Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet ÖZ: “TERÖRİSTLER VE UZANTILARIYLA BİR DAHA ASLA MÜZAKERE MASASINA OTURULMAMALI”

23 Haziran 2016 11:50 Tolga AKYIL
Okunma
2081
Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet ÖZ: “TERÖRİSTLER VE UZANTILARIYLA BİR DAHA ASLA MÜZAKERE MASASINA OTURULMAMALI”

 
 

Türkiye’nin asırlık sivil toplum kuruluşu, Türk milliyetçiliğinin çınarı Türk Ocakları;  44. Olağan Büyük Kurultayını gerçekleştirdi.
Prof. Dr. Yusuf Sarınay'ın divan başkanlığını yaptığı kurultayda, Eyüp Salih Doyuran,  Mutlu Kurt ve İrfan Kaya da divanda üye olarak yer aldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın ardından kürsüye gelen Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz, terörün ülkemiz ve coğrafyamız için büyük bir tehdit olduğunu ifade ederek “Türkiye adeta sırat köprüsünden geçiyor. Bugün, İslam dünyasını içinde bulunduğu bunalımdan ve kargaşadan kurtaracak bir birlik diline, medeniyet tasavvuruna muhtacız. Tarih üzerinden çatışma üretmek son derece yanlıştır.” dedi.
Osmanlı ve Cumhuriyet arasındaki köklü bağlardan bahsederek tarihî süreklilik vurgusu yapan Öz, “Bugün hem Türkiye’nin hem Türk-İslam âleminin içinde bulunduğu durumdan kurtuluşu ve yükselişi millî tarihimizden ilham alan, ortak gelecek tasavvurumuzdan güç bulan Türk milliyetçilerinin öncülük edeceği bir hamle ile gerçekleşebilir.” diye konuştu.
Prof. Dr. Mehmet Öz, şunları söyledi:
"Türkiye, âdeta Sırat Köprüsü’nden geçiyor. 1990’larda Türk dünyasının bağımsızlığına kavuşması, iki kutuplu dünya düzeninin yıkılması sonucunda hem bir belirsizlik ortamı doğdu hem de önümüze yeni ufukların açıldığı hissi hepimizi sardı. Çok geçmeden, bir yandan PKK terörü öte yandan laik-antilaik kutuplaşması yüzünden bu tarihî fırsatı layıkıyla değerlendiremedik. 2000’li yıllarda, özellikle 11 Eylül saldırısının sonrasında İslamofobi adı altında İslam düşmanlığının da artmasıyla Orta Doğu’yu ve bütünüyle İslam dünyasını yeniden tanzim çabaları hızlandı. Irak’ın 2003’de işgali ve ardından yaşanan vahşeti, 'Arap Baharı' adı altında birçok İslam ülkesinin duçar olduğu iç savaşlar izledi. Bugün, Irak ve özellikle Suriye’de yaşananların da etkisiyle Türkiye ciddi bir bölünme tehdidi ile yüz yüzedir. Adı değişen süreçlerle, kendi meselemizi 'kendi teröristlerimizle' çözme girişimi çevremizdeki konjonktürün yeterince dikkate alınmaması yüzünden 2015 Temmuz’undan bu yana Türkiye’de çok yoğun ve maliyeti yüksek bir terörle mücadele evresine soktu. Güneydoğuda belirli il merkezleri veya semtlerde PKK’nın başlattığı hendekli, barikatlı terör eylemleri büyük şehirlere yönelik bomba yüklü araçlarla icra edilen alçakça katliamlarla devam etti. Türkiye’nin, bir yandan Suriye’de eli kolu bağlanırken öte yandan da içeriden kafasını kaldırmasına izin verilmiyor. Yüzyıl kadar önce İslam âleminin ve dokuz asır boyunca Türk-İslam dünyasına nizam vermiş olan Türk milletinin içine düştüğü hazin durum karşısında 'Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?' diye haykıran Akif merhum, bu günleri görseydi herhalde benzer ifadeleri kullanırdı."
 
