DAĞLARIN YAMAÇLARINDAN HIRÇIN BİR SEVDA İLE KARADENİZ’E KAVUŞAN KADİM ŞEHİR: GÖRELE

11 Temmuz 2020 13:52 Prof. Dr. Temel ÇALIK
Okunma
4979
DAĞLARIN YAMAÇLARINDAN HIRÇIN BİR SEVDA İLE KARADENİZE KAVUŞAN KADİM ŞEHİR: GÖRELE


DAĞLARIN YAMAÇLARINDAN HIRÇIN BİR SEVDA İLE KARADENİZ’E KAVUŞAN KADİM ŞEHİR: GÖRELE


Temel ÇALIK


Doğu yönünden Giresun’a 63, batı yönünden Trabzon’a 70 km uzaklıkta, mavi ile yeşilin buluşup kucaklaştığı Karadeniz sahilinde yer alan Görele, Giresun’un kadim ilçelerinden biridir. İlçe, yüreğinde harmanladığı yaşanmışlıkları Karadeniz’in tüm benliğine işleyen dar kemençenin sert sesinde, misafirlerine anlatıverir. Reçineli ellerle işlenen bu sazın horondaki can buluşu ise bambaşka bir seyrin kapısını aralamaktadır. Görele’yi bulmak için uzaklardan gelen kemençenin sesini takip etmek yeterlidir. Görele’nin ismini nereden ve nasıl aldığı sorusuna verilen cevapta karşımıza Giresun’un sessiz cenneti Eynesil çıkmaktadır. Antik Çağ’dan günümüze uzanan Görele’nin tarih yolculuğunda Eynesil’in yeri ayrıdır. Bugün Eynesil’in bulunduğu bölgede ‘Görele Burnu’ olarak anılan Orta Çağ’dan kalma ve bazı kaynaklarda “Coralla/Koralla” olarak isimlendirilen bir şehrin olduğu yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkmış ve bu bölgede Bizans Dönemi’nden kalma kale harabelerine rastlanmıştır. Buradan hareketle Görele’nin isminin nereden geldiği ile ilgili çeşitli yaklaşımlara yer verilse de İtalyanca “mercan” anlamına gelen “Coralla” kelimesinin zaman içinde Türk telaffuzuna uygun olarak “Görele” şekline dönüştüğüne ilişkin görüş, en çok kabul gören şehir ismi hikâyelerindendir. Şehrin ruhu, isminin taşıdığı serüven gibi medeniyetlerin yaşanmışlıklarına çok daha eskilerden itibaren ev sahipliği yaptığını kanıtlarcasına varlığını hissettirmektedir. Bölgede hüküm süren ve bir Oğuz Türk boyu olan Çepnilerin, yörenin tarihindeki yeri ise bambaşkadır. Yavuz Selim zamanında, 1515/16 yılında (Hicri 921) hazırlanmış olan tahrir defterlerinde Giresun, Torul ve Görele arasındaki bölge “Vilayet-i Çepni” diye geçmektedir. Kâşgarlı Mahmud (1008-1105) Çepnilerin Oğuz Han’ın soyundan geldiğini ve onun oğullarından Gök Han’ın dört oğlundan birinin Çepni adını taşıdığını bildirilmektedir. Kâşgarlı Mahmud’un verdiği bilgilere göre Oğuzların Üçok koluna bağlı olduğu anlaşılan Çepniler, önce Türkistan’dan İran’a ve buradan da Anadolu’ya göç etmişlerdir. Trabzon Rum İmparatorluğu’nun kurulmasıyla birlikte stratejik olarak da büyük bir önem taşıyan Görele, Fatih Sultan Mehmet’in hükümdarlığında Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetine girmiştir. Trabzon Vilayet Salnamelerine göre 1879-80 yılında Görele kazasında Hükûmet Konağı, han, hamam, kilise, kahve, gazino, medrese, cami ve mescit, çeşme, sergen, değirmen, dükkân ve mağaza, 3.917 hane, fırın, dam, ahır ve mektep bulunmakta, aynı tarihte kazada 12.118’i Müslüman, 2.375’i Rum, 59’u Ermeni toplam 14.552 erkek yaşamaktaydı. 1904 yılında ise kent merkezinde 2 cami, 3 medrese, Hükûmet Konağı, 4 çeşme, 3 şadırvan, 1 çarşı, 1 rüştiye, 2 ilk mektep, 2 kilise, 1 eczane, 1 salhane, 1 hamam, 270 dükkân, 8 mağaza, 8 fırın, 15 kahvehane, 3 aşçı dükkânı, bir otel, köylerinde ise 4.350 hane 224 serander, 40 mescit, 12 medrese, 2 kilise, 80 fırın, 59 değirmen bulunmaktaydı. Görele belediye teşkilatı 1873 yılında kurulmuş, 1879’da ise kaza olmuştur. Osmanlı Dönemi’nde Çavuşlu’da salı, Elevi’de cuma, Eynesil’de ise pazar günleri pazar kurulmaktayken Cumhuriyet Dönemi’nde bu pazar kurulma günleri değiştirilmiştir. Görele kazasının en önemli tahıl ürünü mısır olup yılda 31.510 hektolitre üretilmekteydi. 