşmez. ABD'nin maceracı yönetimi Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımaktadır. Bölge barut fıçısı. ABD Başkanı barış diyor. Yalan, dolan, riya ABD yönetimine egemen olmuştur. Siyonistlerin çalışması meyvesini vermiştir. Evenjelist ve Kabbala tezgâhı Trump'ın iradesine zincir vurmuştur. Trump sorumsuz ve skandal bir karar imza atmıştır, bu hakkı nereden almaktadır? Orta Doğu'daki istikrarsızlık daha da şiddetlenecektir. İstikrarsızlık kapıdadır, İslam âlemi infial hâlindedir.Tehlike anormal boyuttadır. ABD 1947 ve 1980 yıllarındaki kararları hiçe saymıştır. Sürekli engeller çıkarmaktadır. Elbette Kudüs'ün başkent olarak tanınması manen imkânsızdır. Türkiye'nin öncülüğünde Erdoğan başkanlığında 13 Aralık’ta yapılacak İslam İş Birliği Teşkilatının toplantısı tarihî önemdedir.1.5 milyarı aşkın Müslüman var dünyada. Trump'a ve İsrail'e karşı intifada bulunmalarında çok büyük bir fayda var.

Peki, Kimdir Bu Evangelistler?

Bu soru üzerinde saatlerce konuşulacak bir soru ancak yerimizin darlığı nedeniyle biz bu sapkın örgütü kısaca özet bilgilerle tanımaya çalışalım. Bilindiği gibi Katolik, Ortodoks ve Protestan mezhepleri Hristiyanlığın en büyük üç mezhebidir. Yazıya konu olan “Evangelizm” ise kuruculuğunu MartinLuther’in yaptığı Protestanlık mezhebinden türeyen bir tarikat olarak doğdu. En başından beri bu oluşumun perde arkasında olan ve gelişmesi için el altından her türlü desteği veren siyonistler, oluşturdukları bu tarikatı zaman içinde evirerek Yahudiliğe müzahir yeni bir dine dönüştürmeyi başardılar. Bu yeni din anlayışı Musevilileştirilmiş Hristiyanlıktır, tıpkı Fethullah Gülen üzerinden yapmaya çalıştırdıkları Musevilileştirilmiş İslamiyet gibi. Peki, siyonistler bu desteği neden verdiler, bu suni evrimde niyetleri neydi?

Aslında bu operasyonun niyet ve maksadı çok açıktı ama bu elbette gören göz için geçerliydi. Tüm insanlığın bildiği gibi Siyonizm birçok sapık hedefi olankanlı bir yapılanma ve elbette ki böylesine büyük bir projeye, böylesine büyük bir hedefe, dünyada sayıları yaklaşık 12 milyonu bulan Yahudi’yle ulaşmak mümkün değil. Bu zafiyeti çok iyi bilen siyonistler uzun bir süredir kendi sapkın ve kanlı emelleri doğrultusunda kullanabilecekleri, hedeflerine ulaşmak için istedikleri gibi güdebilecekleri bir topluluğun arayışı içindeydiler. Sonunda aradıkları kanı bulmuşlardı. Evangelistler!”

 

Protestanlar ve Evangelistler

Amerika ve İngiltere'de 19'uncu yüzyılda ortaya çıkan Evangelisthareket, Hristiyanlığın en güçlü kolu konumuna erişti. Özellikle İkinci DünyaSavaşı sonrasında güç kazanmaya başlayan hareket, dünyanın birçok yerine yayıldı. Evangelist kelimesi, aslı “evangelion”olan Yunanca kökenli bir kelimedir ve “müjde”anlamına gelir. Martin Luther; öncülük ettiği hareketin başlangıcında Papayı ve Vatikan’ı protesto etmek için adına “Evangelist Kilise Hareketi” dediği bir kilise kurdu. Luther kurduğu kiliseyi reforma tabi tutarak; Katoliklerde yasak olan faizi serbest bıraktı, ahiretten çok dünya işlerine ağırlık veren bir siyaset üretti, ticarette dinî kuralları kaldırdı, ibadetleri önemsizleştirdi, papazlarında evlenebileceklerini savundu vetüm bu ve benzer başlıkların Protestanlık mezhebinin simgeleri olmasını sağladı.

