ANT OLSUN Kİ EKOMOMİK KUŞATMA DA YARILACAK!
Nihat YAZAR
Ülke olarak, Cumhurbaşkanı’mızın ve Cumhur İttifakının şahsında dozu gittikçe artan emperyalist bir kuşatmayla karşı karşıya olduğumuzu hepimiz biliyoruz…
Bu hain kuşatmayı görmek için çok derin bilgilere gerek yok. Biraz olsun Türkiye’deki ve dünyadaki gelişmeleri takip eden herkes kolayca bu gerçeği görebilir. Hele bir de Batı basınını takip ediyorsanız, emperyalist ülke siyasetçilerinin ne dediğini ne istediğini işitiyorsanız bu kuşatmayı net bir şekilde fark edebilirsiniz. Yabancı düşünce kuruluşlarının, Türkiye düşmanı yabancı lobi çevrelerinin ve bilumum terör örgütlerinin durduğu yere, söylediği söze bakmanız bile karşı karşıya kaldığımız kuşatmayı görmenize yeter. Tabii ki, kinden ve öfkeden gözleriniz kör, kulaklarınız sağır olmamışsa.
Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli düşmanlığınız vatana sevginizin, devlete sadakatinizin, inancınız ve imanınızın önüne geçmemiş ise.
15 Temmuz’da ülkemizi işgal ederek anahtar teslim almak istediler, başaramadılar. Vatan topraklarını bölmek için isyan ve kalkışma başlattılar, kendi kazdıkları hendeklerde boğuldular. Her ay 1-2 canlı bomba katliamlarıyla ülkemizi kaosa sürüklemek istediler, hevesleri kursaklarında kaldı. Sınır boylarımızı çepeçevre kuşattılar, kuşatma yarıldı. Suriye’de, Irak’ta, Libya’da ‘Ne işiniz var?’ diye üzerimize çullandılar, olmadı. Mavi Vatan’da şımarık çocuklarını üzerimize saldılar tutmadı. “Karabağ’a müdahale ederseniz dünyayı savaşa sürüklersiniz.” diye tehdit ettiler, durduramadılar. “Aman Ayasofya’yı açmayın, Medeniyetler İttifakını dinamitlersiniz.” diye aba altından sopa gösterdiler, sadece yas tutmakla yetindiler. Batı başkentlerinde Ülkücü Harekete, Erdoğan ve Bahçeli’ye ve Cumhur İttifakına gözdağı verip linç etmek istediler, kimseyi yolundan döndüremediler. AB müzakerelerini askıya aldılar olmadı, meclislerinde yaptırım kararı çıkardılar tutmadı, soykırım kartını oynadılar kimse tınmadı. Say say bitmez, neler demediler ki, hangi oyuna, hangi tezgâha girmediler ki. Türk siyasetine doğrudan müdahale etmeye bile kalktılar.
Bilderberg’in sempati çocuğuna, stratejik deha Serok Ahmet’e parti bile kurdular, okyanus ötesinden Türkiye’ye ip bile attılar. Cumhur İttifakını yıkmak, Erdoğan’ı devirmek için gizli gizli görüşmeleri bir yana, muhalefete açıktan destek çağrısı bile yaptılar. Kimi zaman niyetlerini doğrudan söylediler kimi zaman büyükelçilerini ve derin düşünce kuruluşlarını devreye soktular. Bazen, finanse ettikleri sözde STK beslemeleriyle boy gösterdiler, bazen de bir gece yarısı bildirileriyle, sokakta eylemleriyle boy gösterdiler bazen de iş birlikçileriyle karşımıza çıktılar. Ama ne yaptılarsa olmadı, ne denedilerse tutmadı; her seferinde Cumhur İttifakının kararlı duruşuna, Tür devletinin gücüne ve kudretine, Türk milletinin engin ferasetine tosladılar. Şimdi de son çare son umut olarak ekonomik kriz tetikçiliğine ve şarlatanlığına soyundular, bütün umutlarını dolara bağladılar. Ne hazindir ki, hükûmeti devirebilmek için ülkenin batmasından medet umar hâle geldiler. Türkiye’yi ve hükûmeti her fırsatta yabancılara jurnalleyen, yabancı büyükelçilere Türkiye’ye müdahale çağrısı yapan, yabancı başkentlerden açıkça medet uman kirli ve karanlık ilişkileri tescilli Kılıçdaroğlu şimdi de TÜSİAD’ı devreye soktu. Bütün darbelere bir şekilde göz kırpmış, Türkiye aleyhtarı her faaliyette yer almış, kimi zaman Bask modelini kimi zaman “PKK açılımını dayatmış ama millî davalarımızın hiçbirinin yanında durmamış bu kuruluşun şeceresini çok iyi biliyoruz. AB’nin Türkiye’ye karşı haksız talep ve dayatmalarına geçit vermediği için ve ABD’nin Irak işgaline karşı çıktığı için 57’nci hükûmete muhtıra vermeye cüret eden, Ecevitsiz ve Bahçelisiz hükûmet modellerini devreye sokarak Türk hükûmetini istifa etmeye çağıran bu kuruluştu. Ama ne yaparlarsa yapsınlar beyhude, hangi oyunu kurarlarsa kursunlar boşuna! Her seferinde olduğu gibi ekonomik kriz kartları da ellerinde patlayacak, ant olsun ki bu kuşatma da yarılacak!