BAŞBUĞLARDAN BEYLERE....YENİDEN DİRİLİŞİN ADI: SÖĞÜT

21 Ağustos 2019 09:51 Dr.Selim YILDIZ
Okunma
1176
BAŞBUĞLARDAN BEYLERE....YENİDEN DİRİLİŞİN ADI: SÖĞÜT

BAŞBUĞLARDAN BEYLERE....YENİDEN DİRİLİŞİN ADI: SÖĞÜT
Selim YILDIZ

“Kartal yuvasıdır Söğüt’te burçlar,
Devletin zırhıdır sınırda uçlar,
Gazi Osmanlara zağlı kılıçlar,
Yunus Emrelere söz verilmeli.

Rum ülkelerinde Oğuz nesline,
Peygamber kavlince öz verilmeli.”
Niyazi Yıldırım GENÇOSMANOĞLU
 
Ertuğrul Gazi’yi bağrında saklayan Söğüt, bir vatandır. Söğüt, bir tarihtir. Niyazi Özdemir 1967 yılında Millî Hareket dergisinde yayımlanan “Vatan Sevgisi” adlı yazısında vatan sevgisini şöyle ifade etmiştir: “…Zaman, kararsızlığı, keşmekeşliği, anarşiyi siler. Her dereceye, tepeye, taşa aşinalık peydah eder. Nesiller göz nuru, alın teri döker; yaşama ve mesut olma şartlarını parça parça işler; topluluk kaynaşır; alın yazıları aynı çizgide birleşir. Kaderlerini aynı sihirli el çizer, aynı kıvılcım ruhlarda sevinç ve neşe tüllerini tutuşturur. Tarihin teknesinde kendisine has olayların yumruğu ile yoğrulur, sürülür, aynı karakteri kazanır ve adanır. Bu ad kendini millet kelimesinde bulur. Toprağa perçinlenir, vatan doğar. Üstündeki uğruna alttaki beyaz kefenine sarılarak uyur. Alt ve üst el ele vermiş, kenetlenmiş… O milletin tarihi, dokunmaya başlar. Hatıraları için, ruhları için türbeler, camiler, yollar yapılır. Fedakârların adları takılır. Zaman, felaket ve sevinç vadilerinde yalpasa da ilerler, her kıvrımda tarihin liflerini örer… Tanrı vergisi olduğu için insan vatanını sever. Tarih, ondan bir parçadır. Vatan ondan bir parçadır. Irmaktaki güneş, günlük güneş değildir; çağlayanların sesi anlık değildir.  Biri büyük geçmişi aydınlatırken diğeri destanını terennüm ediyordur.”
Osmanlı Türk evletinin kurucusu Ertuğrul Gazi, kendisinden beş yüz yıl önce “Ey Oğuz Beyleri, milleti işitin!”, “…Türk’ümü, milletimi besleyin, ona zahmet çektirmeyin…”, “…Tanrı Türk milletini yok etmesin diye gece uyumadım, gündüz oturmadım. Aç millet tok, giyimsiz millet giyimli yaptım.” sözleriyle millet olmanın felsefesini yapan Bilge Kağan buyruğunu Anadolu’ya taşımış, Pir-i Türkistan Ahmet Yesevi’nin ocağını Anadolu’da yakmış bir Türk ulusu, büyüğüdür. Bağrında uyuduğu Söğüt ise bizce kıymet, mana ve ruh olarak Ötüken ile eş değerdedir.
Söğüt, Rum illerine uzanmış, il tutmuş Oğuz boylarına yurt ve başkent, bugünün Anadolu Türklüğüne ise büyük yürüyüş ve yüz yıllarca süren hâkimiyetle birlikte ikbal olmuştur. Söğüt’ün gözü bugün ise Ankara üzerindedir.
Eylül 1966’da Söğüt tarihi bir güne şahit olmuştu. Ertuğrul Gazi’yi anmak üzere Cumhuriyetçi Köylü Millet Partililer (CKMP) yani milliyetçiler her millî günde olduğu gibi Başbuğ ile birlikte Söğütte’ydiler. Hareketin dergisi Millî Hareket dergisinde ve Ahmet Büyük Karabacak’ın Üç Hilal’in Hikâyesi adlı kitabında yazdığına göre, siyasi parti başkanlarına ve bazı mensuplarına davet gönderilmiş olmasına rağmen orada sadece Alparslan Türkeş bulunmaktaydı. Tören sırasında törene katılamayanların telgrafları okunmakta umumiyetle de CHP mensuplarının telgraflarına yer verilmekteydi, CHP’li Belediye reisi ve Kaymakam ise milliyetçilerden rahatsız olmaktaydı. Bu yüzden Türkeş, bu anma töreninde konuşturulmamıştır. Halkın ve gençliğin “Başbuğ Türkeş” tezahüratı  Söğüt’ün ve Türk milletinin bugüne uzanan kaderinin de ayak sesleri olmuştur diyebiliriz. Zira bir sonraki yılda Türkeş, o meydanda Türk devlet düşüncesi ve Osmanlı Devleti’nin kuruluş felsefesini anlatacak, tarih dersi verecek ve milletin sinesinde doğacaktır.