Zamanla Protestanların içinde oluşan ayrılıkçı bir grup küçük inanç farkları nedeniyle diğer Protestanlarla anlaşmazlığa düştü ve bu çatışma 1867’de“Kiliseler Konseyi”nin kurulmasına kadar giderek bölünmeye yol açtı. Bölünmeden oluşan yeni yapılanma “Evangelizm” adıyla dünya teoloji tarihine yazılmış oldu.Bu ayrılığı el altından sürekli körükleyen siyonist desteğinde etkisiyle zaman içinde liberal Protestanlar ile Baptistlerin dışında kalan tüm Protestanlar kendilerini diğerlerinden ayrı görüp “Evangelist” olarak tanımlamaya başladılar.

Bu oluşuma katılanlar basit bir genellemeyle, Hıristiyan âleminde İncil’in tutucu yorumlarını benimseyen aşırı radikal Hristiyanlar olarak tanımlandılar. Bu yönlerinden dolayı Evangelistler Avrupa’da hâlen “bağnaz” olarak anılırlar.

Yalnız işe bakın ki, aşırı radikallikleri nedeniyle bağnaz olaraktanınan Hristiyan Evangelistler; bütün Hristiyan mezheplerinin peygamberi Hazreti İsa`yı tanımayan, inandıkları İncil’i reddeden Yahudilerle günden güne artan ve sürekli gelişen bir dostlukla içli dışlı ilişkiler içine girdiler. İşin bundan daha tuhafı aynı bağnaz Evangelistler, Hazreti İsa`ya iman eden Müslümanlara karşı da amansız ve şiddetli bir düşmanlık içine girdiler. İşin özü; Evangelistler; Müslümanları ve daha da ilginci aynı kökten geldikleri Katolik ve Ortodoks Hristiyanları bir kenara iterek bunların yerine Yahudileri kendilerine dost edinmişlerdi. Şimdi bu çarpıcı tespitin ardından sorgulayan akılın soracağı soru şu olmalı! Bu tarikatın perde arkasında kim ya da kimler var?

 

Evangelistlerin Sapkın İnançları

Sizin de takdir ettiğiniz gibi bu soruya verilecek tek cevap, şüphesiz sadece iki kelimeyle “siyonist Yahudiler”olacaktır. Siyonist Yahudilerin yoğun desteğiyle Batı’da ve özellikle de ABD'de en etkili Hristiyan tarikat durumuna gelen Evangelistlerin tamamı, ahir zamanda iyiler ve kötüler arasında, yani Müslümanlarla kendileri arasında büyük bir savaşın çıkacağı ideolojisine inandırılmışlardır. İnandıkları bu savaşınadı, son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz ama bir çoğumuzun anlamını bilmediği Armageddondur.

Bütün inançlarını kıyamet ve Mesihçilik üzerine kuran Evangelistler,İncil'de yer aldığına inandıkları kehanetleri gerçekleştirmek için yoğun bir çalışma içindeler. Özgür iradenin Tanrı tarafından çizilen kaderin dışına çıkamayacağına inanan Evangelistler, yazılmış bu kaderin bir an önce gerçekleşmesini sağlamak ve olayların sahaya akışını hızlandırmak için ellerinden geleni yapmaları gerektiğini savunuyorlar. Koyu Evangelistlere göre kıyamete götüren savaş 2000'li yıllarda Orta Doğu'da kopacak ve onlar da bu kıyamet sonrası İsa Mesih sayesinde dünyaya hâkim olacaklar.

Bu mantıkla çıkmasını bekledikleri kıyamet savaşında gelişmeleri kendi lehlerine çevirmek için, savaş sürecini hızlandırmaları gerektiğine inanıyorlar ve hızlanmayı sağlamak içinde gerekirse tanrıyı kıyamete zorlamak gerektiğini, bu uğurda dünyayı kana bulamanın mübah olduğunu düşünüyorlar. Bu işin masal kısmı, aslında bütün bunların ötesinde kanlı planın perde arkasındaki esas siyonist niyet, insanlık uyanıp birleşmeden bir an önce işimizi bitirip büyük İsrail’i kuralım telaşının olmasıdır.

