SUNUŞ

06 Nisan 2016 10:40 Dr. Veysi Kayıran
Okunma
1449

 

Terör, insanlığın ortak sorunu… Adres ve yön sormuyor. Terörist için ABD, AB ülkeleri, Türkiye, Afganistan fark etmiyor. Hedefi bütün insanlık…
Yerkürenin iklimiyle birlikte insanlığın da iklimi, tabiatı değişiyor; bozuluyor. Kabilist kültürün çağdaş üretimi olan, beşerî atmosferi endişe verici surette ısıtan bombalı araç ve canlı bomba eylemleri; Batı’dan başlayarak evrensel insanlık değerlerini devasa buz kütleleri gibi eritiyor.
Paris saldırıları sonrasında dünya liderleri Paris sokaklarında kol kola yürüdü. Brüksel’deki çifte saldırıdan sonraysa ABD ve Avrupa ülkelerinde bayraklar yarıya indirildi. Bu arada İngiltere’deki başbakanlık konutuna Belçika bayrağı asıldı.
Türkiye, yıllardır terörizme karşı çetin bir mücadele içinde... Başta PKK olmak üzere kanlı terör örgütlerinin saldırılarında çok sayıda şehit verdik. Binlerce sivili yitirdik. Ankara ve İstanbul saldırılarının acısı dinmeden, Diyarbakır’dan yine bir bombalı saldırı haberi geldi. 7 özel harekât polisimizi daha şehit verdik. Çok sayıda da yaralı var…
Bilhassa Batılı liderler her seferinde yüzeysel kınamalarla meseleyi geçiştiriyor. Ancak el altından Türkiye’ye yönelik terör ateşini körüklemeyi sürdürüyor.
Sabancı Suikastı’nın faili Fehriye Erdal; AB’nin ve NATO’nun merkezinde, Brüksel’de elini kolunu salaya sallaya dolaşıyor. Anlı şanlı(!) 1789 İhtilali’nin başkenti Paris’te azılı PKK militanları gönlünce dolaşıyor. Sadece bu ikisi değil; birçok Avrupa ülkesinin kentleri Türkiye ve Türklük düşmanı terör örgütlerinin seyran yeri, samanlığı, hatta çöplüğü gibi…
PKK, Belçika makamlarının maksatlı izni ve hoşgörüsüyle Avrupa Parlamentosu binasının karşısında göstere göstere çadır kuruyor. Hem de Başbakan Ahmet Davutoğlu Türkiye-AB Zirvesi için Brüksel’de bulunduğu sırada… Belçika’nın bu tutumu, Türkiye’deki terör eylemlerini zımnen desteklemek anlamına geliyor.
Demek ki Türkiye’de askerin ve polisin şehit edilmesi, sokaklarda masum insanların teröre kurban verilmesi Batılıları hiç etkilemiyor. Batı dünyası, Türkiye’ye yönelik geleneksel ikiyüzlülüğünü ve çifte standardını fütur getirmeden sergiliyor. Terörün Doğu’su Batı’sı olmadığını, “Benim teröristim ayrı, seninki ayrı.” anlayışının bütün insanlığı ve insani değerleri hedef aldığını öğrenmek için aynı imtihandan geçmek yetmiyor. Damdan düşenin hâlinden anlamak için damdan düşmek de kâfi gelmiyor. Batılılar, ne New York’taki ne Paris’teki ne de Brüksel’deki saldırılardan ders çıkarıyor. Oysa terör ateşi, onunla oynayanın elini de yakıyor evini de… Terör başka toplumları tehdit ederken bencillik ve maksatlı umursamazlığını hoyratça sergileyen Batı’da giderek yükselen ırkçılık ve İslam düşmanlığı, evrensel değerler için tehlike oluşturuyor. Bu ortam, çoğunlukla vahşi kapitalizmin değirmeninde yoğrulan ve Batılı başkentlerde mayalanan terörizmin giderek daha büyük taban bulmasına, dünya çapında yaygınlaşmasına zemin hazırlıyor. Cemil Meriç’in dediği gibi, bütün “izm”ler Batı menşeli değil mi zaten?
Dünyayı küresel terör anaforuna sürükleyen Batı dünyasının çoktan öz eleştiri yapma vakti geldi. Birtakım insaf ve izan sahiplerinin zaman zaman cılız çığlıkları duyulmuyor değil. Mesela Brüksel saldırılarından sonra İngiltere’de yayımlanan İndependent gazetesindeki bir makalede, Batı’nın çifte standardı eleştirildi. Makalede, "Downing Street, Ankara'daki vahşetten sonra neden Türk bayrağı asmadı? Batı’nın dayanışması Batı Avrupa ile sınırlı. Türkiye bizim dikkat alanımızın dışında kalıyor. Bizim acımızı satın alacak kadar yakında değil. Terör saldırıları, ölü ya da yaralı sayılarıyla ölçülmemeli." denildi.
Türk aydınının; kötü bir emanetçi olan Batı’ya perestişkârlığı bırakıp aslında Doğu’ya, Türk ve İslam medeniyetine ait olan evrensel insani değerleri kendi coğrafyasına taşımasının zamanı gelmedi mi sevgili okurlar?