SÜPER SPORCULARIN SIRRI NEDİR?

28 Ekim 2015 11:18 İbrahim Kaan ERTEN
Okunma
3884
SÜPER SPORCULARIN SIRRI NEDİR?

 
 
 
İbrahim Kaan ERTEN
 
Televizyon ekranlarının karşısına geçip spor müsabakalarını izlemeye başladığımızda gözlerimiz süper yetenekleri arar. Messi'den sıra dışı bir çalım atmasını, Hüseyin Bolt'tan 100 ve 200 metrede dünya rekorunu bir kez daha kırmasını ya da NBA'in süper siyahlarından yer çekimine meydan okuyan smaçlar yapmasını bekleriz.  Ancak ne yazık ki bütün dünyada bunlar gibi sıra dışı sporcu sayısı çok azdır. Peki neden? 
Spor bilimciler uzun süredir bu işin sırrını arıyor. Farklı görüşler olsa da son araştırmalar gösteriyor ki konu gelip genetik yapıda düğümleniyor. 
Durum böyle olunca sporcular açısından cevabı aranan soru, gösterilen performans kalıtsal mı, yoksa sonradan mı kazanılıyor?
Bilim insanlarının bu konuda ilk söylediği, “Zamanında, doğru seçilmiş yetenekli bir sporcunun, uzun süreli sistematik ve planlanmış antrenman programı ile yüksek performansa ulaşması mümkün.”
Ancak bu işin bir adım ötesi genetik yapı ile ilgili. Hücrenin kromozomlarında bulunan, canlı bireylerin kalıtsal karakterlerini taşıyıp nesilden nesle aktaran kalıtım faktörleri, “gen” olarak adlandırılmakta. Bilimsel veriler her bireyde yaklaşık 20-25 bin gen olduğunu ortaya koyuyor. Bu genlerin %99,9’u her birey için benzer özellikler taşıyor. Geriye kalan binde birlik kısım, bizi diğer insanlardan farklı kılıyor. Spor bilimciler de işte bu binde birlik farklılığı sporcularda daha belirgin biçimde ortaya çıkartmak için çaba harcıyor. 
Uzun soluklu ve sabır isteyen iş, sportif yatkınlıkların saptanması ile başlıyor. Sportif yatkınlık, bir sporcunun anatomik ve fizyolojik olarak hangi dala uygun olduğunun belirlenmesi anlamına geliyor. Bu yatkınlıkları da binde birlik genetik farklılıklar belirliyor.    
İkinci adımda ise sporcuların genetik alt yapısını test edilerek farklılıkları ortaya çıkarılıyor. Böylece performans sporlarında hayati önemdeki, sporcunun kuvvet, dayanıklılık, kas yapısı ve oksijen kapasitesi somut ayrıcalıklarla belirleniyor.  
Genetik çalışmalar genellikle 3 temel yöntemle yapılıyor. Birinci yöntem, belirli fiziksel özelliklerin kalıtsal geçişinin araştırılması; ikinci yöntem, fiziksel özellikleri uyumlu büyük grupların gen haritalarının çıkartılması; üçüncü yöntem ise fiziksel özelliklere etki ettiği düşünülen genlerin özel olarak araştırılması şeklinde özetlenebilir. 
Şu anda özellikle ikinci ve üçüncü yöntemler üzerinde ayrıntılı çalışmalar yapılmakta. 
İkinci yöntem olan sporcunun gen haritasının çıkartılması ile genlerin birbirlerine olan uzaklıkları incelenebilmekte. Bu şekilde sporcuyu diğerlerinden bir adım öteye taşıyacak belirleyici genler üzerinde istatistiksel çalışmalar yapılabilmekte. 
 Üçüncü yöntem aslında bir karma çalışma. Önce sporcunun özelliklerine etkisi olduğu düşünülen ayrıcalıklı genler incelenme altına alınmakta. Bu arada bir yandan da incelenen genin haritası çıkartılmakta... Çifte analiz elde edilecek sonuçları pekiştirse de bu, oldukça uzun soluklu ve teferruatlı bir iş. 
Bu çalışmalar birçok ülkede uzun zamandır yapılmakta. Türkiye de ise konu bugüne kadar yeterince önemsenmiş değil.
Oysa sporcuların genetik profillerinin bilim insanları tarafından çıkartılmasının ardından elde edilen bulguların takım antrenörleri ile paylaşılması ve bireysel çalışma programlarının geliştirilmesi mümkün.
Bu da uzun vade de oldukça başarılı sporcuların yetiştirilmesine anlamına geliyor. Tabii ki bu iş için zaman ve bütçe ayrılması gerekiyor.
Uluslararası spor müsabakalarında gönderde Türk bayrağı dalgalandığında gözleri dolmayan bir insanı (hainler dışında) bu topraklarda göremezsiniz. Eğer sporda başarı istiyorsak kendi laboratuvarlarımızda, kendi spor bilimcilerimizin çalışmaları altın değerinde.
Bu iş zaman alsa da yapılacak çalışmalarla üstün yeteneklerle bezenmiş başarılı sporcu sorunumuzu kökünden çözebiliriz. Böylece uluslararası alanda başarılar elde etmek için yurt dışından ithal ettiğimiz, uyruklarını değiştirdiğimiz insanlara da ihtiyacımız kalmaz.