OLİMPİK ANNE OLMAK

23 Haziran 2016 10:43 İbrahim Kaan ERTEN
Okunma
1849
  OLİMPİK ANNE OLMAK



Spor, sağlıklı yaşamın vazgeçilmez unsuru. Öyle vazgeçilmez ki Batılı ülkeler sportif faaliyetler için milyarlarca dolar harcayarak büyük yatırımlar yapıyor. Hedef; küçük yaştan itibaren çocuklara spor yapma alışkanlığı kazandırmak, yetenekli olanların geleceklerini de spor üzerine kurmalarını teşvik etmek.  
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki spor yapan çocuklar, diğerlerine göre fiziksel olarak güçlü olmalarının yanı sıra daha sağlıklı bir gelişim gösteriyorlar. 
Sadece bu da değil; spor yapan çocuklarda disiplin, hedefe odaklılık, takım çalışmasına yatkınlık ve özgüven gibi kabiliyetler de gelişiyor. Bunlar, beraberinde eğitim hayatında da başarıyı getiriyor.
Ancak sporcu bir çocuk için kilit nokta ebeveynler. Özellikle de anneler. Bu konuda Türkiye'nin karnesi ise zayıflarla dolu…
Yapılan istatistiki çalışmalara göre, Türkiye genelinde 5-13 yaş arası çocuk sahibi olan 25-45 yaş aralığındaki annelerin çocuklarından sadece %20'si bilinçli olarak spor yapıyor.
İşte bu yüzden 2015 yılında bir hareket başlatıldı. Bunun adı : "Olimpik Anne Hareketi"
Bu hareketin amacı annelerin çocuklarını spora yöneltmelerini sağlamak, bunun için ortam hazırlamaları için onlara destek olmak.  
Bu harekete destek veren anneler "olimpik anne" kabul ediliyor. 
Bu fedakâr annelerden Eylem Limon, Berna Morgül Kılıç, Mine Çınar Bayram ve Sibel Yalçın'a olimpik anne olmaya nasıl karar verdiklerini ve yaşadıklarını sorduk. 
Berna Hanım, çocuğunuzu özel bir sebeple mi spora başlattınız? 
Berna Morgül Kılıç: "Evet. Oğlum kinestetik bir çocuk ve biraz da dikkat eksikliği semptomlarına sahip. O yüzden sahip olduğu fazla enerjiyi kendi doğasına da uygun bir şekilde doğru alanlara yönlendirmek gerekiyordu. Bu yüzden spora başladık. Amacım, oğlumun hem fiziksel hem de ruhsal gelişim sürecini olumlu bir şekilde ilerletmesi ve en önemlisi de bunu yaparken de zevk alabilmesiydi."
Eylem Hanım, sizin çocuğunuzu spora yöneltmenizin özel bir sebebi var mı?  
Eylem Limon: "Benim oğlum sosyal bir çocuk değildi. Kolay arkadaş edinemiyor, arkadaş ortamlarında çekingen davranıyordu. Kendine güvenmesi ve daha sosyal olabilmesi için spor yapmasını istedik. Bunda da başarılı olduk. Sporun çocuklar için hem sosyal, hem de fiziksel acıdan önemli olduğu söyleniyordu. Biz yaşayarak öğrendik." 
Mine Hanım, çocuğunuzun geleceği ile ilgili bir planınız var mı? Çocuğunuz ne düşünüyor?
Mine Çınar Bayram: "Her anne gibi ben de öncelikle çocuğumun iyi bir sporcu ve örnek bir insan olmasını istiyorum. Oğlum da bu yolda iyi bir sporcu olmayı hayal ediyor. Ancak bu noktada önemli bir şey söyleyeceğim. Hayal ederken bunların gerçek olabilmesi için çok çalışması çok mücadele etmesi gerektiğini de yine spor sayesinde öğrendi. Gelecek için umutluyuz."
Sibel Hanım, siz ne düşünüyorsunuz? 
Sibel Yalçın: "Bizim kafamızı meşgul eden, Türkiye'deki eğitim sistemi ve çocuğumuzun kuracağı hayat. Akademik başarısı geleceği açısından çok önemli… Tabii spor da sürecek ancak akademik kariyer önemli. Bunu etkilememesi kaydıyla performans sporcusu olmasını destekliyorum. Bu konuyu oğlumla da konuştuk. O da aynı düşüncede. Geleceği bu şekilde planladık. 
Sporcu annesi olmak kolay mı?  
Mine Çınar Bayram: "Öncelikle sporu hayatınıza sokmalısınız. Kesinlikle çocuğunuza zaman ayırmanız gerekiyor. Sadece maçlara antrenmanlara eşlik etmekle kalmıyorsunuz. Bu işin bir de mutfağı ve arka planı var. Çocuğunuzun beslenmesini, formaların, havluların, ayakkabıların temizliği ve hijyeni tekrar tekrar ve zamanında yapılması, anneler için ritüel hâlini alıyor."
Sibel Yalçın: "Elbette ki mutfağı ve arka planı var. Çok sık ve düzenli şekilde antrenmanlara, maçlara gidiyoruz. En başta yaşam planlamamızı antrenman, maç gün ve saatlerine göre yapıyoruz. Yorulduğunda, iyi performans sergileyemediğinde, maç kaybettiğinde bu süreci en iyi şekilde yönetmeye çalışıyorsunuz ama zorlu spor yaşamının kazandırdıklarını da görünce tüm zorluklar da bir anda silinip gidiyor."
Berna Morgül Kılıç: "Zorluk değil ama bir çeşit adanmışlık, iyi bir zaman ve durum planlaması ve biraz da fedakârlık gerekiyor. Bazen şikâyet ediyor olsak da, önceliklerimizi baştan buna göre belirlediğinizde fazla sorun olmuyor." 
Eylem Limon: "Sporcu annesi olmak demeyelim sporcu ailesi olmak gerçekten çok zor. Daha önce basketbolla en ufak bir ilginiz yokken hayatınız tam anlamıyla basketbol oluyor. Her şeyini antrenman gün ve saatlerine göre ayarlamaya başlıyorsunuz. Hayatınızın merkezine basketbolu koyuyorsunuz."
Çocuğunu sporcu yetiştiren fedakâr annelerin tavsiyeleri de var.
Genel kanının aksine sporun okuldaki dersleri olumsuz etkilemediğini ısrarla belirtiyorlar. Yaşayarak öğrendikleri önemli ayrıntılar var. Önceliklerin saptanması, kararlı ve sabırlı olmak… Bir diğer faktör de devamlılık.
Çocuğun hangi sporu yapmak istediğine kendi karar vermesi gerektiğini söylüyorlar. Burada amacın profesyoneller yetiştirmekten ziyade sağlıklı ve mutlu bireylerden oluşan bir toplum oluşturmak olduğuna işaret ediyorlar ki şimdilerde en çok ihtiyaç duyduğumuz şey…