Türklüğü Ret ve İnkâr Eden Bir İslamcılık Anlayışı Olamaz
Prof. Dr. Öz, "Bugün, İslam dünyasını içinde bulunduğu bunalımdan ve kargaşadan kurtaracak bir birlik diline, medeniyet tasavvuruna muhtacız. Bu, Türk-İslam medeniyetinin çağımızın şartlarında ihyası ile mümkün olabilir; Türklüğü ret ve inkâr eden bir İslamcılık anlayışıyla olmaz. Türk milletini tarihinden ve İslam’dan soyutlayan ulusalcı bir anlayışla da gidilecek bir yer yoktur.” diye konuştu.
Türklerin binlerce yıllık tarihinin olduğunu hatırlatan Öz, şöyle devam etti:
“O tarih bizim kimliğimizdir, kişiliğimizdir. Osmanlı’yı sevmek Cumhuriyet’e muhalefet etmeyi gerektirmediği gibi Cumhuriyetçi olmak da Osmanlı, beylikler, Selçuklu mirasını; Türk-İslam medeniyeti müktesebatını yok saymayı ya da küçümsemeyi gerektirmez. Biz, geçmişimize bir bütün olarak sahip çıkan ama ondan ders alarak geleceğe yürüyen bir anlayışla hareket etmeliyiz. Dolayısıyla bugün hem Türkiye’nin,  hem Türk-İslam âleminin içinde bulunduğu durumdan kurtuluşu ve yükselişi; millî tarihimizden ilham alan, ortak gelecek tasavvurumuzdan güç bulan Türk milliyetçilerinin öncülük edeceği bir hamle ile gerçekleşebilir. Unutmayalım ki ‘Bir medeniyet her şeyden önce bir değerler, inançlar sistemidir:  Müesseseler bu değer ve inançların birer eseri olarak ortaya çıkar.’ Değerlerimizi ve inancımızı harcına koyacağımız medeniyet hamlesinin bilim ve teknoloji çıktıları insanla ve doğa ile uyumlu, çevre dostu olacaktır. Bizler, sadece tarihimizle, geçmiş kültürümüzle, medeniyetimizle övünerek bir yere varamayız; günümde yeni bilim ve teknoloji ürünlerinin, insanların yeni beklenti ve ihtiyaçlarının doğurduğu çevre sorunları başta olmak üzere yaşanabilir bir dünya ve sürdürülebilir bir medeniyet konuları üzerinde de araştırmalar yapmalıyız.”
 
İslam Coğrafyası Yıllardır Kan Gölüne Döndürüldü
Prof. Dr. Mehmet Öz, İslam coğrafyasının yıllardır kan gölüne döndürüldüğünü, yüzbinlerce insanın katledildiğini,  milyonlarca Müslümanın ülkesini terk etmek zorunda kaldığını bildirdi.
Öz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Burada şunu açıkça ifade edelim ki Türkiye maalesef ne Irak’ta ne de Suriye’deki Türkmen  kardeşlerimizin, bu coğrafyada geçer akçe olan askerî güce sahip olmaları istikametinde  yeterli destek vermiş değildir. Son Yayladağı ziyaretimizde bize eksiklerden bahsedildi. Türk Ocağı bir dernek, insanî yardım yapıyor. Ancak orada gece görüş dürbünü bile temin edilemediği bize anlatıldı. Irak’ta Erşat Salihi yıllardır bu meseleyi yüksek sesle haykırıyor. Biz, hem Suriye  meselesinde hem de onunla ilintili olarak Kobani/Arappınarı meselesinde yapılan yanlışları zamanında ikaz ettik; kantonlaşmaya karşı tedbirleri alınsın, Süleyman Şah  Türbesi yerinde muhafaza edilsin dedik. Kimsenin Türk milletine, türbeyi taşımayı kahramanlık gibi göstermeye hakkı yok. Bugün gelinen noktada yapılan yanlışlar kabul ediliyor; keşke bir haksız çıksaydık.”
 
