TÜRKİYE’DE YAVAŞ (SAKİN) ŞEHİR ANLAYIŞININ GELİŞMESİ VE TOSYA ÖRNEĞİ-2

15 Şubat 2020 10:44 Prof. Dr. Temel ÇALIK
Okunma
3252
TÜRKİYEDE YAVAŞ (SAKİN) ŞEHİR ANLAYIŞININ GELİŞMESİ VE TOSYA ÖRNEĞİ-2


TÜRKİYE’DE YAVAŞ (SAKİN) ŞEHİR ANLAYIŞININ GELİŞMESİ VE TOSYA ÖRNEĞİ-2
Prof. Dr. Temel ÇALIK

 
Yavaş şehir hareketi, Türkiye’de başka bir eşi bulunmayan kimliklere sahip ilçelerimizin yerel kalkınma modelini benimsemeleri ve fark yaratmaları için yeni yollar bulmalarına rehber olmaktadır. Türkiye’nin yavaş şehir hareketini benimsemesi, yeni ufuklara yelken açmasına, çevresel hareketin, sosyalleşmenin, kültürün, teknolojinin ve sürdürülebilirliğin aynı oranda artmasını sağlamaktadır. Türkiye’de kimliğin korunması, tanıtılması ve paylaşılması açısından başvurusunu gerçekleştirmiş; Muğla/Köyceğiz ve Bitlis/Ahlat ilçelerimizin üyelik sertifikalarının sunulmasıyla “yavaş şehir” Türkiye ağı 17 kent ile büyük bir aile olmaya devam ediyor. 
Günümüzde şehirlerin başlıca problemleri olarak hızlı nüfus artışı, ulaşım, çevre ve hava kirliliği, barınma, içme suyu sorunu, kişi başına düşen yeşil alan miktarı, gürültü gibi unsurları saymak mümkündür. Yukarıdaki problemlere bağlı olarak şehirlerde yaşama ve çalışma biçimlerinin çok hızlı olması, aynı zamanda üretimden çok tüketime dayanması, sadece şehirlerin hızlı olmasına değil, buna bağlı olarak insan hayatı da hız kazanmıştır. Bu durum, insanların fiziksel, psikolojik ve ruhsal sorunlar yaşama riskini günden güne arttırmıştır. Bu nedenle, çok karmaşık ve yoğun olan şehir hayatı insanı yeni arayışlara ve yeni yaşama yolları keşfetmeye sevk etmiştir.
Söz konusu yeni arayış ve yaşama yollarından biri de yavaş (sakin) şehir anlayışıdır. Yavaş şehir; şehirlerin, insanların bir arada, güven içinde ve sağlıklı bir şekilde yaşadıkları yerler olmaktan çıkması sonucu, 2000li yılların başından itibaren önem kazanmaya ve taraftar bulmaya başlamıştır. Aynı zamanda yetkililer de şehirlerini bu anlayışa göre düzenleme çabası içerisine girmişlerdir. Esasen yaklaşımın felsefesi insanların mutluluğuna katkı sağlamak amacıyla kent mekânlarının daha yaşanılabilir hâle getirilerek insanların yaşam kalitesinin arttırılmasıdır. Buna ilave olarak günlük hayatın mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşanacak hızda olması temel düşüncedir.
Yavaş şehir hareketiyle insanlar birbiriyle daha sağlıklı ilişki kurabilecekler, sosyalleşebilecekler; el sanatlarına, gelenek ve göreneklerine, tabiat güzelliklerine sahip çıkabileceklerdir. Aynı zamanda, Yavaş şehirler altyapı problemlerini çözmüş, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan, organik tarımla beslenen ve teknolojinin de kolaylıklarından yararlanabilen bir özelliğe sahip olması esastır. Bu hareketi (Cittaslow), 1999 yılında İtalya’da dört küçük kentin belediye başkanının bir araya gelerek başlattığı bilinmektedir. Günümüzde ise birçok ülkeye yayılmış ve toplum tarafından da benimsenmiş bir harekettir. Orijinal adı Cittaslow olan sakin şehir kavramı, İtalyanca citta (şehir) ve İngilizce slow (yavaş) kelimelerinden oluşuyor. Cittaslow, uluslararası etkinliğe sahip kasabaların ve şehirlerin katıldığı bir kentler birliğidir. Sakin şehirlerin ortak özellikleri:
• 50 binden az sayıda nüfusa sahipler.
