“Dün” geride, geçmişte kalmış zaman dilimini ifade eder. Sözlük anlamıyla “bugünden bir önceki gün” demektir. Eğer, artık bugün söz konusu ise bir önceki gün de bir yıl önceki ya da bir asır önceki bir gün de “dün” kavramı içine girebilir. Öyle ise “geçmiş” ya da “tarih” kavramlarını da “dün” için kullanabiliriz.
“Dünü unutma.” nasihati, daha çok “Geçmişini unutma, kökünden kopma, yaşadıklarından ders al.” manasındadır. Mehmet Akif, o meşhur “Tarih tekerrürden ibarettir derler, ibret alınsaydı hiç tekerrür eder miydi tarih.” sözüyle geçmişte yapılan olumsuzluklardan ders alınmadığı takdirde, gelecekte yine aynen tekrarlanacağı uyarısını yapar bizlere. İspanyol asıllı Amerikalı filozof George Santaya’nın “Geçmişi hatırlamayanlar, onu yenilemeye mahkûmdurlar.” sözü de tıpkı Akif gibi, geçmişi unutmanın gelecekte nasıl mahzurlar doğuracağını vurgular. Nihal Atsız’ın ikazı da aynı minvaldedir: “Tarihte gerçek olan şeyler, gelecekte de gerçek olabilir.” William Shakespeare, geçmişe daha radikal bakar: “Geçmiş, bir başlangıçtır.”
***
Robin Williams’ın, öğretmen rolüyle muhteşem bir performans sergilediği “Ölü Ozanlar Derneği” filminin unutulmaz repliği şuydu: “Günü yaşa!” (Carpe Diem). Horatius’un bir şiirinde geçen bu özdeyişin filmdeki açılımı da şöyleydi: "Sadece bir tane hayatınız var ve şimdi yapmayacaksınız da ölünce mi yapacaksınız?"
Dünü bırakın, yarını düşünmeyin ve fırsatınız varken şu an elinizde bulunanı değerlendirin ve bugünün tadını çıkarın şeklinde açımlanan “Günü yaşa!” nasihati, şüphesiz ki dünün özlemi ve/veya yarının kaygısı içinde bunalan insanları psikolojik açıdan rahatlatma amacına yöneliktir. Mevlana’nın “Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım.” sözü de geçmişte takılıp kalınmaması, bugüne uygun hareket edilmesi ya da yeni fikirler üretilmesi yönünde bir nasihat gibi değerlendirilebilir. Edwin Bliss de “Dün, karşılıksız bir çektir, onu unutun. Yarın, bir senettir, ona fazla güvenmeyin. Bugün, sahip olduğunuz nakittir. Onu kullanın!” sözüyle “Günü yaşa!” felsefesinin bir nevi özetini yapıyor; “Eldeki bir kuş, daldaki iki kuştan iyidir.” misali, hâlihazırda elinizdekiyle mutlu olmanızı öğütlüyor.
***
Kimileri için ne dün, ne bugün… Önemli olan, yarındır, gelecektir. Devlet adamları W.Churchill’in “Arkamıza veya sağımıza, solumuza bakarsak geleceği kaçırırız.” ile A.Lincoln’ün “Ben büyük babamın kim olduğunu bilmiyorum. Beni ilgilendiren onun torununun ne olacağıdır.” sözleri, yarının dün ya da bugünden daha önemli olduğunu vurgular.
“Gündüz kandili hazırlamayan, gece karanlığa razı demektir.” diyen Cenap Şahabettin de “Yarının insanı, yarın üzerinde düşünmek zorundadır.” diyen Alphonse Karr da geleceğin önemli olduğunu söylemenin yetmediğini, yarına hazırlıklı girilmesi gerektiği ikazını yapar. Konfüçyüs’un ikazı ise daha serttir: “İnsanlar ve toplumlar gelecekleri ile ilgilenmezlerse üzüntü ve kayıpları büyük olur.”
***
Vecizelerle süslediğimiz dün, bugün ve yarın kavramları aslında, insanların dünya görüşlerine, hayata bakışlarına, fikrî eğilimlerine, ideolojilerine göre bir anlam kazanır. Kimine göre “dün-geçmiş”, kimine göre “bugün-an”, kimine göre de “yarın-gelecek” daha ön plana çıkar, kıymet kazanır.
Kişiler bazında “görecelilik” kesbeden bu kavramlara “toplum-millet” açısından baktığımızda ise her üçünün de ayrı ayrı önemli olduğunu söyleyebiliriz. Geçmişini unutan toplumlar, bugünün anlamını kavrayamaz, yarını da planlayamazlar. Fertlerin geçmişi unutmaları, dünü hatırlamak istememeleri; bugünün tadını çıkaramıyor olmaları ya da geleceklerine dönük planlar yapmamaları, elbette sadece o fertlerin hayatını etkiler. Lakin benzer şeyi toplum-millet yaptığı takdirde etkilenecek olan bir nesildir, topyekûn bir milletin üyeleridir.
Geçmişte yaşanılan güzelliklerden-çirkinliklerden, olumlu-olumsuz olaylardan, zaferlerden ya da hezimetlerden ibret almayan, ders çıkarmayan, tecrübeler edinmeyen toplumlar ne bugünü layıkıyla yaşayabilirler ne de geleceklerini daha iyi inşa edebilirler.
Öyle ise daha mutlu, güçlü, huzurlu bir toplum-millet olmak için yapılması gereken, geçmişe takılıp kalmamakla birlikte dünü unutmamak; rehavete ve boşvermişliğe kapılmadan bugünü yaşamak ve çocuklarımızın, torunlarımızın, gelecek neslimizin istikbali için de yarını bugünden planlamaktır.
Peygamber Efendimizin şu güzel hadisiyle, meramımızı özetleyelim: “İki günü bir olan ziyandadır.”