1879 Salnamesi’ne göre kazada fındık, fasulye, tütün, ceviz, üzüm, kendir, mısır, buğday, çavdar ve arpa yetiştirilmekteydi. Görele’de şarap, şimşir kaşık, kap kaçak, çapula, tüfek çakmağı, karakulak bıçağı ve makas yapılmakta bunlar civar kasabalara bal mumu, balık yağı, bağırsak, yumurta, ceviz, küçükbaş hayvan ve bakır madeni ise dışarıya ihraç edilirdi. Görele ve Eynesil Limanları ekim-şubat ayları arasında yıldız ve kara yelden şiddetli rüzgâra açık olup, kışın gemilerin barınması mümkün olmadığından Vakfıkebir veya Platana’ya (Akçaabat) kaçmaktalardı. 1902-1903 yılında Görele Limanı’na bağlı 51 büyük, 39 küçük gemi olmasına karşılık yıl boyunca limana bazıları Alman ve Rus bandıralı 697 yelkenli, 8 vapur uğramıştır. Bu yörenin toprakları 1916 yılında Rus işgaline maruz kaldığında âdeta bir savaş alanı hâline dönüşerek tarihteki en ağır yüklerden birini sırtlamayı başarmış ve 14 Şubat 1918’de Rusların işgalinden kurtulmuştur. Varlığını korumak için kahraman mücadele örneğiyle tarihinde taşıdığı gururunu Hac Dağı’nın omuzlarından alarak sahip olduğu doğal güzelliklerle harmanlayıp günümüze ulaştırmıştır.
 Görele, kültür mirasının nesillere aktarılmasının önemini bilen değerlerimizdendir. Öyle ki bugün beşinci kuşağın miras olarak aktaracağı dondurmacılık, Göreleliler için ekonomik bir uğraştan öte kültürel zenginliğin geleceğe taşınacak emaneti hâline dönüşmüştür. Sütün, salep ve şeker ile birleşimine yörenin doğal zenginliği olan ormanlarında yetişen şifalı bitkilerin de eklenmesi, Görele dondurmasını tarifsiz kılan detaylardan yalnızca biridir. Kışın kuyularda çiğnenerek saklanan kar, yaz mevsiminde dondurmanın saklandığı fıçıların başlıca soğutma mekanizmasını oluşturmaktadır. Üreticisinin sevgisini, üretim yolculuğunun saygısını ve verilen emeğin zenginliğini taşıyan bu dondurmanın tadı, tüm bu nedenlerden dolayı tarifsizdir. Usta ellerin maharetinin gelecek nesillere aktarılmaya çalışıldığı bir başka alan da el sanatlarıdır. Her aşamasını ve her malzemesini kendi elleriyle yapan ve motiflere kültür mirasını işleyen ustalar, yaptıkları tahta beşiklerle çocukluk anılarına alıp götürüyor Görele’nin misafirlerini. Göreleliler sadece ellerindeki maharetle değil doğanın sunduğu zenginliği işleyerek de geçimini sürdürmeye günümüzde devam etmektedir. Karadeniz ikliminin buram buram hissedildiği Görele’de ılık iklimin yetiştirdiği çeşitli bitkilerin kokusu ile çevrelenip yetişen fındık, mısır, çay ise tarihî süreçte yöre halkının başlıca geçim kaynağı olmuştur. Ayrıca 1900’lerde üzüm yetiştiriciliği ve çiftçilikte Görele halkının önemli gelir kaynakları arasında yer almıştır. Görele’nin üzümleri meşhurdur ve geçmiş dönemde şarap yapımında en çok tercih edilen üzüm türlerindendir.  Hatta bu üzümlerden şarap yapılması için birçok mahzen yapılmıştır. Dağların tarım için kolaylık sağlamadığı bu yörede deniz, tüm benliği ile şehri kucaklamıştır. Denizciliğin her daim ön planda olduğu Görele’de balıkçılığın kıymeti de yöre halkı için bir başkadır. Görele, kemençenin en yaratıcı, en kıvrak, en içli çalındığı yerdir. Bu özelliği ile büyük ustalar yetiştirmiştir. Görele’deki ustalar “sanatçılığın bu doğal, ama zor yanını” yerine getirdikleri için büyüktürler. Dinleyenlerini etkiledikleri için kalıcı olmuşlar ve zamana yenik düşmemişlerdir. Karadeniz’in diğer yörelerinden bazı kemençe sanatçıları çıkmıştır ama hiçbiri Tuzcuoğlu Mehmet Ali’nin, Karaman’ın, Osman Gökçe’nin (Piçoğlu), Kâtip Şadi’nin özgünlüğünü, yaratıcılığını yakalayamamışlardır. Göreleli kemençe sanatçıları, öykülere, efsanelere yansımış, fıkralara konu olmuş, romanları yazılacak denli renkli yaşamları, birikimleri ve çok yönlülükleriyle ayrı ayrı araştırmaların konusu olmayı çoktan hak etmişlerdir. Görele’yi ziyaret edenlerin kemençenin ordinaryüsü denilen Osman Gökçe’yi dinleyip, ona neden Picoğlu denildiğinin gizemini çözmesi de ayrı bir güzellik olacaktır.
