SEÇMEN "PARLAMENTER DEMOKRASİ" DEDİ - AKP ERİDİ, SULTAN ÇÖKTÜ

24 Temmuz 2015 13:33 Evin GÖKTAŞ
Okunma
2168
 SEÇMEN PARLAMENTER DEMOKRASİ DEDİ - AKP ERİDİ, SULTAN ÇÖKTÜ

 

 
   7 Haziran 2015 günü yapılan Milletvekili Genel Seçiminde, seçmen gerekeni yaptı.
  Seçimlerde Türkiye büyük bir demokrasi sınavı verdi. Millî irade tecelli etti. Diktatoryal tek parti iktidarı, askerî darbe olmadan seçimle değişti. Sandıktan 4 partili bir Meclis tablosu çıktı. Tabloyla %10 barajı yıkılırken 13 yıldır tek başına iktidar olan AKP Meclisteki çoğunluğunu kaybetti.
  Terör örgütü PKK'nın siyasi kanadı olan HDP ise büyük bir sürpriz yaparak barajı aştı. AKP'nin oylarındaysa erime oldu. MHP'de 2011 Seçimlerine göre %3'ün üzerindeki oy artışı dikkati çekerken CHP'de hayal kırıklığı yaşandı.
  Bu arada seçimlerde yurt dışı seçmenler hesaba katılmadan yapılan katılım oranı %85 olarak kayıtlara geçti. 30 Mart Yerel Seçimlerine kıyasla katılım oranı yaklaşık %7 oranında azalmış oldu.
  7 Haziran'da seçmen tek adam yönetimine "Hayır." dedi. AKP'nin 10 puanı giderken CHP, MHP ve HDP'nin toplam oyları %60'a ulaştı. İktidarın oyu ise %40'a indi. Böylece; 13 yıldır iktidarda olan AKP, azınlık durumuna düştü. Seçmen iktidar partisine hükûmet kuracak kadar milletvekili vermedi.
  Seçim sonuçları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için hayli ağır bir hezimet oldu. 7 Haziran seçimleri sıradan bir milletvekili seçimi değildi. TBMM’de ettiği yemini unutan Erdoğan, başta Anayasa olmak üzere tüm yasaları çiğneyip fiilî AKP Genel Başkanlığını sürdürerek meydanlara indi ve seçmenden oy istedi. Valiler, Erdoğan'ın il başkanı gibi çalıştı. Kaymakamlar, ilçelerdeki özel temsilcisi olarak görev yaptı. Bütçeyi istediği gibi kullandığı yetmiyormuş gibi, örtülü ödeneği gönlünce harcadı; nereye ne kadar verdiği anlaşılamadı.
  Seçimlerde Türkiye'yi köşe bucak dolaşan ve ne istediğini açıkça ilan eden Erdoğan, önce "400
milletvekili" istedi, sonra lütfedip "300 de olur." dedi.  
Neticede seçimlerde asıl kaybeden, seçim meydanlarında açıkça iktidar partisi AKP'ye oy dilenen Erdoğan oldu.
  Erdoğan, seçim süreci boyunca ülke içinde yeterince propaganda malzemesi bulamayınca başkasının acısı ile mağduriyet edebiyatı yaparak, Mursi trajedisini oya tahvil etmeye çalıştı.
  Neredeyse mağdur etmediği kimse kalmadığı hâlde mağdur olduğunu sürekli olarak haykırıp durdu. Kürtçe Kur’an’la dindar Kürt seçmenlerden, milliyetçi çıkışlarıyla da MHP'nin tabanından oy devşirmeye çalıştı. Toplu açılış törenlerinde sürekli olarak muhalefete saldırarak "Beni başkan yapın." diye haykıran bir cumhurbaşkanı gördük.
  AKP de cumhurbaşkanının gölgesinde kalmış bir başbakanla seçimlere girdi. Seçimde AKP en çok oyu almasına rağmen Anayasa’yı tek başına değiştirecek gücü bulamadığı gibi, tek başına iktidar da olamadı.
  Kaçak Saray da işlevsiz kaldı. Meydanlarda 400 milletvekili isteyerek başkanlık hayali kuran Erdoğan, seçimden sonra yaklaşık 4 gün süreyle kendini hapsedip dışarı çıkamadı.
 
