SİBER SALDIRILAR VE MİLLÎ GÜVENLİK

09 Haziran 2014 17:51 Seraceddin Gürbüz
Okunma
2175
SİBER SALDIRILAR VE MİLLÎ GÜVENLİK


Bilişim sistemlerinin gelişmesiyle birlikte bu sistemlerin güvenliği daha fazla önem arz etmeye başlamıştır. Siber ortam ve ağların altyapılarının güvenlik zafiyeti sonucunda ciddi tehditlerle karşı karşıya kalmaktayız. Özellikle ulusal güvenliğimizi tehdit eden unsurların saldırılarına karşı hazırlanan eylem planları ve üretilen teknolojiler bu savaşlarda savunma mekanizmamızı diri tutacaktır. 2012 yılında kurulan Tübitak Bilgem Siber Güvenlik Enstitüsü ve özel kuruluşlar bu konuda ciddi önlemler almakta ve çalışmalar yapmaktadır. Bilişim sistemlerimizin güvenliği için sızma testleri, güvenli yazılım geliştirme,  analizi, zararlı yazılım analizi, dijital adli analiz, bilişim teknolojileri ürün güvenliği, bilgi güvenliği eğitimleri, bilgi güvenliği yönetim sistemleri çözümleri ve  siber ortam tuzak sistemi, siber tehditleri algılama sistemi, veri kaçağı önleme sistemi,  haricî medya yönetim analiz sistemi, İnternet erişim kontrolü ve raporlama sistemi teknolojileriyle siber saldırıları önleme çalışmaları yapılmaktadır.
Siber ortamın güvenliği, ülkemiz için politik, askerî ve stratejik açıdan önemlidir, Millî güvenliğimiz tehdit eden unsurların başında gelen bu saldırılar yeni çağın savaşları durumundadır. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun siber güvenlik danışmanı Isaac Ben-Israel, “Siber savaşlar konvansiyonel savaşlardaki gibi bir etki verebilecek güçtedir. Bir ülkeyi vurmak istiyorsanız o ülkenin enerji ve su kaynaklarına karşı siber ataklar düzenlemek gerekmektedir. Siber teknoloji bunu tek kurşun kullanmadan yapabilme yeteneğine sahiptir.” demektedir. Ben-İsrael’in sözleri, bilişim sistemlerinin muhafazasıyla bu alanda liyakat sahibi bireyler yetiştirmenin, siber güvenlik çalışmaları bağlamında ilk ve öncelikli işimiz olması gerektiğini ortaya koymaktadır.
2023 yılına kadar en az 3 nükleer santrali inşa etmek isteyen Türkiye’nin, stuxnet/flame/duqu benzeri siber silahlara hedef olmaması için gerekli siber savunma altyapısını kurması, siber güvenlik stratejisini hazırlaması ve savaş doktrinini siber savaşlara göre şekillendirmesi gerekmekte ve bu alanda çalışacak insan gücü için istihdam sağlaması gerekmektedir.
Bu çerçevede Türkiye’de; siber güvenliğin farkındalığının arttırılması, kurumların siber saldırı anında ve sonrasında koordinasyonlarının sağlanması için TÜBİTAK BİLGEM ve BTK tarafından düzenlenen ulusal siber güvenlik tatbikatlarının ilki, 2011 yılı Ocak ayında 41 kurum yetkilisinin katılımıyla gerçekleştirildi.
Daha sonra siber güvenlikle ilgili olarak alınacak önlemleri belirlemek, hazırlanan plan, program, rapor, usul, esas ve standartları onaylamak ve bunların uygulanmasını ve koordinasyonunu sağlamak amacıyla bir Siber Güvenlik Kurulu teşkiline karar verildi.
Bakanlar Kurulunca alınan 11/6/2012 tarihli ve 2012/3842 sayılı Ulusal Siber Güvenlik Çalışmalarının Yürütülmesi, Yönetilmesi ve Koordinasyonuna İlişkin Karar, 20/10/2012 tarihli ve 28447 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Buna göre Siber Güvenlik Kurulu; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanının başkanlığında Dışişleri, İçişleri, Millî Savunma, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme bakanlıkları müsteşarları, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı, Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı, Genelkurmay Başkanlığı Muhabere Elektronik ve Bilgi Sistemleri Başkanı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Başkanı, Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanı, Telekomünikasyon İletişim Başkanı ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanınca belirlenecek Bakanlık ve kamu kurumlarının üst düzey yöneticilerinden oluşuyor.
Hiç şüphesiz mesele Siber Güvenlik Kurulu oluşturmakla hallolmuyor. Çünkü 2023’ün lider ülkesi olma iddiasındaki Türkiye’nin bu konuda daha koşacağı çok uzun mesafeler, atacağı çok fazla adım var. Ülkemiz, siber güvenlik alanında gelişmiş ülkelerde ulaşılan seviyenin ve uluslararası platformda bu konuda süren amansız yarışın gerisinde kalmamalı.