EDİTÖRDEN

12 Nisan 2014 14:24 Dr. Veysi Kayıran
Okunma
1969

30 Mart 2014 günü, Cumhuriyet tarihinin en gergin ve tartışmalı seçimlerinden biri yapıldı. AKP ipi önde göğüsledi ve beklediğinden fazla belediye başkanı çıkardı. AKP kurmayları bu sonucu beklemedikleri için “sevindirik” olduklarını saklayamayıp şov mahiyetinde birer birer açıklama yaptılar. 

Seçimlerin en çok kaybedeni CHP oldu; hem İç, Orta ve Doğu Anadolu’da silindi hem de güneydeki kalelerini kaybetti. MHP ise beklediğini tam olarak bulamasa da seçimlere damgasını vurdu. Gitti, en doğudaki kentlerimizden Kars’ı aldı, Iğdır’ı zorladı. Güneyde Mersin ve Adana’yı kazanarak AKP’ye ve CHP’ye ders verdi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin memleketi olan Osmaniye’de elindeki belediye başkanlığını mevcut oylarını arttırarak korudu. Böylece Çukurova’yı alarak tarihî 1969 Adana kurultayının ruhunu yeniden canlandırdı.

MHP; İç, Orta ve Batı Anadolu’daki çoğu ilde iktidar partisiyle başa baş yarışıp soluğunu Erdoğan’ın ensesinde hissettirdi. Bu sınırlı başarısıyla 2015 yılındaki genel seçimlerde iktidarın gerçek alternatifi olduğunu ispatladı.

30 Mart’ta seçmenler kutuplaşma eğilimi gösterdiler. Erdoğan’ın sert ve uzlaşmaz politikalarından kaynaklanan siyasi gerginlik, lehine netice verdi. Vatandaşlar genellikle kazanmasını istedikleri partilere veya kazanmasını istemedikleri partilerin karşısındaki güçlü adaylara oy kullanarak cepheleşme eğilimini somutlaştırdılar. Seçim sonuçlarına göre ilk dört sırayı alan AKP, CHP, MHP ve BDP dışındaki partilerin oylarındaki erime, kutuplaşmanın bir başka işareti oldu.

Diğer taraftan iktidarın kamu kurumlarıyla medya üzerinde kuruduğu yoğun baskılar, yolsuzluk ve hırsızlık iddialarının seçmen nezdinde makes bulmasını ve Erdoğan’ın yıpranmasını engelledi.

Başbakan Erdoğan; AKP tabanında “kendisi, ailesi ve hükûmetin bazı üyeleri hakkındaki yolsuzluk ve hırsızlık iddialarının Türkiye’yi hedef aldığına dair” algı oluşturmayı başardı.

Seçim sonuçlarından memnuniyeti, Erdoğan’ın balkon konuşmasına yansıdı. Bütün Türkiye’yi kucaklamak yerine, büyük faydasını gördüğü gerginlik politikasının devam edeceği mesajını verdi. “İnlerine gireceğiz!” diye Gülen cemaatini tehdit ederken, “Kızım sana diyorum, gelinim sen anla.” misali, karşısındaki cephenin gözünü korkutmaya çalıştı. Çünkü Ağustos ayında cumhurbaşkanlığı seçimleri var ve Erdoğan;  gerginlikten, cepheleşmeden yararlanmaya devam edecek. Zira yerel seçim sonuçları cumhurbaşkanlığının hiç de çantada keklik olmadığını gösterdi.

AKP belediye başkanlığı sayısını arttırırken 2,3 milyon civarında oy kaybına uğradı. Başbakan Erdoğan’ın karşısında %56’yı bulan bir çoğunluk var. Erdoğan, %50’yi geçebilmek için önce BDP’nin oylarını hesaba katacak. PKK’nın siyasi temsilcisi konumundaki BDP de Erdoğan’ın iş başında kalmasını istiyor. Yerel seçimlerde önemli bir merhaleye taşıdığı özerklikte nihai amaca ulaşmak için ona ihtiyacı var. Bu yüzden BDP Erdoğan’ı mutlaka destekler. Ancak kendi açmazını içinde barındıran AKP-BDP iş birliği, iktidar partisinin tabanındaki milliyetçi oyların muhalif cepheye kaymasına yol açar. 

AKP için, 2,3 milyonu bulan oy artışıyla cumhurbaşkanlığı seçiminde anahtar rol oynayacak olan MHP’nin tabanından oy devşirmek daha bir makul seçenek. Nitekim daha oy pusulalarındaki “Evet!” damgalarının mürekkebi kurumadan MHP yönetimini gözden düşürmeyi ve bu partinin tabanından oy koparmayı hedefleyen yeni bir algı yönetimi için düğmeye basıldı. AKP yanlısı gazete ve televizyonlarda MHP’ye yönelik örtülü bir yıpratma kampanyası yürütülmeye başlandı. Bir süredir başını çıkarmayan bazı kalemler, hatta eski tüfekler yeniden MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi kıyasıya eleştirmeye ve seçimlerde elde edilen sonucu hezimet gibi göstermeye başladılar. Ama AKP’nin MHP üzerindeki hesapları, yandaş medyanın eşeğiyle Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma riski taşıyor.

Ayrıca MHP ve CHP’nin üzerinde uzlaşmaya varabilecekleri, toplumun geniş kesimlerince kabul gören ve bilhassa merkez sağın oylarını alabilecek bir ismin tespiti hâlinde Erdoğan karşıtı cephenin adayını Köşk’e taşıması pekâlâ mümkün.

Görünen o ki önümüzdeki günler yeni gerginliklere ve sürprizlere gebe…
Umarız hayırlı doğumlara şahit oluruz.