ARENA’DA PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI KONGRESİ VE DAVUTOĞLU’NUN ZEVALİ

23 Haziran 2016 11:24 Evin GÖKTAŞ
Okunma
1701
ARENADA PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI KONGRESİ VE DAVUTOĞLUNUN ZEVALİ

 


22 Mayıs 2016 Pazar günü AKP’nin 2. Olağanüstü Kongresi toplandı ve beklenen oldu. Kongrede, Binali Yıldırım 1.405 oy alarak AKP Genel Başkanı seçildi. Aynı gün Ahmet Davutoğlu’ndan görevi devralan Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından hükûmeti kurmakla görevlendirildi.
Binali Yıldırım, daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onayladığı 65. hükûmetin Bakanlar Kurulu listesini açıkladı.
Başbakan Yıldırım’ın, “demokrasi şöleni” diye nitelediği kongre, oysa Erdoğan’ın otoritesini daha da perçinlemek için formalite gereği yapıldı.
Türkiye, ilk kez yakın tarihinde bir başbakanın fiilen azledilmesine tanık oldu. Ahmet Davutoğlu, 21 ay boyunca birlikte çıktığı yol arkadaşı ve MKYK üyeleri tarafından âdeta arkadan vuruldu. Yurt dışında iken arkasından "siyasi pusu kurularak" istifaya sürüklenen Davutoğlu'nun bütün yetkileri elinden alındı.
Davutoğlu, AKP Genel Başkanlığı ve Başbakanlık görevini bırakması konusunda "Bunun sebebi zaruret." dedi ama bu zaruretin ne olduğunu bir türlü açıklamadı.
Ahmet Davutoğlu, davaya ve lidere bağlı olduğunu belirterek istifa etti.
Kongrede de sert mesajlar veren Davutoğlu, "Zaferle sonuçlanan bir seçimden kısa bir süre sonra yeni bir kongre için karşınıza çıkmak, benim arzu ettiğim bir şey değildi." dedi.
AKP’nin 2. Olağanüstü Kongresinde, Türk siyasi hayatında şimdiye kadar görülmeyen olaylar ve Nazi Almanya’sında yapılan toplantılara benzer sahneler yaşandı.
22 Mayıs 2016 Pazar günü, Türk siyasal hayatının en kısa “olağanüstü” kongresini izledik. Yaklaşık 10 saat içinde; AKP’nin Genel Başkanı, 50 kişilik Merkez Karar ve Yönetim Kurulu, Merkez Disiplin Kurulu, Siyasi Erdem ve Etik Kurulu, Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu üyeleri seçildi.
Kongrede, sadece, 3 kişinin konuşmasına izin verildi. Biri, delegeleri coşturan sunucu, diğerleri eski Genel Başkan Ahmet Davutoğlu ile yeni seçilen Genel Başkan ve Başbakan Binali Yıldırım. Divan Başkanlığını yapan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise oturduğu yerden konuştu. Bir delege dahi kürsüye çıkıp görüşlerini ifade edemedi.
Oysa çok önemli ve tarihî bir kongreydi. Parlamenter sistemden “partili cumhurbaşkanlığı” sistemine geçiş için hazırlanmış, parlamenter sistemle köprülerin atıldığı bir kongreydi.
“Temayül yoklamasında” ismi belirlendiği ileri sürülen Binali Yıldırım, tek aday olarak kongreye geldi ve seçildi. 50 kişilik MKYK listesi tek çizik bile olmadan geçti. Disiplin Kurulu, Erdem ve Etik Kurulu hatta Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu üyeleri de hiçbir engelle karşılaşmadan seçildi. “Parti İçi Demokrasi Kurulu” üyeleri bile görüşlerini ifade edemedi. Türkiye’nin her tarafından gelerek kongreye katılan delegeler de dilek ve temennilerini içine atarak geldikleri gibi memleketlerine geri döndü.
 
Kongreye Erdoğan'ın Mesajı Damga Vurdu
Kongreye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, "Cumhurbaşkanı'yla siyasi kadrosu arasındaki çarpık uygulamayı giderin." mesajı damgasını vurdu.
Kongredeki konuşmasında, "Cumhurbaşkanımıza söz veriyorum, davan davamız, yolun yolumuzdur." diyen Binali Yıldırım, delegelere de "En önemli iş fiilî durumu yasal hâle getirmektir. Başkanlık sistemini getirmeye hazır mısınız?" diye seslendi. Bu, onun ilk siyasi vaadiydi.
Kongrede divan başkanlığı yapan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın tavrı ve sözleri ise herkesi şoke etti. Bozdağ, divan üyeleri ile birlikte ayağa kalkarak Erdoğan'ın mesajını okumaya başlayınca salonda bulunan gazeteciler hariç bütün partililer ayağa kalkarak pürdikkat dinledi.
 
Erdoğan'a Ayak Uyduramayanlar Gidiyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönüşüme ayak uyduramayanları AKP'den, medyadan ve bürokrasiden birer birer tasfiye etti. AKP'den tasfiye edilenler son bir umutla Ahmet Davutoğlu'na tutunmaya çalıştılar. Ancak bu isimlerin Davutoğlu üzerinden yeniden partide etkinlik kurma çabası, Erdoğan'ın gözünden kaçmadı. Her türlü muhalefeti “AKP iktidarına karşı darbe” olarak gören Erdoğan, kendi çizgisine uymayanların tamamını tasfiye etti. Böylece Erdoğan, tek adamlaşırken AKP'nin zihnî dönüşümünü sağlayan kadrolar da birer birer ayıklandı.
Kürtlere özerklik tanınmasını öngören Büyük Orta Doğu Projesi'nin eş başkanı olduğunu ifade eden Erdoğan'ın tek adamlığa soyunmasının, toplumun büyük çoğunluğu tarafından “Türkiye için büyük bir felaket olacağı” düşünülüyor. 
 
Erdoğan, Yıldırım'ı Niçin Davutoğlu'na Tercih Etti?
Sürpriz bir şekilde Başbakanlık görevinden alınan Ahmet Davutoğlu, bilindiği gibi akademisyendi. Partide çok fazla bir tabanı yoktu. Partiye sonradan katılarak kendi tabanı ve kadrosunu oluşturmaya çalışıyordu. Oysa yeni atanan Binali Yıldırım'ın tabanı vardı. Uygulamadan geliyor ve yandaş medya tarafından açık açıkça "sahibinin sesi" olacağı ifade ediliyordu.
Erdoğan ve Davutoğlu arasındaki ayrışmanın temel sebeplerinden biri, başkanlık sistemi için yeteri kadar gayret göstermemesiydi.
1 Kasım'da aldığı oylardan sonra Ahmet Davutoğlu’na yapılan, sivil bir darbeden farksız oldu.
Siyasi kulislerde ve medyada niçin gittiğine ilişkin olarak "Obama ile randevusu, AB ile vize muafiyet anlaşması, ordu kimin emrinde çekişmesi" gibi hem iç hem de dış politikayla bağlantılı sebepler ileri sürüldü. Hatta Erdoğan ve Davutoğlu arasındaki en büyük çekişmenin, Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde yaşandığı iddia edildi.
Erdoğan, şimdiye kadar pek çok konuda keskin dönüşler yaptı ama hiçbirisi AB ile imzalanan vize muafiyeti anlaşmasında yaptığı kadar keskin olmadı. Bir hafta içinde önce vize muafiyetini öngören anlaşmanın kendi başbakanlığı döneminde yapıldığını ifade etti, daha sonra "Ben yapmıştım." dediği anlaşmaya uymadı.