Sarayın Rengi Ak mı, Kara mı?

Amerika İsrail ilişkilerinden tutun, Büyük Orta doğu Projesi'ne(BOP) kadar bütün kavramların altında 1970'li yıllarda yeniden dirilişe geçen"Evangelizm" yatmaktadır. Bu yıllardan itibaren yeniden dirilen ve muhafazakârlaşan Evangelizm aradan geçen otuz yıl içinde Hristiyanlığın en hızlı büyüyen "kilisesi"oldu. Yaptığı icraatlarıyla bu projenin hamisi durumuna geçen Beyaz Saray’a Evangelizmin girişi Carter döneminde olmuştur. Amerikan eski başkanları Carter ve sonraki kuşaktan Reagan konuşmalarında sıkça İsrail Devleti’nin kutsallığından ve kıyametten söz etmişlerdi. Başlangıçta sinsice saraya sızan ve münferit gayretlerle yürüyen Evangelizm, Bushlar döneminde zirve yapmış ve âdeta sarayın gizli dini hâline gelmiştir. Özellikle oğul Bush "Mesihçi" ve"kıyametçi" bir başkan olarak tüm Evangelist başkanlarını geride bırakmıştır. Bush döneminde birçok bakan ve danışman bu hızlı ve fanatik tarikatın mensuplarından olmuşlardır. Baba ve oğul Bush'a seçim kazandıran Evangelistler Orta Doğu'da kopmasını bekledikleri kıyametin gelişini hızlandırmak için bu dönemde inanılmaz bir çalışma içine girmişlerdir.

 

En Büyük Evangelist Başkan Bush

Bunu sadece biz söylemiyoruz. Ünlü Fransız Le Nouvel Observateur dergisi Amerika Başkanı George W. Bush'un dünya üzerinde yaşayan 500 milyon "Evangelist"in enönemli dinî liderlerinden biri olduğunu yazdı. Zaten pek çok Amerikalıda; seçimlerde politik sebeplerden çok İncil'deki kehaneti gerçekleştirmesi için Bush'a oy verdiklerini yapılan kamuoyu anketlerinde açıkça itiraf ederek derginin haberini doğruladılar. Seçim kampanyalarında Bush'a yapılan maddi yardımlar ile medyada verilen destek öylesine boyutlara geldi ki,Bush'un seçimleri kazanamaması hemen hemen imkânsız hâle gelmişti.

Türkçe adı “aile kanalı” olan koyu Evangelist televizyon kanalı"The Family Channel" da ekrana çıkan rahiplerin tamamı; "Tanrı’nın bana, 2004 Seçimlerinin tambir patlama olacağını söylediğini duyuyorum. Bush çok kolay bir şekilde seçimleri kazanacak. Tanrı onu destekliyor çünkü o iyi bir Hristiyan. Yaratan onun dünyanın başına gelmesini istiyor..." şeklinde beyanatlar veriyorlardı. Bu propagandalarında etkisiyle ülkede yaşayan yaklaşık 70 milyon Evangelist Bush'a destek verdi. Böylesi bir ortamda seçimleri kazanan Bush, 11Eylül saldırılarından sonra yaptığı her konuşmada, sık sık "haçlı seferi"ya da "iyi kötü" gibi kavramları dile getiriyordu. Bush, bu söylemleriyle bir politikacıdan çok dünyanın dört bir yanına yayılmış tipik bir Evangelist gibi konuşuyordu.

Bush, tıpkı kendisine destek veren rahiplerin söylediği gibi katıldığı her seçim etkinliğinde;"Kutsal bir görev aldım, Tanrı beni seçti." şeklinde söylemlerde bulunuyordu. Bunda şüphesiz yaptığı siyasi konuşmaları hazırlayan Evangelist kilisenin ateşli savunucularından Michael Garson’un payı büyüktü.

