Eski AP'li Bakan Ali Naili ERDEM: "SİYASETTE İHTİRASLARINI YENEMEYEN İNSANLAR ÖN PLANDA"

09 Aralık 2015 10:14 Evin GÖKTAŞ
Okunma
3459
  Eski APli Bakan Ali Naili ERDEM: SİYASETTE İHTİRASLARINI YENEMEYEN İNSANLAR ÖN PLANDA


 

Ali Naili Erdem; Türkiye'yi şu anda barış ve huzur yanlısı değil, savaş ve kavga yanlısı insanların yönettiğini söyledi.
Erdem, "Bugün ülkemizi içinde bulunduğu bu durumdan kurtaracak güçlü merkez sağ bir partiye ihtiyaç var." dedi.

 
Bir dönem Ankara'da politikanın en popüler isimlerinden olan eski Adalet Partili (AP) Bakanlardan Ali Naili Erdem, Türkiye'yi şu anda barış ve huzur yanlısı değil, savaş ve kavga yanlısı insanların yönettiğini kaydetti.
Erdem, "İç ve dış mihraklar el ele vererek Türkiye'de merkez sağ siyaseti bitirdi. Bugün ülkemizi içinde bulunduğu bu durumdan kurtaracak güçlü merkez sağ bir partiye büyük ihtiyaç var." diye konuştu.
Merhum Alpaslan Türkeş'le Milliyetçi Cephe hükûmetleri döneminde uzun yıllar birlikte çalıştığını belirterek "Türkeş dostumdu ve iyi bir vatanperverdi." dedi.
"1983'ün yaz döneminde Zincirbozan’da dört ay süren mahpus hayatını yaşayan politikacılardan biri de Süleyman Demirel’in yakın arkadaşlarından Ali Naili Erdem’di.  
Adnan Menderes’in avukatlığını yapan, 40 yılı aşkın siyaset hayatında Süleyman Demirel hükûmetlerinde Çalışma ve Millî Eğitim Bakanlıklarını yürüten, aynı zamanda şair ve yazar olan Erdem'le merkez sağ siyaseti ile Türkiye gündemini konuştuk.
 
- Türkiye 6 ayda iki genel seçim yaşadı. Her iki seçim sonucunda seçmen ne mesaj verdi?
7 Haziran Seçimleri şunu gösterdi: Seçmen aklınızı başınıza alın, dedi. Kavgalarınızı ve ihtiraslarınızı bir tarafa atın. Hırslarınızı bitirin aklı ön plana çıkarın, hükûmet meselesini ahenk içinde çözün. 7 Haziran Seçimleri sonucunda millet hükûmeti tek başına kurma imkânı vermezken 1 Kasım Seçimlerinde tersi oldu. 7 Haziran'da MHP büyük başarı elde etti. Partiler vatan içindir, vatan partiler için değildir. Hiç kimse Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünü bozacak bir hareket içinde olamaz. 7 Haziran'dan sonra keşke bir koalisyon hükûmeti kurulabilseydi. Koalisyon hiç de kötü bir şey değil. Türk toplumu koalisyona hazırdı ve en uygunu da buydu. Türk toplumunun henüz demokrasi kültürü tekâmül etmiş değil. Koalisyon masasına oturanlar eğer kendilerini değil de ülke menfaatlerini ön plana çıkarıyorlarsa koalisyon çok rahat yürür. Ben üç ayrı koalisyon hükûmetinde bulundum ve hiçbirisinde sıkıntı çekmedim. Koalisyonları yadırgamamak lazım… Kara Avrupa’sının sistemleri içerisinde koalisyonlar, mükemmel başarılı olmuş sistemlerdir. Yeter ki iyi siyasiler bunu oluştursun.
 
- Siz merkez sağın çok önemli bir duayen politikacısısınız. Merhum Alpaslan Türkeş Bey'le tanışıyor muydunuz?
Rahmetli Türkeş benim dostumdu. Bir vatanperverdi. Türklük sevdası ile yaşadı. Mekânı cennet olsun. Yapmaya çalıştığı şey, Türk düşüncesini hiçbir bağnaz düşünceye feda etmeden gerçek kimliği ile iktidar yapmaktı. İdealist, namuslu ve haysiyetli adamdı. Milliyetçi Cephe hükûmetlerinde birlikte uzun yıllar görev yaptık. Sağlıklı bir millî eğitimin, sağlıklı bir Türkiye'nin var olmasında büyük katkısı olmuştur. Onurlu ve pozitif bir adamdı. Menfi hiçbir tarafını görmedim. Kavga adamı değil, idealist ve namuslu bir devlet adamıydı. Bir fikrin sahibiydi. Fikri olan, namuslu bir adamdı. Bana göre Türkeş, Arif Nihat Asya'nın söylediği gibi, kendi düşünce zinciri çerisinde yere düşmeyecek bir bayraktır.
 