  "BİZİMLE YÜRÜ TÜRKİYE" ETKİLİ OLDU
  7 Haziran seçimlerinin en başarılı iki partisinden biri MHP oldu. 2011'de %13.01 oy alan MHP, 7 Haziran seçimlerinden %16,4 oy alarak milletvekili sayısını 52'en 80'e çıkardı. Bu sonucun alınmasında MHP’nin "Bizimle Yürü Türkiye" kampanyası etkili oldu. 54 ilde miting yapan MHP Lideri Devlet Bahçeli, partisinin oylarını % 3,7 arttırdı. MHP; Niğde, Nevşehir, Karabük, Kırıkkale, Sivas, Gümüşhane, Giresun, Burdur, Bayburt, Kilis, Kırşehir, Uşak, Zonguldak, Aksaray ve Amasya’dan ilk kez milletvekili çıkarma başarısı gösterdi. Ankara, İstanbul, İzmir ve Kayseri’de oylarını ciddi oranda artırdı. Ankara’daki milletvekili sayısı 4'den 6'ya, İstanbul’daki vekil sayısı 6'dan 10'a, İzmir’deki vekil sayısı da 2'den 4'e yükseldi. En ciddi oy artışı AKP’nin kalesi olarak gözüken Kayseri'de görüldü. MHP, Kayseri’deki vekil sayısını 1'den 3'e yükselterek önemli bir başarı sağladı. Aynı şekilde; Bursa, Balıkesir, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Samsun’da vekil sayısı 2011'e göre birer arttı.
 
  BAHÇELİ, SEÇİMİ GENEL MERKEZDE İZLEDİ
  MHP Lideri Devlet Bahçeli seçim sonuçlarını MHP Genel Merkezindeki odasından takip etti. MHP, anketlere yakın bir sonuç elde etti. Cumhurbaşkanlığı çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, Eski Kalkınma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Usta ve Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ı parlamentoya girme hakkı elde etti. Rotasyona tabi tutulan Genel Başkan Yardımcıları; Oktay Öztürk Mersin’den, Mevlüt Karakaya Adana’dan, E. Semih Yalçın İstanbul’dan, Şefkat Çetin ise Ankara’dan milletvekili seçilerek parlamentoya girdi.
  MHP, 2011'e göre hiç vekili bulunmayan 15 ilden parlamentoya milletvekili çıkartmış oldu.  MHP’deki kadın milletvekili sayısı ise 3'ten 4'e çıktı. Mevcut vekiller Meral Akşener, Zuhal Topçu ve Ruhsal Demirel’in yanı sıra İstanbul 3. bölgede Arzu Erdem, TBMM’ye girmeyi başardı.
 
  İHSANOĞLU VE YILMAZ OYLARI ARTIRDI
  MHP, oy deposu olarak nitelendirilen Orta Anadolu illerinde yeniden toparlandı. Kırıkkale, Nevşehir, Kırşehir, Sivas, Aksaray, Niğde başta olmak üzere milliyetçi tabanın bulunduğu ancak daha önce milletvekili çıkaramadığı bu yerlerden TBMM’ye vekil gönderen MHP, vekil çıkaramadığı Çorum, Bartın gibi yerlerde ise oylarını artırdı. MHP, Devlet Bahçeli’nin memleketi Osmaniye’de ise birinci parti unvanını Ak Parti’den geri aldı. % 41.2 alan MHP, kıl payı da olsa AKP'nin önüne geçmiş oldu. MHP, sahibi olduğu 5 il belediyesinden sadece Kars ve Bartın’dan milletvekili çıkaramadı. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropol kentlerde ise oylarını hatırı sayılır şekilde yükseltti.
  İstanbul'da 2011’deki %9,5 oranındaki oyunu % 11,4’e çıkaran MHP; Gaziantep, Samsun ve Uşak’ta da benzer sonuçlara ulaştı. Eski ANAP’lı Enerji Bakanı Zeki Çakan, Zonguldak’ta 2011'de % 6,3 olan MHP oylarını % 16,5'e çıkararak TBMM'ye girmeyi başardı.
 