Başkan seçilmiş olması onun söylemlerini değiştirmedi, aksine dahada keskinleştirdi. Bu söylemler eşliğinde Evangelistler Başkan Bush`u Irak`a saldırma hususunda sürekli kışkırttılar ve bu yoğun baskı sonucu 1991 yılında Irak’a saldıran ABD bölgeyi kan ve ateş gölüne çevirmeyi başardı. Kanlı coğrafyanın tetikçilerinden Evangelist misyoner Tom Craigtüm bu yaşananları şu cümleyle açıkladı:

“Tanrı ve Başkan bize İsa'yı Orta Doğu'ya getirme şansı doğurdu. Bu bana verilen bir emir!"

Bir diğer misyoner Kyle Fısk’in söyledikleri ise Craig’ten çok daha ilginçtir;

“Irak, Hz. İsa’yı İran ve Libya’dan Orta Doğu’ya yaymak için merkez olacak.”

 

Haçlı Savaşı Başlamıştır!

Bu cümle sizi ürkütmesin! Çünkü içinde bulunduğumuz durum maalesef budurve üstelik bu savaş çok daha önceleri başlamıştır. Yıllar önce başlayan ama gizlice yürütüldüğü için varlığı fark edilemeyen savaş ABD’nin sözde uğradığı ikiz kule saldırısı sonrası iyice gün yüzüne çıkmıştır. Artık harekete geçmenin zamanı geldiğine inanan Evangelistler ikiz kule saldırasını tezgâhlamışlar ve11 Eylül 2001’de o malum saldırıyı gerçekleştirmişlerdir. Afganistan’a çıkmak ve haçlı seferini başlatmak için basamak yaptıkları bu saldırıyı her zaman olduğu gibi Müslüman halkı üzerine atmışlar ve olayın dünya kamuoyunda “İslami terör” adıyla anılmasını sağlamışlardır. Evangelizmin yükselişinde çok etkili olan tezgâh 11 Eylül saldırısı sonrası ABD'de yapılan kamuoyu araştırmalarına göre kendisini "Evangelist" olarak tanımlayanların oranı %46'lara yükselmiştir.

Burada özellikle belirtmekte fayda var; 11 Eylül saldırıları Amerikan derin devletinin, Afganistan’ı işgal etmek ve sözde kıyamet savaşına götürecek haçlı seferini başlatmak için kendi ülkesine tezgâhladığı kanlı bir operasyondur ve foyası sonradan ortaya çıksa da operasyon onlar açısından bakıldığında başarıyla sona ermiştir. Kendi ulusuna yaptığı bu saldırıyı da kurduğu diğer terörörgütleri gibi bir örgüt olan El-Kaide’nin üstüne yıkmıştır. Saldırı sonrası planlandığı gibi, Amerikan Evangelistlerinin seçilmiş evladı oğul Bush tüm dünya kameralarının önüne çıkarak bütün insanlığın gözüne baka baka o tarihe mal olmuş küstah cümleyi sarf etmiştir:Haçlı seferi başlamıştır. Artık ya bizdensiniz ya da onlardan!”

 

İslam Dünyasında Evangelistler!

Bu açıklama Müslüman Türkiye`ye ve İslam âlemine karşı haçlıseferinin başladığının ilanıydı. Bu açıklamadan sonra normal şartlarda İslamâlemine düşen görev anında birleşerek bu saldırıya karşı koymak olmalıydı, amanerede!..

İslam âlemi yine emperyal tuzaklara düşmüş vaziyette,  her dönemde olduğu gibi kendi içinde savaş veçekişme hâlindeydi. Oysa başta Türkiye olmak üzere bütün İslam âlemi Evangenistlerinciddi tehdidi altındadır, üstelik hem içeriden hem dışarıdan inanılmaz birsaldırı altındadır. Eskiden İslam’a karşı başlatılan her hareketin, her haçlısaldırısının arkasında Vatikan, yani Papalık bulunurdu. Şimdilerde ise busaldırıların arkasında güçlü siyasi ve ekonomik desteği olan Evangelistlervardır.

