YENİ DÜŞÜNCE’DEN
Değerli Okurlar,
Türkiye,etrafımızdaki sıcak gelişmelerle kendi güvenliği bakımından son derece önemli olayların yaşandığı bir ayı daha geride bıraktı. Zaferler ayımız Ağustos, bütün ihtişamına rağmen Irak’ın kuzeyinde 25 Eylül 2017’de yapılacağı ilan edilen“bağımsızlık referandumu” tartışmalarının sıcaklığında geçti.
Osmanlı Devleti’nin Basra, Bağdat ve Musul vilayetleri olarak üç büyük idari birimle yönettiği bugünkü Irak coğrafyası, maalesef Osmanlı Devleti’nin dağılmasından sonra bir türlü huzur bulamadı. Gözünü Orta Doğu petrollerinin önemli bir kısmını topraklarında barındıran Irak coğrafyasına dikmiş kanlı emperyalizm,sanayileşen Batılı ülkeler bölgeye bir türlü huzur vermediler. Genel olarak Orta Doğu’nun bütünü, özel olarak Irak yaklaşık 90 yıldır kan ve gözyaşı içindedir. Zaman zaman din ve mezhep, zaman zaman etnik, zaman zaman da bunların ikisi birden kullanılarak insanlar çatıştırılmakta ve ülkeler bölünmektedir.
Yaklaşık bin yıldır etnik, kültürel ve siyasi-idari bakımdan Türkmen varlığını sinesinde barındıran ve Türkmen kardeşlerimize yurtluk eden Irak coğrafyası 1991’den sonra başlayan ve 2003’ten sonra iyice hızlanan yeni bir emperyalist müdahale ile karşı karşıyadır. Emperyalizmin yeni paylaşımında Basra ve civarı “Şii Araplara”, Bağdat ve civarı “Sünni Araplara”, kuzey bölgeleri de “Barzani aşiretine” (Kürtlere) peşkeş çekilmiştir. Bu tabloda Türkmenler yine yok sayılmıştır. Türkmen yurdu Kerkük’te 15 yıldır âdeta bir “etnik temizlik”yapılmıştır. Kuzeydeki bölgesel yönetim sınırlarını Kerkük’ü de içine alacak şekilde genişletmek sevdasına kapılmıştır.
Merkezî Irak yönetimi içinde âdeta “özerk” bir yönetim hâline getirilen Irak’ın kuzeyinde yeni bir “Kürt Devleti” doğurtulma planları hızla sahneye konulmaktadır.Irak’ın toprak bütünlüğü tehdit altındadır. Barzani tarafından bölgedeki Araplar, Türkmenler ve diğer etnik gruplar yok sayılmaktadır. Süreç, Irak’ın bölünmesi ve bölgede ikinci bir İsrail yaratılması yolunda hızla ilerletilmektedir. Bu yeni oluşumun bölgede Türkiye, Irak merkezî yönetimi,İran ve Suriye’nin aleyhine işlediği artık bilinen bir gerçektir. Suriye’deki PKK/PYD “kantonal koridor” oluşumu ile birlikte düşünüldüğünde sadece Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğü ve güvenlikleri değil; bu saydığımız dört ülkeninde güvenlik ve bütünlük tehdidi ile baş başa kalacağı aşikârdır.
Bütün bu gelişmeler nedeniyle Türkiye bu referandumun yapılmamasını istemekte, bunu millî güvenlik meselesi olarak gördüğünü ifade etmektedir. İnşallah, Barzani aklını başına alır ve emperyalizmin kendisine biçtiği rolü oynamaktan vazgeçer.
Dergimizin bu sayısında Türkiye’nin ve dünyanın gündemindeki diğer bütün konular hakkında haberler, analizler okuyacaksınız. Köşe yazarlarımızın değerli analizlerinden yararlanacaksınız.
Huzurlu,sağlıklı, mutlu günler diliyoruz efendim.
Ali GÜLER