NİYABET-İ KEBSİL’DEN NEFS-İ AKKÖY’E VE SON SÖZ: BULANCAK

25 Kasım 2020 15:35 Prof. Dr. Temel ÇALIK
Okunma
2254
NİYABET-İ KEBSİLDEN NEFS-İ AKKÖYE VE SON SÖZ: BULANCAK


NİYABET-İ KEBSİL’DEN NEFS-İ AKKÖY’E VE SON SÖZ:
BULANCAK

Mavinin huzuru ve yeşilin dinginliğiyle Karadeniz sahiline kurulmuş, bölgenin en büyük ilçe merkezi olan Bulancak, ziyaretçilerini tüm asaletiyle karşılamaktadır. Batısında Giresun’un Piraziz ilçesi ve Ordu’nun Altınordu ile Kabadüz ilçeleri, doğusunda ise Giresun şehir merkeziyle çevrelenmiş olan Bulancak, Karadeniz kıyı boyunun en uzun iskelesine sahip olmasıyla da dikkatleri üzerine çekmektedir. Hititlerden Perslere, Romalılardan Selçuklulara, Hacı Emir Beyliği’nden Osmanlılara kadar eşsiz bir mirasa sahip olan kent, yılın dört mevsimi farklı güzellikler sunmaktadır. Giresun’un gelişmişlik açısından önde ilçelerinden biri olan Bulancak, 1934 yılında ilçe statüsüne kavuşmuştur. Yemyeşil bir doğa, tertemiz bir hava ve neşeli yöre halkı gibi Karadeniz’e özgü tüm özelliklere sahip olan bu ilçe, Giresun’un en hızlı gelişen ilçesi olmasının bir nedeni de Giresun il merkezine sadece 15 kilometre uzaklıkta olmasıdır.
Pek çok kültür ve medeniyetin kaynaştığı kent olan Bulancak, Hititler ile birlikte MÖ 1400-1200 yıllarında başlayan zengin tarihine sığdırdıklarını bugünlere taşıyarak ziyaretçilerine anlatmaktadır. Hititler Dönemi’nde Azzi Ülkesi olarak adlandırılan Giresun ve çevresi, Antik Çağ’da deniz kavimleri göçüyle çeşitli egemenlikler altına girmiştir. Friglerin ardından MÖ 7. yüzyılda Ege bölgesinde hüküm süren Miletosluların kolonilerinden biri olarak varlığını devam ettiren yöre, sırasıyla Pers İmparatorluğu, Pontus Krallığı ve Roma İmparatorluğu’nu da topraklarında ağırlamıştır. MÖ 4. yüzyılda bölgedeki gözlemlerini Anababis isimli eserinde kaleme alan Yunan Tarihçi Ksenephon, Kalibler, Tibarenler ve Mosinekler gibi Türk kavimlerinin bölgede yaşadığını ve bahsi geçen kavimlerin geleneksel Türk madenciliğini bu topraklara taşıdığını belirtmiştir.
395 yılına gelindiğinde ikiye ayrılan Roma İmparatorluğu’ndan Doğu Roma, Bulancak yöresinin bulunduğu bölgeye hâkim olmuştur. Bulancak daha sonra 1204 yılında kurulan Trabzon İmparatorluğu sınırları içinde de bir süre bulunmuştur. 1071 Malazgirt Zaferi ile hiç kapanmamak üzere Türklere açılan Anadolu kapıları, Karadeniz’de de etkisini göstermiş ve bölgeye gelen Anadolu Selçuklu Devleti Karadeniz sahillerine Türk mührünü vurmuştur. Selçuklu Devleti’nin zayıflamasını fırsat bilen Trabzon İmparatorluğu, sahil şeridini ele geçirmiştir. 1277 yılında bölgeye gelen ve Oğuzların kolu olarak bilinen Çepni Türkleri, Hacı Emir Beyliği’ni kurmuş olup Trabzon İmparatorluğu’na karşı çetin mücadeleler vermiştir. Hacı Emir Beyliği’nin önemli hükümdarlarından olan Süleyman Bey’in Ordu ve Giresun’a yaptığı fetihlerinden sonra Döğer, Eymir, Karkın, Ala Yuntlu, Bayındır, İğdir gibi Oğuz boyları da bölgeye yerleşerek Türk’ün ayak sesinin daha güçlü yankılanmasını sağlamıştır. Bu boyların isimleri günümüzde yer adlarında yaşatılmaktadır. Hacı Emir Beyliği’nin II. Murat Dönemi’nde Osmanlı topraklarına katılması ve 1461’de Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u almasıyla bölge tamamen Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. Osmanlı hâkimiyeti altında Akköy adıyla bilinen kentin adına, tahrir defterlerinde “Niyabet-i Kebsil” ve “Bazarsuyu kazası” olarak da rastlanmaktadır. Bulancak ilçesi Akköy adıyla Giresun’a bağlıyken 1887 yılında belediye olarak kurulmuş ve 1934 yılında da Giresun’a bağlı ilçelerden biri olmuştur.