• Geleneksel mimarilerini ve şehrin dokusunu koruyorlar.
• Yerel tat, zanaat ve sanatlarını kuşaktan kuşağa aktararak yaşatıyorlar.
• Gürültü ve hava kirliliğinin önlenmesi için çalışıyorlar.
• Taşıt trafiği az ve yayalaştırmaya özen gösteriliyor.
• Organik tarımı destekliyorlar. Beslenmede hazır yiyecek yerine yerel ürünler tercih ediliyor.
• Misafirperverlikleriyle öne çıkıyorlar.
• Hava kalitesi yüksek ve yenilenebilir enerji kullanılıyor.
Türkiye’de şimdiye kadar 17 ilçede yavaş şehir hareketi uygulanıyor, Bunlar: Seferihisar, İzmir; Akyaka, Muğla; Köyceğiz, Muğla; Gökçeada, Çanakkale; Şavşat, Artvin; Yalvaç, Isparta; Uzundere, Erzurum; Taraklı, Sakarya, Yenipazar, Aydın; Göynük, Bolu; Perşembe, Ordu; Vize, Kırklareli; Halfeti, Şanlıurfa; Gerze, Sinop; Ahlat, Bitlis; Mudurnu, Bolu’dur.
Yavaş (sakin) şehir kapsamında harekete dâhil edilmesi gereken, Türkiye’nin bir başka güzelliği de Kastamonu iline bağlı Tosya’dır. Tosya’nın 4000 yıl önceye dayanan tarihi, doğası, doğal güzellikleri, kültürü ve sanatı ile Batı Karadeniz bölgesinde yer almaktadır. Tosya Kastamonu ilinin 77 km güney doğusunda yer almakta olup Ankara'ya uzaklığı 218 km'dir.
Tosya; Gaska, Hitit, Firigya, Kimmer, Lidya, İran, Roma, Bizans, Danişment, Çobanlar, Candarogulları Beyliği, Osmanlı, Moğol ve Selçuklu medeniyetleri sınırları içinde kalmış “Paflogonya” (Kastamonu) bölgesinin eski bir kazasıdır. Tosya halkının tarih içerisinde zaman zaman Orta Asya'dan Anadolu'nun diğer bölgelerine göç edip yerleşmiş Türkler olduğu belirlenmiştir. Tosya, tarihî süreç içerisinde “Kuzeybatı Anadolu”’da önemli bir kültür ve ticaret merkezi olarak bilinmektedir. Tosya adı ilk defa Prehistorik Dönemlerde “Zoaka”, Bizans İmparatorluğu Dönemi’nde “Doccia” olarak kullanılmış, Türk fethinden sonra da “Tukıya” adıyla kullanılagelmiştir. Tosya adını, Bizans döneminde kullanılan adı “Doceia”dan almıştır.
Tosya'nın kuruluş tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte arkeolojik kazılardan elde edilen bulgulara göre yaklaşık dört bin senelik bir geçmişe sahiptir. Bulunduğu bölgeye (doğuda Kızılırmak, batıda Bartın Çayı, güneyde Aydost Dağları'nın Kızılırmak ile birleştiği saha) MÖ 7. yüzyılda hüküm sürmüş Yunan Hükümdarı Homeros Dönemi’nde “Paflagonya” denildiği bilinmektedir. Tosya adını Bizans İmparatorluğu döneminde kullanılan adı “Doceia”dan almıştır.
1830 tarihli nüfus kayıtlarına göre bugünkü Tosya Kazası hudutları dâhilinde Tosya ve Saz olmak üzere iki kazaya rastlanmaktadır. “Tosya”, Kastamonu vilayetine bağlı 30 mahalle 41 köy, “Saz” kazası ise Çorum'a bağlı 9 köyden ibaret olup, ilçenin yeri “Kuşçular” ve “Çakal köyü” arasında kaydedilmiştir.1880 tarihine ait kayıtlarda yalnız Tosya kazası görülmekte, Saz kazasından bahsedilmemektedir. Saz kazasına bağlı köylerin de Tosya kazasına bağlı olduğu görülmektedir. Bundan da Saz kazasının 1830 ile 1880 yılları arasında Tosya kazasına bağlandığı anlaşılmaktadır. Bu kayıtlarda, Tosya 16 mahalle ve 41 köyden oluşmaktadır.
