TÜRKİYE’NİN SONU

29 Ağustos 2015 14:45 Mehmet Özgedik
Okunma
1999
TÜRKİYENİN SONU

 (Türk milletinin nefsi müdafaa hakkı vardır.) 

  ANLATAMADIK, ANLATAMIYORUZ
  Esas tehlikeyi milletimize değil, aydınlarımıza anlatamadık."Mesele Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı değildir; Cumhuriyet’le kurulan Türk devletine düşmanlıktır." Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığının sebebi budur. Atatürk ve arkadaşları Cumhuriyet’i millî devlet temelinde kurmasaydı bunların hiçbirisi Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı olmayacaktı. Kavga Türk iledir. Bu coğrafyayı vatan hâline getiren Türk milletinin, bu topraklardaki, hükümranlık hakkına son vermektir. Yeni Osmanlılık da bu zihniyetin ürünüdür. Bu iddiayı ortaya atanların Osmanlıyı bildiklerini anladıklarını hiç sanmıyoruz. Bunlar, Osmanlıyı âlet ederek kozmopolit bir toplum yapısını oluşturmak amacındadırlar. Son günlerde moda hâline gelen Türkiye toplumu gibi ne idüğü belirsiz sözlerin kaynağını burada aramak gerekir. Yoksa Osmanlı coğrafyasına hâkim olmak gibi aptalca hayallerin peşine koştukları düşünülmemelidir. Osmanlı lafı kamuflajdır, aldatmacadır.
  Ne yazık ki bu devlete cumhurbaşkanı olmuş, Mr. Targıt lakabıyla meşhur müteveffanın kardeşine söylediği -ki kardeşi tarafından nakledilmiştir- "Keşke bu devletin adı Türkiye Cumhuriyeti değil, Anadolu Cumhuriyeti olsaydı." ifadesi, her şeyi çok açık olarak anlatmaktadır. Siyasi ümmetçilerin, etnikçilerin, sosyalistlerin, meccani Batı ajanlarının hedefi budur.
 
  "LAFI ÖNCE DELİYE SÖYLETİRLER"
Bu söz, bizim memlekette yeri geldiği zaman sık kullanılan bir darbımeseldir. Çevrede çok sert tepkilere yol açacak düşünceler önce deliye söyletilir. Deli söyledi diye kimse aldırmaz, hatta yavaş yavaş kanıksanır. Bir bakmışsınız ki herkes söylemeye başlamış. Artık ciddi ciddi olarak söylemenin zamanı gelmiştir. En olmaz düşünceleri kabule toplum hazır hâle gelmiştir.
Türklüğü yıkmak için hazır bekleyen amelelerin delileri hazırdır. Zamirlerini onlara söyletmişlerdir:
*İstiklal Marşı dinsizlerin ortaya çıkardığı bir şeydir. (Buna göre Akif, en büyük dinsizdi.)
*Türkiye kelimesinden rahatsız oluyorum.
*İstiklal Marşı faşist bir marştır. Orada geçen ırk kelimesi rahatsız edicidir.
*Türk bayrağı adı değişmelidir.
*Millî devlet çağ dışı bir kavramdır. Artık çoğulcu bir toplum yapısına geçmeliyiz.
*Çoğulculuk kültür zenginliğidir. (Biraz Zenci, Hindu, Çinli, Japon ithal ederek biraz daha zenginleşelim. Avrupa yoksulluktan geberiyor! Sanskritçeyi diriltemeye çalışan Hindistan ile Urducayı resmî dil hâline getiren Pakistan'a yazıklar olsun; gittikçe fakirleşiyorlar!)
Bu ve buna benzer ifadeler söylenip yazıldı. Kurbağa böyle ısıtılır.
 
SIRA GELDİ ANAYASA’YA
Anayasa değişikliği gündemde... Gerçi hiç gündemden düşmemişti. Ne isteniyor?
1. Anayasa’nın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen ilk üç maddesi değişsin.
2. Mahallî özerklik verilerek (İmparatorluk zamanında muhtariyet deniyordu.) Türkiye özerk bölgelere ayrılsın. (Federasyonun kibarca ifadesi. Yani millî devlete son verilsin demek istiyorlar.)
3. Türk kimliği Anayasa’dan çıkarılsın; etnik dillerde eğitim verme imkânı sağlansın.
Sakın "Bari bir de bayrak verelim." demeyiniz. O zaten hazır. Bazı ahmaklar "Bizim Türk bayrağına itirazımız yok." sözüne ayran budalası gibi sarılmakta "Baksanıza adamların bayrağa itirazı yok." demektedirler. Yok tabii, Türklerin kendi bölgelerinde Türk bayrağını kullanmaya bir itirazları yoktur. Sağ olsunlar, lütfediyorlar.
 
İŞİN SONU
Yolun sonu bellidir. Dünya ulaşım merkezlerinden biri olan ve enerji kaynaklarını bünyesinde toplayan Orta Doğu'ya şekil verme projesi olan BOP'u gerçekleştirmektir. Bu yeni düzenlemede Türk'ün ve Türkiye'nin adı yoktur. Orta Doğu'nun fahişesi olarak Batı’da şöhret bulmuş Talabani"İstanbul merkezli Büyük Orta Doğu Devleti hayalimdir." demişti. Orta Doğu uzmanı Yahudi asıllı Tarihçi Bernard Lewis "İstanbul merkezli Birleşik Orta Doğu Devleti kurulmalı." diye fetva vermişti. İşin sonu da yolun sonu da bellidir: Türk'ün adını bu coğrafyadan çıkarmak. İlk adım da Türkiye'nin yapısını, hukukî temellerini yıkmak olacaktır.
Bunun için T.C. Anayasa’sının ilk üç maddesinin kaldırılması, halklara vurgulu kimliksiz bir Anayasa yapılması ve bu Anayasa ile federal bölgelerin kurulmasına imkân tanınması gerekmektedir. Henüz ortam uygun hâle gelmediği için bazı temel konularda -şimdilik- ısrarlı olunmayabilir. Fakat etnik dille eğitim hakkı, o olmasa dahi Türk kimliğinin Anayasa’dan çıkarılması üzerinde ısrarlı olacaklardır. Millet ne der bilemeyiz ama Meclisin tarzıterekkübü buna müsaittir. Türk kimliği Anayasa’dan çıkarılıp kimliksiz bir Anayasa yapıldıktan sonra sıra Türklerin ülkesi anlamına gelen Türkiye'ye gelecektir. Bu bakımdan Türklük kavramının temel hukuki metinden çıkarılması Türk milletinin varlığına kastetmektir ki Türk milletine nefsimüdafaa hakkı doğurur. Bu gelişmeye imkân veren, tavır koymayan, sessiz ve pasif kalan herkes bu suçun ortağıdır.
Türk kimliğinin Anayasa’dan çıkarılması Rubikon Çayı’nın geçilmesidir. Rubikon Çayı geçildikten sonra Roma düşer.

Yani TÜRK’E DE TÜRKİYE'YE DE ELVEDA!