Bir davaya mensup olmak, bir ideale sahip olmak, geleceğe dair birtakım umutlar beslemek, hayaller kurmak belki de her insana nasip olmayan önemli bir değerdir.
Bizler önemli olanı yakalamış, bir davaya mensup olmuş, bir ideale sahip olmuş, hayaller kuran, yaşadığımız topluma ve inancımıza hizmet etme şerefine erişmiş insanlarız.
Bizler kutlu bir davanın mensuplarıyız.
Bizim yolumuz, hak ve hakikat yoludur.
Bizim yolumuz Türklüğün gurur ve şuuru, İslam’ın ahlak ve faziletidir.
Bu yol şehitlerin ve gazilerin yoludur.
Bu yolda herkes yürüyemez, çünkü bu yolda yürümek zordur.
Bu yol inişlerle ve çıkışlarla doludur.
Bu yolda nice engeller vardır.
Bu yolun nice engelleyenleri vardır.
Bu yolda haksızlık yapanlara, çalanlara, hakikatleri görmeyenlere, menfaat sahiplerine asla yer yoktur.
Bu yolda milleti hiçe sayanlara, devleti çiftlik yapanlara yer yoktur.
Çünkü bu dava;
Dursun Önkuzuların, Süleyman Özmenlerin, Mustafa Pehlivanoğullarının davasıdır,
Bu dava Dündar Taşerlerin, Gün Sazakların, Galip Erdemlerin davasıdır,
Bu dava Alparslan Türkeş’in davasıdır...
Bu davanın, bu yolun yani Ülkücü Hareketin mimarı Alparslan Türkeş “Ben, Türk milletini, sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye, rüşvet ve hile ile çiğnenen, çiğnetilen hukuk düzenlerine, ahlaktan mahrum bir hürriyete, tefeciliğe, karaborsaya yer veren bir iktisadi yapıya çağırmıyorum. Türklük gurur ve şuuruna, İslam ahlak ve faziletine, yoksullukla savaşa, adalette yarışa, birliğe, kardeşliğe, kısacası Hak yolu, hakikat yolu, Allah yoluna çağırıyorum.” diyerek Ülkücü Hareketin yolunda ne için yürüneceğini açıkça tarif etmiştir.
Bunun için, bu yolda yürüyenler attıkları adıma dikkat etmelidirler.
Bir menfaat bekleyenlerin, bir şeyler olmak isteyenlerin bu yolda yeri yoktur.
Bu yol, yüce Allah’ın rızasını kazanma yoludur.
Milliyetçi Ülkücü Hareket inandıklarını başarmak için siyaset yapar.
Türk milletinin kalkındırmak, muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak, refah ve mutluluk dolu bir hayatı sürekli kılmaktır bizim amacımız.
Gayemiz, Türk milletini eski ve büyük gücüne kavuşturmaktır.
Bu ideale gideceğimiz yolda inişler ve çıkışlar vardır.
Bunlara sabretmek ve sabırla davaya devam etmek gerekir.
Hz. Resulullah (AS) “Allah’tan kork ve sabret.” buyurmuşlardır.
Büyük idealleri gerçekleştirmek zaman alır, meşakkat ister, sabır ister...
Sabredemeyenler bu yolda olmamalıdırlar, bu yola çıkar için girenler derhâl çıkmalıdırlar.
Bu yolun çilesini çekmemişler, çekemeyenler, bu yoldan temizlenmelidirler.
Çünkü bu yol tertemizdir ve temiz kalmalıdır.
Bu yazıyı neden yazdın diyenler olursa diye yazının açıklamasını yapmak isterim.
Bu yazı; dün Milliyetçi Hareket Partisinin milletvekilliğini ya da üst düzey yöneticiliğini üstlenen, o makamlarda kalmak için her şeyi yapan ama listelerde ya da koltuklarda bugün kendilerine yer verilmeyince partiyi, yönetimi yerden yere vuranlaradır.
Koltuktayken ağızlarını açıp tek laf etmeyen ama koltuk gidince doğrucu Davut kesilenleredir.
Kısacası lafım “Öküz öldü, ortaklık bozuldu.” diyenleredir.
Kim kendini nereye koyar bilmem ama ne söylenecekse haddi ve hududunda ve dahi zamanında söylenmelidir.
Ya da sükût edilmelidir.