Uzun bir aradan sonra tekrar sizlerle buluşmaktan mutluyuz. Okuma alışkanlığının zayıfladığı, özellikle sosyal medya tutkunu gençlerimize kitap ve süreli yayınlarla ulaşmanın zor olduğu bir dönemde, yeni bir başlangıç yaptık.
Gelişmiş ülkelerde dergi yayıncılığı; televizyon, radyo, internet ve sosyal medya kadar etkili ve güçlü. Türkiye’de ise bu düzeyin oldukça gerisindeyiz. Bunun çeşitli nedenleri var. En başta dergilerin yayın politikalarının ve kimliklerinin olmaması geliyor.
Yeni Düşünce zaten kimliği ve misyonu olan bir yayın organıydı. Yayın hayatına, 12 Eylül Askerî Darbesinden sonra gazete formatında başlamıştı. 12 Eylül Askerî Darbesi yüzünden ciddi bir travma geçiren Milliyetçi-Ülkücü camianın yaşadığı derin acılara bir parmak merhem, yüreklerdeki yangına birkaç yudum su gibi geldi.
Çölde bir vaha gibiydi Yeni Düşünce. Türk milliyetçilerinin, darbe sonrasındaki hayatın çetin rüzgârında savrulmamak için tutundukları bir ağaç gövdesiydi. Camiamızın siyasi ve sosyal hayatta toparlanmasına, yavaş yavaş kendine gelmesine katkıda bulundu.
Milliyetçi-Ülkücü Hareketin nabzını gazete olarak elinde tutarken, bir süre sonra haftalık dergi formatında yayımlanmaya devam etti. Ancak zamanla işlevini yitiren bu dergi, sessiz sedasız yayın hayatından çekildi.
Aradan geçen zaman içinde; küskünlükler, dargınlıklar ve şahsiyatla uğraşmaktan Türk milliyetçileri kendi gümrah fikir pınarlarından su içmeyi unutur oldular. Toplumumuzun sürüklendiği ahlaki çöküntüden onların bir kısmı da paylarını aldılar.
Geçmişin felsefi ve edebî derinliği yerine, sığ sularda seyretmeye başladık. Sokak duvarları gibi, gönüllerimizi de yüzeysel sloganlarla süsler olduk.
Camiamızı aydınlık bir fikir halesiyle çevrelemeye, “Yeni Düşünce” platformu oluşturmaya duyulan ihtiyaç günden güne arttı.
Türkiye, bugün içeride ve dışarıda önemli sorunlarla boğuşuyor. Devletimizin kuruluş felsefesi, bizzat iktidar partisi tarafından terk edildi. Ortak paydamızı oluşturan zengin Türk kültürü yerine, onun parçaları olan yerel örf ve âdetler öne çıkarılmaya başlandı. Mevcut iktidar; Türkiye’nin hem sosyal ve kültürel, hem hukuki ve ahlaki, hem de siyasi ve ekonomik can damarlarını tıkadı.
Son olarak hükûmet, 17 Aralık’ta başlayan büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun kendi üyelerine ulaşmasını engellemek için karşı hamlelere girişti. Yürütmenin korku ve telaşını yansıtan bu hamleler, ciddi bir devlet krizine, sistemin enfarktüs geçirmesine yol açtı.
Türkiye’nin bunalımdan çıkıp küresel ölçekte etkin bir aktör olmasının yolu, kendi kültürel değerleriyle yeni bir medeniyet tasavvuru oluşturmasından geçiyor. Başkalaşarak, ayrışarak ve bölünüp küçülerek bir medeniyet tasavvuru yaratmak mümkün değildir. Yeni Türk uygarlığını kurmak için yeniden öze dönüş ve ortak paydamızın korunması şarttır.
Bu hedefe yürürken Türk milliyetçilerini, sosyal medyada hâkim sövgü edebiyatı ve haşin kavga dilinden uzak durmaya, fikir ve siyaset mücadelesini Türk-İslam ahlakının gereklerine göre sürdürmeye teşvik edeceğiz. Türk milliyetçiliğinin entelektüel itibarını yükseltmeye bütün birikimimiz ve iyi niyetimizle çalışacağız.
Enerjimizi içe dönük kısır çekişmeler için değil, milliyetçi-ülkücü hareketi bekleyen yeni Türk medeniyetini inşa davası için harcayacağız.
Bu vesileyle bütün okurlarımızı ve Milliyetçi-Ülkücü güçleri Yeni Düşünce’nin misyonuna katkı sağlayarak heyecanımıza iştirak etmeye çağırıyoruz.
Gayret bizden, tevfik Allah’tandır.