1904 yılından sonra “Yerkuyu köyü” Ilgaz kazasına, “Arak”, “Beygircioglu” ve “Ügüz” köyleri “Kargı kaza”sına bağlanmış; “Musa”, “Keçeli” köyleri “Taşköprü kaza”sından, “Gövdecik” ve “Bürük” köyleri Kastamonu vilayetinden Tosya kazasına geçmiş; bazı köy parçaları da müstakil köy hâline gelmiştir. “Ortalıca” ve “Karaköy” köyleri 1935 yıllarında “Kargı” kazasına, 1948 yılında da Kargı kazasından tekrar Tosya kazasına bağlanmıştır. Bugünkü durumda Tosya ilçesi 23 mahalle, 53 köyden ibarettir. Millî Mücadele yıllarında eli silah tutan Tosyalılar cephede savaşırken geriye kalanlar cepheye silah ve mühimmat sevkiyatında bulunmuşlardır. Tosya, işgale uğramamış olmasına rağmen, Kuvayımillîye’ye her türlü desteği sağlamış; Sakarya ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi savaşlarında resmi kayıtlara göre 310 şehit vermiştir.
 
Tosya, tarihî ve doğal güzellikleri ile Anadolu’nun dikkati çeken köşelerinden biridir. Bu özelliklerini şu başlıklar altında ifade etmek mümkündür:
a)  Geniş bir alan yayılmış ve yaklaşık 4000 yıllık zamana tanıklık eden kent
b) Tosya ilçesinin orta kesimi Ilgaz Dağları eteklerinden çıkarak Kargı ilçesinde Kızılırmak Nehri’ne karışan Devrez Çayı çevresindeki alüvyonlu düzlükler kaplar. Bu ovanın kuzeyindeki dağlar Ilgaz Dağları’nın devamıdır.
c) Tarihî yapılar olarak; Abdurrahman Paşa Camii (1584), Pazar Camii (1620), Dere Çeşmesi (1781), Halim Baba Çeşmesi (1796), Ali Osman Ağa Çeşmesi (1800), Karasu Çeşmesi, Büyük Hamam, Çifte Hamam, Tekke Hamamı, Küçük Hamamı, Gâvur Kayası Kalesi, Emirler Şehri Kalesi ve Yüce Tepe ile Harman Tepe Höyüğü.
d)  Tarihî değeri olan binaların sit alanı kapsamında korunması ve bu kapsamda bazılarının aslına uygun olarak onarılması ve hizmete açılması
e) Şehrin tam orta yerinde, şehri boydan boya kaplayan yürüyüş yollarıyla düzenlenmiş bir park
f)  İlçe çevresinin millî parklar statüsünde olması nedeniyle doğal güzelliklerinin titizlikle korunması,
g)  Tosya’da, organik tarıma uygun arazilerin olması, teşvik edilmesi ve organik ürünlerin üretilmesi
h) Sorunlara duyarlı bir yerel yönetimin işbaşında olması
i)  Yöneticilerin, sporun teşvik etmesi, sportif organizasyonların desteklemesi ve yürüyüş yollarının düzenletmesi
j)  Doğal çevreye uygun ve yeterli konaklama tesislerinin hizmet vermesi
k)   Trafik sorunu olmayan bir kent olması
l) Engelsiz şehir düzenlemesinde önemli bir yol alınmış olması
Yukardaki belirtilenlere ek olarak kısa süreli çalışmayla yerine getirilebilecek özellikler Tosya’nın “yavaş (sakin) şehir” kapsamında yerini almayı hak ettiğini ortaya koymaktadır. Bu konudaki çalışmalar ve girişimler, herkes tarafından kabul görecektir.  Batı Karadeniz bölgesinde Kastamonu iline bağlı olan Tosya, Ilgaz Dağları millî parkları sınırları içindedir. Ayrıca Devrez Çayı etrafındaki topraklarıyla Türkiye’de en kaliteli pirincin yetiştirir. Alüvyonlu topraklar organik tarım için paha biçilmez bir değerdedir. Yukarıda belirtildiği gibi, temiz havası. doğa sporlarına uygun coğrafyası, tarihi kimliği, doğal lezzetlere sahip yemek kültürü, el sanatlarına uygun sosyal yapı. Tosya’da görev yapan yöneticileri şehrin “yavaş şehir” olarak kabul edilmesi için çalışmalara başlanmasına davet etmektedir. Bu şekilde Tosya daha korunur ve tanınır olarak öncelikle Tosyalılara dolayısıyla Türk halkına daha kaliteli yaşam sunarak varlığını ilelebet devam ettirecektir.