Dünyada ekonomik ve sosyal anlamda gelişmiş ülkelerin tümü uzun dönemli toplumsal, ekonomik ve siyasi hedefleri ile uyumlu bir bilim ve teknoloji vizyonu geliştirmişlerdir. Bu ülkeler vizyonlarını güncellerken teknoloji öngörüsü çalışmalarını etkin bir araç olarak kullanmaktadırlar. Türkiye’de fiziki altyapının sağlanamaması, tarımsal tabanlı ekonomi zihniyetinin etkileri, ülkenin uzun yıllar yasadığı siyasi istikrarsızlıklar ve uluslararası düzenin değişkenliği gibi nedenler, teknolojinin hızla ilerlediği, küreselleşmenin hâkim olduğu, yeni dünya düzeninde, Türkiye’nin geride kalmasına yol açmıştır. Türkiye; hem jeopolitik konumu ve kendi iç dinamiklerinden dolayı hem de uluslararası siyasi düzene uyum sağlama sürecinden kaynaklanan nedenlerle temel iç ve dış politikasını savunma ekseni etrafına bina etmiştir. Bu yolda yapılan hatalar yüzünden uzun yıllar boyunca bilim ve teknoloji konusunda faydalı ve üretken politikalar üretmekten yoksun kalmıştır.
Bilimsel ve teknolojik gelişme bugün ülkelerin ekonomik büyümelerindeki en önemli etken hâline gelmiştir. Ar-ge çalışmalarının ve bu gerçeğin farkında olan AB ülkeleri, kendi oluşturdukları ulusal bilim ve teknoloji politikaları ile sanayilerini geliştirmeye ve dünya pazarında daha fazla rekabet edebilir hâle gelmeye çabalamışlardır. Bilgi ekonomisinin en önemli göstergelerinden biri olan Ar-ge, yeni uygulamalar ortaya çıkarmak için bilgi birikiminin kullanılmasıyla üreticilerin sistematik bir temele oturttukları çalışmalardır. Firmalar tarafından yapılan Ar-ge faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan teknolojik gelişmeler ekonomik büyümenin sağlanmasında etkili bir rol oynamaktadır...