 
  CHP OYLARINDA KISMİ AZALIŞ
  Seçimlere farklı bir bildirge ve ekonomi odaklı bir kampanya ile giden CHP yönetimi %25.01 oy ve 132 milletvekiliyle seçimlerden ayrıldı. 2011 seçimlerinde %26 civarında bir oy ve 135 milletvekili ile ayrılan CHP yönetimi, kısmi bir oy kaybına uğradı. CHP, vekil sayısını da kısmen korumayı başardı. 10 kentte birinci parti olmayı başaran CHP; Zonguldak, Mersin ve Eskişehir’de birinci parti oldu. CHP; Tekirdağ, Edirne, Kırklareli, İzmir ve Çanakkale’de birinci parti oldu. CHP, Ordu’da yüzde 6 civarında bir oy artışı sağlarken Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun memleketi Tunceli’de %26 civarında bir oy kaybetti ve vekil çıkaramadı. CHP; Ankara, Aydın, Bilecik, Denizli, Eskişehir ve Ordu’da vekil sayısını artırmayı da başardı.
 
  VATANDAŞ "PARLAMENTER SİSTEM"DEN VAZGEÇMEDİ
  Erdoğan, yüzlerce saat televizyon konuşması yaparak başkanlık rejimi ve yeni Anayasa için AKP'ye oy dilenmesine rağmen seçim sonuçları açıklanınca çöküntüye uğradı. "Tek adam" ve "diktatör" olma, "başkanlık" hayali suya düştü. Seçmen; Erdoğan'ın yasama, yürütme ve yargıyı tek elde toplama girişimine "dur" demekle kalmadı, yasama ile yürütmeyi de ayrıştırdı. Artık cumhurbaşkanı ve başbakan kişisel düşüncelerini ve takıntılarını yasalaştırma imkânına kolay kolay sahip olamayacak. Seçim sonuçlarıyla elde edilen en önemli kazanç, yasama gücünün Erdoğan'ın tasdik organı olmaktan kurtulması oldu. Seçmenin onca baskıya ve onca seçim rüşvetine rağmen parlamenter sistemi tercih etmesi, demokrasimiz açısından çok önemli bir kazanç oldu. Seçmen, Erdoğan'ı %52'den %40'a indirip anayasal sınırlarını hatırlattı.
  Kısaca, tarihî 7 Haziran Seçimleriyle vatandaş şu mesajları verdi:
 
  AKP'LİLER TEHDİT ETTİ, ERDOĞAN YUMUŞADI
   Seçimlerin hemen ertesinde psikolojik çöküntüye giren AKP'liler, koro hâlinde muhalefete saldırmaya başladı. Basın toplantıları ve açıklamalar yaparak "Bırakalım ülke kaosa sürüklensin de AK Parti'nin kıymetini anlasınlar. AK Parti hiçbir iktidar formülüne girmesin. Biz bir muhalefete geçelim de görün. Biz gidersek ülke başınıza yıkılır. Ekonomik kriz derinleşsin de iktidar zayıflasın da görün." diye tehditler savurdular.
  7 Haziran seçim sonuçları Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yenilgisinden çok, sultanın tükenişini öne çıkardı. Seçimlerden istediğini elde edemeyen Erdoğan, nihayet "siyasi ahlak"ı hatırlayabildi. Muhalif partililerle diyalog gerektiği gerçeğini gördü. Seçim sonrasındaki ilk açıklaması da şöyle oldu:
  "Türkiye hükûmetsiz, Türkiye'yi başsız bırakan egolarına mahkûm olanlar, ne tarihe ne de milletimize bunun hesabını verebilirler. Onun için de anayasal ve yasal süreç içerisinde herkes egolarını bir kenara koyup bir an önce ülkemizde hükûmet kurulmalı, ‘Devlette de devamlılık esastır.’ anlayışıyla kaldığımız yerden bu süreç devam etmelidir."
 
  SEÇİM ŞOKUYLA GÜNLERCE SARAY'DAN ÇIKAMADI
  "Başkanlık" hayali suya düşen Erdoğan, günlerce ortalıkta görünmedi. Seçim şokuna girdiği için kapandığı sarayından günlerce çıkamadı. Erdoğan'ı yaklaşık 4 gün sonra saraydan CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal’la görüşmek için çıktı. Erdoğan sağlam bir ortak bulabilmek için önce CHP'ye yöneldi. Bir gece saat 12.00'de Deniz Baykal'ı telefonla aradı. Baykal önce durumu Kılıçdaroğlu'na bildirdi, ardından Antalya'dan uçağa atlayıp Ankara'ya geldi. Dışişleri Konutunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'la buluşup konuştu. Daha sonra açıklama yapan Baykal, Erdoğan'ın her türlü koalisyon sıcak baktığını ve erken seçim yanlısı olmadığını belirtti. Beklenmedik şekilde gerçekleşen ve şüphe çeken bu görüşme, birtakım iddiaları ve “İkinci bir 116 gün mü?” sorusunu da beraberinde getirdi.
 
