İnsanoğlunun başına gelebilecek en kötü durumlardan biri, hiç şüphesiz eviz ve yurtsuz kalmaktır. Savaş, deprem ve doğal afetler… Nedeni ne olursa olsun bir ailenin evini, köyünü kaybetmesi, yurtsuz kalması çok acı bir olaydır. Bugün yaşadığımız coğrafyada komşumuz Suriye ve Irak’ta meydana gelen savaşlar, milyonlarca insanın göç etmesine yol açmıştır.
Bu insanların çok büyük bir kısmı bize yani Türkiye’ye sığındılar. Sığınmacılar arasında Iraktan gelen ve sayıları 40 bine yaklaşan, hükûmet tarafından belki de Suriyeli Arap olmadıkları için hiçbir yardım alamayan Türkmenler de bulunmaktadır. Yaklaşık 5 bin aile olarak başkentte ikamet eden Türkmen kardeşlerimiz; yaklaşık %90’ı Telafer’den olmak üzere Kerkük, Musul, Tuzhurmatu ve Halep’ten göç etmek zorunda kalmışlardır.
Çağımızın haricîleri olan eşkıya İŞİD terör örgütünün bombardımanı sonucu evlerini, topraklarını terk etmek zorunda kalan bu Türkmen kardeşlerimiz; devlet tarafından maalesef yardımdan mahrum bırakılmıştır.
Bugün başkentte yaşayan 5 bin Türkmen ailenin neredeyse tamamına Ülkü Ocakları tarafından açılan Türkmen Evi vasıtasıyla yardım yapılmaktadır.
Başkentin Mamak ilçesinde Ülkü Ocakları tarafından açılan ve koordinatörlüğünü Dr. Davut Karataş’ın yaptığı Türkmen Evi, bir yıldan buyana 40 bin Türkmen kardeşimizin her türlü sorununa çare olmak için, devletten hiçbir yardım almadan kendi imkân ve çabalarıyla hizmet etmektedir.
Bünyesinde kurduğu sağlık bölümü ve eczanesiyle Türkmen kardeşlerimizin sağlık sorunlarına yardımcı olan Türkmen Evi, günlük yaklaşık 100-150 hastaya hizmet vermektedir.
Bu kardeşlerimiz sağlık yardımını sadece Türkmen Evinden alabilmektedir.
AKP hükûmeti sadece 6 aylık kimlik verdiği için Türkmen kardeşlerimiz devlet hastanelerinden yararlanamamaktadır.
3 milyon Suriyeli Arap göçmene her türlü desteği ve imkânı sağlayan AKP iktidarının; konu Türkmenler olunca hiç birşey yapmaması, iktidarın olaylara bakışını daha net ortaya koymaktadır.
Türkmen Evi kanalıyla bu güne kadar 20 bin koli erzak yardımı yapılmış Türkmen kardeşlerimize.
Bu dağıtılanların tamamının vatandaşlarımızdan toplanan yardımlar olduğu da unutulmamalıdır.
Yine 5 bin aileye 600 adet kurban dağıtılmış.
150’den fazla çocuk sünnet edilmiş.
900 kronik hastaya düzenli olarak ilaç yardımı yapılmakta.
Son derece eğitimli bir topluluk olan Türkmenler, hastalarına da kendi doktorları, eczacıları ve sağlık görevlileri vasıtasıyla Türkmen Evinde hizmet etmekteler.
Türkmen çocuklara kreş ve eğitim hizmeti de veren Türkmen Evinde, gönüllü öğretmenler vasıtasıyla Türkmen çocuklara Latin harfleri öğretilmektedir. Maalesef Türkmenler okullara kabul edilmemekte, birçok doktor ve mühendis başta olmak üzere üniversite mezunu Türkmenlerin diplomalarına YÖK tarafından denklik verilmemektedir. Suriyeli göçmenler üniversiteye sınavsız alınmasına rağmen, Türkmenler ne üniversiteye ne de ortaöğretime kabul edilmektedir.
Türkiye’de kendilerinin daha iyi hissetmeleri için her türlü sosyal aktivitenin yapıldığı Türkmen Evi, bu kardeşlerimiz için adeta sığınacakları tek yer olmuş başkentte.
Bugüne kadar birçok yardımın Ülkü Ocakları Türkmen Evi vasıtasıyla ulaştığı Türkmen kardeşlerimizin en çok ihtiyaç duyduğu şey, bizim kardeşliğimizdir.
Başkentin bir iki gözlü evlerinde onar on beşer kişilik aileler hâlinde kendi çabalarıyla yaşayan Türkmen kardeşlerimizden bir tane bile dilenen, suça karışan ya da yasa dışı işler yapan kimsenin bulunmaması; Türk’ün asaletini de ispatlamaktadır.
Ülkücü Hareketin var gücüyle yardımlarına koştuğu Türkmen kardeşlerimizin devletimizden beklediği ise sadece Suriyeli mültecilere verdiği haklardan kendilerinin de yararlandırılmasıdır.
Umarım devletimiz farkında olduğu Türkmenleri biraz umursar da ayrımcılık yapmaktan vaz geçer.
Teşekkürler Ülkü Ocakları, teşekkürler Türkmen Evi...