Toplumsal Ekonomik ve Siyasal Araştırmalar Vakfı (TESAV) Başkanı Erol Tuncer; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından önerilen yönetim modelinin, bilinen başkanlık sistemiyle ve demokratik rejimle uzaktan yakından ilgisi bulunmadığını belirtti.
Başkanlık sistemleri hakkında kaleme aldığı inceleme yazısında “Peki bu sistem nasıl adlandırılacak?” sorusuna cevap arayan Erol Tuncer, “Erdoğan buna ‘Türk usulü başkanlık sistemi.’ diyor. Sistem bu hâliyle olsa olsa ‘Türk usulü tek adam yönetimi’ olur.” ifadelerini kullandı.
Tuncer; inceleme yazısında, Türkiye gibi demokratik gelenekleri güçlü olmayan ülkelerde başkanda biriken yürütme yetkisinin, otoriter eğilimleri besleyerek kolaylıkla kişisel yönetimlere dönüşebileceğini kaydetti.
Erol Tuncer, başkanlık sisteminin Türkiye’de uygulanmasının doğuracağı sakıncaları dile getirirken görüşlere yer verdi:
“Yaşadığımız bunalımların nedenini sistemden öte bir yerde, kendimizde aramak zorundayız. Çünkü hiç bir sistemin, insan unsurunu göz ardı ederek başarıya ulaşması düşünülemez. Siyasal sistemlerin belli bir toplumsal birikimin ürünü olduğunu, kurumlarıyla ve gelenekleriyle bir bütün oluşturduğunu unutmamak gerekiyor. O nedenle hazır sistemlerin her toplumda olumlu sonuç vereceğine dair bir güvence yoktur. Nitekim başkanlık sistemi, ABD dışındaki ülkelerde başarılı olamamıştır. Başkanlık sistemindeki güçlü yürütmenin doğurduğu sakıncaları dengelemek üzere, karşı denge ve denetleme mekanizmalarının oluşturulduğu biliniyor. Siyasal ve kültürel altyapımızın bu mekanizmalar için yeterli olduğunu söylemek zor. Bizim gibi demokratik gelenekleri güçlü olmayan ülkelerde başkanda biriken yürütme yetkisi, otoriter eğilimleri besleyerek kolaylıkla kişisel yönetimlere dönüştürülebilir. Birçok Latin Amerika ülkesinin başına gelen budur. Başkanlık sistemini şu sırada bizim için çekici kılan, yönetimde etkinliğin sağlanması ve ülkenin hükûmet bunalımlarından korunmasıdır. Ancak geçmiş deneylerimiz, bazen güçlü hükûmetlerin de istikrarsızlık nedeni olabileceğini gösteriyor. Aşırı güçlenmiş bir tek parti iktidarının hüküm sürdüğü 1950-1960 döneminde tırmanan bunalımın, 1960 müdahalesi ile sonuçlandığı unutulmamalı. Altı çizilmesi gereken husus, sistemlerin siyasal ve kültürel altyapıyla birlikte bir bütün oluşturduğudur. Diğer ülkelerde iyi sonuç vermiş olan uygulamaların ülkemizde de başarılı olacağı yolunda, yanılgılara yol açabilecek önyargılardan kaçınmak gerekiyor. Parti içi diktaların bile önlenemediği bir siyaset ortamında, başkanlık sisteminin olası sakıncalarından korunmanın kolay olmayacağını düşünüyoruz. Demokrasinin yeterince özümsenmediği bir ülkede, başkanlık sisteminin yararlarından çok sakıncalarının ortaya çıkması olasılığını gözden uzak tutmamak gerekiyor. Başkanlık sistemi ülke gerçekleri ışığında enine boyuna tartışılmalı, ancak bu tartışmalar, mevcut sistemin işleyişindeki çözüm arayışlarını unutturmamalıdır.”
AK PARTİ'NİN BAŞKANLIK ÖNERİSİ
TASEV Başkanı Tuncer, AKP’nin başkanlık önerisini de şöyle değerlendirdi:
“Ülkemizde parlamenter sistem, kurallarına göre işliyor mu? Yasama organı, yürütmenin egemenliği altında. (Parti içi demokrasi işlemiyor.) Şimdi yargı da belli oranda yürütmenin egemenlik alanı içine girdi. Cumhurbaşkanını halk seçiyor. Cumhurbaşkanı, bir parlamenter sistemde olması gerekenden çok fazla yetkiye sahip… Bizdeki sistem, ‘parti başkanlıkları sistemi’ olarak da adlandırılabilir.
