Tarih sahnesinin her anında var olmuş; kurduğu devletlerle sadece kendi insanına değil, coğrafyasında yaşayan bütün milletlere adaleti ve refahı sağlamış olan Türk milleti, maalesef son zamanların en karışık dönemini yaşamaktadır.
Aziz milletimiz; gözleri bağlanmış bir şekilde içinde bulunduğu coğrafyada ilerlemeye çalışmakta bu yüzden ne kendine ne de çevresindekilere bir fayda sağlayamamaktadır. Milletimiz nereye doğru gittiğini görmediği için âdeta bir bilinmeze sürüklenmektedir.
30 yıldan beridir terör belası yüzünden bölünme kavgasıyla yaşayan milletimiz, ne kalkınmasını tamamlayabilmiş ne de terörü silip atabilmiştir. 30 yılda binlerce şehit, gazi, yetim ve öksüz bırakmıştır arkasında.
Türkiye; onlarca yıldır gözyaşlarının dinmediği, insanların her gün bir şehit haberi aldığı, geçim derdinin gün geçtikçe arttığı, adaletin hayal olduğu, insanların siyasi tartışmalarla uyutulduğu bir ülke konumundadır.
Sorunların bir çığ gibi büyüdüğü ülkemizde, bizi yönetenler sadece bu sorunların tozunu silmekte; bir köprü bir yol yaparak her şeyin güllük gülistanlık olduğu izlenimini vermektedir.
Hâlbuki insanlarımız giderek mutsuzlaşmaktadır. Adalete olan güven iyice azalmakta, geleceğe dair bakışlar umutsuzlaşmaktadır.
İktidarsa milletimizi suni gündemlerle meşgul ederek gerçekleri ustaca gizlemektedir.
Başkanlık gelirse her şey mükemmel olacak, Anayasa değişirse hiçbir sorun kalmayacak masallarıyla halkımız avutulmaktadır.
Son yıllarda yeni Anayasa ve başkanlık sistemi tartışmalarıyla milletimizin aklı iyice karıştırılmıştır.
Anayasa, acaba ülkemizin yapısal sorunlarının çözümüne, ekonomik atılımların yapılmasına, tarım ve hayvancılığın geliştirilmesine, fakirliğin azaltılarak refahın artmasına ne gibi bir engel teşkil etmektedir?
Anayasa’nın hangi maddesi milletimizin çıkarları doğrultusunda bir kanun yapılmasına ya da iktidarın yapıcı politikalarına engel olmaktadır?
Doların 3 TL’ye çıkması Anayasa’nın mı suçudur?
Son 15 yılda insanlarımızın yüzlerce kat borçlanması, iç ve dış borcumuzun katbekat artması Anayasa’nın değiştirilememiş olmasından mı kaynaklanmaktadır?
Gençlerin iş bulamasına, istihdamın artmasına Anayasa nasıl engel olmaktadır?
Milyonlarca mültecinin ülkemize akın etmesi, komşumuz Suriye’deki Türkmenlerin katledilmesi, bunlara karşı Türkiye’nin hiçbir şey yapmaması Anayasa’dan mı kaynaklanmaktadır?
Yeni bir Anayasa yapamadığımız için mi dış politikada rezillik içindeyiz? Yeni bir Anayasa’mız olmadığı için mi teröristler ülkemizin başkenti dâhil, her yerinde istedikleri zaman bombalar patlatabilmektedir?
Her gün şehitlerin gelmesi, analar ağlamasın diye yapılan politikalar sonucu teröristlerin güçlendirilerek bütün milletimizin ağlatılması, Anayasa’nın mı suçudur?
Daha söylenecek söz, verilecek örnekler yüzlercedir.
Hâlbuki 1982 yılında halkın %90’ından fazlasının oyunu alarak yapılan Anayasa’nın, bugüne kadar yarısından fazlası değiştirilmiş yani yenilenmiştir. Bu durum açıkça göstermektedir ki milletimiz uyutulmaktadır.
Türkiye’nin ufuklarında, sonrasında neyin olduğu belli olmayan kara bulutlar dolaşmaktadır.
Sadece iktisadi hayatta değil, sosyal yaşamda da birçok sorun vardır. Adaletten eğitime, terörden güvenliğe kadar birçok mesele milletimizi yıpratmıştır.
İktidar, ülke meselelerini kalıcı çözümler yerine geçici uygulamalarla kronik hâle getirmiştir. Artık Türkiye iyice hastalanmıştır. İktidarın tercihi, hastalığın kaynağını bulup tedavi etmek yerine, ağrı kesicilerdir. Bu sadece günü kurtarmakta, hastalığın ise tedavisi mümkün olmayan bir hâl almasına neden olmaktadır.
Oysa Anayasa’nın değişmesiyle ne insanların karnı doyacak ne terör bitecek ne de sorunlar yumağı çözülecektir.
Bu arada insanlarımız suni gündemlerle meşgul edilirken birçok yandaş zengin olmakta, hatta karunlaşmaktadır.
Millî gelirde adaletsiz dağılım giderek artmıştır. Tavanda yandaşlar millî gelirden istediklerini alırken tabanda halkımız ufak tefek kırıntılarla yetinmektedir. İktidar ise pembe tablolarla masallar anlatarak âdeta ülkemizi uzay çağının öncüsü gibi göstermektedir.
Türkiye’nin dış dünyada hiçbir itibarı kalmamış, sınırımızda katledilen kardeşlerimize dahi yardım edemez hâle gelinmiştir.
3. Boğaz köprümüz var ama dünyada ne sözümüz geçmekte ne lafımız dinlenmektedir.
Ermeni Soykırımı yalanları Almanya gibi milyonlarca Türk’ün yaşadığı bir ülkede dahi kabul edilmiş, Türkiye sadece bu olayı izlemekle yetinebilmiştir.
İç politikada esip gürleyen iktidar, dışarıda hiçbir dediğini yaptıramamaktadır.
Sıfır sorun politikası itibarsızlıkla sonuçlanmıştır.
Ama iktidarın yatıp kalkıp söylediği, Anayasa ve başkanlıktır.
Ne Anayasa değişince sorunlar düzelecek ne de başkanlık sistemi gelse Türk milleti abat olacak.
Bu kafa bu zihniyet, kısacası bu iktidar değişmedikçe sadece Türkiye’ye yazık olacak.
Etme kendine yazık; milletim, uyan artık…