Türkiye’de Terör ve Yatırımların Aksaması Üzerine Bir Değerlendirme

04 Kasım 2022 13:28 Prof.Dr.İsmet TÜRKMEN
Okunma
127
Türkiyede Terör ve Yatırımların Aksaması Üzerine Bir Değerlendirme

Türkiye’de Terör ve Yatırımların Aksaması Üzerine Bir Değerlendirme
Prof. Dr. İsmet TÜRKMEN

Cumhuriyet tarihimizde bilhassa 1960’lı yıllardan sonra yoğunlaşarak ülke gündemine yerleşen terör faaliyetlerinin en önemli nedenlerinden biri; ülkemizi ekonomik hedeflerinden uzaklaştırmak ve az gelişmişlik seviyesinde tutmaktır. Ülkemizde terörizmle mücadele için aktarılan rakamlara baktığımızda görülen devasa bütçe bize bu gerçeği açıkça göstermektedir.  Terörizmin toplumda meydana getirdiği gerginlik; ülkemizin ekonomik, siyasi ve kültürel gelişme sürecinin önünde karşımıza bir engel olarak çıkmaktadır. Terör birinci öncelikli halledilmesi gerekli sorun olarak görüldüğü sürece ileriye dönük hamlelerin sürekli geciktirilmesine neden olmaktadır . Ayrıca, Terör sadece bir güvenlik sorunu olarak değerlendirilemez çünkü ekonomik, politik, psiko-sosyal ve özellikle kültürel boyutlara sahiptir. Toplumsal istikrarsızlık, sosyal disiplinsizlik, ekonomik kriz ve siyasi bunalım terörün ana kaynağıdır.  Türkiye uzunca bir süredir etnik temele dayandırılmağa çalışılan bir takım terörist faaliyetlere karşı mücadele etmektedir. Bu örgütlerin en etkilisi olarak özellikle Türkiye’nin güneydoğusunu ve bu bölgede yaşayan vatandaşlarımızı hedef alan PKK’yı görmekteyiz. Bu bölücü terör örgütüne karşı uzun zamandır verilen mücadele sonucu askeri müdahale yanında psikolojik, ekipman, stratejik ve örgütün finans kaynaklarını kurutma gibi mücadele şekillerinin de önemi görülmüştür. PKK terör örgütü yıllardır ideolojik bir savaş yürütmektedir ve bu ideolojik savaş, sıcak savaştan daha tehlikelidir. Amacı, Türk milletinin asli fonksiyonlarını işleyemez hâle getirmek suretiyle Türk devletini yıkmak; yerine Türk milletine yabancı ideolojik bir düzen kurmaktır. Bu hususta ülkemizin gündemini yaklaşık son 30 yıldır meşgul eden terör olaylarına ilişkin olarak değerlendirme yapan Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 14 Aralık 1987 tarihli Meclis açış konuşmasında, bölgede giderek eylemlerini yoğunlaştıran terör örgütünün siyasi yapıda zemin arayışlarına şu ifadeleri ile işaret etmiştir: “Kurulması hayal edilen komünist partinin programında yer alan bazı hedefler şöyledir: Stratejik aşamanın amacı devrimin koşullarını hazırlamaya yöneliktir. Strateji ise, yeni bir rejim için mücadeleyi öngörür. Burjuva parlamentarizmi ve burjuva demokrasisinin uzantısı olan Cumhuriyet rejiminin nimet ve imkânlarından istifade ederek amaca ulaştıktan sonra, stratejik amaç ve görevlerin belirlenmesi