TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN TARİHÎ SORUMLULUKLARI
Gazi KARABULUT
“Bizler, Türk milliyetçiliği fikrine inanmış, gönül vermiş insanlarız. Bundan dolayı da aynı birtakım özelliklerimiz söz konusu. Sevgimiz, nefretimiz, düşünümüz, davranışımız, hepsinden ötesi bakış açımız bir başkadır. Başka olduğu için aynı düşüncenin sahipleri bizi rahatlıkla anlayacak, tavrımızın sebeplerini hemen bulacaktır. Varlık sebeplerimizi biliyoruz, öyleyse bildiklerimizi yasamak, yaşatmak, sahip çıkmak durumundayız. Korkaklığın, sünepeliğin bir mana ifade etmediğinin farkındayız. Ellerimizi sevgi ve birlik anlayışı ile uzatırken, zeytin dalı ile bir alakamız olmadığı bilinmelidir.
Fakat Yunusça, Mevlanaca, Hacı Bektaş Velice bir sevgiyi sürekli taşıyacağız. Allah’a ve onun Resul’üne itaatkârız. Allah’ın kitabına ise, her dini bütün Müslüman gibi kayıtsız şartsız bağlanmak yaşama hikmetimizdir. Türk milletinin birliği ve istiklali için şehit düşenlere minnetimiz sonsuzdur. Türk vatanının birliğine, bütünlüğüne, bağımsızlığına yönelecek saldırılara karşı gözümüzü açık tutabilmek zaruretini de biliyoruz.”
1980 sonrasında yaşanan kaos ve acıların ardından, Türk milliyetçiliği hareketi yukarıdaki ifadelerle “bismillah” demiş ve binbir badirenin ardından, mücadelesini kaldığı yerden sürdürmüştür.
İşte bu derin mesuliyet anlayışının gereği olarak, günümüze ve geleceğe ait ülke/millet meselelerine millî ve kalıcı çözümler üretmek, Türk milliyetçilerinin asli vazifeleri arasındadır.
Türk milliyetçiliğini, köklerinden aldığı güç ile çağın idrakine giydirmek ve çağlar ötesini aydınlatacak şekilde tekâmüle tabi tutmak Türk milliyetçilerine yeni sorumluluklar yüklemektedir.
Şu temel bakışlar, Türk milliyetçilerinin ve milliyetçi sorumluluğun da işaret taşlarını ortaya koyabilir:
1- “Türk milliyetçiliği hareketinin temel referansları”nı ortaya koyma,
2- Türk milliyetçiliği hareketinin sağlam fikrî iskeletini, yeni nesillere ana dinamikleri ile aktarma,
3- “Türk devlet yönetim felsefesinin tekâmülü ve yönetim tarzı” üzerine milliyetçi bir sistem inşa etme,
4- Türk dünyasının birlik ve beraberliği için “Turan, Tarih ve Edebiyat, Kültür, Ekonomi, İktisat Şûrası” benzeri çalışmalar yapma. Türk milletinin hüküm sürdüğü havzada askerî, siyasi, iş birliğini, tarihî dinamiklerle birlikte inşa etme. Türk soylu akraba millet, devlet ve topluluklarla kurulacak siyasal ve sosyal bağları temellendirme. Uluslararası stratejik iş birliklerinde, kadim coğrafya ve soydaş ülkelerle ortak hareket etme,
5- Etrafımızın ateş çemberi ile kuşatıldığı, Turan coğrafyasının Türk jeopolitiğinden koparılmaya çalışıldığı bir tarihsel süreçte; milliyetçi münevverlere düşen sorumluluğun tarihî bir vazifeye dönüştüğünü unutmama ve bu sorumluluktan hareket ile “birlikte rahmet ayrılıkta azap” olduğu şuuru ile hareket etme.
6- Her türlü kısır çekişmelerden uzak durarak, alabildiğine geniş bir kitleye sahip olan milliyetçilerin; ülkenin ve coğrafyanın sıkıştığı cendereden çıkışı adına, fikrî ve yönetimsel yeterliliğini somut bir şekilde ortaya koyma gerekliliği; somut bir hâl almıştır,
Elbette bu umdeleri, derinlemesine analizlerle “adalet, liyakat, istişare” yöntemini esas alan yaklaşımlarla ortaya koymak gerekmektedir.
Türk milliyetçiliği hareketinin ve Türk milliyetçilerinin tarihî sorumluluğu, bunu mecbur kılmaktadır.