12 YIL SONRA ERDOĞAN-BAYKAL BAŞBAŞA
  Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Baykal'la görüşmesinden sonra ortalık karıştı. Görüşme ciddi sıkıntılara sebep oldu. Bazı siyasi gözlemciler; muhalefetin, Meclis Başkanlığı seçiminde partisinden aday olan  Baykal üzerinde büyük hararetle ve istekle bir araya gelememesini, bu görüşmeye bağlayacaklardı. Baykal'ın seçilememesinin Kılıçdaroğlu'nun elini rahatlattığını öne sürenler de çıkacaktı.
  Erdoğan'ın, en yaşlı üye olması sebebiyle TBMM'nin geçici başkanı olarak Baykal'la görüşme yapması siyasi tarihimizde bir ilk. Ne böyle bir teamül ne de zorunluluk var.  
  Erdoğan-Baykal görüşmesi “2002-2003'lü yıllarda yasaklı olan Erdoğan'ın elinden tutup ara seçimle milletvekili yaptırarak koltuğa oturtan Baykal değil miydi?” sorusunu akıllara getirdi.
Gerçekten de Erdoğan ile Baykal, 12 yıl önce de yine kritik bir görüşme için bir araya gelmişti. İstanbul’da yapılan görüşmenin ardından AKP, CHP'nin de desteği ile Anayasa değişikliği yapmış ve aldığı ceza sebebiyle o tarihlerde "muhtar bile olamayacağı" söylenen Erdoğan'ın milletvekili olmasının önündeki engel kaldırılmıştı. Erdoğan’ın yasaklılıktan başbakanlığı gelişinin hikâyesi o dönemde “Alacakaranlıkta 116 Gün” diye anılmıştı.
  Baykal'ın Erdoğan'la bu kez yaptığı 2 saatlik sürpriz görüşme, gündeme bomba gibi düştü ve günlerce tartışıldı. Baykal, "AKP-CHP koalisyonu" ihtimalini güçlendirdiği öne sürülen bu görüşmeden sonra yaptığı açıklamada bazı ipuçları verdi. "Koalisyon" kurulmasını enine boyuna konuştuklarını belirten Baykal, "Cumhurbaşkanı her türlü koalisyona açık." dedi.
 
  YANDAŞ KALEMŞÖRLER YALVARMAYA BAŞLADI
Meclis aritmetiğini değiştiren 7 Haziran Seçimlerinden sonra hesaplar, oyunlar ve pazarlıklar yeniden kurulmaya başlandı. Yeni bir toplum mühendisliği süreci başladı. AKP'nin kalemşörleri, sözcüleri, kolları sıvadı. Yandaş medyada bazı kalemşörler Cumhurbaşkanına "yasal sınırlarına çekilmesi için" rica edip yalvarmaya başladı.
  Cumhuriyet rejimini adım adım değiştirmeye ve Mustafa Kemal Atatürk'ten rövanş almaya çalışanların, ulusal bayramları kaldıranların, halkın paralarını sıfırlayanların, yolsuzluk, yağma ve hırsızlık yapanların, hortumlayanların, rüşvetçi ve avantacı bakanların, villaların, ayakkabı kutularının, ihale komisyoncularının, halkın parasında Atatürk'ün mirasının üstüne kondurulan kaçak sarayların unutulması istendi.
 
  YSK BAŞKANI GÜVEN SONUÇLARI AÇIKLADI
  Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Sadi Güven, 7 Haziran Seçimlerinin kesin sonuçlarını yaklaşık iki hafta sonra açıkladı. Güven’in açıklamasına göre 56 milyon 608 bin 817 kayıtlı seçmenden 47 milyon 507 bin 467’si oy kullandı. Yapılan sayım sonucunda 46 milyon 163 bin 243 oy geçerli, 1 milyon 344 bin 224 oy ise geçersiz sayıldı. Seçime katılma oranı ise yüzde 83,92 olarak belirlendi. Seçim sonuçlarına göre AKP 258, CHP 132, MHP 80 ve HDP 80 milletvekili kazandı. Bağımsız adayların toplam 488 bin 226 oy aldığı seçimde seçmenin en az tercih ettiği parti, Hak ve Adalet Partisi oldu.
  YSK'nın seçim sonuçlarını resmen ilan etmesiyle birlikte TBMM Başkanlığı seçimi, yemin töreni ve Tayyip Erdoğan’ın hükûmeti kurma görevi vermesiyle ilgili süreçler başladı.
  YSK'nin kararı açıklamasının ardından TBMM, 5. günde yani 23 Haziran salı günü 25. yasama döneminin ilk toplantısını yaptı. "En yaşlı üye" sıfatıyla CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, "Geçici Meclis Başkanı" olarak ilk birleşimi yönetti. Milletvekilleri ilk toplantıda seçim çevresi, soyadı ve adlarının alfabe sırasına göre yemin ederek resmen görevlerine başladı.
 