temel ilkelerdendir. Türk Milletinin bir bölümünün yaşadığı doğu ve güneydoğu bölgeleri, gerektiğinde misak-ı millî sınırlan dışında da düşünülebilir. Bu amaç için dinin politikaya alet edilmesi ve silahlı kuvvetlerin doğrudan politika içine çekilmesi gereklidir. İşte, parti programında yer alan böylesine fikir ve politikalarla, Türkiye'nin ne denli sonu meçhul ve karanlık yollara sürüklenmek istendiğinin bilinmesi ve ona göre hareket edilmesi gerektiği düşüncelerini taşımaktayım.”  Ülkemizdeki ayrılıkçı terör örgütünün özellikle dış unsurlardan destek aldığını söyleyebiliriz. 2 Nisan 1992 tarihli TRT TV–1 kanalı Siyasi Parti Liderlerinin Katıldığı Açık Oturum programında Bülent Ecevit’in, Alparslan Türkeş’in, Erdal İnönü’nün, Necmettin Erbakan’ın, Süleyman Demirel’in ve Mesut Yılmaz’ın ülkemizdeki teröre dış devletlerin destek verdiği yönündeki ortak söylemleri, hayli düşündürücüdür.  1980-1990 yılları arasında TBMM kayıtlarında bu meseleye ilişkin dikkatimizi 47 soru önergesi ve iki gizli oturum çekmiştir. Meseleye ilişkin önergelerde Güneydoğu olaylarının ardında siyasi, askerî, sosyo-ekonomik nitelik taşıyan iç ve dış etkenlerin yer aldığına, bu amaçla olayların ve ardındaki nedenlerin kapsamlı bir şekilde Meclis gündemine alınması, kısa ve uzun vadeli önlemlerin tespiti ve soruna köktenci çözümler getirecek ortak bir yaklaşımla Millî bir politikanın oluşturulmasına işaret edilmiştir.  Bahsi geçen bu millî politikanın dâhilinde “sosyo-ekonomik önlemler, kısa ve uzun vadeli planlar, bölge halkının devlete bağlılığı artırılması ve mutlaka desteğin sağlanması, sanayinin gelişmesinde devletin sorumluluk üstlenerek, devlet desteğinde özel sektörün özendirilmesi doğrultusunda teşvik tedbirlerinin artırımı, bütün bölgede, eğitim, sağlık hizmetleri, ulaşım, haberleşme, elektrik götürme, hızla, en ileri düzeylere getirilmesi” önemle vurgulanmıştır.  Millî Savunma Bakanlığı harcamalarını GSMH’daki payı zaman içinde azalış göstermekle birlikte 1987 yılında en düşük seviyeye inmiştir. Bu tarihten hemen sonra harcama değerleri artış göstermiş, bu artışın yaşanmasına karşın Bakanlığın harcamalarında, 1999 yılı hariç, artışlar yoğunlaşmıştır. Terör eylemlerinin şiddetlendiği ve yaygınlık kazandığı 1980’lerin sonlarından itibaren İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın GSMH’dan aldıkları paylar fevkalade artış göstermiştir. İçişleri Bakanlığı harcamalarının GSMH’dan aldığı pay 1980’li yılların sonuna kadar %0.05 ile %0.1 arasında değişirken, 1990’lı yıllarda %2 dolayına ulaşmıştır. Benze şekilde Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma genel Komutanlığı’nın paylarında 1980’li yılların sonlarından itibaren artışlar gözlenmiştir.