Başkanlık sistemine ihtiyaç duyulmasının nedenleri: Bir partinin tek başına hükûmet kuramadığı dönemlerde, koalisyon hükûmetlerini kurmada, işletmede ve sürdürmede ortaya çıkan sorunlar, bunun yarattığı siyasal istikrarsızlık, başkanlık sistemini gündeme getirir. Bir dönemde Özal ve Demirel bu ihtiyacı dile getirmişlerdi. O dönemlerde hiçbir parti tek başına hükûmet kuracak çoğunluğu elde edememişti. Oysa AK Parti iktidarı döneminde siyasal istikrar sorunu yaşanmadı. O kadar ki, bu parti ülkede siyasal istikrarı sağlamakla övündü, bu gerekçeyle seçmenlerden oy istedi. O nedenle cumhurbaşkanı değil, başkan olması gerekiyor. Peki başkanlık sisteminde başkanı sınırlayan denge ve fren mekanizmalarına razı mı? Hayır. Erdoğan, başkana geniş hareket olanağı veren, denetimden uzak bir başkanlık arzu ediyor.”
“TÜRK USULÜ TEK ADAM YÖNETİMİ”
“Önerilen sistemde senato olmayacak. Yasama organı tek meclisten ibaret olacak. Başkan meclise karşı sorumlu olmayacak, halka karşı sorumlu olacak. Başkan istediği zaman meclisi feshedebilecek. Başkan, bakanlarını meclis dışından atayacak. Meclis, hükûmeti ya da tek tek bakanları düşüremeyecek. Meclis hükûmet ya da bakanları denetleyemeyecek. Başkan, partisinin başında kalacak, böylece yürütmeyi egemenliği altında tutabilecek. Hükûmet tasarısı olmayacak. Milletvekilleri kanun teklifi verebilecek. Başkan; bakanları, valileri, kamu görevlilerini atayacak, ancak bu atamalar Meclisin onayından geçmeyecek. Önerilen sistemde başkanın, mevcut Anayasa’mızdan aynen ya da genişletilerek alınan yahut da yeni getirilen yetkileri var. Önerilen sistemin ABD’deki başkanlık sistemine benzeyen yanları: Yürütme organı tek başlı, başkanın altında başbakan yok. Başkanı halk seçiyor. Başkan ve bakanları Meclise karşı sorumlu değil. Meclis, hükûmeti düşüremiyor. Önerilen sistemin ABD’deki başkanlık sistemine benzemeyen yanları: Eyaletler yok. Senato yok, parlamento tek Meclisli. Başkan, Meclisi feshedebiliyor (TBMM ve başkan, tek başına her iki organın birlikte yenilenmesine karar verebiliyor). Bakanlar ve kamu görevlilerinin atamaları Meclisin onayından geçmiyor. Başkan kararname çıkarabiliyor (Yönetmelik de çıkarabiliyor.) (Yarı başkanlık sisteminden alınma bir yetki.) Başkan partili olabiliyor (Böylece yasamayı etkileme olanağına da sahip.).
Sonuç: Başkan seçilecek kişi, hem bizim cumhurbaşkanının hem de Fransa cumhurbaşkanı ve ABD başkanının yetkilerini kullanacak. Ancak hiçbir denetime de tabi olmayacak. (Oysa ABD başkanı yargı ve yasamanın sıkı denetimi altındadır.) Yeryüzünde bu kadar yetkiyi devlet başkanında toplayan hiçbir demokratik ülke yoktur. Başkanlık sistemi güçlü kuvvetler ayrılığına dayanır. Yasama, yürütme ve yargı birbirini denetler. Oysa önerilen sistemde kuvvetler ayrılığı yerine olsa olsa kuvvetler birliğinden söz edilebilir. Önerilen sistemin, bilinen başkanlık sistemiyle ve de demokratik rejimle, uzaktan yakından ilgisi yoktur. Peki bu sistem nasıl adlandırılacak? Erdoğan buna ‘Türk usulü başkanlık sistemi.’ diyor. Sistem bu hâliyle olsa olsa ‘Türk usulü tek adam yönetimi’ olur.”