RAMAZAN’IN İPİ BİZİ KURTARIR MI?

16 Eylül 2014 14:48 Prof. Dr.Ayşe İLKER
Okunma
1992
RAMAZANIN İPİ BİZİ KURTARIR MI?

 
Haziran ayı bir çırpıda kederini ve hüznünü yayarak geldi üstümüze. IŞİD silahlarıyla yürüyor, silahsız Türkmenler evlerinden ocaklarından ayrılarak sığınacak bir yer arıyor. Onların çoğunun kendilerini koruyacak bir silahları yok!
Bir tarafta  Suriye’de katliamlar devam ediyor bir taraftan İslam adına yüzlerce genç kız rehin tutuluyor bir taraftan masum Türkmenler, masum Araplar ölüyor ve bir taraftan Ramazan giriyor evlerimizin içine...
Şimdi hepimiz onun ipine sarılacağız. Ne kadar yardımsever olduğumuzu, ne denli merhametli davrandığımızı, fitre ve sadakaya ne kadar ehemmiyet verdiğimizi insanların gözünün içine baka baka ilan edeceğiz. Televizyonlarda yoksul ailelerin sofralarında oruç açma görüntülerimiz olacak. Çadırlarımız kurulacak boydan boya, belki kuruldu bile... Paketlerimiz, kolilerimiz olacak kamyonlar dolusu belki doldu bile...
Ramazan bitecek, bayram olacak... İçimiz rahat; fitremizi, sadakamızı, kolimizi verdik ya, yoksullara gittik ya, teravihlerde salındık ya... Bayram edebiliriz, bayramımız olsun!
Ey Ramazan! Senin ipine sarılarak nasıl kurtarabiliriz kendimizi?
Orada Müslüman bir ülkede genç kızlardan kendisine onlarca eş yapan bir Müslüman varken!
Burada, hemen yanı başımızda gözü dönmüş Müslümanlarca Türkmenler evsiz barksız bırakılır  ve bir jenoside kurban verilirken!
Şurada, kendinden başkasını Müslüman olarak görmeyip müminlerin bir bölümüne kâfir muamelesi  yapanlar dururken!
Yaptığımız ibadetleri ellerinde bir terazi varmışçasına ta dibimizde tartan ve biçen, sonra da "Cehennemliksiniz!" diye hüküm verenlerin sesleri yankılanırken!
Evimizin bütün duvarlarında yankılanan o fetvalar, vaazlar İslam adına nefreti yayarken!
Söyle ey Ramazan!
Senin ipine sarılarak kurtarabilecek miyiz kendimizi?
Aç kalarak kurtulur muyuz, birbirimizin etini yiyerek düştüğümüz gıybet çukurlarından?
Aç kalmak temizler mi zanlarımızı, iftiralarımızı?
Temizlenir mi yüzümüz aldığımız abdestlerle daha bir çocuğun bile yüzünü yuyamamışken?
Senin ipine sarıldığımızı sanırken nefsimizin yularına "deh"lediğimizi farketmemişken? 
Ey Ramazan! Söyle, hangi ipek iplerle merdiven kuralım sana?
Hangi temiz yüzlerimizle, hangi saf yüreklerimizle bağlanalım sana?
Dahası Müslümanların yüzü ne zaman yerden kalkıp da gökyüzüne dönecek?
Ey Ramazan! Senin ipin bizi ne zaman kurtaracak?