Güvenlik Harcamalarının GSMH İçindeki Payları  (%)
    Millî Savunma Bakanlığı    İçişleri Bakanlığı    Emniyet Genel Müdürlüğü    Jandarma Genel Komutanlığı
1976    2.77    0.08    0.47    0.26
1977    2.94    0.14    0.53    0.25
1978    2.41    0.10    0.56    0.24
1979    3.21    0.08    0.54    0.23
1980    0.10    0.52    0.28    -
1981    2.85    0.07    0.45    0.25
1982    2.27    0.06    0.39    0.21
1983    2.61    0.07    0.45    0.25
1984    2.38    0.06    0.44    0.23
1985    2.10    0.05    0.42    0.22
1976-1985 Ortalama    2.61    0.08    0.47    0.24
1986    2.18    0.05    0.44    0.22
1987    1.92    0.08    0.48    0.22
1988    2.02    0.10    0.45    0.21
1989    2.22    0.13    0.54    0.25
1990    2.51    0.17    0.63    0.28
1991    2.57    0.21    0.76    0.35
1992    2.94    0.22    0.79    0.44
1993    2.67    0.21    0.69    0.57
1994    2.61    0.21    0.69    0.57
1995    2.63    0.19    0.63    0.48
       
Bölgede terörün önlenmesi hususunda özellikle GAP yatırımının üzerinde hassasiyetle durulurken, bölge illerinin kalkınmasında, özel bir uygulama takip edilmiş, teşvik belgeli yatırımların tutarı, 1983 yılında 183 milyarken, 1989 Ocak-Ağustos döneminde bu rakam 1 trilyon 180 milyar TL olmuştur. Yine 1983 yılında teşvik edilen yatırımlarla, bu yörelerde 6.575 kişiye istihdam imkânı öngörülürken, bu rakam 1986 yılında 22.991'e çıkmıştır. 1988 yılında ise, verilen teşvik belgeleriyle 20.347 kişiye istihdam imkânı sağlanmıştır. 1983 yılı sonu itibariyle, bölge illerindeki köylerden 2.039'una elektrik götürülmüş (bu rakam % 43'lük bir elektriklendirmeyi ifade etmektedir). Bu oran, 1984, 1985, 1986, 1987 ve 1988 yıllarında, sırasıyla, %52, %71, %87, %96, %98,3 olmuştur. 1989 program uygulaması sonunda ise, bütün köylere elektrik hizmetinin götürülmesi büyük oranda tamamlanmıştır. Ayrıca, GAP kapsamına giren yörelerin süratle kalkındırılması, yatırımların gerçekleştirilmesi için, plan, altyapı, ruhsat, konut, sanayi, maden, tarım, enerji, ulaştırma ve diğer hizmetleri yapmak veya yaptırmak; yöre halkının eğitim düzeyini yükseltmek için gerekli tedbiri almak veya aldırmak; kurum ve kuruluşlar arasındaki koordinasyonu sağlamak üzere, Başbakanlığa bağlı Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma idaresi Teşkilatı kurulmuştur.  Terör nedeniyle Olağanüstü Hal Bölge Valiliğine; 1992 yılı için 269.364.150.000 TL, 1993 yılı için 366.781.250.000 TL, 1994 yılı için 486.912.000.000 TL ve 1995 yılı için 635.027.250.000 TL bütçe ödeneği ayrılmıştır.  Burada özellikle şu hususa da dikkat çekmek gerekmektedir. 1990’lı yıllarda devlet terör harekeleri ile mücadele etmek için önemli miktarlarda kaynak ayırmak zorunda kalmış, bunun sonucunda bölge ve ülke genelinde kamu yatırımlarının azalması ve GAP gibi büyük boyutlu kalkınma projelerinin büyük ölçüde ertelenmesi gibi durumlarla karşı karşıya kalınmıştır. Terör eylemlerinden bölgede en fazla zarar gören hizmet alanı ise şüphesiz eğitim sistemi olmuştur. Bu doğrultuda Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde terör eylemleri sebebiyle kapalı okullar ülkemizin geleceğine de önemli bir darbe vurmaktadır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Terör Nedeniyle Kapalı Okullar.


İller    Terör Sebebiyle Kapalı Okullar    Binası Yıkılan Okul    Toplam
Ağrı    40    30    70
Batman    123    134    136
Bingöl    245    5    250
Bitlis    233    5    238
Diyarbakır    493    20    513
Elazığ    19    -    19
Erzurum    3    18    21
Erzincan    -    1    1
Iğdır    75    12    87
Kars    9    16    25
Mardin    111    18    129
Siirt    146    15    161
Şırnak    170    18    188
Tunceli    252    30    282
Van    84    37    121

Sonuç olarak, asayiş sorunları, özellikle Doğu illerinin iktisadi yönden gelişememesinin önemli sebeplerinden birisini oluşturmakla birlikte, yatırımların yapılabilmesi için kullanılacak harcamalar güvenlik ve asayişin sağlanması için kullanılmış, bu da bölgenin geri kalmasında etkili olmuştur. Bölücü unsurları tetikleyen emperyalist gayelerle hareket eden güçlerin kışkırtma faaliyetleri sonucu ortaya çıkan sosyal bunalımlar, asayiş önlemlerinin artmasına etki etmiştir. Bütün bu yaşanılan gelişmeler asayiş harcamalarında yapılan arttırmaların diğer yatırımların önüne geçmesine neden olmuştur. Bölgede milli bütünlüğümüze, yöre halkının can ve malına kasteden ciddi olaylara karşı alınan sıkıyönetim önlemlerine rağmen, meydana gelen terör, katliam ve sabotaj eylemlerine yönelik bir mesafenin alınamadığı gününüzde de karşı karşıya kaldığımız bir geçektir .