Bir kitapta veya herhangi bir yazıda “zamana yenik düşmek” kavramını okuduğumda, duygu ve düşüncelerim geçmişe doğru uzun bir yolculuğa çıkar. Zamana yenik düşen nedir?
Acaba asırlara tanıklık etmiş olan bir yapının artık işlevini kaybetmesi veya harabeye dönmesi midir? Uzun yıllar insanlara gölgesinde hayat vermiş olan bir çınarın yavaş yavaş kurumaya başlaması mıdır? Onlarca yıldır çevresine hükmeden birinin artık sözünün dikkate alınmaması mıdır? Acaba mahalle bakkalının, fırınının, kahvehanesinin ömrünü dolduruyor olması mıdır? Yoksa bir anlayışın, yaklaşımın ve yaşayışın; kısacası bir kültürün değişikliğe uğrayarak başka bir şekle dönüşüyor olması mıdır? Bu soruları çoğaltmak mümkündür. Ama bilinmelidir ki zamana yenik düşmek; felsefi,sosyolojik, tarihsel ve kültürel yönlerden birçok unsuru kapsamaktadır.
Zaman akıp giderken önüne çıkan herşeyi aşındırmaktadır. Düşünce biçimleri başta olmak üzere zamanın dönüştürücüetkisi karşısında direnebilmek genellikle mümkün değildir. Kadim bir anlayışıifade eden “Aynı nehirde iki kere yıkanılmaz.” sözü zamanın geriye döndürülemezakışını da çok güzel ifade etmektedir. Zaman kavramı gündelik yaşamdabelirleyici olduğu kadar bilimsel, ekonomik ve sosyal bütün gelişmelerin dereferans noktası olarak kabul edilmektedir. Mevcut bilimsel tanımlamalara görezaman, mekân ve harekete bağlı olarak değerlendirilmektedir. Bir nesnenin hızıarttıkça zaman daha yavaş akmakta ve aldığı mesafe artmaktadır. Dolayısıylazaman, mekân ve hareket birbirlerine bağlı olarak değişmektedir. Ahmed HamdiTanpınar; “Ne içindeyim zamanın, ne de büsbütün dışında” dizeleriyle zamanınanlaşılmasının güç olduğuna dikkat çekmektedir.
Günümüzde hızlı tüketimininsanlar tarafından kabul görmesi ile birlikte, yemek yeme alışkanlıklarındankıyafet seçimine kadar hemen her konuda zamanın ruhu hâkim olmaya başlamıştır.Hızlı yeme kültürünün yaygınlaştığı bir ortamda uzun süren ve emek isteyengeleneksel yiyeceklerin rekabet etme şansı giderek azalmaktadır. Sıcak suyuniçerisine atıldığında saniyeler içerisinde çözünen hazır kahveler karşısındahazırlanışı, sunumu, içimi ve tüm bunlar olurken yapılan sohbetleri ile TürkKahvesi zamana karşı mücadele etmektedir. Müşterinin yerini tüketicinin aldığıbir yüzyılda Türk kahvesinin de hızlı bir tüketim malzemesi olması için pratikçözünebilir şekilde ambalajlı paketler içerisinde sunulmasına başlanmıştır.Benzer bir durum yakın geçmişe kadar evlerde mayalanarak yapılan yoğurtlarınyerini market raflarından temin edilenlerin almasında gözlenebilir. Gelenekselbilgi sayesinde mayalanan ev tipi yoğurt yapma imkânı neredeyse imkânsız halegetirilirken, çeşitli markalar altında farklı tat ve kalitede yoğurtlartüketime sunulmaktadır. Kapitalizmin ilk ve öncelikli hedefi evde yoğurt yapmaimkânımızı elimizden almaktır. Bunu başardıklarında herhangi bir firmanınpotansiyel müşterisi olmanız ve reklamların ikna ediciliğine göre kararvermemiz beklenmektedir. Çoğu zaman potansiyel müşterileri ilk satın almadavranışına ikna etmek en önemli adım olarak görülür. Özellikle kolalıiçecekler söz konusu olduğunda yapılan saha araştırmalarına göre çeşitli milliifadeler içeren marka isimleri ile kazanılan tüketiciler, bir süre sonrapiyasada tekel konumundaki markaların satışlarını artırmaktadır.
Zamanın ruhu anlamına gelenAlmanca sözcük olan “zeitgeist” bilhassa Avrupa’da gerçekleşen önemlidevrimlerden sonra kullanılan bir kavram olmuştur. Aydınlanma Süreci, FransızDevrimi ya da Sanayi Devrimi kendine özgü kuralları ve yaşama koşullarınıdayatmıştır. Binlerce yıllık tarıma dayalı yaşam koşullarının ardından gelensanayileşme süreci kısa sürede insanların bütün alışkanlıklarını geri dönüşüolmayacak bir şekilde değiştirmiştir. Üretim-tüketim ilişkileri, barınma,ulaşım, toplumsal ilişkiler, şehirler, eğitim, sağlık gibi hizmet alanlarıradikal bir değişime uğramıştır. Sanayi toplumunda yaşayan insanların ilgi,ihtiyaç ve beklentileri ile tarım toplumu insanlarınınki o kadarfarklılaşmıştır ki, söz konusu değişime direnmek büyük oranda imkânsız halegelmiştir. Bu bağlamda birçok meslek, alışkanlık, davranış biçimi geri dönüşüolmayacak bir şekilde unutulmuştur. Günümüzde birçok düşünürün ifade ettiğişekliyle “Eskinin yıkıldığı ama yerine yeninin inşa edilmediği bir dönmedengeçiyor insanlık.” Postmodernizm, dokunulmaz sanılan ne varsa yerle biretmesinin yanı sıra henüz yerine yeni bir şeyler konulmaması sonucu insanlığı, sonukestirilemeyen bir sürece sokmuştur.
