İğne de iplik de tek başına bir şey dikebilme ve birleştirme kabiliyetine sahip değildir. İplikle, düğümler yapabiliriz ama bunlar dikiş kadar düzgün olmaz. Eski zamanların anneleri iyi bilir, yeni doğan bebeğin tenini düğümler zedelemesin diye, bebeğin giysilerindeki bel, kol ve bilek lastikleri dikkatle dikilirdi. Düğüm, dikiş kadar zarif ve ince değildir zira. Ne varsa, iğneyle ipliğin iş birliğinde var anlayacağınız! İğne yol alır gider, kumaşta incecik milimetrik delikler açar, iplik girsin ve geçsin diye. Dikiş makinelerinde iğne sıklığı ve iğne kalınlığı ölçülüdür, kumaşa göre o sıklığı ve iğne ucunu ayarlarsınız. Kumaşınız kalınsa kalın, inceyse veya ipekse ince ve ipek iplik kullanırsınız. İpekli bir kumaşta, çuha için kullandığınız ipi geçiremezsiniz asla iğnenize; keza yün kumaşı da nakış ipeğiyle dikemezsiniz.
Devleti yönetmek biraz da iğne iplikle yeni giysiler üretmeye, var olanları yenilemeye, eskimiş olanları tadil etmeye ve dahası gelecek nesillere sağlam iplik ve iğnelerle dikilmiş bir miras bırakmaya benziyor. Eğer, iğneniz ve ipliğiniz sağlam, kopmaz ve kırılmaz değilse aldığınız mesafe boşa gidiverir Allah muhafaza! Bir de şu var, iğnenize iplik geçirdiğinizi sanıp, bütün açtığınız deliklerden bu ipi geçirdiğinizi farz edip, son sağlamlama dikişini ve düğümü koymaya kalktığınızda bir bakmışsınız ki, iğnenizde hiç iplik olmamış! Gittiğiniz onca yol, harcadığınız onca emek ve etrafa dikiş dikiyorum, bak neler üretiyorum diye yaptığınız onca caka boşa gidivermiş! Sadece delik açmışsınız; iplik, kumaşı birleştirdiğiniz en başnoktada kalıvermiş; bilerek mi bıraktınız, gafletten mi, fark edemediniz mi! Artık hiç mühim değil!..