Kendisiyle aynı adı taşıyan derenin batı kısmına doğru gelişerek Karadeniz’e uzanan dar sahil şeridinde asıl yerleşkeyi oluşturan Bulancak, İskele-Pazar mahallî olarak ortaya çıkmıştır. Doğrudan Bulancak adının geçtiği ilk kayıt 1547 tarihinden kalma belgelerde görülür. Burada ‘Bulanucak’ şeklinde yazılıdır. Bu ad bölgeye 14. yüzyılda yoğun bir şekilde yerleşmiş bulunan Türkmen boyları tarafından verilmiştir. Bulancak’ın bulunduğu yer 1455 tarihli Osmanlı belgelerinde ‘Niyabet-i Kebsil’ adlı küçük bir idari birim içinde belirtilmiştir. Bu birimde Akköy ve Melikli köyleri vardır. Akköy sahilden uzakta olmasına rağmen daha sonra idari birime ismini vermiştir. Bu idari birimin merkezi de Bulancak olmuştur. 1915 yılına ait resmî kayıtlarda Bulancak nahiyesi geçmekte ve ‘Nefs-i Akköy’ün’ Bulancak olduğu tescil edilmektedir.
Dinmeyen yağmurların sularıyla beslenen topraklarda büyüyen kestane, kızılağaç, karaağaç, gürgen, kavak, ıhlamur, meşe, gürgen, ladin, köknar ve çamlardan oluşan uçsuz bucaksız ormanlarla çevrili Bulancak, yaylaları ile yaz aylarının vazgeçilmez duraklarından biri olmaktadır. Doğu Karadeniz’in nüfus olarak en büyük yaylarından biri olan Bektaş Yaylası’ndaki faaliyetler, bölgenin turistik kimliğini kazanmasında önemli bir yere sahiptir. Karagöl ve Paşakonağı Yaylaları ise Bulancak denildiğinde akla ilk gelen diğer önemli yaylalar arasındadır. Bu yaylarda rengârenk açelyalar arasında geçirdiğiniz her anı ölümsüzleştirmek isteyeceğiniz için fotoğraf makinenizi yanınıza almanız önemlidir.