Güvenlik Tedbirleri ve Terörle Mücadeleden Geri Adım Atılmamalı
İçerideki fitneye karşı güvenlik tedbirlerinden ve terörle mücadeleden geri adım atılmamasını isteyen Öz, şunları kaydetti:
“Teröristler ve uzantılarıyla bir daha asla müzakere masasına oturulmamalı; millî birliği,  kardeşliği ve demokrasiyi güçlendirmek suretiyle bu belanın define çalışılmalıdır. Burada hükümdarı bugün devleti yöneten cumhurbaşkanı, başbakan ve hükûmet olarak okuyabiliriz. Devletin ihmalkârlığından gelen musibetler hayatımızın bütün yönlerinde kendisini göstermiyor mu? Özellikle, ‘çözüm süreci’ denilen gaflet döneminde irtikâp edilen ihmallerin yaklaşık on aydır ülkede yol açtığı tahribat, ‘yurdu yaşatmak için’ toprağa düşen yiğitler, yıkılan şehirler, canlı bomba eylemleri hepimizin gözü önünde cereyan ediyor. Tamahkârlığın çevreye ve şehirlerimizin tarihî ve doğal dokularına verdiği zarardan bugün bizzat Sayın Başbakan bile şikâyet ediyor. Biz zamanında ‘çözüm süreci’nde PKK’nın alan hâkimiyeti kurduğunu defalarca yazdık. Sayın Başbakan’a bu süreçte benimsenen yöntemin yanlışlığını da söyledik. Keşke yanılsaydık! Bugün bu ihmal ve hataların bedelini Sur’da, Silopi’de, Cizre’de, Yüksekova’da, Nusaybin’de tertemiz alınlarından PKK’lı kalleşlerce el yapımı patlayıcı tuzaklarıyla şehit edilen askerimiz, polisimiz,  onların geride bıraktıkları ve bir bütün olarak Türk milleti ödüyor. Lâkin, gün, geçmişte yapılan veya yapıldığı iddia edilen hatalar üzerinden ülkeyi ayrıştıracak söylem ve eylemler yerine geçmişimizi bütünüyle, hatası ve sevabıyla, günahı ve sevabıyla sahiplenme; ondan  gerekli dersleri çıkararak geleceği inşa etme günüdür. “
 
Öz ve Yeni Yönetimde Kimler Görev Aldı?
Kurultayın son kısmında merkez organların seçimine geçildi. Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz tarafından çıkarılan tek liste oylanarak kabul edildi ve Genel Başkan Mehmet Öz, güven tazeledi.
Yeni yönetimde üç yıl süreyle şu isimler asil üye olarak görev aldı:
"Prof. Dr. Mehmet Öz, Prof. Dr. Ayşe Filiz Yavuz, Prof. Dr. Mehmet Şahingöz, Doç. Dr. Emrah Şenel, Doç. Dr. Bülent Aksoy, Aziz Kamil Yılmaz, Prof. Dr. İbrahim Maraş, Doç. Dr. Mehmet Akif Okur, Yrd. Doç. Dr. İbrahim Atabey, Mustafa Asım Mutlu, İrfan Kaya."
Yönetim Kurulu Yedek Üyeleri ise şu isimlerden oluştu: 
Prof. Dr. Asuman Sunguroğlu, Prof. Dr. Yunus Koç, Dr. Mehmet Köş, Doç. Dr. Alper Alp, Doç. Dr. Turan çetin, Doç. Dr. Ufuk Karakuş, Dr. Ali İhsan Çağlar, Dr. Esabil Eker, Yrd. Doç. Dr. Bahadır Kılcan, Mustafa İlker Kılıç, Orhan Yüksel.
Denetleme Kurulu Asil ve Yedek Üyeleri:
Osman Oktay, Leyla Sarısoy Yıldız, Mehmet Gülsün, Dr. Hakan Terzi, Füsun Menşure Oral, Nejat Çoğal.