Malazgirt Zaferi, Ertuğrul Gazi’yi Anma, İstanbul’un Fethi, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi, 3 Mayıs 1944 gibi tarihimizin dönüm noktası olmuş önemli günlerin anma törenlerinin millî birer heyecana dönüşmesi, maşerî vicdanda vücut bulmasında milliyetçilerin payı çok büyüktür.
Mesela Türkiye’de Ülkücü kadrolaşmanın öncülerinden İlhan Darendelioğlu, 1954 yılında Ferruh Bozbeyli’nin de kurucuları arasında olan İstanbul Milliyetçiler Derneği’nin çalışmalarına katılmış fetih toplantıları, Kıbrıs toplantısı,  Remzi Oğuz Arık, Mehmet Akif, Hüseyin Avni Ulaş, Mevlana, Rahmi Eray, Yahya Kemal Beyatlı, Yunus Emre, Mimar Sinan için anma günleri tertip edilmesine katkılar sağlamıştır. Bunların haricinde de Orhan Gazi’nin Bursa’yı fethinin 637. yıl dönümü dolayısıyla 6-7 Nisan 1963 tarihinde 45 kişilik bir otobüs kafilesiyle Bursa’nın fetih törenine iştirak eden Milliyetçiler Derneğinin Bursa’daki faaliyetlerine Genel Başkan Ercüment Konukman, Bursa Şube Başkanı Cemal Külahlı, Ertuğrul Düzdağ yanında İlhan Darendelioğlu da toplantı ve konuşmalarla destek olmuştu.
Malazgirt Zaferi’nin 900. yıl kutlamalarına da Dokuz Işık’ın doğuşuna tanık olmuş ve bu uğurda mücadele etmiş Ahmet Büyük Karabacak, bayrak şairimiz, Türklük âşığı Arif Nihat Asya, Ülkücü Kuruluşlar Davası’nın avukatı, “Suçlamalar”, “Ülkücünün Çilesi” vb. kitaplarının yazarı Galip Erdem, Erdem Dereli, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Tuncelili Yazar, Şair, Öğretmen Göktürk Mehmet Uytun, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, 1971 Muhtırası’nı veren Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, parti ileri gelenlerinden ise, her millî günde olduğu gibi sadece Alparslan Türkeş hazır bulunmuştur. Arif Nihat Asya’nın “Torunlarım dört yana, kol kol, gitsin/ Malazgird’den İstanbul’a yol gitsin/ Gelip sana çarpan gücü, yavaştan/Anlamazsa, haritadan sil, gitsin” dizeleriyle başlayan şiiri Malazgirt ruhunu en iyi anlatan şiirlerdendir. Yine şehit İsmail Gerçeksöz’ün de “Malazgirt Savaşı” adlı şiiri zaferin şiirle özeti gibidir. Bu şiirde Gerçeksöz “…Asya’dan doğan güneşin altında/Bizanslı karlar gibi eriyordu/Malazgirt bir şölendi aslında/ Bir millet gerdeğe giriyordu” demekteydi.
Sonuç itibarıyla MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin 31 Mart 2019 Yerel Seçimlerinin ilk mitingine ve 12 Temmuz’da Türkiye turuna Söğüt’ten başlamış olması sebepsiz değildir. Söğüt, yedi asır önce bir doğum yeridir. Bugün ise Türk milletinin alınyazısının aynı çizgide birleşmesi, bir destanın, bir dirilişin terennümüdür. Millî doktrin olarak Dokuz Işık’ın Türkiye’nin siyasi yaşamına doğduğu günlerden, Türklüğün geleceğine doğacak günlerin ümidi ile Söğüt yeniden bir başlangıç, kutlu bir yürüyüştür.