Millî Şuur ve Milletle Buluşma

10 Eylül 2018 13:10 Gazi Karabulut
Okunma
857
Millî Şuur ve Milletle Buluşma

Millî Şuur ve Milletle Buluşma
Gazi KARABULUT
Dünya, coğrafyamız ve ülkemiz oldukça zor günler geçiriyor...
 Dünyayı kendi emperyal çıkarları doğrultusunda şekillendirmek isteyen küresel güçler...
 Bölgemizde bu küresel güçlere bir şekilde stratejik iş birliği içinde olan ve Orta Doğu’yu kan gölüne çeviren ülkeler...
Nihayet Türkiye üzerinden terör uzantılı yeni terör planları…
Tarih, bu sahnelere yabancı değil. Ancak mazide yaşanan böylesi emperyalist girişimler, Milli-yetçi aydınlarının fikrî teamülleri ile çözüm yolunu bulmuş ve yöneticilerine ilham kaynağı ol-muştur.
Türk milleti, Çin saldırılarından Haçlı istilasına, büyük fetih hareketlerinden Millî Mücadele’ye kadar her evrede ilim ve fikir adamlarına danışmış, ülkeyi etkileyen her meselede kurduğu meş-veret ortamları ile çözüm arayışlarına girmiştir. Ve devrin akil insanları düşüncelerini söylerken bireysel dünyasını değil milletin menfaatlerini esas aldıkları için kağana, sultana, padişaha göre değil, bilgi, tecrübe ve ilkeler göre kanaat serdetmişlerdir.
Ne zaman ki aydın olduğunu ifade eden kişiler, yerini korumak, makam sahibi olmak, maddi rahatlık elde etmek derdine düşmüş; işte o zaman ifade edilen görüşlerin de mahiyeti anlamını yitirmiştir.
Günümüzde, gerçekçi aydınların yaklaşımıyla, yaşanan sürece yapılan analizler irdelendiğinde dünyanın, bölgemizin ve ülkemizin içinde bulunduğu buhranlar anaforunun hatlarını daha net görme imkânına sahip oluyoruz.
Hususen ülkemizde yaşanan ve taraflardan dinlediğinizde tam bir kaotik yaklaşımlara kapı ara-ladığına şahit olduğumuz gelişmeler topyekûn insanlığın sürüklendiği kaosun da ipuçlarını veri-yor.
İşte burada, “vekar" (1) sahibi olan yani şahsiyetçilik ilkesinin, Türk milletinin tarihî mirasının günümüzdeki takipçisi Türk milliyetçiliği hareketi, geçmişteki şevki yeniden hissetmeli, yaşamalı ve yaşatmalıdır.
 “Anadolu’nun dağlarında, ovalarında bir Eyyüp Peygamber sabrı ile dolaşan, çalışan, kahırkeş, çilekeş” insanımızı bu kutlu davaya davet edeceksek ve yine “Anadolu yaylasında kopan bir fırtına bütün dünyayı tesir altına alabilir.”(2) ifadesinde olduğu gibi yeniden aslicevher inkişaf etmelidir.
Bunun için birincisi, dün olduğu gibi bugün de birilerine göre değil, inandığımız değerlere, Milli-yetçi anlayışa göre yaklaşımlar sergilemek esas olmalıdır. Bu değerlendirmede öncelikli yakla-şım, Türk milletinin geleceği, memleketimizin bütünlüğü, bölgemizin huzuru esas alınarak ya-pılmalıdır.
İkincisi, nerede hangi vazifeyi yapılıyorsa yapılsın, hâkim olunan alanla ilgili, profesyonel yak-laşımlar, kurumsal kimlikler ve projeler ortaya konulmalıdır.
Üçüncüsü, vefa anlayışı ile hareket ederek; birlik şuuru ile güçlü ve müreffeh bir Türkiye ve Türk birliği için somut adımlar atılmalıdır.
Kısacası bu yaklaşımları doğru okuyanlar ve” Emrolunduğu gibi dosdoğru olanlar”(3) Türk mil-letinin, Türk devletinin geleceğine sahip çıkacak ve onu millî ülküleri ile yarınlara taşıyacaklar-dır.
Nihayet Türk milliyetçilerine düşen; beklentisiz, riyasız, saf ve temiz duygularla, milletimizle kucaklaşmaktır. Oportünizmden uzak, pragmatizme kapalı, gönlünü, ruhunu, beynini, ilmini milletinin emrine vererek yollara düşmek asli anlayış olmalıdır.
Şu bir hakikat ki, ülkemizin meselelerine de bu meselelerin çözümlerine de hatta  geleceği inşa edecek medeniyet tasavvuruna da en müşahhas yaklaşımlar milliyetçi fikriyatın esaslarında mevcuttur.
  Burada “halkımızın ruh kökü” olarak ifadelendirebileceğimiz milliyetçi münevverlere çok iş düşmektedir.
Olaylara karşı adaletli bir tutum sergilemenin yolu “Hukukun temeli milletin imanına dayanma-lı.” ifadesindeki gibi milletle bütünleşme olduğunu milliyetçiler münevverler ortaya koymalıdır.
Öyleyse “siyasette nezaketten, toplumda gönül seferberliğine, ekonomide millî üretimden eği-timde bilgi ve sevgiye, ülkede kardeşlikten bölgede birliğe” anlayışları ile gerçek gündem ülkeye hâkim kılınmalıdır.
“Millete vefa” diyerek büyük bir aşk ile, kullanılması gereken meşru her yol kullanılarak”  Dün-dar Taşer’in ifadesi ile “ Kendine dön, kendi büyük idealine, cihan kadar geniş devlet telakkisi-ne, millî idrakine sarıl.”(4) şuuru ile yeniden dirilişi gerçekleştirilmelidir.
1-GÜNGÖR, Erol, Türk Kültürü ve Milliyetçilik, s. 63, İrfan Matbaası, İstanbul, 1975.
2-Alpaslan TÜRKEŞ, Büyük Hedef, Hareket Yayınları, İstanbul, 2011.
3-Hud suresi, 112. Ayet.
4- Dündar Taşer’in Büyük Türkiye’si.