  TBMM BAŞKANI AKP'NİN ADAYI OLDU
  TBMM Başkanlığı seçimi için aynı gün başlayan adaylık başvuruları 28 Haziran'da son buldu. TBMM Başkanlığı seçimi 29 Haziran-3 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşti. Meclis Başkanlığı seçimi gizli oyla yapıldı. TBMM Genel Kurulu'nda, Meclis Başkanı seçimi için ilk iki tur oylamada adayların yeterli oyu alamaması nedeniyle 3. turda oylama yapıldı ve bu turda 548 oy kullanıldı. Bu sonuçlara göre AKP adayı Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz 259, CHP adayı Antalya Milletvekili Deniz Baykal 129, MHP adayı İstanbul Milletvekili Ekmeleddin İhsanoğlu 80, HDP adayı Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat da 78 oy aldı. 4. turda AKP ve CHP'nin adayları yarıştı ve bu turda AKP'nin adayı Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz kendi partisinin 258 oyu seçildi. Baykal ise bu turda 182 oy aldı. Son turda 29 oy boş, 78 oy ise geçersiz çıktı.
  MHP'li vekiller 4. turda geçersiz oy kullandı. Oy kutularından 78 geçersiz oy çıktı. Çıkan sonuca göre HDP milletvekillerinin bir kısmı, CHP adayı Deniz Baykal'a oy vermiş oldu.
 
  AKP, KOALİSYONU "ÖCÜ" OLARAK GÖSTERDİ
  7 Haziran seçimlerinden sonra ortaya çıkan tablo ile birlikte Türkiye’de koalisyon sözcüğü yeniden siyasetin gündemine girdi. Ancak AKP, seçim gününe dek koalisyon olasılığının ne büyük bir "öcü" olduğunu anlatmak için her yöntemi kullanıyor. Oysa bugün 27 AB üyesinin 24’ü koalisyonla yönetiliyor. Almanya’da 22 Eylül 2013’teki seçimden sonra Demokratik Hıristiyan Birliği, Hıristiyan Sosyal Parti, Alman Sosyal Demokrat Partisi bir araya geldi 3’lü koalisyon kurdu. İtalya’da 25 Şubat 2013’teki seçimden sonra 6 parti bir araya gelerek hükûmet kurdu.
  Yunanistan’da 25 Ocak 2015’teki seçimden zaferle çıkan Çipras’ın başında bulunduğu hareketin adı her şeyi anlatıyor; Radikal Sol Koalisyonu. İçinde tam 13 parti ve grup var. Sadece rakam vererek aktarmak gerekirse; Lüksemburg 4, Letonya 4, Fransa 4, Finlandiya 4, Romanya 4, Litvanya 3, Slovenya 3, Portekiz 3, Hollanda 2, Polonya 2, İrlanda 2, Macaristan 2, İsveç 2, Danimarka 2, Estonya 2, Macaristan 2 partili koalisyonlarla yönetiliyor.
 
  PARTİLER ARASINDA KOALİSYON SATRANCI  
  7 Haziran Seçimlerinde hiçbir parti tek başına iktidar için gerekli olan 276 milletvekilini çıkaramadı. Bunun üzerine çeşitli koalisyon ihtimalleri tartışılmaya başlandı. ABD en çok AKP ile CHP koalisyonunu istedi. Bunun için Kemal Derviş Türkiye'ye gelerek görüşmeler yaptı. Derviş, dışardan ekonomiden sorumlu bakan olacağını bildirdi.
  Seçimleri geride bırakan Türkiye'yi önümüzdeki süreçte, koalisyon, azınlık hükûmetin veya erken genel seçim senaryoları bekliyor. TBMM Başkanının seçiminin ardından Başkanlık Divanı oluşturuldu. Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na yeni hükûmeti kurma görevi verdi. TBMM Başkanlık Divanının oluşumundan itibaren 45 gün içinde hükûmetin kurulamaması durumunda Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı’na da danışarak seçimlerin yenilenmesine karar verebilecek. Başkanlık seçiminin ardından siyaset koalisyon senaryolarına yoğunlaştı. Liderler kırmızı çizgilerini çizdi ama yine de açık kapı bırakmayı ihmal etmedi.
 