- Merkez sağın Türk siyasal hayatındaki önemine değinir misiniz? Bugün merkez sağ siyaset Türkiye'de neden zayıfladı?
Türk düşüncesini iktidar yapacak ve çağdaş uygarlık düzeyine çıkaracak olan, kendi kökümüzü ve tarihimizi inkâr etmeden, geleceğe dönük stratejileri uygulamaya koymada öncü olacak siyasi hareket; merkez sağdır. Türkiye'nin çağdaşlaşmasını ve zenginleşmesini istemeyen güçler iç ve dış mihraklar el ele verdiler. Neden durup dururken Adnan Menderes'i astılar? Neden 12 Mart tarihli muhtıra geldi? Neden 12 Eylül oldu? Her defasında kabak bizim başımıza patladı. Düşünen, aklı ve bilimi iktidar yapmaya çalışanlar merkez sağda kümelenmişti. Halkın duygu ve düşüncelerine tercüman olan siyasi parti DP, AP, DYP'dir. Büyük reyler almışsınız. Gayet iyi hatırlıyorum. Türkiye'nin bütününü kucaklayan siyasi parti merkez sağdır. Benim senin tefrikası olmamış, benden senden ayrımı yapılmamış bir anlayışın mensupları merkez sağdaydı. Biz bütün Türkiye'yi kucakladık. Hakkâri'nin Yüksekova’sı ile İstanbul'un Şişli'sinde yaşayan benim vatandaşımdı. Aralarında hiçbir fark gözetmeksizin… İşte buna tahammül edemediler.
AKP merkez sağ bir parti değildir ve Türkiye'de merkez sağ mutlak suretle yeniden kurulmalıdır. Merkez sağ, dağıtan değil; toplayan bir siyasi anlayışa sahiptir. Merkez sağ, benimsediği millî kültürümüzü yaşatmıştır ve kendi kültürümüzü dünyanın evrensel kültürü ile ahenkli kılmıştır. Kendi hudutlarımız içerisinde dünya ile ilişkisini kesmiş bir Türkiye yerine dünya ile iletişim içerisinde olan bir Türkiye. Burada önemli olan, milletin zengin olmasıdır. Ne yapmalıyız ki millet zengin olsun? Zenginleşen milletin yolundan devlete doğru gidilmelidir. O itibarla ister Anglosakson ister Angloamerikan isterse Kara Avrupa'sındaki devletleri tetkik ettiğiniz zaman hepsinde önce birey gelir. “Birey şaheserdir, devlet de birey içindir. Millet mutlu olursa devlet de devlet olur.” Merkez sağın esas yapısı bu siyasete dayanır.
 
- Türkiye'nin şu içinde bulunduğu genel durumu hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Şu anda Türkiye istediğimiz noktada değil. Cumhuriyet’in temeli kültürdür. Cumhuriyet’in amaçlarından biri de Türkiye'yi çağdaş bir devlet seviyesine yükseltmektir. Bu nasıl olacaktır? Bu ekonomimizle, kültürümüzle, siyasi yapımızla, sosyal dokumuzla olacaktır. Bunlar ahenkli olarak yürümedi. Türkiye cahillerin ve yoksulların ülkesi değil, okumuşların ve zenginlerin ülkesi olmalıydık. Ancak Türkiye bugün bu noktada değil. Son dönem içerisinde hiçbir yatırım yapılmadan geçen yıllar var. Yatırım yapılmadan Türk insanı karnını doyuramaz. Yatırım yapmadan da çağdaş devlet olamazsınız. Çağdaş devlet olamadığınız müddetçe de eliniz başkalarına muhtaç hâlde dolaşırsınız. Süleyman Demirel bunların hepsini yok etmek için çalışmış bir insandı. Bugün bana sorarsanız ihtiraslarını yenemeyen insanlar çok ön planda. Akılları ile değil ihtirasları ve duygularıyla hareket ediyorlar. Bir önemli şey daha söyleyeyim. Metafizik ama akıl çok daha önemli. Bilim, bilim yine bilim... Bilimi ve aklı reddettiğiniz zaman büyük bir çıkmazın içine girersiniz. Allah aşkına ne işimiz var bizim Suriye'de, söyler misiniz? Şu anda Suriye'nin kapılarında elleri tetikte Mehmetçikler beklemekte. Türkiye'yi yeni bir maceraya sokmaya kimin ne hakkı var? Enver Paşa Osmanlıyı harbin içine soktuğu için Osmanlı eriyip gitti, “Yurtta sulh cihanda sulh!” diyen Mustafa Kemal Atatürk, kendi iç ve dış politikasını ortaya koymuştur.
 