İnsan ve hayvanların fizikselgücüne dayalı olarak yürütülen sınırlı tarım etkinlikleri, su ve buhar gücününetkili bir şekilde kullanılmasıyla önemli ölçüde dönüşüme uğramıştır. Üretimbandının icat edilmesi ve seri üretimin başlamasıyla birlikte adeta ikincisanayi devrimi gerçekleşmiştir. İzleyen yıllarda dijitalleşmeninyaygınlaşmasıyla birlikte önceden programlanabilen makinelerin üretilmesiyleüretim süreçlerinde önemli bir kırılma yaşanmıştır.
Günümüzde ise Endüstri 4.0 olarakkavramsallaştırılan ve 4. Sanayii Devrimi olarak da anılan yeni bir değişimineşiğinde durmaktayız. Söz konusu gelişmeler, sanal öğrenme, nesnelerinbilgisayar ve internetle entegre çalışması ile akıllı sistemlerin oluşturulmasısonucunu doğurmaktadır. Bu durum mevcut birçok alışkanlıklarımızı değiştirecekölçüde gündelik hayatımızın değişmesi sonucunu da getirmeye başlamıştır.
Dünyada meydana gelen büyükdeğişikliklerden eğitim sistemlerinin etkilenmemesi mümkün değildir. İngiltere’ninsaygın üniversiteleri arasında gösterilen Middlesex Üniversitesinin felsefebölümü, alanda önemli akademisyenleri de bulundurmasına rağmen, öğrencilertarafından yeterli ilgiyi görmediğinden birkaç yıl önce kapatılmıştır. Söz konusu kapatma kararı büyük oranda finansal kaygılarla ve felsefebölümünün üniversiteye kayda değer ve ölçülebilir bir katkı sağlamadığı gibigerekçelerle açıklanmıştır. Bu durum sosyal bilimlerde birçok alanda halenetkisini hissettirmektedir. Doğrudan katma değer ve üretime yönelik bilimselveriler sağlamayan disiplinler geçmişte olmadığı kadar tehdit altındadır.Kapitalizmin ruhuna uygun olarak gelişen bu süreçte üniversitenin görevleriarasında sayılan; araştırma, eğitim-öğretim ve topluma hizmet alanları sadecepiyasanın beklentilerine uygun araştırma yapmaya indirgenmektedir. Felsefe,antropoloji ve sosyoloji gibi disiplinler çoğu zaman kısa sürede kâr elde etme imkânısağlamasa da, düşünme ve yaşadığımız dünyayı ve insanları anlama açısından vazgeçilmezdir.
Yukarıdaki örneklerle zaman yenikdüşen bazı durumlardan söz ettik. Tarihi süreç içerisinde birçok şeyin zamanayenik düşmesi kaçınılmaz görülmektedir. Ancak toplumsal düşünceye ve anlayışaönemli katkı sağlayan felsefe, sosyoloji gibi alanların ilgi görmemesi vezamana yenik düşmesi düşündürücüdür. Bazı şeyler var ki hiçbir zaman ve hiçbirşekilde zamana yenik düşmemelidir. Hak, hukuk, adalet bunlardan birkaçıdır.İnsanlar açısından erdemli olmak, doğru ve dürüst olmak, saygılı olmak, yardımseverolmak, sözünü yerine getirmek, sözünün arkasında durmak, olduğu gibi görünmek,göründüğü gibi olmak, işini gereği gibi yapmak, diğer insanlara karşısorumluluklarını yerine getirmek hiçbir şekilde zamana yenik düşmemesi gerekendeğerlerdir.
Yine bazı ilkeler vardırki bütün zamanlar insanlara ve toplumlara yol gösterir. Bu ilkeler, zamandeğişse de önemini yitirmez ve zamana yenik düşmezler. Örneğin; bir denizfeneri, her zaman gemilere kılavuzluk etmiştir ve yol göstermiştir. Hangimevsim olursa olsun hiçbir zaman kaptanları yanıltmamıştır. Bunlardananlaşılacağı üzere zamana yenik düşmek kavramını iyi anlamak ve iyi tahliletmek gerekir. İşimize geldiğinde “zamana yenik düştü” kavramıyla bazı olaylarıaçıklamaya çalışırsak esasen zamana yenik düşünenin kendimiz olduğunu farkınavarmalıyız.