  GÖZLER KİLİT PARTİ MHP'YE ÇEVRİLDİ
  Seçim sonucu koalisyon tablosunu ortaya çıkarınca gözler, kilit parti konuma gelen MHP'ye çevrildi. MHP Lideri Devlet Bahçeli ve kurmayları, daha baştan HDP ile koalisyona kapıları kapattı. MHP yöneticileri, "HDP ile ne içeriden ne dışarıdan destekli hiçbir koalisyonun içinde olmayız." diyerek partinin tavrını net olarak ortaya koydu.
  Seçimlerde ana muhalefet partisinin %25’te kalarak yeterli oy alamaması, CHP-MHP koalisyonu alternatifini de gündemden düşürdü. MHP'de tartışılan alternatif ise AKP ile bir koalisyon yapılması. Bahçeli ve kurmayları oluşan tabloda AKP ile koalisyona sıcak bakmıyor. Başkanlık seçiminde de son derece tutarlı bir duruş sergileyen MHP belirleyici oldu. Bir hamle ile sonucu oluşturdu. Baştan ne söylediyse sonuna kadar sözlerinin arkasında durdu. Alınan sonuçtan sonra AKP ile koalisyon kurma ihtimali yeniden MHP'ye döndü. Ayrıca bu sonuçla koalisyon için partilerin birbirleri ile ciddi anlamda bir görüşme ve pazarlık yapmadığı ortaya çıktı.
  Ruh yapısı ve ideolojik açıdan tabanda AKP ile MHP'nin koalisyon yapması daha güçlü bir ihtimal olarak gözükse de AKP'nin CHP ile de koalisyon kurabileceği kaydedildi.
  "Bahçeli, geçmişte Türkiye'nin sağ-sol olarak kutuplaştığı bir noktada özveride bulunarak DSP ile koalisyon yaparak normalleşmeyi sağladı. MHP ile DSP yaptıysa AKP ile CHP de koalisyon yapabilir." görüşü dile getirildi.
 
  "VER BİLAL'İ AL İKTİDARI"
  MHP Genel Başkanı Bahçeli seçim akşamı yaptığı açıklamada AKP ile koalisyon için çok ağır koşullar öne sürerken "Namerde muhtaç etmeyiz ve hükûmetsiz de bırakmayız ülkeyi." diyerek açık kapı bırakmayı ihmal etmedi.
  AKP'nin vazgeçemeyeceği ve Batı'ya karşı savunabileceği ve ısrarla arkasında durduğu "çözüm süreci." Bundan vazgeçtiği takdirde en önemli projesi elinden gitmiş olacak. AKP-MHP koalisyonu kurulabilmesi için MHP Lideri Bahçeli'nin ilk gün ortaya koyduğu 3 tane kırmızı çizgisinin kabul edilmesi gerekiyor. Hâlâ arkasında durduğu bu kırmızı çizgiler şunlar:
  "Birincisi çözüm süreci sona erecek, ikincisi 17-25 Aralık Süreci yargı önüne çıkacak, üçüncüsü
Cumhurbaşkanının anayasal sınırlar içerisinde kalıp Beştepe'yi terk etmesi ve Çankaya Köşkü'ne geri dönmesi."
  MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Ver Bilal'i al iktidarı." ve "Bizim kırmızı çizgimiz Recep Tayyip Erdoğan." dedi.
MHP yönetimi, "AKP'nin tabanının MHP ile koalisyon kurulmasını istediği yönündeki söylemler gerçeği yansıtmıyor. Çünkü AKP tabanının bizim kırmızı çizgilerimizi kabul etmesi mümkün değil." görüşünde.
  MHP’deki yaygın kanı, yeniden seçime gidileceği yönünde… MHP yönetimi, bu seçim sonuçlarıyla oluşan siyasi yelpazeden koalisyon çıksa dahi bir süre sonra yeniden seçime gidileceği kanaatini taşıyor. MHP'de koalisyon için ilk izlenimler, “HDP kesinlikle olmaz, rakamlar CHP’li alternatifi düşürdü, AKP ile de zor.” şeklinde. MHP, fazla zaman geçmeden yeniden seçime gidileceğini düşünüyor. 
  Bahçeli, Meclis Başkanlığı seçimi yapılmadan önce partisinin il başkanları ve belediye başkanları ile birlikte yaptığı toplantıda, koalisyon şartını yeniden açıklayarak şunları söyledi:
"AKP ile koalisyon kurmamızı istiyorlar. Ülkücü kıyımını önlemek için hükûmette olmamızı isteyenler var ama bunun için ilkelerimizden vazgeçmemiz söz konusu değil. 17-25 Aralık Yolsuzluk Olaylarını nereye koyacağız? Yolsuzluğun üstü örtülmeye çalışılıyor. Bunu göz ardı edemeyiz. TÜRGEV'e yapılan bağışları, verilen ayrıcalıkları ne yapacağız? Bilal'in (Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu) içinde olacağı sıfırlanan paraların hesabını zorlayacak mıyız? Bu sürecin bir tarafında Bilal var. Versin Bilal'i, alsın iktidarı."
 