Dalgaların hırçınlığını heybetiyle dinginleştiren engin dağlar sahilden itibaren hızla yükselmektedir Bulancak’ta. Bu hızlı yükseliş tipik Karadeniz coğrafi yapısını oluşturmaktadır. Dağları, yaylaları, doğal yaşam alanlarıyla bambaşka bir diyar olan Bulancak, zengin akarsu varlığına rağmen az sayıda göle ev sahipliği yapmaktadır. Ekolojik açıdan bölge için önemli olan ve hikâyesi ile meraklıları şaşırtan Ördek Gölü bunlardan biridir. İsmini gölde konaklayan yeşilbaşlı ördeklerden alan göl, göçmen kuşların uğrak yeridir. Nilüfer çiçekleri ile süslenmiş olan Ördek Gölü, tabiatın etkileyici güzelliğini gözler önüne sermeye devam etmektedir. Doğanın tüm görkemiyle konuklarını kucaklayan Bulancak, fındık bahçelerinde gizlenmiş tarihî dokusuyla da gezginleri şaşırtmayı başarmış bir kenttir. İlçe merkezinden Erdoğan köyüne giden yol üzerindeki fındık bahçelerinin birinde yazıtı olmayan ve kayalık bir alanın oyulması ile inşa edilmiş iki katlı bir kiliseye rastlanılmıştır. Mağaranın yakınlarında çıkan sodalı sudan dolayı bu kiliseye Acısu Kaya Kilisesi ismi verilmiştir. Doğasıyla ve tarihî miraslarıyla etkileyici bir bütünlüğün adresi olan Bulancak, geçmişten günümüze uzanan tarihî dokusuyla da benzersizdir. Denizin mavisiyle çevrelenmiş Sarayburnu Camii, Bulancak için kıymeti ölçülemez mimari yapıların başında gelmektedir. Kündekâri tekniğiyle tek bir çivi ya da tutkal yardımı olmaksızın kesme taş ustalığı kullanılarak inşa edilen cami, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin izlerini taşımaktadır. Mimar Sinan’ın “Şehzadebaşı” adıyla yaptırdığı camide gösterdiği titizliğin bugüne yansıtılma çabasını içinde barındıran bu cami günümüz mimarisine ders niteliğindedir. Bulancak, temeli 15. yüzyıla dayanan Şeyh Ali Ağa (Şemsettin) Camii’ni bugünlere taşıyarak tarihin bıraktığı mirasa ne kadar kıymet verdiğini bir kez daha kanıtlamaktadır.
Bakırcılıktan kalaycılığa, oya işlerinden mobilyacılığa kadar çeşitli el sanatlarının yaşatıldığı ilçede temel gelir kaynaklarından biride fındıktır. Fındığın yanı sıra kivi üretiminin de gerçekleştiği ilçede sebze, meyve yetiştiriciliği de yapılmaktadır. Tarımın yanı sıra yüksek yerlerde yaşayan halk için geçim kaynağı hayvancılıktır. Özellikle vurgulanması gereken noktalardan biri de son yıllarda gelişme gösteren arıcılık faaliyetleridir. Denizin bereketi ise bu toprakların baş tacıdır
Bulancak’ın Burunucu köyü de gün batımı ile büyülemektedir insanı. Denizin gökyüzü ile yaptığı iş birliği ve maviden kızıllığa dönüşümündeki sihirli anlara tanık olmak tarifsiz bir duygudur. Tablo gibi bir manzara karşısında Bulancak’ta günü sonlandırırken buharı üstünde sıcacık mısır ekmeği eşliğinde taze balık ve yeşilliklerle kendinize ziyafet çekebileceğiniz dakikalarda başta pancar çorbasının ve ardından birbirinden nefis dibleler ile kavurmaların, fasulye ve galdirik turşusun tadına bakmadan çatalınızı ve kaşığınızı elinizden bırakmamalısınız. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacağınız gezinizde tarihin doğayla buluşmasına tanıklık ederken, tertemiz havanın eşliğinde hayatın içine yerleştirilmiş değerleri tarihî seyrinde keşfetmenin mutluluğunu tatmak için gezi programınıza Bulancak’ı almanızın, Size bir farklılık yaşatacağı muhakkaktır.

KAYNAKLAR:
Bekdemir, Ü. (2004), Bulancak Kenti, Çizgi Kitabevi.
Emecen, F. M. (2005).  Bulancak-Piraziz; Doğu Karadeniz'de İki Kıyı Kasabasının Tarihi, Kitabevi Yayınları.
Fatsa, M. (2018). İlçe oluşunun 85. yılında Bulancak. İstanbul: Arı Sanat Yayınevi.
Işık, A. (2001). Antik Kaynaklarda Karadeniz Bölgesi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.
Kaya, M. (2019). Giresun Yöresi Tarih Kültür Notları.  Arı Sanat Yayınevi.
https://giresun.ktb.gov.tr/TR-57983/bulancak.html
https://www.bulancak.bel.tr/
http://www.bulancak.gov.tr/
http://www.giresun.gov.tr/
https://tr.wikipedia.org/wiki/