- Şu anda Türkiye'yi barışın insanları mı savaşın insanları mı yönetiyor?
Benim gördüğüm kadarıyla savaşın ve kavganın insanları yönetiyor. Agresif ve öfkeli... Ne demek “Ben öfkeyi ben politikamın esası yaptım.” Öfke politika olmaz. Sevgi, vefa ve muhabbet politika olur. Ne demek “Kindar ve dindar nesil yetiştireceğiz.” Bunun anlamı ne Allah aşkına? Kin ile din nasıl bir araya gelebilir? Dinin ve İslam’ın olduğu yerde kin olmaz. Bugün ekonomimizde büyük bir cari açığımız bulunmaktadır. Bu cari açığın kapanmasını mümkün görmüyorum. Yunanistan'la mukayese etmiyorum. Yunanistan kötü noktada ama cari açığı hiç yok. Bizim hem iç hem de dış borcumuz var. Bir bakan diyor ki “30 milyon vatandaşın karnını doyururuz.” Nereden ve nasıl doyurabiliyorsun, bunun anlamı ne? Devletin görevi, doğrudan doğruya vatandaşın kendi ayaklarının üzerinde kendi ciddi imkânları ile kalabilmesidir. Demokrasi insanı yaşatır. Komünizm devleti büyütür. Bizler Cumhuriyet kuşakları olarak kendi insanımız kendi ayakları üzerinde nasıl durabilir diye hep çalıştık. Onun için demokraside önemli olan bireydir. Bireyin ortaya koymuş olduğu şahsiyet ve onun yapmış olduğu başarılar ve fiziki çalışmalardır. Bugünü tetkik ettiğimiz zaman; söyler misiniz bana, dışarıdan aldığımız elektrik kesilse, Rusya'dan aldığımız doğalgaz akışı dursa etse biz ne yapacağız? O zaman nasıl bir ülke olur burası? Onun için enerjini kendin üreteceksin. Enerjinle sanayileşeceksin ondan sonra da bilgi toplumuna geçeceksin. Sanayileşmemizi tamamlayamadığımız için bilgi toplumuna henüz geçemedik. Şu anda sanayileşememiş ve bilgi toplumu olmamış gözüküyoruz. Başkalarının verdiğine muhtaç bir toplumuz. Dışarıdan gönderilen sıcak para ile ayakta kalmaya çalışan bir Türkiye olduk. Sıcak parayı kestikleri zaman herkes olduğu yere oturur.
 