Amerika`nın Güney Caroline eyaletinde bulunan uluslararası ColumbiaÜniversitesinde sadece İslam dünyasında faaliyet göstermek üzere Evangelistmisyonerler yetiştirilmekte. Burada tek amaç İslâm`ı tasfiye etmek... Yine aynışekilde California Üniversitesinde ders olarak okutulan evangelizmin bugün,dünya üzerinde faaliyet gösteren bir milyonun üzerinde misyoneri olduğu tahminedilmekte.

Evangelistlerbu tür üniversitelerde yetiştirdikleri misyonerlerigörevlendirmek üzere ülkemizin çeşitli şehirlerinde apartman dairelerikiralayarak adına “ev kilise” dedikleri irili ufaklı birçok şer yuvası kiliseyifaaliyete geçirmişlerdir. Öğretmen, turist, barış gönüllüsü, arkeolog gibitoplumun ilgisini çekecek mesleki maske altında birçok Evangelist misyoner ülkemizdecirit atmaktadır. Maalesef ülkemizdeki birtakım İslamcılarda(!) bunlarla açıktanya da gizli iş birliği içine girmişlerdir. İş birlikçi bu hainlerin en bilineniise sarıklı İngiliz Fethullah Gülendir. Sadece o olsa…

Kutsal kitabımızda açık seçik yazdığı gibi kelimeitevhit “La ilahe illallah Muhammmedün Resullullah!”tır.Son yıllarda ılımlı İslam maskesi altında Musevileştirilen İslamiyet adına peygamberimizHz. Muhammed’in devre dışı bırakılmaya çalışıldığı birçok aşağılık algıoperasyonu yaşadık. Söz konusu algı operasyonları kapsamında kelimeitevhidi değiştiren,aslında bunu yapmakla yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’i değiştiren din âlimleri,din görevlileri gördü bu millet. Kelimeitevhidi “La ilahe illallah!”olarak söylemek yeterlidir, ikinci kısmısöylenmese de olur diyen, bu oluru veren din görevlilerimizden biri de SüleymanAteş’ti. Kimdi Süleyman Ateş hatırlayalım, şimdi sıkı durun!.. “TürkiyeCumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanı”

Okul Görünümlü “CIA” Ofisleri!

Evangelistler İslam dünyasında sızamadığı her ülkeye FETÖ üzerinde ve onun buülkelerde açtığı Türk(!) okulları sayesinde sızmıştı. Kalenin kapısını içerdendüşmana açan hain olarak Fethullah Gülen bütün İslam coğrafyasını ABD'ye teslimetmiş ve onların bu ülkelerde âdeta at koşturur hâle gelmelerini sağlamıştı. Buokullarla birlikte tüm ajanlar coğrafyaya hücum etmişti. Bu yolla sadece Fas’a,halkı Evangelist yapmak üzere 300’ün üzerinde misyoner dalmıştı. Cezayir`de bilhassa da Berberîlerin yaşadığı Büyük Kabylie`de öylesine taraftar topladılarki, bu durum Cezayir aydınları ve medyası tarafından büyük tepkiyle karşılandı.

Bundan hariç Irak'ı ve Irak üzerinden Orta Doğu'yu Evangelizm'in merkezi yapmayı kafaya koyan Evangelistler, işgal ettikleri Irak’ın başkenti Bağdat'tada birçok kilise açmış ve bu kiliseler etrafında yüzlerce taraftar toplamıştır.Irak’ta öylesine sinsi ve aşağılık faaliyetler yürütülmüştür ki, insani yardım paketleri içinde çaresiz insanlara gönderilen Arapça ve Farsça İnciller, Hristiyanlığı öven dinî kitaplar bunlardan birkaçı.

Amerika'da da en etkili Hristiyan tarikatı olan Evangelistler,burada da gösterdiği hızlı gelişimle sadece İslam ülkelerinin değil, ABD'deki aklı selim insanların da kâbusu olmaya başlamıştır.

Irak'ın işgalinden sonra ise oran %50'nin altına düşmedi. Irak'ta Amerikan tanklarının üzerlerine asılan haçlar, çarpışmadan önce vaftiz olan askerler ve birbiri ardına açılan Evangelist kiliseler işte bu gelişmelerin bir sonucu.