GÖRSEL.2
Yörede, özellikle Çanakçı ilçesine bağlı Kuşköylüler tarafından yüzyıllardır kullanılan ve köylüler arasında “kuş dili” olarak bilinen “ıslık dil”’nin UNESCO Acil Koruma Gerektiren Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yerini almıştır. Islık Dili Kültür ve Turizm Derneği üyeleri, "Düşmanlar geldikleri gibi gittiler, Kurtuluş Savaşı’nda ve Görele ilçemizin işgalinin kurtuluşunda Islık Dili ile haberleştik. Bu dil bizim için çok önemlidir çünkü Rus işgalinde hiç kimse anlamazken Göreleliler bu dili kullanarak planları yapmışlar, düşmana cephe almışlar ve kahramanca savaşmışlar." ifadeleri ile işgale karşı verilen mücadelede ıslık dilinin önemini belirtmişlerdir. Kuş Dili'nin günlük olarak kullandıkları bir dil olduğunu belirten yöre halkı, çay bahçesine, fındık toplamaya giderken ıslıkla iletişim kurduklarını, hatta çay içmeye dahi birbirlerini ıslık dili ile davet ettiklerini belirtmişlerdir. Bir başka yöre insanının, oğlunun yemin törenine gittiğinde tören sonrası oğlunu bulmak için ıslık çaldığını bu şekilde binlerce asker arasından oğlunu kısa sürede bulduğunu ifade etmesi ıslık dilinin değerini anlatmaya en anlamlı bir örnektir. Kültürel değerlerini doğasının zenginliği ile taçlandırıp günümüze ulaştırmayı başaran Görele, akarsularının sesi ile şenlenen yaylaları ve dağların zirvelerinden gelen rüzgâr ile birlikte yaz aylarında da misafirlerini kendine çekmektedir. Yaz aylarında ilçe nüfusunun başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin büyük şehirlerinde yaşayan ve yurt dışında bulunanların gelmesiyle birkaç karına ulaştığı bilinmektedir. Ağustos ayı başında fındıklarını toplamak amacıyla yöreye gelenlerin kemençe sesi ile bahçeleri şenlendirmesi, bölgeye yabancı olanlar için sanki bir festival niteliğindedir.  Görele’nin mutfağı ise sahip olduğu tüm bu kültürel birikimin ve tecrübelerinin âdeta kanıtı niteliğindedir. Yöre halkına göre Anadolu’nun vazgeçilmez lezzetlerinden olan pidenin tadının asil mevcudiyet yuvası Görele’dir. Görele yağlaması olarak da bilinen bu pide, bir yandan Karadeniz’in eşsiz tereyağıyla diğer yandan ise bölgenin kendine özgü peyniriyle birleşerek damaklarda unutulmayacak bir tat bırakmaktadır. Pidenin yanı sıra lahananın farklı tatlarının lezzet zenginliğini keşfetmeden; Avuz sütünden yapılan Avuz tatlısıyla damaklarınızı şenlendirmeden Görele gezisi sona erdirilmemelidir. Tezgâhlardan dört mevsim eksik olmayan Karadeniz’de yetişen her çeşit balıktan en taze olanlarını yeme şansını bulacağımız yerlerin ilk sıralarında Görele yer almaktadır. İnsanın ruhunu enginleştiren dinginleştiren, zenginleştiren mavi ile yeşilin her tonunu görüp hissetmek isteyenler, Karadeniz insanının samimiyetini, içtenliğini ve misafirperverliğini görmek ve yaşamak isteyenler Görele’yi ziyaret etmeyi geciktirmemelidir.

KAYNAKLAR
Kulak,A. (2017).  Görele/Liviopolis, Kocaeli.
Kaya, M. (2019). Giresun Yöresi Tarih Kültür Notları.
        Arı Sanat Yayınevi.
Emecan, F. M; Yüksel, A ve Keskin, İ. (2019). Görele Tarihi Kuruluşu ve Yükselişi
         Görele Belediyesi Yayınları.
Bilir, A. (2007). Geçmişten günümüze Görele. İstanbul: Kitabevi.
https://medium.com/@atiktarihcom/kent-tarihi-bağlamında-giresun-ve-ilçesi-görele-
https://www.gorele.bel.tr/ sayfasından erişilmiştir.
http://www.giresun.gov.tr/gorele sayfasından erişilmiştir.
http://ozhanozturk.com/2018/01/10/gorele-tarihi-giresun/
https://www.ekspresgiresun.com/kultur-ve-sanat-/gorelede-islik-dili-gunleri/
https://www.turkelli.com/kultur/folklor/dilimiz/272-oguzelinde-islik-dili
https://www.kuzeyekspres.com.tr/islik-dili-icin-calistay-duzenlendi-72326h.htm