SUNUŞ

28 Ekim 2015 10:39 Dr. Veysi Kayıran
Okunma
1899

 
 
7 Haziran’da ortaya çıkan seçim sonuçlarından memnun olmayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP’nin bir erken seçimde yeniden şans arama arzusu yüzünden büyük bir fırsat kaçırıldı. Bülent Arınç’ın da ima ettiği gibi, AKP’nin ipe un sermesi neticesinde Türkiye en sıkıntılı günlerinde koalisyon hükûmeti kurup büyük bir onarım hamlesi gerçekleştirme şansını kaybetti.
Siyasi tarihimizde bir ilk yaşanıyor. Türkiye’yi yeniden seçime götürmek üzere garip usullerle bir geçici hükûmet kuruldu. Devşirme hükûmette her kafadan bir ses çıkıyor. Geçici bakanlardan birbirini nakzeden açıklamalar geliyor. Kimi bakanlar PKK saldırılarına lanetler yağdırırken kimileri terörist ölülerine tazimde bulunuyor. Bir çeşit siyasi komedya oynanıyor. Özellikle kabinenin HDP’li üyeleri fırsatı değerlendirme peşinde…
Vaktiyle bir padişahın çok sevdiği kızı hastalanmış.  Kızı iyileştirmek için ülkedeki bütün hekimler saraya çağırılmış. Padişah, “Kızımı sağlığına kavuşturana dilediğini ihsan edeceğim!” diyormuş. Ama saraya girip çıkan hekimlerin hiçbiri kızın derdine çare bulamamışlar. Günlerden bir gün yolu saray yakınından geçen Keloğlan, padişahın kızının hastalandığını ve bir türlü iyileşemeddiğini duymuş. O sırada yanında taşıdığı heybede, anasının hazırladığı şifalı çöreklerden varmış. Padişahın huzuruna çıkıp kızını iyileştireceğini söylemiş. Sonra da müsaade alıp kıza şifalı çöreklerden yedirmiş. Kız, bir süre sonra iyileşmiş ve eskisi gibi sarayın meyve bahçesinde koşup oynayacak hâle gelmiş. Padişaha ait bu bahçeye öteden beri Keloğlan da girip meyvelerden yemek ister ama yasak olduğundan yutkunmakla yetinirmiş. Padişah “Dile benden ne dilersen.” deyince Keloğlan: “Padişahım, başımdaki külahı havaya atacağım. Düşünceye kadar beni padişah ilan et.” demiş. Padişah bu garip dileğe çok şaşırmakla birlikte kabul etmiş. Keloğlan külahı havaya atar atmaz bağırmaya başlamış: “Padişahın meyve bahçesi vakıf olsun!” Böylece Keloğlan’ın dileği yerine gelmiş ve padişahın meyve bahçesi halkın istifadesine sunulmuş. Bu sayede kendisi de bahçedeki meyvelerden yiyebilecekmiş.
Geçici hükûmetteki bakanlar da görevleri sona erinceye kadar külahları havada tutacaklar. Ancak padişahın bahçesine ne kadar girebilirler, artık onların marifetine kalmış.
Bu arada 7 Haziran’da kündeye gelen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yeni bir güreş müsabakası yapabilmek için cazgırından hakem heyetine kadar herkesi ve her şeyi ayarlamış bulunuyor. Siyasetin Kırkpınar’ında, er meydanında geleneklere aykırı yollardan güreş tekrarlanacak.
PKK saldırılarının, yüreklerimizi burkan şehit haberlerinin, ardı arkası kesilmeyen mülteci facialarının, doların önlenemeyen yükselişinin ve ekonomideki kötü gidişin gölgesinde adım adım güreşe; düzeltiyorum, seçime gidiyoruz. Kispetler eğreti duruyor. Zeytinyağı yerine mebzul miktarda politika yağıyla çamur kullanılıyor. Havuz medyası da cazgırlığı üstlenmiş durumda… Hep bir ağızdan sarayın pehlivanlarına methiyeler diziyor.
Ancak bu güreşin de galibi olmayacak. En azından AKP yine galip gelemeyecek. Çünkü ayarlanmış hakem heyetine rağmen seyirci millet, pür dikkat siyaset meydanında olup bitenleri takip ediyor. Hakemlerin şike yapması zor… Cazgırların kötü tezahüratı ve belden aşağı vurmalarıyla rakip güreşçilerin gözden ve performanstan düşürülmesi, onlara puan kaybettirilmesi de mümkün görünmüyor.
Allahtan son sözü seyirci millet söyleyecek. Görünen o ki millet hakemlerin taraf tutmasına, havuz medyasının rakipleri göstere göstere yermesine aldırmayacak. Herkesin puanını sandıkta verecek.