  ERDOĞAN'IN "ERKEN SEÇİM" PLANI
  AKP'nin her iki muhalefet partisi ile koalisyon ya da azınlık hükûmeti kuramaması hâlinde erken seçim gündeme gelecek. Azınlık hükûmeti kurulması hâlinde ise güvenoyu için 276 oy aranmayacak. Başbakan Ahmet Davutoğlu erken seçimi gündeme getirince önce MHP sonra CHP, "Hodri meydan!" diyerek erken seçime hazır olduklarını bildirdi. Muhalefet blokunun koalisyon kurması imkânsız ama AKP-MHP veya AKP-CHP koalisyonun da kurulması çok zor. Erken seçim ihtimali, koalisyon kurma ihtimalinden daha güçlü gözüküyor.
  7 Haziran seçiminde büyük bir şok yaşayan Erdoğan da, son çare olarak erken seçimi tetiklemeye başladı. Erken seçimle daha büyük bir darbe yeme ihtimali söz konusu olan Erdoğan'ın, azınlık hükûmeti ile hem erken seçime gitmek hem de AKP'yi yeniden dizayn etmek istiyor.
 
  CHP'DE "ACELE DAVRANDIK" ÖZELEŞTİRİSİ
  MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin TBMM Başkanlığı seçiminde, milletvekillerine "geçersiz oy kullandırma" kararı, daha önce esmekte olan "AKP-CHP koalisyonu" rüzgârını tersine çevirdi. Böylece "AKP-MHP koalisyonu ya da erken seçim" tartışmaları gündemin ön sıralarına oturdu.  Başkanlık seçimini AKP adayı İsmet Yılmaz'ın kazanması, CHP yönetiminde şöyle bir özeleştiriye
sebep oldu:
  "CHP olarak koalisyona çok hevesli davrandık, hatta iş bakanlık paylaşımına kadar gitti. Biz ilkelerimizi koyup, koalisyona mesafeli olduğumuz mesajını vermeliydik. Çok acele davrandık.  AKP'nin bize gelmesini beklemeliydik. MHP geride durdu ve bu tutumu, hükûmet seçeneklerinde ve TBMM Başkanlığı seçiminde belirleyici oldu."
 
  DAVUTOĞLU VE KILIÇDAROLU KOALİSYONDAN YANA
  Tayyip Erdoğan’ın aksine, Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu koalisyon kurulmasını istiyorlar. Ülke ekonomisinin Erdoğan'ın istediği bir erken seçimi kaldıracak durumda bulunmuyor. Onun için AKP'nin ister CHP ile ister MHP ile mutlaka bir koalisyon hükûmeti kurması gerekir. Bugün seçim olması halinde aynı tablonun çıkabileceği yönünde anketler var. Çünkü seçmen koalisyon istiyor.
  Ayrıca Davutoğlu'nun, bir AKP-CHP veya AKP-MHP koalisyonu kuramaması hâlinde sonbaharda yapılacak olan kongrede koltuğunu kaybedebileceği ileri sürülüyor. Davutoğlu bu durumda hem başbakanlık hem de genel başkanlıktan olacak. Aynı durum CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için de geçerli. Onun için Davutoğlu, Erdoğan karşısında bağımsızlığını kazanabilmesi için bir hükûmet kurmak ve vaatlerini yerine getirmek zorunda.
  Ancak MHP kulislerinde Saray ne söz verirse versin koalisyonlu ya da koalisyonsuz Erdoğan'ın her koşulda erken sezimi zorlayacağı, AKP'nin tek başına iktidarı için her yolu deneyeceği görüşü hâkim. Bahçeli'nin AKP ile ortaklığa mesafeli duruşu da, ısrarla muhalefette kalma isteği de bu düşünceye dayanıyor. Bahçeli, AKP ile bir koalisyona girip partisini eritmek ve yıpratmak istemiyor.
 