Nedir Güçleri?

Günümüzde Amerika'da 70 milyona ulaşan Evangelistler, bu ülkeden sonra 30 milyonla sayı olarak en çok Brezilya’da yaşamaktadırlar. 1950 yılında sadece 4milyon olan Evangelistlerin, 2004 yılında 500 milyona ulaştığı tahmin ediliyor.Bu rakamda dünya Hristiyan nüfusunun 4’te biri demektir ki, şimdiden bu rakamı yakalayan ülkeler de var. Örneğin Şili’de her dört Hristiyan’dan biri Evangelist. Bu örgütlenmeyle 2050 yılında Hristiyan nüfusunun yarısının Evangelist olacağı tahmin ediliyor.

Dünya çapında güçlü televizyon kanallarından tutun, İnternet sitelerine,video oyunlarına, kurgu bilim romanlarına kadar birçok alanda misyoner faaliyetleri kapsamında yaptıkları çok etkili algı operasyonları var. Harvard Üniversitesi profesörlerinden Harvey Cox“Tanrı’yaDönüş“ adlı kitabında, iki Hristiyan’dan birinin Evangelist olacağını ve21’inci asrın en büyük dininin Evangelizm olacağını iddia ediyor. Fransa`nın ünlü haftalık dergisi "Le Nouvel Observateur" 2004 yılında "Evangelistler:Dünyayı Fethetmek İsteyen Tarikat" başlıklı uzun bir dosya yayımladı. Dergi Bush'un dünyayı yeniden şekillendirme programının da bir Evangelist düşünce olduğunu öne sürdü.

Bush ve Evangelist düşünceyi Amerikan medyasında ilk inceleyen Newsweek dergisi oldu. "Bush ve Yaradan" isimli bir dosya hazırlayan dergi, “Bush'un vaaz kitapları okuduğunu, Bush'un politik olsun ya da olmasın aldığı tüm kararlarının ardında Billy Graham ve oğlu Frank Graham'ın olduğunu” belirten dergi,“Bush başkan olmasını ve Irak Savaşı'nı Allah'ın iradesine bağlıyor ve bu görevleri yerine getirmek için Başkan olduğuna inanıyor." diye yazmıştı.

 

Sonuç

Bugün siyonist Evangelistlerin en büyük oyunu, ya İslam’ı Hristiyanlarda olduğu gibi “ılımlı İslam” projesi ile Musevileştirerek evirmek ya da İslam’ıyine İslam’a kırdıracak kardeş kavgası çıkarmak. Her iki projede şu an yürürlükte. Bu projelerin ortak paydası şüphesiz Suudi Arabistan.

Suud yönetimi geçtiğimiz günlerde durduk yere bir an da “ılımlı İslam” lafları etmeye başladı. Suudi Arabistan’ın başmüftüsü, ABD’nin Kudüs kararınına çıklanmasından kısa bir süre önce, “İsrail ile savaşmak haramdır.”şeklinde fetvalar vermeye başladı. Bu laflar kulaklara hiç de yabancı değil.BOP’un en büyük tezgâhı olan bu proje Fethullah Gülen üzerinden yürütülüyordu.Fethullah lastik patlatınca ABD devreye stepne Suudi Arabistan’ı soktu. Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn gibi İngiliz emperyalizminin şekillendirdiği bazı devletler de Suudi Arabistan’ı destekliyorlardı. Bu proje önümüzdeki günlerde daha da hareketlenecektir.

İkinci proje İslam ülkeleri arasında kardeş kavgaları çıkarmak. İran- Irak Savaşı’nda bunu başarıyla uygulayan Batı günümüzde bu savaşı çıkarmanın tekyolunun “mezhep savaşları” olduğunun farkında. Bunun için de yine Suudi Arabistan üzerinden Yemen’le bu şansını deniyor.

Anadolu da bir söz vardır; “Kahve Yemen’den gelir!” diye… Böyle giderse bu sözün evrilmiş hâli “Savaş Yemen’den gelir!” olacak… Aman dikkat!