- Yıllarca birlikte aynı partide politika yaptığınız Merhum Süleyman Demirel hakkında neler söyleyebilirsiniz? Süleyman Bey'in yokluğu bugün ne anlam ifade ediyor?
Süleyman Demirel, Türk ve Türkiye sevdalısı ve bir idealistti. Anadolu insanının çalı dibinden ve kerpiç evlerden kurtularak modern bir Türkiye'de yaşamasını amaçlayan müstesna bir liderdi. Akıl deryası, bir dost, bir vefalı bir insan… Atatürk ilke ve inkılaplarını benimsemiş, Batılılaşma hareketini dışlamamış, “Kökü mazide olan ati.” dediğimiz anlayışın uygulayıcısı. Türkiye'nin kalkınma mücadelesini namusu ve şerefiyle vermiş bir adam. Türkiye'yi komünizm bataklığından kurtaran bir lider… Süleyman Bey, insan sevgisi ile dopdolu bir adamdı. “Önce insan.” derdi. Türk insanını daima en güzel şekilde temsil etmeyi amaçlamış yüce bir ruhtu. Öz toprağımızın insanı idi. Kopya değil, taklit değil, bu toprağın güneşi, yağmuru ile yaşamış büyümüş bir insan. O nedenle Süleyman Bey’in her hareketinde yerli bir insanın başarısı ve becerisi vardır. Bayrağına çok yürekten bağlı, ezanı Muhammed'e yürekten inançlı bir adamdı. Bir akıl adamı olduğu kadar bir gönül adamıydı. İnancı ile aklını, imanı ile gönlünü bütünleştirmiş bir insandı. Yolsuzluğun, cahilliğin, sefaletin karşısında mutlak surette duran bir insandı. Süleyman Bey'in yokluğu bugün çok şey ifade ediyor. Bomboş… Bir büyük boşluk… Bana göre ışıkların sönmesi. “Anamın kolları su taşımaktan uzadı.” derken Anadolu kadınının susuzluktun çektiği ıstırabı dile getiriyordu. Bunu kaç kişi hissediyor acaba? Süleyman Bey bir konuşmasında “Aziz milletim! Şu anda Urfa'da, Diyarbakır'da kuşlar susuzluktan havada uçamıyor, düşüyor.” demişti. Bu yürek kimde var acaba? Bir cesur yüreği ve sevecen insanı kaybettik.
 
- Süleyman Bey'le ilgili bir anınızı anlatır mısınız? Ayrıca okuyucularımıza son olarak ne gibi mesajlarda bulunabilirsiniz?
GAP tamamlandı, yan yanayız. Bana şunu dedi: “Düşünebiliyor musun sevgili Nail, bu suları bir gün Konya Ovası’na aktarsak ve Konya karşımıza yeni bir Çukurova olarak çıksa nasıl zengin bir Türkiye oluruz değil mi?” Bu benim hatıralarımda en müstesna anılarından biridir. Toprağı vatan kılsınlar, kavganın yerine fabrikaları çoğaltsınlar. Yokluğu devletin verdiği sadaka politikası ile değil, herkese iş bularak halletsinler. Millî eğitimi gerçekten rayına oturtsunlar. Millî eğitimin temelinde millîlik vardır. Fikri hür, vicdanı hür, nesillerin yetişmesi millî eğitime bağlıdır. Bizim bugün bir numaralı problemimiz, millî eğitimdir. İnsanımıza, vatanın bütünlüğüne sahip çıkalım. Milletin birliğine ve bütünlüğüne sahip çıkalım. Daha büyük ve daha zengin bir Türkiye’yi, kimselere muhtaç olmadan kendi ayakları üzerinde yürüyen bir Türkiye'yi var etmek politikacıların bir numaralı görevi olmalıdır.
 
BİYOGRAFİ
 
Ali Naili Erdem; eski bakan, milletvekili. 17 Şubat 1927 tarihinde İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde doğdu. İlköğrenimini Kemalpaşa İlkokulunda, ortaöğrenimini İzmir’de yaptı. 1950-1951 Dönemi Ankara Hukuk Fakültesi mezunu. 1954-1961 yılları arasında avukatlık yaptı. 1945’ten beri Fikirler, Töre, Kemalist Ülkü, Çınar, Edebiyat Dergisi, Gülpınar, İlk Yaz, Çaba, Şiir Defteri ve Çağrı gibi birçok dergide şiirleri neşredildi. 1965’ten beri Tercüman, Milliyet, Ortadoğu, Yeni Asır, Ege Ekspres, Ege Telgraf gazetelerinde ve Maya dergisinde makaleleri yayımlandı. 1961-1980 arası 1, 2, 3, 4 ve 5. Dönem İzmir Milletvekili. Sanayi, Çalışma (iki defa) ve Millî Eğitim Bakanlığı yaptı. 1980 Askerî Darbesi’nden sonra ülkenin çeşitli yerlerinde konferanslar verdi. Toplumsal Düşünce Derneği ile İzmir Kültür ve Dayanışma Derneği Onursal Başkanı; İzmir Ege Sanayicileri Derneği, Çanakkale Şehitlerini Koruma Derneği, Edebiyat Derneği ve Basın Cemiyeti üyesi. Bu Toprağın İnsanları, Sevda Kuşatması adlarını taşıyan iki şiir kitabı ve bir de Siyasetin Yollarında isimli anı kitabı yayımlandı. Erdem; evli ve 3 kız, 5 torun sahibi.