  SEÇİME KADAR GEÇİCİ KABİNEDE KURULACAK
  Anayasa'ya göre seçimlerin yenilenmesine karar verildiğinde Bakanlar Kurulu çekilecek ve
Cumhurbaşkanı, geçici Bakanlar Kurulu'nu kurmak üzere bir Başbakan atayacak. Geçici Bakanlar
Kurulu'na, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanlarının, TBMM'deki veya Meclis dışındaki bağımsızlardan olmak üzere, siyasi parti gruplarından oranlarına göre alınması öngörülüyor.
  Siyasi parti gruplarından alınacak üye sayısını TBMM Başkanı tespit ederek Başbakan'a bildirecek. Teklif edilen bakanlığı kabul etmeyen veya sonradan çekilen partililer yerine, TBMM içinden veya dışından bağımsızlar atanacak. Geçici Bakanlar Kurulu, yenilenme kararının Resmî Gazete'de ilanından itibaren 5 gün içinde kurulacak. Geçici Bakanlar Kurulu için güvenoyu aranmayacak. Geçici Bakanlar Kurulu, seçim süresince ve yeni Meclis toplanıncaya kadar görev yapacak.
 
  GEÇİCİ HÜKÛMET KURULMA İHTİMALİ DE VAR
  45 gün içinde hükümet kurulamazsa, kurulacak olan geçici hükümette MHP ve HDP'ye 3'er bakanlık düşüyor. Anayasa’ya göre TBMM Başkanlık Divanı oluştuktan sonraki 45 gün içinde yeni Bakanlar Kurulu kurulamazsa ya da kurulsa bile güvenoyu alamazsa Cumhurbaşkanı’nın, TBMM Başkanı’na danışarak, seçimlerin yenilenmesine karar vermesi gerekiyor.
  Yenilenme kararı Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra da seçim süreci başlıyor. Anayasa, bu şekilde seçime gidilmesi durumunda, mevcut hükümetin istifa etmesini ve Cumhurbaşkanı’nın geçici Bakanlar Kurulu kurmak üzere bir Başbakan atamasını öngörüyor. Bu durumda oluşacak geçici Bakanlar Kurulu’na Meclis’teki tüm partilerden; oranlarına göre bakan alınacak. Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanları Meclis içinden veya dışından; bağımsızlardan atanacak.
 
  PARTİLER İSTERSE GEÇİCİ HÜKÛMETTE YER ALMAYABİLİR
  Siyasi parti gruplarından alınacak bakan sayısını, TBMM Başkanı İsmet Yılmaz tespit ederek
Başbakan'a bildirecek. Teklif edilen bakanlığı kabul etmeyen veya sonradan çekilen partililer yerine Meclis içinden veya dışından bağımsızlar atanacak. Geçici Bakanlar Kurulu, seçimlerin yenilenmesi kararının Resmi Gazete’de ilanından itibaren 5 gün içinde kurulacak. Geçici Bakanlar Kurulu için güvenoyuna başvurulmayacak ve geçici Bakanlar Kurulu seçim sürecinde ve yeni Meclis toplanıncaya kadar görev yapacak. Partiler, isterlerse geçici hükümette yer almayarak bu haktan feragat edebilir. MHP, bu durumda HDP’yi gerekçe gösterip geçici hükümette yer almayabilir. Bu durumda da Anayasa’ya göre, MHP’ye düşen bakanlıklar için Meclis içinden veya dışından bağımsız isimler atanacak
 
   MEVCUT HÜKÛMETLE SEÇİME GİDİLEBİLİR
  45 günlük süre sonuna kadar kullanılmadan, seçenek kalmadığı gerekçesiyle Mecliste bir erken seçim kararı alınması durumunda ise seçime mevcut hükûmetle gidilecek. Bunun için cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi yerine, TBMM Genel Kurulunun toplanarak erken seçim kararı alması gerekiyor.