Kültür ve sanat faaliyetlerinin, en az siyasi ve ideolojik faaliyetler kadar önemli ve hatta onlardan çok daha etkili olduğunu her fırsatta ve her daim dile getirmiş biri olarak size Ankara’da süregelen iki platformdan bahsetmek istiyorum. Sizin de ilginizi ve dikkatinizi çekeceğinden emin olduğum bu iki platform, geçmişteki emsallerinin aksine, bunca yıldır aksamadan ve pes etmeden devam ediyor. Ne mutlu ki her geçen yıl daha da genişleyerek ve güçlenerek yoluna devam ediyor.
Türk Ocakları Sanat Edebiyat Kurulu bünyesinde başlayan bu iki platformdan ilki, “Kuşlukta Yazarlar Topluluğu”… Yani, sabah ile öğle arası vakitte toplanan yazarlar topluluğu… Her çarşamba günü, Türk Ocakları Genel Merkezinde kendilerine tahsis edilen bir salonda, kuşluk vakti bir araya gelen topluluk üyeleri, her üyenin dönüşümlü olarak ikram ettiği kahvaltı eşliğinde bir araya geliyorlar.
Benim de üyesi olduğum Kuşlukta Yazarlar Topluluğu, bundan beş yıl önce, aralarında Hüseyin Özbay, Osman Çeviksoy, Arslan Küçükyıldız, Ahmet Kömeçoğlu, Ayşe Filiz Yavuz, Raşit Demirtaş, Turgay Bostan gibi yazarların öncülüğünde teşekkül etmiş; önceleri az olan üye sayısı şimdilerde elliye yaklaşmış bir gönüllüler girişimi… Peki, Kuşlukta Yazarlar’da ne yapılıyor?
Her toplantısı ortalama yirmi beş otuz daimî üyeyle gerçekleştirilen Kuşlukta Yazarlar’a her hafta bir yazar/şair misafir oluyor ve onun yayımlanmış ya da yayımlanma aşamasında olan bir kitabı ele alınıyor. Bu misafir yazarın topluluk üyesi olma şartı yok. Topluluğun kapısı, her kesimden, her alandan eli kalem tutan herkese açık… Eserinin görüşülmesini ve değerlendirilmesini arzu eden her yazar topluluğa başvurabiliyor ve -uygun görüldüğü takdirde- kendisine tahsis edilen bir günde misafir ediliyor. Görüşülecek eseri, bir ya da iki hafta öncesinden üyelere dağıtılan yazar; misafir olduğu o gün, üyelerin eser hakkındaki değerlendirmelerini (fikir, görüş, eleştiri, tavsiye, düzeltme vs.) alıyor ve sonrasında kendisi eseri hakkında açıklamalarda bulunuyor. Böylece üç saate yakın süren toplantı, hem yazarın hem de üyelerin çok şey öğrendiği, faydalandığı bir nevi “akademi”ye dönüşüyor.
Geçen beş yıl süresince yüz seksene yakın toplantı gerçekleştiren ve yine bu süre içinde yüz kırka yakın yazar ağırlayan Toplulukta, sadece yazar ve eseri değerlendirilmiyor. Misafir yazar olmadığı toplantılarda üyeler, önceden belirlenen bir konu üzerinde görüşüyor, tartışıyor. Bazen de üyeler, yine belirlenen bir konuda hikâye, deneme, mektup gibi edebî türlerde kendi çalışmalarını okuyorlar.
Hafta içi olmasına rağmen üyelerinin çeşitli fedakârlıklarla ve takdire şayan bir sorumlulukla iştirak ettiği Kuşlukta Yazarlar Topluluğu, edebiyatın her türünde, bir emek sarf edilerek ortaya konulmuş eserler üzerinde, bir nevi “otopsi” titizliğiyle durarak hem o eserin ilk baskısı ya da daha sonraki baskıları için yazara tavsiyelerde bulunuyor hem de sohbet ortamında gerçekleşen bu görüşmeler sayesinde, edebiyat dostları arasındaki bağlılığı ve içtenliği pekiştiriyor. (Topluluğun web sitesi adresi: www.kusluktayazarlar.com)
***
Türk Ocakları Sanat Edebiyat Kurulunun bünyesinde başlayıp altı yıldan bu yana aksamaksızın süregelen ikinci önemli faaliyet de Sinemasalı… Adından da anlaşılacağı gibi, sinema sanatına gönül verenlerin ön ayak olduğu bir faaliyet… Sinemasalı adının diğer esprisi ise, faaliyetin salı akşamları gerçekleşmesi…
Biraz da altı yıl önce Ahmet Kömeçoğlu’nun öncülüğünde başlayan ve yine onun gayretleriyle devam eden bu faaliyetin özelliklerinden bahsedeyim. Haftada bir, salı akşamları, 6.30’da, -hâlihazırda- Türkiye Yazarlar Birliğinin merkez binasındaki bir salonda sinema gönüllüleri bir araya geliyor. İstisnasız herkese açık olan faaliyet çerçevesinde, önce, sinema tarihinin ve sanatının önemli örneklerinden seçilmiş bir film gösteriliyor; daha sonrasında misafirler, film hakkındaki görüşlerini ve düşüncelerini dile getiriyorlar. Bir sohbet havasında geçen bu yorumlama ve değerlendirme sürecine herkesin birer cümleyle de olsa iştirak etmesi, hem bilgilendirici oluyor hem de farklı bakış açıları sağlıyor.
Gösterilen filmlerin seçiminde, Sinemasalı yöneticilerinin önceden belirlediği konular-temalar doğrultusunda hareket ediliyor. Aylık programda, her hafta belli formatlarda, türlerde filmler gösteriliyor. Bir hafta belgesel, diğer hafta kısa film, bir diğer hafta Türk dünyasından bir örnek, bir başka hafta Avrupa sineması, yerli film… Yani sinema sanatının her türünden ve her ülkeden ve tabii ki nitelikli ve iz bırakan filmler programa alınıyor. (Sinemasalı’nın web site adresi: www.sinemasali.com)
***
Her ikisi de hem hedef ve gayeleri itibariyle hem de uzun süredir devam etmeleri sebebiyle, belki de “tek” sayılabilecek bu faaliyetlerin daha da uzun soluklu olması ve tesir alanının daha da genişlemesi için, Ankara’da yaşayan kitap ve sinema severlerin ilgisi, beğenisi ve desteği gerekiyor. Hiçbir maddi çıkar beklemeksizin, vakitlerinden feragat ederek bu faaliyetleri devam ettirenler kadar, yine hiçbir masrafa girmeksizin bu faaliyetlere iştirak edebilecek kişilerin de bu hususta sorumluluk üstlenmeleri gerektiğini vurgularsak, acaba çok mu şey istemiş oluruz?